Uzun zamandır engellilerde görülen bağımlılıklar üzerine söylenmesi ve yazılması gereken şeyler olduğunu düşünmeme karşın bugüne değin, bu yazıyı kaleme alamadım. Bir tür direnç ya da erteleme geliştirdiğim aşikâr.

Bağımlılık tedavisi üzerine yoğunlaşıyor olmanın getirdiği farkındalık ile öncelikle fiziksel engelli olan yakınımın geliştirdiği bağımlılıklar dikkatimi çekmişti. Engellilerle gönüllü ve profesyonel çalışma deneyimi, engellilerde çeşitli bağımlılıkların görülmesine karşın bu yönde profesyoneller de dâhil olmak üzere toplumda bir farkındalık ve duyarlılık olmadığını görmemi sağladı. Aynı şekilde uluslararası yayınlar tarandığında da bu konu ile ilgili çok az sayıda kaynağa ulaşılabilmektedir.

Bağımlılık ve engellilik arasında bir tür ilişki olmasına rağmen çok yönlü bir çalışma yapmaksızın mutlak bir şekilde ilişkinin türü ve yönü açıklanamaz. Araştırmalar; engellilik halinin getirdiği sıkıntılar nedeniyle bağımlılık gelişebildiğini ortaya koymakla beraber, bağımlılığında engelli olmaya neden olabildiğini göstermektedir. 1987’ de Maddox tarafından yapılan çalışma, alkol madde etkisinde geçirilen kazalara bağlı olarak gelişen omurilik felcinin azımsanamayacak bir oranda olduğunu ortaya koymaktadır. Alkol madde kullanımına bağlı olarak gelişen engellilik durumunda, kaza sonrasında, kişiler bağımlılıklarını aktif tutma eğiliminde olabilirler. Engelliliğin bağımlılığa neden olduğu şeklinde mutlak bir yargıya varılamasa da engellilik durumunun yarattığı psiko-sosyal sorunlar kişiyi duygularını bir madde ile kontrol etmeye sevk edebilir.

Engellilerde yasal olan ve kolay bulunur maddelere bağımlılık gelişebilmektedir.

Nedensellik ilişkisini bir kenara bırakıp bir gözlemlerim doğrultusunda bir durum analizi yapmak istiyorum. İstatistikî bir veri ortaya koyamamakla beraber engellilerde agırlıklı olarak yasal olan ve kolay bulunur maddelere bağımlılık geliştiği görülmektedir. Yeme bağımlılığı başta olmak üzere, ilaç (ağrı kesici, psikiyatrik ilaçlar vb), kafein-tein, nikotin, alkol gibi maddesel bağımlılıklar ve insan bağımlılığı (co-dependency), sanal âlem( internet, tv vb) bağımlılıklar görülebilmektedir.

Özellikle fiziksel engellilerin hareket kısıtlılığı dikkate alındığında daha az besine ihtiyaç duymaktadırlar. Buna karşın, engelli yakınlarında engelliyi daha fazla yedirmek eğilimi görülebilmektedir. Bu konu üzerine konuşulduğunda sıklıkla “ o hasta yemesi lazım” denilmektedir. Bunun bir tür “can boğazdan gelir” yaklaşımı olduğu ve yedirme eylemi ile travmanın çözümlenmeye çalışıldığı düşünülebilir. Yemek ve yedirmenin Anadolu kültüründeki yeri dikkate alındığında engelli yakınlarının, engelli kişiyi sürekli besleme çabası içinde olması şaşırtıcı görülmemelidir. Yemeğin duygudurum değiştirici etkisi olduğu bilinmektedir, özellikle karbon hidratlı besinler dopamin vb beyin kimyasallarını salınımını etkileyerek kişinin kendini daha mutlu hissetmesini sağlamaktadır. Bu nedenle yemek kötüye kullanılabilir ve yeme bağımlılığı geliştirilebilir. Özellikle kendilerinde de yeme sorunu görülen kişilerin engelli yakınlarını daha fazla yemeye teşvik ettiği görülmektedir.

