Sayfa 1/2 12 SonSon
15 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Beyin Dalgalarını Yönlendirmek ve Kullanmak

  1. #1
    Karar Dönemi Amarth - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    91

    Post Beyin Dalgalarını Yönlendirmek ve Kullanmak

    Standart Beyin Dalgalarını Yönlendirmek ve Kullanmak


    Beyinden yayılan elektrik sinyalleri kafatasına bağlanan alıcılarla ölçülebiliyor. Elektroensefalogram (EEG) denen bir aletle ölçülen bu sinyallere doğal olarak "beyin dalgaları" deniliyor. Esas olarak, tespit edilen 4 tür beyin dalgası var. Bunlar alfa, beta, teta, delta ve ilk bulunan beyin dalgasına, Yunan alfabesinin ilk harfi olan alfa deniyor.

    Bu dalgalar, bir voltun milyonda biri kadar düşük bir voltaja sahip. Saniyede ortalama 9-14 kez salınan “alfa dalgaları” bir görülüyor bir kayboluyor, yani sürekli mevcut değiller. Örneğin, derin uykuda yada aşırı heyecan durumlarında bu dalga neredeyse hiç yok. Alfa dalgaları, genellikle insanın rahat olduğu, çok fazla efor sarf etmediği durumlarda görülüyor.

    “Beta dalgaları” çok stresli durumlarda, kafamızı toplayamadığımız ve dikkatimizi veremediğimiz zamanlarda ortaya çıkıyor. Saniyede ortalama 13-40 kez salınan beta dalgaları alfa ve teta dalgalarından daha hızlı.
    “Delta dalgaları”, uykunun derin evresinde ortaya çıkıyor. En fazla saniyede ortalama 4 kez dalgalanan delta dalgaları, en yavaş titreşen dalgalar.
    “Teta dalgaları” uykuya geçerken yada uykunun ilk evrelerinde görülüyorlar. Bunlar biraz daha hızlı; saniyede ortalama 4-7 kez salınıyorlar.

    Son yıllarda üzerinde çalışılan diğer bir dalga türü de "gama". Gama dalgaları saniyede ortalama 40 kez titreşiyor. Bu dalganın, algılama bilinç ve entelektüel düşüncenin kaynağı olduğu düşünülüyor.

    Her bir dalga türü, bilinç durumunun bir aşamasıyla bağlantılı. Bu dalgalar arasında eşgüdümlü bir geçiş sağlanamazsa çeşitli sorunlar ortaya çıkıyor. Örneğin, gerektiği zamanda delta ve teta dalgaları oluşmazsa, kişide uykusuzluk sorunu oluşmaya başlıyor. “Arabanın viteslerine benzetilecek olursa, delta birinci, teta ikinci, alfa üçüncü ve beta dördüncü vites”. Arabayı kullanırken nasıl her vitesin ayrı önemi varsa, her dalganın da kendine göre bir önemi var.

    Bu viteslerin geçişinin oldukça yumuşak olması gerekirken, durum her zaman böyle değil. Örneğin bir pazartesi sabahı, uykumuzun en derin yerinde delta dalgaları üretmekte olan beynimiz, alarmın çalmasıyla bir anda stresli bir güne başladığımızı hatırlayıp beta dalgaları üretmeye başlıyor.

    Bir fincan kahve sonrasındaysa alfa ve teta dalgalarını iyice baskılayıp beta dalgalarına kendimizi alıştırmaya çalışıyoruz. Beynin zıt dalgalara ani geçişi, insanda stres yaratabiliyor. Alfa dalgaları günlük performansımızı artıran, beyni stresten koruyan ve genellikle yaratıcı olmamızı sağlayan dalgalar. Bu nedenle bu dalganın baskılanması insanda gerilim, yani stres oluşturuyor. Yaratıcılığımızı ve günlük hayatımızdaki performansımızı geliştirmek için delta dalgalarının artırılması gerekiyor. İnsanın kendisini rahatlatarak stresten uzak kalması, bu dalgaları artırıp performansımızı yükseltiyor.

    Beyin Dalgalarını Kullanmak…
    Beyin dalgalarını kullanarak cihazları çalıştırmak, artık hayal olmaktan çıkıyor. Duke Üniversitesi'ndeki bilim adamları maymunların beynine yerleştirdikleri elektrotlarla, beyin dalgalarını bir bilgisayara aktardı.

