Bu konuda çeşitli görüşler vardır. Öncelikle, bu kişilerin uyarı eşiklerinin düşük olduğu düşünülür. Basit bir fiziksel belirtiyi korkunç bir olaymış gibi çarpıtılmış biçimde algılarlar. Belirti korkunç bir biçimde algılanınca kişi korkar ve mevcut belirti gerçekten de şiddetlenebilir. Ve böylece kişi gerçekten bir hastalığı olduğu konusunda ikna olur. Bedendeki bir duyum algılanır, bu duyum üstünde düşünülür, buna bir anlam yüklenir ve bunun üstüne eyleme geçilir.
-Öğrenilmişlik durumu hastalık hastalığı içinde geçerli midir?
Evet. Sosyal öğrenmeden de bahsedilmektedir. Çocuklar, sıklıkla aile bireylerinde görülen belirtileri taklit ederler. Erişkin kişilerin bedensel yakınmaları sıklıkla çocukluk çağında ebeveynlerinin dikkat ettiği belirtilere benzer. Bedenin belli bir bölgesine sürekli olarak dikkat edilirse kişi bedeninin o kısmındaki duyusal değişiklikleri daha iyi farkeder.
-Sizin Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi konusunda çalışmalarınız var. Bu açıdan bakarak bir değerlendirme yapar mısınız?
Psikodinamik kurama göre bir cevap vereyim bu sorunuza. Bu kişiler başkalarından duydukları kendileri farkına dahi varmadan bastırılmış olan öfke dolu ve düşmanca düşünce ve duygularını bilinçdışında farketmeden yer değiştirme mekanizmasıyla kendi bedenlerine yöneltirler. Agresif ve düşmanca duygu ve düşünceler bazı kişiler için kabul edilemezdir, ancak, bu duygu ve düşünceler çözümlenmedikleri sürece bir çeşit enerji olarak varlıklarını sürdürürler, ve işte bu enerji esas hedef yerine kişinin bedeninde kendini gösterir. Psikolojik çatışmayla ortaya çıkan enerji bastırılmış fiziksel enerji bedensel belirtilere yol açmaktadır.
Altta yatan nedenlerden bir diğeri erken çocukluk döneminde karşılaşılan olumsuzluklardır. Anneden ayrı kalan, ihmal edilen, ya da kötü muamele gören bebeklerin sinir sisteminin gelişimi ve çalışmasında değişiklikler olduğu gösterilmiştir. Öyle ki, bu kişiler büyüdüklerinde objektif ölçümlerle yapılan değerlendirmelere kendilerinin sağlıkları hakkındaki görüşü daha olumsuzdur.
-Bu kişiler hastalık numarası yapıyor olabilirler mi? Yakınları hekimlerin yaklaşımlardan çok kolay bu kanıya varabilirler.
Ne yazık ki, sık sık doktora gidip hiçbir sonuç alınamadığından bu kişilerin yakınları öfke duymaya başlayabilir ve hastalarının numara yaptığını düşünebilirler. Oysa bu kişilerin bedensel belirtilerini açıklayacak tıbbi bir neden olmamakla birlikte, yaşadıkları belirtiler gerçektir. Belirtiler kişinin bilinci dışında oluşmaktadır, yani kendisi bunları kontrol edememektedir. Bu bedensel belirtiler ortaya çıkmaktadır, çünkü bu kişilerin temelde yardıma ihtiyacı vardır. Aradıkları tek kazanç sıkıntılarının giderilmesidir. Oysa numara yapan kişiler para kazanmak, bazı sorumluluklardan kaçmak gibi kazançların peşindedirler. Ancak, sağlık sistemine binen gereksiz yük nedeniyle hekimlerin çoğu bu hastalara kızar ve numara yapmakla suçlarlar.
-Hastalık hastalığı olan kişilerde bu yakınmalarına eşlik eden başka fiziksel hastalıklar da var mıdır?
Özellikle kronik bir tıbbi hastalığı olan kişilerde hipokondriyazis görülme olasılığı yüksektir. Tıbbi hastalığı olan kişilerde, hastalığın fiziksel bulguları ve belirtileri kişinin hastalıkla meşguliyetini açıklayabilir düzeyde değildir. Ayrıca başka hastalıklarını çok da önemsemezler, çünkü onlar kendi kafalarındaki hastalıkla ilgili açıklama peşindedirler. Hatta tedavi edilebilir bir hastalık hoşlarına gitmez.
-Hastalık hastalığı ile karıştırabilecek durumlar ya da hastalıklar var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?
Beden dismorfik bozukluk, psikotik bozukluklar, depresyon diyebiliriz. Bazen bir yakını hasta olan ya da bir yakınını ciddi bir hastalığa bağlı kaybetmiş kişilerde de ciddi bir hastalığı olduğu yönünde düşünceler olabilir, ancak bu geçici bir durumdur. Örneğin tıp fakültesi öğrencilerinin % 70’i yaptıkları her stajda gördükleri hastalıkların kendilerinde olduğu düşüncesine kapılmaktadırlar.
-Hastalık hastalığı ile beraber giden buna eşlik eden psikiyatrik hastalıklar nelerdir?
Tüm anksiyete bozuklukları ve depresyon hastalık hastalığına eşlik edebilir. Depresyondaki yorgunluk, kuvvetsizlik, kas ağrıları gibi bedensel belirtiler nedeniyle hasta olduklarına inançları daha artabilir.
-Hastalık hastalığının tedavisi konusunda klinik pratiğinizde neler yapıyorsunuz?
Öncelikle tıbbi kayıtlar ve hikaye iyice değerlendirilir. Hastanın ve şikayetlerinin kabul edilmesi önemlidir. Hastalığının olmadığı yönünde inatlaşma, dalga geçme ya da aşağılamalar kişinin onurunu kırar ve öfkelendirir. Buraya çok dikkat ederiz. İlaçlar ve psikoterapilerin faydası vardır, ancak hastaların psikiyatrik tedaviyi reddine sık tanık oluruz. Kişilerin dikkatinin bedenden gündelik olaylara doğru çekilmesi teşvik edici davranırız. Bu kişilere günlük tutarak belirtilerin ortaya çıkışını ve şiddetlenmesini ve psikolojik stres yapan olaylar arasındaki ilişkiyi gözlemelerini öneririz. Böylece kişi hangi konuların kendini endişelendirdiğini görmesini sağlarız.
-Son olarak hastalık hastalığı nasıl önlenir? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Günümüzde toplum sağlık konusunda sürekli bir bilgi bombardımanına tutulmuştur. Her yerde hastalıklara yönelik bilgiler ve uyarılar bulunmaktadır. Üstüne üstelik meşhur kişiler ve politikacıların hastalıkları tüm gündemi meşgul ederken hipokondriyazisten korunmak zor gözükmektedir.
Uğur İlyas Canpolat / Hürriyet
Yer imleri