Sayfa 1/2 12 SonSon
12 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Herkesin Okuması Lazım..

  1. #1
    Çıraklık Dönemi atomcekirdegi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    1.463

    Standart Herkesin Okuması Lazım..

    Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu.

    "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.

    Alaycı bir ses tonuyla:

    -Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.

    -Hayır çikolata parası lazım!
    Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. "Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor" diye düşündü.

    - Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

    - Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız.

    Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

    -Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

    -Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

    - Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

    - Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata götürmek istiyorum.

    -Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

    -O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.

    Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı.

    Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı.

    "Acabasöyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.

    -Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?

    Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı.

    - Ben dilenci değilim. Işim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım.Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.

    Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

    -Oturun biraz dertleşelim bari, dedi. Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

    -Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

    -Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.

    -Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?

    -Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

    -Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

    -Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

    -Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

    -Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

    - Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz.Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun.Para mı acaba bizi mutsuz eden?

    -Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim.Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.

    -Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor.Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

    -Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.

    -Sizin mutluluğunuzun sırrı bu mu ?

    -Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

    -Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

    -Küçük kızı severek.

    -Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?

    -Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.
    -Nasıl yani ?

    -Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar.Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. Iltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?

    -Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar.Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur.

    -Güzelsin demem de yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun"demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

    -Işte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.-
    Hiç kavga etmezmisiniz siz?

    -Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

    -Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

    -Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma.Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar.Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar.Çok narindir onlar.Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

    -Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum.Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

    -Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi.Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.

    -Haklısın da bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.

    -Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi.Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik.Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.

    Adam ayağa kalktı.

    -Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

    Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.

    -Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.

    Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

    -Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

    Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evinin yolunu tuttu.

    Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküpyıkadı., sonra eşinin önüne koydu.

    -Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.Inci hiç konuşmadı.

    -Sorsana "niye" diye..

    Inci kızgın kızgın: -Niye? Diye sordu.

    -Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. Inci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.

    -Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

    -Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu her zaman beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım"

    -Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.

    -Özür dilerim seni kırdığım için.

    Sonra Bülent yere diz çöktü.

    -Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.Inci kıkır kıkır gülmeye başladı.

    -Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.

    Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.
    Her şey gönlünüzce olsun

    (alıntı)
    ARININ KUYRUĞUNA ZEHİR AĞZINA BAL VERİLMİŞTİR;NEYE TALİPSEN ONU ALIRSIN...

  2. #2
    Moderatör BeYaZ_KeLeBeK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Yer
    umut dünyası...
    Mesajlar
    2.679

    Standart

    mükemmel bir yazıydı canım ya...emeğine sağlık...

    hem içim burkuldu hem gülümsetti....bencede herkes okumalı....

    teşekkürler...
    RÜYALARI GERÇEKLEŞTİRMENİN EN İYİ YOLU UYANMAKTIR...



  3. #3
    Çıraklık Dönemi atomcekirdegi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    1.463

    Standart

    Ne demek canım..aslında bunu tüm erkeklerin gözüne sokmak lazım..İşte "Kadınlar Ne İster" sorusunun cevabı
    ARININ KUYRUĞUNA ZEHİR AĞZINA BAL VERİLMİŞTİR;NEYE TALİPSEN ONU ALIRSIN...

  4. #4
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Alıntı atomcekirdegi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ne demek canım..aslında bunu tüm erkeklerin gözüne sokmak lazım..İşte "Kadınlar Ne İster" sorusunun cevabı
    eline saglık çok guzelmiş ,peki hiç birde diger pencereden bakmayı denedinizmi ?
    nedense sadece kadınların penceresinden bakılıyor,birde erkeklerin penceresinden bakmayı deneyin ,bakalım oradan neler görunuyor.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  5. #5
    Mumya
    Guest

    Standart

    Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin.

    Burdan sonrası hiç önemli değil... Adının AYLİN olması onun bir prenses olmsı için yeter... Adı Aylin... Çok güzel söyleniyor... Aylin...

    Ya da "ilahi anıllll"... off neyse yine hatırladım bazı şeyleri

  6. #6
    Karar Dönemi sevdenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    467

    Standart

    Çok güzel bir hikayeydi atom'cum. Sağol paylaştığın için...

  7. #7
    Karar Dönemi Objektif_Başak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2008
    Yer
    Güzel yurdumun bir ilinden
    Mesajlar
    94

    Arrow

    Alıntı atomcekirdegi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ne demek canım..aslında bunu tüm erkeklerin gözüne sokmak lazım..İşte "Kadınlar Ne İster" sorusunun cevabı

    Tabi genel olarak tüm erkeklerin gözüne bu yazının içeriğini anlamını sokmaya gerek yok, ama şuda var kadınların ne istediğini bilen ve ona göre davranan erkeklerin çoğunluğuda karşılık olarak iyi niyet kullanımı anlayışsızlık eşinin istekelerinin artması tatmin olamama çok aşırı ilgi beklentisi ufacık ilgi eksikliğinde ön yargılı düşünce ve tepkilerine maruz kalıyor

    en güzeli gerektiği kadar anlayış ilgi herşeyin fazlası zarar...

