çok güzel şeyler yazıyosun arkadaşım..sabah sabah güldüm yine sayende. teşekkürler.
Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip,
Kontrol-Z ile geri yaşıyorum
Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum.
En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum
Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim...
Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni
Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni
Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala
Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni
Kedinin mousela oynadığı gibi oyna,
Manzaralı mouse pedinde gezdir beni
Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şeyi
Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi
Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni
En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum
PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim
Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır
Kapanır kapılar, ağa oturum açılır
Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır
Disconnect olursam beni yine arar mısın?
Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın?
Yokluğunda erişim paketi teselli olmasa da
Değişiklikleri kaydedip, yeniden bağlanır mısın?
HAYAT SENİ AĞLATMAK İÇİN UĞRAŞACAKTIR , SEN İNADINA GÜLMEYİ BAŞARABİLİYORSAN , HAYAT SENDEN GİZLİ AĞLAYACAKTIR ...
çok güzel şeyler yazıyosun arkadaşım..sabah sabah güldüm yine sayende. teşekkürler.
herşey güzel olacak..herşey güzel olacak..herşeeyyyyyy.....
Çok güzeldi
İtalik yürüyüşlü bold bakışlı
Gülümse hayata, hayatta sana gülümsesin!
Şimdi sen yoksun, sadece geri kalan her şey var
ama
Kaybedecek hiç bir şeyim olmasa da, kazanabileceğim çok şey var.
Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şeyi
Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi
güzel.
•♪♫☼¶♠♣♥♦→↓↨↑←∟↔►▲▼◄øØ¿®¬◘◙½¼¡░▒▓│┤©╣║╗╝¥┐└┴┬├─┼╚Ì ╩╦╠═╬¤ºª┘▬┌█▄▀µ¯±¾§÷¹²³■
begenmenize sevindim arkadaslar, bende gorunce ilgimi cekti paylasmak istedim
HAYAT SENİ AĞLATMAK İÇİN UĞRAŞACAKTIR , SEN İNADINA GÜLMEYİ BAŞARABİLİYORSAN , HAYAT SENDEN GİZLİ AĞLAYACAKTIR ...
Anladım, Telefonda "Aşk" Olmaz
Ben, sende bir "hayal"i... (mi? Adını koyamıyorum!);
bu "Aşk" dedikleri şey ne biçim ŞEY!
Ömrümden gazel yapraklar uçuşuyor sanırken
bir nokta düştü kalbimden, onu da ezip geçtin
(Bir bardak rakının buğusunda yüzerken...);
bazı notalar ezilir mi, hele de hele
can çekişen "işaretler"se yerlere düşen?
Ordan çık, eve dön, aynaya tut yüzünü;
ben baktım da uzun uzun, kendimde
bir saflığı okudum, bu "Aşk"ı ters çevirdim!
Telefonda "Aşk" olmazmış, bunu (da) anlamış oldum,
uzun uzun çalınıp kapanınca yüzüme.
Sen "kendinde" yüzüp dur, ben gene dalgalarımı
kulaçlarımı-kıyıma varmak için - kaldığım yerden.
Aşk bir çeşit "hastalık"mı; diyelim, kızamık gibi?
Ama ya bir "ur" gibi yerleşmişse içerden içe?
Bazen de "Bu aşk bir yanlışlıktı" denir;
iyi ama, o zaman da AŞK olmaz,
yanlış kişi, yanlış zaman olabilir! Hatta bu bile
aslında yanlış: Çünkü "Aşk" dedikleri;
bazen ikili bir ürperiştir, ama bazen de
birinin aynası dopdoluyken, öbürününki
bir anti-madde evreni gibi "boş" olur:
Bir ürperiş çiçeği tek başına açar ve ölür.
[Fikret Demirağ ]
"Yağmur yüklü bulutlar"
Ne Yağmurlar gördüm..
Islandım sırılsıklam ( sıklamsırıl)***
Nadasa yüz tutmuş bir tarla ortasından..
Durulandım geliyorum..
[Abraxas]
Yat ve Uyu
Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde...
Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı,
Dolaşırken birçok siyah gölge odamı,
Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım;
Yine seni düşünmekle geçer zamanım...
Bu kimsesiz... Bu mahzun kış gecelerinde...
Serpilirken pencereme avuç avuç kar...
İçerimde hicranlardan bir nehir akar...
Karların da lambam gibi rengi sarıdır...
Onlar yırtık bir mektubun parçalarıdır:
Rüzgar, sana yazdığımı geri getirdi...
Pencereden dondurucu bir nefes girdi...
Rüzgar yaptı her çatıda ayrı bir makam...
Yine senin hayalini gördüm bu akşam...
Hançeremden alev gibi çıktı bu çığlık:
-Git istemem! .. Git istemem! .. Çık odamdan çık! ..
Ah! .. Ne dedim? . Hayır gitme.. Hayır gitme... Gel! ..
Ben git dedim, dedim ama sen işitme... Gel! ..
Sensin beni en onulmaz yerimden vuran,
Fakat sensin yine boş ömrü dolduran...
Bu çılgının senden başka muini var mı? ..
Gitme... Beni senden başka kimse anlar mı? ..
Gözlerimi sen ki başka bir ufka açtın...
Nerdesin ya? .. Nerdesin ya? .. Ah neden kaçtın? ..
