Begüm’ün tedavisini yapan uzmanlardan psikiyatr Dr. Kenan Eren ilk kez konuştu: “Biz kimsenin adli suçunu sorgulama hakkına sahip değiliz. Kaldı ki uyuşturucu satıcısı bile olsa tedavi olmak isteyeni reddedemezsiniz.”

Begüm Veral eroin yüzünden yaklaşık bir ay önce hayatını kaybetti. Annesi Yeşim Argun’un kızının ölümüne AMATEM’de tanıştığı bir uyuşturucu satıcısının neden olduğunu iddia etmesi büyük bir tartışma yarattı. Begüm’ün tedavisini yapan uzmanlardan psikiyatr Dr. Kenan Eren ilk kez konuştu: “Biz kimsenin adli suçunu sorgulama hakkına sahip değiliz. Kaldı ki uyuşturucu satıcısı bile olsa tedavi olmak isteyeni reddedemezsiniz.”

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesindeki AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma ve Tedavi Merkezi) ‘in detoks (arınma) bölümündeyiz. Burası tedavisi başlayan madde bağımlılarının ilk durağı. Uyuşturucudan kurtulmaya karar veren, hayatlarını bu batakta geçirmek istemeyen bağımlıları burada ilk karşılayan uzmansa Dr. Kenan Eren. Tıpkı diğer bağımlılar gibi 23 yaşındaki Begüm Veral’ın da AMATEM günleri işte burada başladı. İki ay süren tedavinin ilk 30 gününü burada geçirdi Begüm. Ama taburcu olduktan sonra ‘temiz kalmayı’ başaramadı.

Yaklaşık bir ay kadar önce bir arkadaşının evinde aldığı eroin nedeniyle hayatını kaybetti. Anne Yeşim Argun, kızının ölümüne sebep olan uyuşturucuyu AMATEM’de tanıştığı A.B isimli bir satıcının verdiğini söyleyerek ortaya çok ciddi bir iddia attı. Bu iddiaya dayanarak uyuşturucu satıcılarının tedavi olma bahanesiyle bağımlılık merkezlerinde müşteri avladığı söylendi. Uzmanlarsa bu iddialar karşısında şaşkındı. Birçok uzman gibi Dr. Kenan Eren de ortada ciddi bir haksızlık olduğu görüşündeydi ve hem yaptıkları işi hem de Begüm’ün tedavi sürecini ilk kez anlattı.

SAMİMİYET KURMAK YASAK

“Buraya gelen herkes hastadır bizim gözümüzde. Bu kişinin adli yönü olabilir, suç işlemiş olabilir. Bu doktoru ilgilendirmez. O yüzden kutsal meslektir doktorluk” diyen Dr. Eren kendilerine başvuran kişilerin “Beni bu illetten kurtarın” demesinin yeterli olduğunu söylüyor: “Bir kişinin satıcı olduğunu öğrenseniz bile ilk başvuruda ‘Tedavi edemeyiz’ diyemezsiniz. Bir hastam bana şöyle dedi: ‘Doktor bey beni tedavi et. Ben satıcıyım. Sizin gözünüzde bir değerim olmayabilir ama beni tedavi ederseniz en az 50 kişi artık benden uyuşturucu alamayacak.’ Onu suç işlerken yakalamak polisin işi. Bana tedavi olmak istediğini söylüyorsa etmek zorundayım. Ancak daha ilk görüşmemizde biz onlara buranın kurallarını anlatırız: ‘Şimdi tedavine başlanacak. Ama eğer bir hastayla telefon alışverişine girersen, samimiyet kurarsan direkt piyasa yapmaya geldiğini varsayıp buradan göndeririz’ deriz. Hastayı istediğiniz kadar arayın, her yere kamera yerleştirin. Aklınıza gelmeyecek bir yere yerleştirip yine buraya madde sokabilir. Nasıl arayacaksınız? Bu etik ve insani değildir. Çünkü gönüllülük esasına dayanan bir tedavi uyguluyorsunuz. Buraya gelen tüm hastalara da ilk önce bir madde bağımlısının bir diğerine fayda sağlayamayacağını anlatıyoruz. ‘Kendiniz bataktayken bir başkasını kurtaramazsınız’ diyoruz.”

