Gelişimsel olarak, sosyalleşme sürecini tamamlamamış olan çocuğun, herhangi bir şeyi ilgisini çektiği için alması doğaldır. Beş yaş civarında çocuklar, sahip olma duygusunu ve başkalarına ait olanı izinsiz alamayacakları davranışını öğrenmeye başlarlar. Bununla birlikte ahlaki gelişime bağlı olarak, on yaşlarındaki çocuğun başkalarına ait olanı izinsiz, habersiz alma davranışı, “hırsızlık” ya da “çalma” davranışı olarak adlandırılır.
Anne, baba ve eğitimcilerin üç yaşlarından itibaren, çocuklara sahip olmanın anlamını ve başkalarına ait olanın izinsiz alınamayacağını öğretmeleri gerekir. Kendisine ait eşyaları korumayı ve onlara sahip çıkması gerektiğini öğrenen çocuk, başkalarına ait olana dokunmaması gerektiğini de çabuk öğrenecektir. Israrla “çalma” davranışı gösteren çocuklar, bu konuda yanlış eğitilmiş ya da çeşitli gelişimsel, psikososyal sorunlarını bu yolla dışa yansıtan çocuklardır.
Anne babalar, özellikle okul çağından itibaren, katı disiplin edici ya da aşırı gevşek tutumlardan kaçınmalıdırlar. Çocuk, ana babanın baskıcı tutumuna yönelik isyanını bu yolla gösterebilir. Bunun yanında, aşırı serbest bırakılan çocuk, sınır koymayı bilemeyeceğinden, rüzgâra kapılıp gidebilir.
Ana babanın çocuğun harçlığını kısıtlaması ya da bu konuda cimrilik yapması veya hesapsız davranması da çocuğu bu davranışa itebilir. Ana babanın, çocuğun akran grubu içinde geçerli olan ihtiyaçlarını yerine getirmeyi ihmal etmemesi gerekir. Ana baba, bu ihtiyaçları bir ödül- ceza ilişkisine sokmadan gidermeyi başarmalıdır.
Aile içinde aşırı korunan ve gözetilen çocuk; alıştığı ilgiyi arkadaş grubu içinde bulamazsa çalma davranışı geliştirebilir. Aşırı korumanın ve kontrolün çocuğun özgüveninin gelişimini engelleyeceği unutulmamalıdır. Özgüveni oluşmamış çocuk, kendini değerli görmeyen çocuktur. Bu da “üstün” ve “sevilen” olarak gördüklerini kıskanmasına neden olur. Bu kıskançlık, çocuğu çalma davranışına itebilir. Böylelikle, ona bu duyguyu yaşatanlardan intikam alma arzusunu gidermeye çalışabilir.
Nedeni ne olursa olsun, çalma davranışı ortaya çıktığında atılacak adımlara dikkat etmek gerekir. “Bize bunu da mı yapacaktın? Hırsız oldun. İnsan içine çıkacak yüzümüz kalmadı. Herkes duysun bu yaptığını da rezil ol” gibi suçlayıcı ve damgalayıcı davranışlar yanlıştır. Çocuğu küçük düşürür ve diğer insanlara karşı zor durumda bırakır. Davranışı düzeltme yolundaki engelleri de çoğaltır. Onu bu konuda konuşturmamak, davranışa neden olan etkenleri anlamamızı engelleyeceğinden yanlıştır.
Ayrıca çocuğun sevme, sarılma, güven gibi duygusal ihtiyaçlarını ya da harçlığını keserek onu cezalandırmaya çalışmak da olumsuz sonuçlar yaratabilir.
Çocuğun çalma davranışı ortaya çıktığında, onu bol bol konuşturun ve olayla ilgili duygularını ve nedenlerini öğrenin. Bu ciddi sorunu çözebileceğine dair çocuğunuza güven gösterin ancak, körü körüne inanmayın. Dinlemekle yetinmeyin ve kendi duygu ve düşüncelerinizi çocuğunuzu yargılamadan yansıtın.
Her şeyden önce, çalma davranışı ortaya çıktığında, aile mutlaka tepki gösterecektir. Davranışın yanlışlığı ve önlem alınmazsa ileride karşılaşılabilecek tehlike, durumun ciddiyetinin anlaşılması için yeterlidir.
Davranışı yaratan etkenleri anladığımızda, tekrarını önlemek ve çocuğun dünyasında yolunda gitmeyeni görmek için, ilk adımı atmış oluruz.


Psk. Ayla Kahraman