İstanbul Kadıköy'de faaliyet gösteren ve Türkiye'nin ilk Kadın Araştırma Merkezi özelliğini taşıyan Bilge Kadın Araştırma Merkezi (BİLKA) tarafından işyerinde psikolojik taciz raporu hazırlandı.

İşyerinde psikolojik tacizin ulaştığı boyutların yanı sıra, Türkiye ve dünyada yaşanan psikolojik tacizin bireyler üzerindeki olumsuz etkileri, çözüm önerilerine kadar bir çok tespiti de gözler önüne seriyor.

İstanbul Kadıköy'de faaliyet gösteren ve Türkiye'nin ilk Kadın Araştırma Merkezi özelliğini taşıyan BİLKA, yeni bir rapora daha imza attı. Yönetim Kurulu Başkanlığını Avukat ve Adli Bilimler Uzmanı Alev Sezen'in yaptığı BİLKA (Bilge Kadın Araştırma Merkezi) işyerinde psikolojik taciz (mobbing) raporu hazırladı. Koordinatörlüğünü Dilşat Özer'in yaptığı projede, işyerindeki taciz her yönüyle irdeleniyor.

TACİZDE BULUNAN 18 AYRI KARAKTER

Raporda, uzun bir süre zorbalık, kötü muamele, işyeri terörü, işyeri zorbalığı, iş (çalışan) tacizi, yıldırma, duygusal taciz, kurban etme, gözdağı verme, sözlü taciz, yatay şiddet, psikolojik terör gibi farklı adlarla anılan mobbing'in, günümüzde, örgüt psikolojisi üzerine çalışanların işyerindeki psikolojik şiddeti tanımlamak amacıyla kullandıkları bir kavram haline geldiğine dikkat çekiliyor.

Raporda, Mobbing uygulanan kişilerin ve işyerlerinin genel özelliklerinin olduğundan bahsedilirken, Prof. Pınar Tezcan ile yardımcı Doçentler Fuat Bayram ve Hediye Ergin'in hazırladığı 'İşyerinde Psikolojik Taciz' isimli eserde, işyerinde psikolojik tacize uğrayan mağdurların 18 ayrı karakter tipinde incelenmesi gerektiği ifade ediliyor.

Prof. Dr. Acar Baltaş'ın görüşlerine yer verildiği raporda, çoğu kez üstün mesleki özelliklere sahip kişilerin yıldırmaya hedef olabildiklerine dikkat çekiliyor. Baltaş'ın konuyla ilgili görüşlerinin yansıtıldığı raporda şu ifadelere yer veriliyor:

"Yetkinlik düzeyleri yüksek, dürüst, başarı yönelimli, kendilerini işlerine adamış kişiler bazı kişileri rahatsız edebilir ve şimşekleri üzerlerine çekebilirler. Bu tür kişiler, insanlara güven duyar, iyi niyetlidir, politik davranmayı bilmez. Kurumlarına çok bağlıdırlar ve işleriyle özdeşleşmişlerdir. İşlerini kaybetmek, onları daha da derinden etkiler. Stresle başa çıkamadıkları için özel yaşamları da bozulur, sağlık sorunları baş gösterir."

Raporda işyerinde psikolojik tacizin kar amacı gütmeyen kuruluşlarda, okullarda ve sağlık sektöründe daha yaygın göründüğüne dikkat çekilirken, yüksek işsizlik oranları ve dolayısıyla çalışanın değersiz görülmesi nedeniyle her işyerinde ve her türlü kuruluşta bu suça rastlandığı belirtiliyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın görüşlerinin yer aldığı bölümde ise mobbingin şirket kültürü oluşmamış, patron odaklı firmalarda daha çok yaşandığını belirtirken, Prof. Acar Baltaş'a göre, akılcı ve insan kaynağına değer
veren yönetimlere sahip şirketlerde, yıldırma hareketine az rastlanır. Genellikle yönetim zaafı olan ya da kârlılığı, verimliliği ve disiplini en öncelikli değer olarak gören, ekip çalışmasının yapılamadığı, iletişim kanallarının kapalı olduğu, çatışmaların örtbas edildiği, günah keçisi anlayışının bulunduğu kurumlarda ortaya çıktığı vurgulanıyor.

Prof. Baltaş ise mobbinge başvuranların, genellikle, kendi eksik taraflarını, korku ve güvensizliklerini, bir başkasını küçük düşürerek telafi etmeye çalışan, farklılıklara karşı hoşgörüsüz, ikiyüzlü, kendini üstün gören ya da göstermek isteyen, aşırı denetleyici ve kıskanç kişiler olduklarını ve hedef aldıkları kişinin zor durumlarıyla eğlenerek, kendi yetersizlik duygularını yenmeye çalıştıklarını vurguluyor.

Prof. Tezcan ile yardımcıları, işyerinde psikolojik taciz uygulayan yöneticileri bu davranışa iten ortak özelliğin ''kendi eksikliğini gidermek'' olduğunu belirterek, 15 ayrı mobbingci tipi sıralıyor. Mobbingci tiplerinden bazıları şunlar:

"Fesat mobbingci: Yeni kötülükler arayan bir kişidir. İftiralarla başkalarını yaralamaya çalışır.
Pusuda bekleyen mobbingci: İzleyici konumundadır, hedef kişiye bariz saldırmasa da pusuda bekler. Mağdura yapılan tacizi durdurmaya çalışmaz.
Hiddetli mobbingci: Karakter özelliği nedeniyle fevridir. Sürekli bağırma, beddua etme modundadır. Sinir ve huysuzluk krizleriyle işyerini çekilmez yapar.
Megaloman mobbingci: Kendisini herkesten üstün görür. Kendine olan güvensizliği başkalarına karşı kıskançlık, nefret ve saldırganlık olarak yansır. Bu kişiye göre tüm kaynakların kontrolü kendisindedir. Uydurduğu kurallara herkes uymak zorundadır.
Sadist mobbingci: Başkalarını köşeye sıkıştırmaktan, mahvetmekten büyük zevk duyar. Bu kişi ''sapkın narsist'' olarak da tanımlanabilir. Hiyerarşik kademelerde yükselebilmek için her yola başvurabilir.
Eleştirici mobbingci: Başkalarının yaptığı işten hiç memnun kalmaz, sürekli eleştirir. İşyerinde memnuniyetsizlik ve gerginlik dolu bir iklimin oluşmasına sebebiyet verir.
Dalkavuk mobbingci: Amirlerinin gözüne girmek için yaranma halindedir ve her şeyi yapmaya hazırdır. Amirin dalkavuğu gibidir.
Zorba mobbingci: Sadist mobbingciye benzer. Son derece acımasız ve zalimdir. İnsanlara köle gibi davranır.
Korkak mobbingci: Bir başkasının daha başarılı olacağı, yükseleceğini düşünerek paniğe kapılır. Kendini korumak için mobbing uygulamayı seçer".

devamı alttadır.