KEKEMELİK TEORİLERİ
İletişim başarısızlığı ve çabalama beklentisi(Bloodstein 1987)

Çocuk gelişim esnasında iletişim zorluğu çekebilir (motor beceri, dil-artikülasyon sorunları vs..) ve buda iletişim zorlu yaşayacağı beklentisi yaratarak konuşma kaslarında gerilim yaratır. Bunun sonucunda parçalanmış ve akıcılığı bozulmuş davranışlar oluşur ve zamanla yerleşir.

Diagnosojenik teori (Johnson, 1959)

Bozukluğun ailenin yanlış tanısıyla ortaya çıktığı tezine dayanır. Aile çocuğun gelişim sırasında gösterdiği normal akıcısızlıklara kekemelik tanısını koyar ve çocuk bunun farkına vararak kekelememek için çabalar fakat bu onun daha da fazla kekelemesine sebep olur. Kekemelik çocuğun ağzında değil dinleyicinin kulağındadır der.

Klasik Koşullanma: öğrenme teorileri etkindir. Daha önce nötr olan uyaranlar zamanla çocuk için uyaran durumuna geçer.

Edimsel koşullanma (operant koşullanma): Akıcısızlık davranışının sonunda elde edilenler davranışın artmasına veya azalmasına neden olur.

İki Faktör teorisi (Brutter ve Shoemaker, 1970)

Kekemeliğin oluşmasında klasik ve edimsel koşullanmanın beraber olduğu teorisidir. Çocuk zor durumlarda konuşurken takılır ve olumsuz duygular yaşar.

Kaçınma-Yaklaşma çelişkisi Teorisi (Sheehan 1970)

Konuşmayla sessiz kalma arasındaki çelişkiden bahseder.

Tamamlanmamış serebral dominans

Kekemelerde normalde görülen sol dominans yoktur. Sol el baskınlığı biraz daha fazladır. Bunların bir kısmı sağ elliğe zorlanınca konuşma organı konusunda bir çelişki çıkmaktadır.

Beyin lezyonu sonucu (Zimmermann ve ark.)

Kekemelerde görünüşte normal olan konuşmalarında da (akıcı konuşmalarında) hareketin başlatılmasında yavaşlıklar, VOT(voice onset time)’da yavaşlık, uzun formant geçişleri ve senkronizasyon bozuklukları saptanmıştır. Sebebini beyin sapı lezyonlarıdır, motor organizasyon, zamanlama kontrolü sorunu olarak tanımlar.

Biyokimyasal Teori: epilepsi benzeri biyokimyasal bozukluk olduğu idda edilmektedir.

Kognitif- Linguistik Bozukluk:

Kekemeliği temel bilişsel kavram ve yapılarla ilişkili olduğunu söyler. Ön görülebilirlik arttığı zaman kekemeliğin azalması, bilgi yükü arttığında veya zaman kısıtlılığı olduğunda kekemelik artar. Dilsel yük artığında (uzun cümleler, zor yapılar) kekemelik artar.

Sibernetik Teori:

Hatasız konuşmak için işitsel geri bildirim gerekir. Bir hata oluşursa sistem bunu fark eder ve düzeltir. Kekemelik bir geri bildirim sorunudur. Sorun girdiyi algılamada da olabilir ya da üretim için zihinde şablon oluşturamamadır.

Dizme ve zamanlama sorunu

Konuşma için gerekli motor hareketleri arka arkaya dizme ve zamanlama sorunu olduğunu söylerler.

Temporal programlama Bozukluğu:

Kekemelerin ana probleminin bir hareketin zaman yapısını üretmek. Hem algısal işlemleme hem motor dizilimi düzenlemede sorun olduğunu söylerler. Sibernetik teori ve dizme- zamanlama sorunu teorilerinin birleşimidir.

Talep ve kapasiteler modeli (Starkweather-1990)

Çocuk büyüdükçe kapasiteleri de artar (motor, dilsel, sosyal-emosyonel, bilişsel), fakat çocuğun kapasitelerinin üzerinde istenen talepler karşısında çocuk kekeler.

Örtük tamir hipotezi (Postma ve Kolk, 1990)

Çocuk konuşurken söyleyeceği sözcüklerin programlamasında dilbilgisel hatalar tespit eder ve düzeltmeye çalışır. Düzeltme başarılıysa konuşmasında bu hata görülmez. Fakat zihnini bununla meşgul etmesinin bedeli akıcılık bozukluğudur. Takılmalar dilbilgisel düzeltmenin yan etkisidir.

www.dilkonusma.com'dan alınmıştır.
Konuşma terapisti Kemal Colay-Nida Şanlı Colay