  8. #8
    Çıraklık Dönemi birmelek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    1.375

    Standart

    Evet gerçekten güzel bir paylaşım..emeğine sağlık.

    Fakat 9 şubat'ında dediği gibi tek pencereden bakmak yanlış..Aynı hikaye erkekler için de geçerli..ne kadar büyürlerse büyüsünler..hatta ne kadar ciddi işlerde çalışıyor da olsalar..hepsinin içinde yumşak ve küçük bir çocuk var. Eğer biz kadınlarda o küçük çocuğun ortaya çıkmasını sağlarsak, işte o noktada gerçek anlamda mutluluğu yakalarız.

    Ben yapıyorum ve mutluyum..hani birşey denenirse daha çok etki sağlar ya etrafındakilere..o yüzden haberiniz olsun ve aklınızda bulunsun bayanlar. Ben deniyorum ve mutluyum. Siz de deneyin..asla kaybetmezsiniz.
    Susturma yüreğini,
    kalkar her boran, her sis
    her şey unutulur…
    En umutsuz bir anda
    yağan yağmur,
    toprakta
    capcanlı bir umut olur…

  9. #9
    Cahillik Dönemi olvido - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Yer
    ankara
    Mesajlar
    582

    Standart

    aslında önemli olan mutlu olmanın tadına varmış bi kişi bulmak
    yani karşılıklı 2 kişide mutluluğu biliyorsaa demeyin keyiflerinee

  10. #10
    Cahillik Dönemi BETÜLL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Yer
    hayatın tam içinden
    Mesajlar
    713

    Standart

    Alıntı atomcekirdegi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu.

    "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.

    Alaycı bir ses tonuyla:

    -Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.

    -Hayır çikolata parası lazım!
    Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. "Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor" diye düşündü.

    - Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

    - Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız.

    Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

    -Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

    -Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

    - Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

    - Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata götürmek istiyorum.

    -Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

    -O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.

    Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı.

    Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı.

    "Acabasöyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.

    -Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?

    Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı.

    - Ben dilenci değilim. Işim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım.Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.

    Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

    -Oturun biraz dertleşelim bari, dedi. Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

    -Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

    -Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.

    -Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?

    -Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

    -Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

    -Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

    -Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

    -Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

    - Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz.Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun.Para mı acaba bizi mutsuz eden?

    -Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim.Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.

    -Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor.Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

    -Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.

    -Sizin mutluluğunuzun sırrı bu mu ?

    -Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

    -Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

    -Küçük kızı severek.

    -Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?

    -Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.
    -Nasıl yani ?

    -Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar.Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. Iltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?

    -Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar.Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur.

    -Güzelsin demem de yetmez ona. " Harikasın prenses gibi olmuşsun"demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

    -Işte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.-
    Hiç kavga etmezmisiniz siz?

    -Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

    -Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

    -Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma.Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar.Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar.Çok narindir onlar.Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

    -Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum.Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

    -Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi.Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.

    -Haklısın da bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.

    -Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi.Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik.Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.

    Adam ayağa kalktı.

    -Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

    Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.

    -Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.

    Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

    -Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

    Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evinin yolunu tuttu.

    Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküpyıkadı., sonra eşinin önüne koydu.

    -Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.Inci hiç konuşmadı.

    -Sorsana "niye" diye..

    Inci kızgın kızgın: -Niye? Diye sordu.

    -Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. Inci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.

    -Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

    -Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu her zaman beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım"

    -Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.

    -Özür dilerim seni kırdığım için.

    Sonra Bülent yere diz çöktü.

    -Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.Inci kıkır kıkır gülmeye başladı.

    -Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.

    Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.
    Her şey gönlünüzce olsun

    (alıntı)
    ben bu yazıyı bu gün okudum...çok beğendim...benim gibi okumayanlar için bu sayfaya taşıyorum tekrar

    ANCAK FİKİRDİR VARLIĞIN GERİSİ ET VE KEMİKTİR BİR YIĞIN!

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Herkesin bir derdi vardır!
    By 9 ŞUBAT in forum Sosyal Çevreyle İlgili Problemler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12-01-2012, 01:07 PM
  2. Dedikodu,ortamı bozan kişiler,herkesin başına gelen şey(bölüm2)
    By merttt9 in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 09-05-2009, 02:25 PM
  3. Dedikodu,ortamı bozan kişiler,herkesin başına gelen şey(bölüm1)
    By merttt9 in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-05-2009, 04:59 AM
  4. Teşhis lazım
    By asdfasdf in forum Depresyon
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 06-10-2008, 07:00 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •