Prof. Dr. Sedat Özkan, "Ağrıların gelişmesi ve devam etmesinde öfke, stresten daha etkilidir" dedi ve ekledi: Kadınlar erkeklere göre daha fazla psikolojik kökenli ağrı çeker...


Prof. Dr. Sedat Özkan, "Ağrıların gelişmesi ve devam etmesinde öfke, stresten daha etkilidir" dedi ve ekledi: Kadınlar erkeklere göre daha fazla psikolojik kökenli ağrı çeker. Regl ağrısı ise kadının iş verimini düşürür…

Kadınların ağrı eşiğinin erkeklerden daha yüksek olduğunu vurgulayan İstanbul Tıp Fakültesi Liyazon Psikiyatri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, "Her üç kadından biri regl ağrısı çeker" dedi. Kadınların psikolojik sorunlarını ağrılarla ifade etmesine sıkça rastlandığına da dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, fiziksel ve ruhsal kökenli ağrılarla ilgili sorularımızı yanıtladı:

Kadınlar mı, erkekler mi daha fazla psikolojik olarak ağrı çeker?
Kadınlar daha fazla psikolojik ağrı çeker. Kadının psikolojik sorunlarını, sorunlarını kendine yönelmesini, değersizlik hissini, suçluluk duygularını, çatışmalarını ve ifade edemediği öfkesini bedenindeki ağrılarla ifade etmesi daha fazla hissedilir. Duygularını, öfkelerini, beklentilerini ifade edemeyen kadınlarda ağrı daha fazla görülür.

İŞE GİDEMEYECEK KADAR AĞIR...


Stres mi, öfke mi daha fazla ağrı yapar?
Öfke ve kızgınlığın, kronik ağrının gelişmesi ve devam etmesinde önemli olduğu biliniyor. Çatışma ve öfke yaratan durumlarda ağrı daha fazla yaşanır.

Bazı kadınlar neden regl döneminde dayanılmaz ağrılar çeker? Psikolojik olabilir mi?
Jinekolojik ağrılar, kadınlar için en önemli sağlık sorunlarından biridir. Kadın üreme organlarına ilişkin ağrılar; karın, kasık ve bel ağrıları biçiminde ortaya çıkan önemli bir bulgudur. Kadınların günlük yaşantılarını etkileyecek ve hatta işine gidemeyecek kadar ağır olabilir. Yaklaşık olarak üç kadından birinde ağrı yakınması var. Ancak bir kadının 'çok şiddetli, dayanılmaz' olarak yorumladığı bir ağrıyı, başka bir kadın daha hafif hissedebilir veya birinin ağrı olarak hissettiğini, diğer bir kadın hissetmez. Bu kişinin yapısıyla, ağrıya dayanıklılığı ile ilişkilidir. Ağrıdan yakınan bir kadında, sorunun nedenini ortaya çıkarmak pek kolay değildir.

BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALIDIR


Ağrı hangi boyuttayken hastalık olarak kabul edilmeli?


Ağrının günlük aktiviteyi aksatması ve gece uykudan uyandıracak nitelikte olması önemli bir kriterdir. Ağrı şikayetiyle başvuran kadının bütüncül değerlendirilmesi gerekir.

Regl döneminde çekilen ağrının psikolojik olduğu nasıl anlaşılır?


Birçok kadın bu döneme özgü yakınmayı, kadınlığın doğal sonucu olarak 'katlanılması gereken bir durum' olarak yaşamaktadır. Çeşitli geleneksel kültürel nedenlerle kadınlığa, cinselliğe özgü durumların konuşulamaması bu durumun bir yakınma olarak gündeme gelmesini, tıbbi ve bilimsel olarak değerlendirilip, tedavi edilmesini güçleştirmektedir. PMS; (Adet Öncesi Sendromu) tıbbi psikiyatrik işbirliği içinde ele alınıp tedavi edilmelidir. Tedavide; hormon tedavisi, ilaç tedavisi, psikiyatrik tedavi ve psiko-sosyal düzenlemeler bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Kadınlar en çok hangi ağrıyı çeker?


Kadınlarda psikolojik kökenli ağrı bozukluğu daha yaygındır. Jinekolojik ağrılar, 'disparoni' yani; cinsel ilişki sırasında ağrı, baş ağrıları, eklem, bel, boyun, yaygın vücut ağrıları ve şiddete maruz kalma; psikiyatrik bozuklukların belirtisi olabilir.

