“Muhafazakar erkek zamanla anlıyor”
24 yaşında iki yıllık evli Ç.O’nun kendisi de kocası da muhafazakar bir aileden geliyor. Her ikisinin de yetişme tarzları belirli çerçeveler dahilinde olmuş. Evlendikten sonra işini bırakmasından kaynaklanan sorunlar yaşayan Ç.O, bir danışma merkezine altı aydır sürekli gidiyor. Kocasının ilk başlarda çok tepkili olduğunu, onu ikna etmek için uzun uğraşlar verdiğini söylüyor. Şimdi ise kocası da Ç.O, gibi terapinin zaman zaman insan hayatında gerekli olduğuna inanıyor.
İlk dönemde eşinin neden tepkili olduğunu sorduğumuzda şu cevabı veriyor: “Dindar kesim içinde mahremiyet duygusu daha fazla gelişmiştir. Kocamın tepki göstermesinin kaynağı buydu. Çünkü, kocam da ben de bu düşünce yapısı içinde büyüdük. Neyse ki eğitimli, kültürlü ve dinlemesini bilen biri. Beni zaman içinde yavaş da olsa anladı. Ama, terapiye geldiğini kocalarına açamayan kadınların sayısı o kadar fazla ki...”
Mücahit Öztürk, konu psikiyatri olunca, muhafazakar kesimin tutucu olduğunu söylüyor; “Akıl hastalığı olan delilikle psikiyatriyi ayıramayan bir kesim varsa bu kesimin içinde fazlaca muhafazakarlar olduğunu söylersem haksızlık etmiş olmam. Tedaviye direnç gösteriyorlar. Bu gelenekselci olmakla alakalı. Bizi babam böyle yetiştirmedi ki mantığı var. Bu konuda bilgilenme eksikliği ve tutuculuğun kırılması gerekir. “ Öztürk’e göre, muhafazakar kesimi genel hatlarıyla eleştirmekle beraber genelleme yapılamayacağının da altını çiziyor. Çünkü, anneden çok daha hassas muhafazakar babalar da var.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Öztürk’e katılmıyor. Çünkü, modern ve geleneksel erkeklerin bu konuda aynı yapıda olduğunu düşünüyor ve erkekleri birbirinden ayırmamak gerektiğine inanıyor. Tarhan, hatta muhafazakar erkeklerin daha çok eşinin yanında olduğunu, seanslara eşleriyle daha çok katıldıklarını söylüyor. Modern görünüşlü ama tutucu erkeklerin ise maddi-manevi yönden eşinin yanında olmadığına; hatta bu sayının muhafazakar kesime oranla çok daha fazla olduğuna dikkat çekiyor: “En kapalı olanlar modern gözüküp geleneksel kafa yapısında olanlar. Dindar erkekler yardım aldığına inandıkları andan itibaren çok fedakarlar. Bence dindarlıkla gelenekselliği karıştırmamak gerekiyor. Modern, dindar, dindar olmayıp da gelenekselci ve dindar olduğu halde modern dört tip erkek modeli var.”
Gülşah Akçay Civriz ise psikolojinin muhafazakar kesimde gavur bilimi olarak bilinmesi ve “Dinin yerine psikoloji geçti, inanan insanın psikolojik sorunu mu olurmuş?” tarzındaki söylentilerden dolayı muhafazakar erkeklerin terapiye kapalı olduğunu düşünüyor. Özellikle, kullanılan yöntemlerin Batı kökenli teknikler olması muhafazakar erkekleri itiyor. Uygulanan yöntemlerle inançlara zarar gelecek korkusu yaşanıyor.
Eğitim, erkeği terapiye yaklaştırır mı?
Genelde, eğitimli kişilerin bakış açısı, olayları algılayışı, hissedişleri daha farklı ve yapıcı olarak bilinir. Peki hiç düşündünüz mü eğitimli bir erkek olmanın terapi açısında ne gibi yararı ya da zararı vardır? Her zaman avantaj olarak görülen eğitim, terapi söz konusu olduğunda kimi uzmanlar açısından sorun teşkil ederken kimilerine göre eğitimli olmak bir avantaj ama kullanmayı bilmek gerekiyor.