Begüm’ün tedavisinin ilk bir ayında servisin sorumlusu olduğunu söyleyen Eren, “Tedavinin ilk bölümleri zaten arınma bölümüdür. Burada hastalar genellikle 10-15 gün kalır. İlk başlarda ufak tefek sorunlar olsa da sonrasında Begüm o kadar güzel uyum gösterdi ki bir ay kaldı bu bölümde. Ardından terapi programına devam etti” diyor.

ANNESİNE HİÇ KIZMIYORUM

Eren, bir eroin bağımlısını bu kadar süre merkezde tutmanın kolay olmadığını belirtiyor. Eren’e Begüm’ün annesinin açıklamaları karşısında neler hissettiğini soruyoruz. İşte yanıtı: “AMATEM topyekun olarak Begüm’le ilgili üstüne düşeni fazlasıyla yaptı. Biz hastalardan kontrol için idrar tahlili istiyoruz. Vermeyeni artık burada tutmamamız gerekiyor. Begüm vermedi ama taburcu etmedik. Onu kurtarmayı o kadar çok istedik ki opsiyon tanıdık. Vicdanım ve burada çalışan herkesin vicdanı çok rahat. Begüm’ün acılı annesine de asla kızmıyorum. Benim de kızım var ve onun kendisini bu şekilde rahatlattığını düşünüyorum. Belki bu şekilde Begüm’ü yaşattığına inanıyordur.”

Bir bağımlının yürek burkan itirafları

Balıklı Rum Hastanesi’nde tanıştık Rıfkı ile. (Bu takma ismi kendisi seçti.) Uzaktan baktığınızda son derece sportmen vücutlu genç bir adam. Bir hastadan çok refakatçiye benziyor. Ama maalesef 28 yaşındaki Rıfkı da diğerleri gibi maddeden kurtulmak için burada. Almanya’da doğup büyümüş. Ailesi Türkiye’den ilk gidenlerden. Sohbet ederken en çok Almanya’daki yaşıtı Türk çocuklarına sinirleniyor. Çünkü kendisini maddeye onların alıştırdığını söylüyor. İlk kez 13 yaşında tanıştığı uyuşturucu ile hayatının nasıl mahvolduğunu şöyle anlatıyor Rıfkı: “13 yaşındayken annem ciddi bir hastalık geçirdi ve uzun süre hastanede kaldı. Babam bir anda bizi bırakıp gitti. İlk kez o zaman uyuşturucu içtim ama bir daha almadım. Genelde arkadaşlarım Alman. Buradaki Türk çocukları Almanlardan daha çok uyuşturucuyla haşır neşir. Liseyi bitirdikten sonra bir meslek edindim. Halen de bir Alman şirketinde çalışıyorum. İki yıl öncesine kadar sürekli spor yapıyordum. Ama iki yıl önce Alman sevgilimin ailesi bizi görüştürmek istemeyince bunalıma girip uyuşturucu kullanmaya başladım. Keşke hiç yapmasaydım. Kendimi bir türlü kurtaramadım. Şimdi işimden izin alıp buraya tedaviye geldim. İyileşir iyileşmez sevgilimle evleneceğim.”