Sıklıkla tıbbi müdahale ile karşılaşanlar başta olmak üzere engellilerde, zaman içinde ilaçları duygu durum değiştirici olarak kullanma eğilimi de görülebilmektedir. Yakınım, kaza sonrası, sıklıkla operasyon geçirdi ve sonrasında yoğun ağrı kesici kullanımı görüldü. İlaç kullanımı bağımlılık halini aldığında zorunlu durumlar harici ilaç kullanımını kısıtlama çabalarına karşın, toplumun bu konudaki bilgisizliği sorunun çözümü önünde en büyük engeldi. Çocuk genç- yaşlı demeksizin tüm komşuların bizden gizli olarak yakınıma ağrı kesici temin etmesi ve bunu “iyilik” olarak adlandırması sorunun çözümünü ciddi bir şekilde zorlaştırmıştı. Ağrıları organik nedene bağlı olmayan psiko-somatik ağrılar olmasına karşın onlar “zavallı bir sakata” yardım edenler bizler onun ağrı içinde kıvranmasını sağlayan gaddar kişiler olarak görülmüştük. Bu örnekte de görüldüğü gibi engellilerdeki ilaç bağımlılığı hafife alınabilmektedir

Kafein- Tein( Kahve, çay vb) bağımlılığı ise madde temininin kolaylığı ve çayın kültürümüzdeki yeri dikkate alındığında kolaylıkla geliştirilebilen ve sürdürülebilen bir diğer bağımlılıktır. Çay-kahvenin yasal oluşu ve kültür bağlamında düşünüldüğünde engellilerin bu tür maddelere karşı daha kolay bağımlılık geliştirilebilir. Fakat çay- kahvenin kötüye kullanımı ve bağımlılığı sonrası uykusuzluk, terleme, huzursuzluk vb yoksunluk belirtileri ortaya çıkabilmektedir.

Nikotin- Alkol bağımlılığı ise özellikle yetişkin engellilerde sıklıkla görülmektedir. Aileyle sürekli bir arada olmanın getirisi ile fiziksel engelli ergenlerde nikotin bağımlılığına nadiren, zekâ geriliği olan vb engellilerde sıklıkla rastlanmaktadır. Bu durumun, diğer ergenlere oranla ne düzeyde olduğunu söyleyebilmek için ise elde sayısal veri bulunmamaktadır. Özel eğitim kurumlarında ve engelli derneklerinde çalıştığım süre içerisinde 14 yaş üstü zihinsel engeli bulunan bireylerde sigara (nikotin) kullanımının yoğun olduğunu gözlemledim.


Engelli aile dinamiği içerisinde görülen en önemli bağımlılık ise insan bağımlılığı diye adlandırdığımız, co-dependency’dir. Engellilik hali nedeniyle sürekli ailenin desteği ve ilgisine ihtiyaç duyulması halinde engelli birey ile aile fertleri arasında sınırlar oluşamamakta ya da sınırlar ihlal edilebilmektedir. Bu durumun altında, sürekli kollanması, adına karar verilmesi, haklarına müdahale edildiğinde sınır koymakta zorlanması, ailede ilişkilerin iç içe girmesi ve ailenin biz olma çabası v.b. engelli bireylerin görünmez olması sorunu yatabilmektedir. Yöneten kontrol eden tip insan bağımlılığının bir başkası adına karar verme ve onu domine etme dinamiği üzerinden çalıştığı dikkate alındığında bu tür karakterdeki aile ferdi için engelli ile kurduğu etken- edilgen ilişki bağımlılığın ortaya çıkması ya da pekişmesine katkı sağlayabilmektedir.

Burada genel hatları ile değindikten sonra başlıkların detaylı irdelenmesini ileride yazmayı umuyorum. Bu konu üzerine çok fazla bilgi üretilmesi gerekmektedir. Engelliler yok sayıldığı gibi sorunlar da yok sayılmakta ve bu sorunları tespit ve çözmeye ilişkin arayışlar yapılmamaktadır. Görünmeseler de, görmek istemesek de engelliler var ve onlarında çeşitli sorunları var. Psikoloji ve psikiyatri, engellileri yok sayan Mazhar Osman’ın öjenik anlayışının psikolojik mirasını reddetmeli ve engellileri de hizmet üretilmesi gereken önemli ve değerli bir grup olarak görmeye başlamalıdır.



Psk Mustafa Çetinkaya