Yasemin Aslay erkekler arasında eğitim farklılığı olsa da davranışsal bir farklılık görmediğinin altını çizerek, “Eğitimle değil de babalık içgörü seviyesiyle çok alakalı. Bazen ilkokul mezunu işçi babaları geliyor. İçgörüleri o kadar iyi ki ne anlattıysanız yapıyor, çocuğuyla iyi empati kurabiliyor. Eğitimli babaların bu konuda daha iyi olabileceği söylenebilir. Katılmıyorum, hatta onların anlattıklarımızı anlamamak konusunda mantıklı dirençleri var. Onlar donanımlı olarak direniyorlar. Örneğin doktor ve öğretmenlerle işbirliği yapmak çok zordur.” diyor.
Gülşah Civriz ise eğitimli erkeklerin eğitimsiz erkeklerden tek farkının psikologları deli doktoru olarak algılamamak olduğunu söylüyor. Mücahit Öztürk de eğitimli erkeklerle terapi yapmanın daha zor olduğuna, kendilerinin bir şeyler bildiğini zannettiklerine, eğitimsiz kişilerdeki teslimiyet duygusunun, hassaslığın eğitimlilerde olmadığına, verilen önerileri yapmak konusunda eğitimsiz kişilerin daha becerikli olduklarına dikkat çekiyor.
Nevzat Tarhan ise eğitimli olmanın söylenenlerin daha iyi uygulanması ve anlaşılmasını sağladığına vurgu yaparak, “Kişinin değişime açık olup olmaması çok önemli. Eğitimli kişileri ikiye ayırmak gerekiyor. Değişime açık ve kapalı. Tedavide en iyi grup değişime açık eğitimli kişilerdir. Eğitimli ama değişime kapalı kesim zordur. Eğitimsiz değişime kapalılar da kötünün kötüsüdür. Eğitimli kişi psikolojik dinamiği daha iyi anlıyor.” diyor. Tarhan, eğitimli bireylerle çalışamayan psikologların hatayı kendilerinde aramaları gerektiği, eğitimlilerin karşısındakini dinlemesi için kendisinden bilgi ve deneyim açısından üstün olmasını istediği, eğer terapi sırasında bu ona hissettirilirse kendi bilgilerini kenara çekip iç dünyasını kolaylıkla açacağı görüşünde.
Kadınlar konuşmayı sever
Kadınlar ve erkeklerin yaratılıştan getirdikleri farklılıkları olduğu herkes tarafından bilinse de kadınların duygusallıkları ve olayları erkeklerden farklı algılama kapasiteleri eşleri ya da çevrelerindeki erkekler tarafından görmezden gelinir. Uzmanlar ise problemi algılama ve çözüme kavuşturma gibi aşamalarda cinsiyet farkının ortaya çıktığını söylüyor. Kadınların erkeklere oranla daha fazla terapiye ihtiyaç duyması konuşarak paylaşma dürtüsünden kaynaklanırken, erkekler kendilerinin daha problemsiz olduğunu düşünüyor.
Terapi sırasında da erkek ve kadının farklı düşündüğünü söyleyen Gökmen Tokgöz, “Kadın sürekli konuşmak isterken, erkek hemen olay ne, çözüm nasıl, ne yapmam gerekiyor demeye başlıyor. Seans içeriği olarak bir kadını sürekli dinleyebilirsiniz hatta bir yıl geçer ve bir defa olsun peki şimdi ne olacak demez. Erkekler sürekli ne yapacağız derler. Her iki tavır da zor oluyor. Sürekli ne olacak demek karşımızdakini anlamayı güçleştirirken sürekli konuşmak da çözüm üretilmesini engelliyor. Çünkü; terapinin amacı anlamak. Erkekler bunu anladıkları zaman bu işi seviyorlar. diyor.
Tuba Kabacaoğlu - t.kabacaoglu@aksiyon.com.tr - Sayı: 530 - 31.01.2005
KAYNAK: http://www.aksiyon.com.tr/ http://www.psikoloji.gen.tr
Yer imleri