'Adet öncesi gerginlik' ilişkileri bozar

Kadınların regl dönemdeki ağrı; hormonlar, beyin kimyası ve psikolojik durumun ortak sonucudur. Ağrıya depresyon eşlik ediyorsa; psikolojik süreç önceliklidir.
Adet kanamasından bir hafta önce başlayan ve kanamanın başlamasıyla kaybolan, döngüsel ve çoğu adet görmede tekrarlayan duruma; PMS (Premestrual Sendrom-Adet Öncesi Gerginlik Sendromu) denir.

AĞLAMA KRİZLERİ OLUR
Göğüste şişlik ve ağrı, sıvı birikimi, karın şişliği ve ağrı, baş ağrısı, kilo artımı, baş dönmesi, sersemlik hissi, karbonhidrat açlığı, iştah değişikliği, bulantı, kabızlık ve akne sorunları; regl öncesi belirtileridir.
Önceden mevcut olan depresif durum PMS döneminde şiddetlenir. Psikolojik belirtiler; sıkıntı, huzursuzluk, gerginlik, bitkinlik, üzüntü, intihar düşünceleri, öfke, dikkat azalması, uyku bozukluğu, cinsel arzuda değişikliklerdir. Davranışsal belirtiler ise; tepkileri denetleme güçlüğü, sosyal geri çekilme, ilgi azlığı ve ağlama krizleridir.

'Adet Öncesi Gerginlik Sendromu'ndaki belirtiler, kadının ruh sağlığını ve sosyal ilişkilerini bozar. İşteki verimliliğini aksatır, rollerini yerine getirmesini güçleştirir.

Erkeklerin 'ağrı eşiği' daha düşük
Erkekler, ağrıyı kadınlara göre daha mı az önemser?
Erkekler, kadınlara görebedene değil, daha çok dış dünyaya odaklanır ve beden dilini daha az kullanırlar. Onun yerine öfkeyi daha fazla ifade edip, dürtülerini daha az denetlerler. Bunda testosteron kadar, toplumun baskısı da rol oynar. Erkekler, kavga etme konusunda ve öfke patlamalarında da kendilerini daha özgün algılarlar. Yetiştirilmeleri öyledir... Dolayısıyla ağrıdan yakınmak yerine, kavgayı tercih ederler. Öfkelerini daha az kontrol ederler.

KALPLERİ AĞRIMAZ!

Erkeklerde en sık görülen ağrı tipi hangisidir?

Baş ve eklem ağrılarıdır...

Öfkelenen bir erkek mi yoksa stresli bir erkek mi daha fazla ağrı hisseder?

Stresli erkek...

Erkeklerin yaşadığı ağrının psikolojik olduğu ne zaman anlaşılır?

Yatakta ve hayatta başarısız olduklarını düşünürlerse! Viagra alınca ağrıları azalıyorsa, ekonomik krizi fırsata çevirince ağrıları geçiyorsa, çapkınlık suçluluğu çekiyorlar ve eşlerinin dırdırından bıkmışlarsa...

Erkekler kadınlar gibi kalp ağrısı çeker mi?

Pek sanmıyorum. Sadece çektiklerini söylerler...

Kendilerini hep güçlü olmak zorunda hisseden erkekler, hangi ağrı karşısında yenik düşer?

Aslında, kadınlara hele doğuran kadınlara göre erkeklerin ağrı eşiği daha düşüktür. Cinselliklerini ve çalışabilirliklerini etkileyeceğini düşündükleri ağrı karşısında, hemen panik olurlar.

Çok konuşanlar daha dayanıklı!

Çok konuşan mı, yoksa içine atan kadın mı daha az ağrı hisseder?

Çok konuşan elbette... Bazı yazarlar, kronik ağrının hastanın yoğun öfke duygularını bastırmak istemesinden kaynaklandığı düşüncesindedirler. Ve bu görüşe göre, içe dönük öfke, kronik ağrı hastalarında sağlıklı kontrollere göre daha yaygındır. Bir çalışmada, ağrı şiddetini belirleyen en önemli etkenin; öfke gibi olumsuz duyguları açıklama konusunda kişinin yaşadığı ketlenme olduğunu gösterilmiştir. Ülkemizde yapılan bir çalışmadaki bulgular da; kronik ağrı hastalarının bir kişilik özelliği olarak daha fazla öfke taşıdıklarını göstermektedir.


Esra TÜZÜN / Sabah Gazetesi