asdfasdf Nickli Üyeden Alıntı
Öncelikle merhabalar.
Düşünemiyorum! Son bir kaç aydır bu işe çok canım sıkılıyordu ama artık tak etti. Şöyle bir araştırınca depresyon belirtilerinin çoğunu kendimde farkettim. Maksadım kurtulayım, huzura kavuşayım, mutlu bir hayat yaşayayım değil. Tek ihtiyacım olan odaklanma ve berrak düşünme yetimi geri kazanmak. Ayrıca şu durduk yere çıkan unutkanlık, daha doğrusu bazı şeyleri eskisi gibi hatırlayamama meselesini de halletmek gerek sanırım.
Öncelikle şöyle belirteyim, psikoloji, felsefe ve edebiyatla oldukça içli dışlıyım. Dolayısıyla insanın her türlü meseleyi kendi kendine çözebileceğine inanıyorum. Bizzat babamın psikolog olması ve onun insanlarla konuşarak yardımcı olduğunu biliyor olmam bu fikrimi destekliyor bana kalırsa. Nihayetinde bir başkasının sözleriyle insan kendini daha iyi hissediyorsa, bu bir başkası olarak kendini görmesi ve benzer telkinleri kendisine vermesi aynı etkiyi yaratacaktır. Hatta bu düşüncemi şöyle kanıtladığım kendi kendime; iki üç sene evvel göğüs ağrıları ve kalp krizi geçirip ölme korkusu vardı bence. Gece aniden uyanıyordum ve eğer nefes alışverişlerimi kontrol etmezsem boğulacağımı hissediyordum. Kendimi çılgınca gelecek şekilde dinliyordum, neredeyse her an kalp atışlarımı sayıyordum vs. İlk başlarda bunun psikolojik bir rahatsızlık olacağını düşünmemiştim. Açıkçası bunu aileme açmaktan korkmuş, bir anlamda gerçekten kalp hastası olabileceğim düşüncesini kaldıramayacağımı düşünüp kendi kendine geçmesini beklemiştim. Neyse, bir gün derste öyle bir kriz başgösterdi ki, gözlerim karardı, kendimi kaybettim. Kahvaltı etmediği için tansiyonu düştü yalanına inandırıp insanlara çaktırmamayı başardım yine. Derken aileme açtım, ilk muayene, babamın çalıştığı yerde, onun tanıdığı bir doktora oldu. Esprili bir adamdı doktor bey, sen deli misin bakalım ehe tarzı bir şeyler söyledi. O vakit babamın bana teşhisi koyduğunu farkettim ve bunu hiç düşünmediğimi farkettim. Biraz üzerine gidince, gerçekten de kimi yerde bu korkunun arttığını, bu krizlerin durup dururken başlayıp belli mekanlara geçince aniden kesildiğini vs. farkettim. Kendi kendime bunun yanılsama olduğunu ve ölümün öyle çok da korkulacak bir şey olmadığı telkinlerini vererek kısa sürede bu hastalıktan kurtuldum. Yanlışım olabilir ama sanırım bu atlattığım panik ataktı. Şu ana kadar, ki 4-5 sene kadar olmuştur hiç bir kriz düşünce şüphe herhangi bir şey yok. Bu konuda halimden gayet memnunum ve yukarıda bahsettiğim kendi kendine telkinlerle bu işin çözüleceğine inanıyorum.
Fakat, son birkaç ayda bu çözüm yolumu geçersiz kılan bir şeyle karşılaştım. Başta da belirttiğim gibi, felsefeyle oldukça ilgiliyim, çokça okurum. Fikir olarak, Protagoras'ın başı çektiği septik anlayış hakimdir bende. Algıların güvenilmezliği, şüphecilik denilebilir bir bakıma. Ve elbette bu kendi içerisinde çelişkiler barındırır, örneğin şu anki düşüncelerimin oluşmasına sebebiyet veren deneyimlerimin gerçekliğinden nasıl emin olabilirim? Öyleyse düşüncelerim de yanlış ya da anlamsız olabilir. Elbette bu düşünce beni yıldırmamıştı ve sezgilerime ve zekama belki de fazlaca güvenerek çokça doğru bir şekilde devam ettim hayatıma. Son birkaç ayda vuku bulan hadiseyse oldukça dirençli, kendime telkin vermeye kalktığım vakit bu telkinlerimin de yanlış olabileceği düşüncesiyle kendimi dinleyemez hale geldim. Ve bu çözümsüzlük, beni içine düştüğüm durumda çok daha kötü hale getiriyor ne yazık ki. Düşüncelerim berraklığını kaybediyor, bir hikaye yazmaya kalktığım vakit odaklanamıyorum, derslerle yeteri kadar ilgilenemiyorum, bir şeyler yapmak istemiyorum; anlamsız geliyor bütün bu yapmak istediklerim. Sebep arayamıyorum, çözüm bulmaya çalışamıyorum, bütün bu eylemler hep anlamsız geliyor. Ancak anlamsızlık şöyle ki, yapsam da bir yapmasam da, ne değişecek düşüncesi.
Telkinlerle çözemediği farkedince, kendimi bu sıkıntılardan uzaklaştırması ve zihnimi keskinleştirmesi için işlere verdim. Altından kalkamayacağım kadar çok sorumluluğun altına girdim. Böyle yaptım ki, en azından yapmak zorunda hissedip yapayım ve işler bir şekilde yoluna girsin. Heyhat! Hiçbir faydası olmadığı gibi sorumlulukları geçiştirip durmaktan ve insanlara verdiğim sözleri tutamıyor olmaktan dolayı yeni yeni şeyler tıkıldı kafatasımın içine.
İnanın bir edebiyatçı için deli olmak o kadar aşağılayıcı bir şey değildir. Aksine prestijli olarak dahi görülebilir diğer insanlardan farklı bir şekilde düşünüyor olmak meselesi. Mantık mekanizması, kritik hatalar yapmadığı sürece, biraz sapması işe eğlence katar hatta. Ama bu başıma aldığım saçmalığın tek derdi benim üretkenliğimi engellemek, yavaşlatmak, durdurmak. Umuyorum ki bu yazımı yardım edebilecek birileri okur, şu anlamsız halden bir an önce kurtulabilirim.
Sabredip okuduğunuz için teşekkürler.
not: ben de biliyorum ki şu yukarıdaki yazıdaki hal ve bu yazıyı bu şekilde yazıyor olmam keskin çelişkiler barındırıyor özünde. Ancak bu kaçıştan ziyade, savaşmak için ihtiyaç duyduğum silahları edinmek gibi görülebilir.
Yer imleri