bunlar doğru olabilir ama bunları okullarda öğretmenlere ulaştırmalılar.. hatta yapılabiliyorsa velilere... bu tür önlemlerin büyük bir topluluğa ulaşması gerekirki işe yarasın..
Kaygı, çoğu zaman nedeni belli olmayan korkudur. Olmayan, olduğu varsayılan bir değerin, kişiliğin kaybedilme korkusudur.
Korku ile kaygı genellikle birbirinin yerine kullanılır. Ama ikisi aynı şey değildir. Korku, bir tehdit anında bedensel tepkilerin yanısıra hissedilen duygusal tepkidir. Tehditle orantılı olarak azalıp çoğalır. Kaygı ise, bununla orantılı değildir. Tehditten bağımsız olarak da devam edebilir.
Sınav kaygısı toplumumuzun (öğrenciler, aile çevresi) büyük bir bölümünü ilgilendirmektedir. Yine etkilenen kesim her yıl artarak devam etmektedir.
Sınav kaygısının öğrenmeyle ya da fazla ders çalışmakla ilgisi yoktur. Fazla ders çalışmanın, bilgi yüklemenin kaygı ve stres yarattığı düşüncesi bir hayli yaygındır. Fazla ders çalışıp yorulan bir öğrenci kısa bir rahatlama ve egzersizden sonra dinlenebilir. Kaygıyı yaratan sınavdan başarısız olunacağı ve bu başarısızlığın bazı değerlerin sonu olacağı korkusudur.
Sınav kaygısını yenmek için şu noktalara dikkat etmek gerekir:
Dinlenme anında, bedensel rahatlamamızı sağlayan fiziksel egzersizler yapmak çok yararlı olacaktır. (Derin nefes alıp verme, spor yapma vb.)
Eğitimciler ve anne-babalar, öğrenciyi güdülemek için kaygı düzeyini yükseltebilirler. Buna dikkat etmek gerekmektedir.
Başarının amacı, mutlu ve güvenli bir insan olmaktır. Bu da çeşitli yollarla olur. Mutlu ve güvenli yaşam da yalnızca sınav sonucuna bağlanamaz. Bundan başka bir çok yaşama seçeneği bulunduğunu unutmamalıyız.
Sınavı bir kişilik sorunu haline getirmemek gerekir. Sınavda yalnızca kişiliğiniz değil, sizin belirli bir yanınız ölçülmektedir. Sınavı kaybetseniz de siz yine insan olarak değerlisiniz.
Kısacası sınavı bir ölüm - kalım sorunu yapmadan düşünürseniz daha başarılı olursunuz.
Anne ve babalara uyarı
Anne babalar çocuklarını sadece başarılı oldukları takdirde onları sevdiklerini ve değer verdiklerini bildiren mesajlar vermekten derhal vazgeçmelidirler. Koşullar ne olursa olsun, anne babalar çocuklarına onları sevdiklerini ve başarılı olsalar da olmasalar da onlara değer verdiklerini belirtmelidirler. Anne babanın bu tutumu çocukları üzerindeki sınav baskısını azaltacak ve bu durumda çocuklar gerçek performanslarını göstereceklerdir.
Öğretmenler de sınavı “çocukların o ana kadar ne çok şey öğrendiklerini öğretmenlerine gösterebilecekleri bir fırsat” olarak tanıtmalıdır. Unutulmamalıdır ki sınavlar çocuğunuzun kişiliğini ve zekasını ölçmüyor. Bu düşüncede olmak ve bu yersiz düşüncelerin çocuğa aşılanması onlarda telafi edilmeyecek rahatsızlıklara yol açmaktadır. Çocuğun sınavlardan düşük not alması onların hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacağı, akademik yeterliliğe ulaşamayacağı anlamına gelmez. Bunun için anne babalara düşen en önemli görevler şunlar olabilir;
Her ne koşulda olursa olsun çocuğa sevildiğini gösteren mesajlar verin
Çocuğunuzu kesinlikle diğerleri ile karşılaştırmayın
Mükemmeliyetçi tavırlara girmeyin
Endişelerinizi onlara belli etmeyin
Gerektiğinde uzman yardımlarına başvurun
Her şeye rağmen güLümsüyorum .. İşte bu huyumu Seviyorum (:
Gülmek için mutluluğu beklersen tebessüm bile edemeden ölürsün.
bunlar doğru olabilir ama bunları okullarda öğretmenlere ulaştırmalılar.. hatta yapılabiliyorsa velilere... bu tür önlemlerin büyük bir topluluğa ulaşması gerekirki işe yarasın..
bu önlemler ogrenci okul dersane ve velilerden her birinin bir butun olarak ele alınması ve uygulanması sonucu çok daha etkili olabilir yoksa eksik kalır .
YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ
Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
Benim ayakkabılarımı giy
ve benim geçtiğim yollardan,
sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
Benim geçtiğim senelerden geç,
benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!
Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN
Yer imleri