Ailenin bütün üyeleri için ev, saklı bir cennettir. Günün geriliminin kapı dışında bırakıldığı ve ertesi günün ilk eşik dışı adımına kadar yenilenmenin, hazır olmanın limanıdır.

Bundan dolayı, aile bireylerinin akşam buluşmaları, beklentilerle doludur.

Paylaşılması gereken gülücükler, huzur ve anlayış; bitmeyen görevler tarafından esir alınırsa; aile bireylerine surat asmak, TV karşısında başka hayatların aşk, tutku, nefret dolu çıkmazlarına seyirci olmak ya da eskilerin deyimi ile mutluluğu dışarıda aramak düşer. Doyurulması gereken duygusal açlıkların yeni kaynaklar araması, insanlık tarihimiz kadar eski bir çabadır.

Günümüzde bu arayışların yeni adreslerinden biri de sanal âlem. İnternetin yarattığı sanal dünyanın çekiciliğinin tek nedeni, duygusal açlıklar değildir kuşkusuz.

Parmak ucu imparatorluğumuzun kolay zaferlerini, istediğimiz zaman elde ediyoruz. Bu dünyanın “sanal” olması kimin umurunda ki? Elde ettiğimiz her şey gerçek.

Sorun; sanal gerçeklikle gündelik yaşamın gerçeklerinin uyuşmamasında yatıyor.
Eşiniz; sizinle paylaşması gereken gülücüklerini; başka birine yazıyor. Sohbetlerini onunla yapıyor. Her yeni paylaşımda birbirlerini daha iyi tanıyorlar, anlıyorlar ve yakınlaşıyorlar.

Her türlü sırrı ve özlemi paylaşıyorlar.

Birbirleri için yaratılmış gibi hissetseler de “aralarında bir şey” yok aslında.

Çok iyi dostlar “sadece”.

Sizin eşiniz; bir başkası ile olan iletişiminden, lezzetli bir yemekten tıka basa yemiş gibi rahatlıyor, gülümsüyor.

Beklenti yok, sorumluluk, görev yok. Tatlı hayat.

Çift olmanın temelinde, bazı ihtiyaçları eş ile giderme vardır. Kadın ve erkek arasındaki o muhteşem dansın adımlarına bir bakın: birbirine özel bakışmalar, gülüşler, gülümsemeler.

Sözcüklere bazen ihtiyaç duymadan anlaşmalar. Yıllar geride kalırken, siz eşinizi biraz daha tanırsınız. Hiç bitmeyecek, sonu gelmez bir yolculuk gibi.

Manzara sürekli değişir ve siz her an yeni bir şey görürsünüz. Onu biraz daha tanıdıkça, biraz daha bütünleşirsiniz.

Dansın küçük adımlarının armağanıdır bu.

Sanal ilişkiler, çift ilişkisine karışan gölgelerden biridir ve doğası gereği; ilişkinin ruhunu çalmayı başaracak güçtedir.

Günlük yaşamın rutini, bazen çift arasındaki ilişkiyi zora sokabilir. Aralarındaki dans da rutinleşir. Bir ileri, bir geri; biraz yavaş, biraz hızlı adımlar beklenirken, çift durabilir. Yani, dansa ara verebilirler.

Çiftler söz konusu olduğunda, dansa ara vermek, ciddi bir çıkmazdır. Ortaya çıkan boşluk; bir şekilde giderilmesi gereken ve ertelenemez duygusal ihtiyaçları temsil eder.

Açlıktan ölmek mümkün olsa da; duygusal açlıklar, her halükarda kendilerini giderecek bir ortam bulur.

Sanal olmaları bu gerçeği değiştirmez: eşiniz, karınız, kocanız, sevgiliniz sizinle değil, bir başkasıyla ihtiyaçlarını gideriyor.

Size değil, bir başkasına gülümsüyor ve yüreğini açıyor.

Sizin eşiniz galiba başkasıyla dans ediyor.


Psk. Ayla Kahraman