Serviste madde kullandığını iddia eden hastalarımız oldu

İstanbul’da madde ve alkol bağımlılığı tedavisinde hizmet veren merkezlerden biri de Özel Balıklı Rum Hastanesi’nde. Anatolia Klinikleri Şefi Prof. Dr. Mansur Beyazyürek “Bir genç ölmezse uyuşturucuyu aylarca aklımıza bile getirmiyoruz. Ama bu şekilde gündeme getirmek de toplumun tamamen dışladığı bu insanları kurtarmaya çalışanlara büyük haksızlık” diyor. Beyazyürek, geçmişte benzer bir suçlamayla kendisinin de karşılaştığını anlatıyor: “2004’te uyuşturucudan hayatını kaybeden Burçin Bircan bizim hastanemizde tedavi olmuştu. Sonra Zeytinburnu’nda altın vuruş yaparak öldüğü söylendi. Burçin’in tuttuğu günlüğü gazeteci Savaş Ay bulup yayınladı. Burçin ‘Hastanede yatarken serviste esrar içtik’ yazmış. Ama biz onu her gün idrar testine soktuk, içse yüzde 100 tespit ederdik. Hastalar bazen kendi aralarında böyle konuşmalar yaparlar. Su içip sek rakı içiyoruz diye eğlenirler. Ben 30 senedir bu işi yapıyorum ve bağımlıların neyi nasıl formüle ettiğini biliyorum. 20 yaşındaki bir insanın bizi kandırması mümkün mü? Yine de müfettişler soruşturma açtı. Bir kez de satıcı olduğunu bildiğim birini yatırmak istemedim ama bu sefer de tedavi olmak isteyen birini tedavi etmediler diye yaygara koparıyorlar. Kimse sorunu çözmek için hareket etmiyor. Herkes suçlayıp kenara çekiliyor.”

Prof. Dr. Beyazyürek tedavi için merkezlere gelenlerin sayısının Türkiye’deki kullanıcıların ancak yüzde 2-3’ü civarında olduğunu da söylüyor. “Ben de olsam tedavi için müracaat etmekten çekinirim. Burada isim ve TC kimlik numarası vermek zorunlu olmasa bu sayı çok çok artar. Ayrıca hastane ile toplum arasında köprü vazifesi gören yerler lazım. Bağımlının maddeden arındıktan sonra bir süre daha kalıp sosyalleşip çalışabileceği bu tür yerler yurtdışında var ama bizde bir tane bile yok.”

Her gün 80-100 kişi başvuruyor

l 26 yıl önce kurulan AMATEM’de iki poliklinik var. Polikliniklere başvuru sayısı günlük 80-100 arasında değişiyor.

l Mesai saatleri içinde başvuran her hasta tedavi ediliyor. Tek istisna kişinin alkol ya da madde etkisinde olmaması. Sağlıklı bir iletişim kurmak için kullandığı maddenin etkisi geçtikten sonra tekrar başvurması isteniyor.

lPolikliniğe başvuran kişi psikolojik ve fiziksel muayeneden geçiriliyor. Durumuna göre ayaktan ya da yatarak tedavisine karar veriliyor.

lAMATEM’de tedavi görecek kişinin tedaviye olan motivasyonu en önemli nokta. Tedavi olmada gönüllülük şartı var. Aileler genellikle hastanın yatmasını istiyor ancak eğer hasta bunu kabul etmezse ayaktan nasıl bir tedavi uygulanacağı belirleniyor.

AMATEM’e acil olarak başvurmanın tek koşulu alkol yoksunluğu ve delirium tremens (yer, zaman ve kişiye yönelim bozukluğu) vakalarında oluyor.

Merkezin kurallarını bozan kişilerin tedavisine ayaktan devam ediliyor. Hekim tekrar aynı davranışları yapmayacağına ikna olursa yatmasına izin veriliyor.

İki yatışın arası üç aydan az olamıyor ve bir hasta bir yıl içinde en fazla üç kez AMATEM’de yatabiliyor.

Servise madde sokmaya çalışan hastalar bir daha asla yatarak tedaviye alınmıyor.

Belli aralıklarla odalar ve dolaplar aranıyor. Eğer bir madde yakalanırsa o hasta hemen taburcu ediliyor.

Ziyaretçi olarak sadece aile kabul ediliyor ve ailede de soyadı şartı aranıyor.

aktuelpsikoloji