Yapyalnızım... Etrafımda yok senden bir iz...
Odam sessiz... Dışarda yağan kar sessiz...
Bu geceler dayanılır gibi değil ki...
Ey şimdi bu satırları okuyan bil ki:
Istıraplar yüz katlı kış gecelerinde...
Fakat kızgın yanardağlar çıksa bağrımda,
Senin için ben her derde katlanırım da
Derim ki: ´Bu gecelerin ızdırabiyle,
Ben ağlasam, harap olsam, çıldırsam bile;
Sen ateşli vücudunla ısınan rahat,
Yatağında bir rahibe saffetiyle yat...
Yat ve uyu! .. Bu tatlı kış gecelerinde...
[Sabahattin Ali]
[Yaşlıkız Tanrıça ]
Belki bu yüzden
Ayın sevgili tanrıçası Sin
Mabedini unuttu
Bu anlamsız boşlukta
Bu yüzden belki
Bin yıl uyudu insan
Ve uyandı sonunda.
Anladı
Bir uyku olduğunu varlığın
Ve cevapsız
O günden sonra.
*
Biliyorum orada
O ürkütücü başlangıçta
Bir şey bekliyor canlılar
Bir tufan olacak
Her şey toplanacak başlangıca
Oysa kapandı kapı
Âhı kaldı kalanların.
Üzerinde su gibi aziz yazan
Uğursuz beyaz taşlar
Bağlandı ölüme ve yalnızlığa
*
Yılın ilk gecesinde yaşlıkız
Annesiyle çıkıp
Yıldızların altında
Ellerini açtığında,
Yalvardığında aya ve yıldızlara
Tanrıça duymuştu onu
Fısıldamıştı Kays’la
Aşk kalbi korkuyla doldurur
Sırrı yok eder
Dokunur yalnızlığa
*
Bilmiyor tanrıça
Bu geçen zaman boyunca
Yaşlıkız inandı
Yüzünü sürdüğü taşlara.
Mağaralara inandı çok.
İnandı orada kaynayan suyun
İnsanı hayata bağlayacağına
Kapıları olsa da şehrin
Nefes olamıyor ona.
*
O gece uyumadı yaşlıkız
Aynada beyaz bir kadın
Bulmak umuduyla
Koştu sulara
Belki bir el
Aşka uzanan
Deliliğe
Gül kokusuna
*
Her şey
Her şey unutkan.
Şu savrulan
Küçük yaprak bile
Çıksa girdiği kuyudan
Başka bir şey olacak.
Ama olmuyor.
Sonsuzluk korkusuyla
Toplaşan görüntüler
Şehri kuruyorlar.
Mezarları oluyor şehrin.
Çocuk mezarlarında fulyalar açıyor
Yaşlılarınkinde zakkumlar
*
Her şey kendinin âhı
Toprak
Taş
Duvar.
Toprağı ve taşı
Göğe taşıyan duvar
Biliyor
Kulelere cevabı yok göğün,
Sonsuzluk ay gibi
Esirgiyor kendini dünyadan.
*
Yaşlıkızın da bildiği bir şey var
Çıkıp
Önünde bağıracağı bir duvar bulabilir.
Adı gibi mezar olan ne varsa
Sığınabilir onlara.
Başını vurabilir
O uğursuz beyaz taşlara
*
Vadedilmiş
Ve uzak her şey için
Bir çizgi oluyor ağzı
Göğsü doluyor
Sesini yitirmiş göğün
Uğultusuyla
*
Yaşlıkız dolaşıyor avluda
Avluda sadece
Gözler var.
İstiyor ki,
Aşkı ölümde aradığını
Anlayan biri varsa
Baksın ona.
Ama bakmıyor kimse.
Bakmıyor
Kalp yorulup
Boşalırken
Mermer
Suskun
Avlunun ortasına.
[Bejan Matur]
[Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak ]
Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.
Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
Ölüm ve acılar çatsaydı beni
Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
Anmaya gücüm yetseydi de konuşsaydım
Diri-gergin kasları konuşsaydım
“Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor...”
Yazık, şairler kadar cesur değilim
Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan
Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor.
Benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı
Öyle bir çalımlarla gecenin çitlerinden atlardım
Bir güneş sayardım kendimi denizin karşısında
Çünkü çam kokularına sürtünüp ağırlaşan ruhların
İnanmazdım dosyalara sığacağına
Gittikçe ışıldardım dükkânlar kararırken
Hüznün o beyaz etrafına sakallarım batardı.
Benim adım bilinen cevapların üstüne mühürlenmiş
Ellerim tütsülenmiş
Evlerin yeni yıkanmış serin taşlıklarında
Dirgenler, bakraçlar, tornavidalar
Bende kül, bende kanat, bende gizem bırakmadılar
Ve içinden bir baş ağrısı gibi çınlamaktansa
Gövdem açık bir hedef kılındı belâlara.
Ve bu yüzden yakışıksız oluyor
İnsanları hummalı baharlar olarak tanımlamak
Ve bu yüzden göğsümde dakikalar
İnce parmaklar halinde geziniyor
Konvoylar geçiyor meşelikler arasından
Bir yaprak kapatıyorum hayatımın nemli taraflarına
Ölümden anlayan, ciddi bir yaprak
Unutulacak diyorum, iyice unutulsun
Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.
(1972)
[İsmet Özel]
Yer imleri