Sevginizin Yönünü Değiştirmek




Her yıl sevginizi nereye odaklıyorsunuz? Sevgililer Gününe odaklanmış sevginizi değiştirsek ve bu yıl sevgiyi sizin için daha çekici hale getirsek?

Bir başka Sevgililer Günü daha kapımızda ve bu ay sevgi saçıyoruz, peki buna evimizden başlasak nasıl olur? Eminim hem profesyonel hem kişisel anlamda başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önünde tutan birçok insana rastlamışsınızdır. Birçok insan için bu, işlerinin ayrılmaz bir parçasıyken bazı insanlar gençliklerinde, var olmanın bu şekilde olduğunu öğreniyor ne yazık ki...

Toplumumuzda çeşitli kariyer basamaklarında bulunan insanlar, daha çok danışanlarını, hastalarını veya müşterilerini…. dikkate almak durumundayken kendi duygularının ise olabildiğince az farkına varmayı öğreniyorlar. Kendilerini yorgunluğa, depresyona veya hastalığa sürükleyen bireyler arasında gülünç bir şekilde uzun saatler çalışan doktorlar, patronlarına tepki veren üst düzey yöneticiler, çok işçi çalıştıran şirketlerin yöneticileri, dava dosyaları arasında kaybolmuş savcı ve hâkimler, kolej ve okul öğretmenleri var.

Bu gibi insanlarda, rollerinin onlar üzerinde zorunlu kıldığı inançlar yüzünden müşterinin veya şirketin ihtiyaçlarını her şeyden önce tutma alışkanlıkları vardır. Öyle bir nokta gelebilir ki bu insanlar kendi duygularının bile farkında olmazlar. Sevgi nerede? Diğer her yere harcandı. Bunun potansiyel olarak tehlikeli olduğunu söylemeye kadar gidebilirim aslında. Ama olabileceklerle ilgili zihinleri bulandırmamak adına bunu burada keselim.

İnsanlar sık sık kendilerine karşı küçük ve hızlı cömertlikler yaparlar, fakat bunu özsaygılarını veya sevgi çekme yeteneklerini yıpratabilecek şekilde yaparlar. Ayrıca yaratılan bu duygular çoğunlukla doğal duygular gibi olmaz.

O zaman öğretmen mesleğini bırakır, yönetici neredeyse tükenmiştir, hemşire sürekli hastalanır, doktor düzenli saatleri ve daha zevkli ortamı olan özel bir klinikte çalışmaya başlar. Bunların hepsi doğru olabilir, fakat eğer bunlar bireyin seçimleri değilse ve fakat zorlanarak alınan kararlarsa sizin benliğiniz için gerçekten hiçbir şey yapmazlar. İyi bir benlik algısı olmadan sevgiyi cezbetmek çok zordur. O zaman biraz sevgi saçmak istiyoruz.

Kendine öncelik vermek demek, diğerleri ile ilgilenebilmemiz için daha iyi bir pozisyonda olmamız demektir. Eğer zindeysek, iyiysek ve mutluysak diğer insanlara da bu özelliklerimizden yararlanma fırsatı verebiliriz. Hem de düşünmeden, bonkör bir şekilde verebiliriz. Kendini sevmek için zaman ve enerji ayırmak dünyada yapabileceğiniz en harika yatırımdır. Bunun için size kendinizi fark ettirmeye çalışıyoruz.

Kendinizde neyi seviyorsunuz? Sizinle ilgili sevilecek ne var?

Hayatınızda gerçekten hayran olduğunuz veya çok düşündüğünüz biri/birileri var mı? Peki, gerçekten çok sevdiğiniz birine ne dersiniz? Onda/onlarda bu kadar sevdiğiniz ne var? Durun ve bir dakika onu düşünün. Gerçekten onu/onları neden bu kadar çok sevdiğinizi düşünün.

Eminim birçoğunuz o alışılmış cevabı veriyorsunuzdur “sadece yapıyorum”. Bilinçli olarak bunun farkında olsanız da olmasanız da bundan başka sebepler var. Eminim diğerleri için de beğendiğiniz nitelikleri içeren listeler oluşturabilirsiniz. Birini sevmek, takdir ettiğiniz bazı nitelikleri sevmeyi ve onların tadını çıkarmayı içerir. Bu yüzden toplumun gözünde aslında hoşlanmayacağımız insanları seviyoruz. Tabi ki birinden hoşlanmadan ona saygı duyabilirsiniz; onlardan hoşlanmak keyif almak demektir.

Bu kendinden hoşlanmaya ve kendini sevmeye benzer. Hoşlanmak ve kabul etmek, gerçek bir kendini kabullenmekten kaynaklanır; biz mükemmel, örnek vatandaşlar olmak zorunda değiliz. Kendinizi olduğunuz gibi kabul ettiğinizde, işleviniz ve öğrenişiniz hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuzda kendinize olan sevginiz artacak.

Şimdi toplum gözünde popüler kişileri düşünün. Çoğunlukla insanları kendilerine çeken başarıları değildir, zaafları ve zayıflıklarıdır. Başarılı(!) magazin programlarının da üzerinde durduğu budur, ünlü insanların sıradan hayatlarını ve problemlerini göstermek… İnsanların “Biri Bizi Gözetliyor” gibi realite şovlara ilgi göstermesinin sebeplerinden bir de budur. Sanki mesaj “bakın, aynı bizim gibiler” demektedir. Diğer insanların gerçekten ne kadar insan olduklarını görürüz.

Bu yüzden, sanki bizi insan yapan ve gerçek olduğumuzu gösteren şeylerin içine çekilme süreci, çoğu zaman zaaflarımız olduğunu gösterir. Eğer bu bizimle diğer insanlar arasında işliyorsa kendi içimizde de işe yarayabilir. Aslında hayatımıza fazla müdahale etmedikleri sürece var olduğunu düşündüğümüz sınırlamalarımızı kabullenmek, hatta onlardan memnun olmak ve gururlanmak bile bir rahatlık yaratabilir.

Bu Sevgililer Günü kendiniz olmanın tadını çıkarın. Bu doğru, kendiniz olmanın tadını çıkarmaya başlıyorsunuz, bu sevginin olduğu yerdir. Olduğunuz gibi olmakla ilgili neyden keyif alıyorsunuz? Gün sonunda kendinizle ilgili, o gün gerçekten neyden hoşlandığınızı yazabilirsiniz.

Her şeyi dâhil edin, bu küçük ve önemsiz bir şey gibi görünse bile. Belki yaptığınız bir şeydir, keyifli veya faydalı bir iletişim veya belki de yapmamayı seçtiğiniz bir şey veya o gün düşündüğünüz bir şey. Bugün nasılsanız onunla ilgili sevecek o kadar çok şey var ki.

Bu Sevgililer Günü kendi sevginizi kazanmak için bir kâğıdın üstüne “kendimi seviyorum çünkü...” ile başlayan bir liste yapın. Sonra “kendimle ilgili en çok .... seviyorum” başlıklı bir liste yapın. Hadi sevin kendinizi… Kendini sevemeyen başkasını nasıl sevebilir ki…



Celalettin UZUNER
www.insandan.com