    “Maymunlar, çeşitli hareketleri yaparken elde edilen dalgalar bir bilgisayarda toplandı. Bir nesneyi tutmak, el çırpmak gibi basit hareketler sırasında elde edilen beyin dalgaları bilgisayar tarafından analiz edilerek sinyallere, bu sinyaller de üç boyutlu görüntülere çevrilerek, bilgisayara bağlı bir robot koluna aktarıldı ve böylece kolun hareketi sağlandı.”

    Bu çalışmalar oldukça umut verici. ikinci aşama, robot kolunun maymunlar tarafından algılanmasını ve idare edilmesini sağlamak. Bilim adamları bu çalışmaları daha da ileri götürdü. Berlin' deki bir grup araştırmacı kafaya 128 adet elektrot yerleştirerek EEG ile insan beyin dalgalarını, saptayıp bunları bir bilgisayar programına veri olarak giriyorlar. Bu program, dalgaların ayırımını yapıyor ve hangi dalganın hangi harekete ait olduğunu kısmen de olsa söyleyebiliyor. Tabii tüm dalgaların çözümlemesini yapmak oldukça zor; çünkü beyinde aynı anda birçok bölgeden dalgalar yayılıyor. Ancak bazı basit hareketler, bilgisayar sayesinde önceden belirlenebiliyor. Örneğin, kişinin sağ ya da sol elini kullanacağı, yaydığı dalgalar sayesinde önceden anlaşılıyor.

    ABD'deki Rochester Üniversitesi bilgisayar bilimleri laboratuarında geliştirilen bir bilgisayar sayesinde, televizyon beyin dalgalarıyla uzaktan kumanda edilebiliyor.

    Bilgisayarı açıp kapatmak isterken insan beyninden yayılan dalgalar bilgisayar tarafından algılanıyor. Bilgisayar hangi dalganın açma, hangi dalganın kapama olduğunu ayırt edebiliyor. Bu sinyaller televizyona gönderilerek kontrol sağlanıyor. Böylece kişi televizyonu açmak istediğinde yayılan dalgalar "aç" olarak algılanarak televizyon açılıyor. Kapatmak istediğindeyse bilgisayar tarafından algılanan "kapa" dalgası televizyonu kapatıyor. Tabii bu buluş tembel televizyon bağımlıları için yapılmış değil. En önemli amacı, yerinden kalkamayan ve hareket edemeyen felçli hastaların kendi kendilerine yeterli olmalarını sağlamak. Almanya' da yapılan bir başka çalışmadaysa beyin dalgaları kullanılarak felçli bir hastaya bir cümle yazdırıldı.

    Beynimizden yayılan dalgalar oldukça karmaşık. Aynı anda birçok nöron ateşleme yaparak elektrik yayıyor. Bunları teke tek algılayarak çözümlemek oldukça zor. Bir konser salonundaki alkışların tek başına değil de toplu olarak algılanması gibi, beyindeki olumlu yada olumsuz sinyaller bilgisayar tarafından kabaca algılanabiliyor. Felçli bir kişiye ilk önce alfabenin yarısı gösteriliyor. Eğer istediği harf o yarıdaysa beyindeki evet sinyalleri algılanıyor. Daha sonra bu kısım tekrar ikiye bölünerek işlem tekrarlanıyor, ta ki istenilen harf bulunana kadar. Adeta küçükken oynadığımız sıcak soğuk oyunu gibi hedefe yavaş ama emin adımlarla yaklaşılıyor. Bu yöntemle bir sözcüğün yazılması 16 saat kadar sürebiliyor. Buna karşın, bütün gün uğraşarak arkadaşına doğum günü kartı yollayan felçli bir hastanın aldığı zevk tüm çabalara değiyor.

    Beyin Çipleri…

    Yalnızca beyin dalgalarıyla çeşitli cihazları kullanmak için yapılan çalışmalar, baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Artık beyin dalgalarını algılamak için kafaya onlarca elektrot yerleştirmek gerekmeyecek. Geçtiğimiz yıl Brown Üniversitesi' nde yapılan bir çalışmada maymunların beynine yerleştirilen bir mikroçip sayesinde beyin dalgaları algılanarak bilgisayara gönderildi. Bunu yapmak için ilk önce, maymunlara bilgisayar ekranında renkli bir nokta gösterildi. Daha sonra ellerindeki kumandayı kullanarak bu noktayı hedefe götürmeleri öğretildi. Maymunlar bunu öğrendikten sonra beyinlerine bir mikro almaç yerleştirilerek sinyaller bilgisayara yönlendirildi. Ellerinde kumanda olmayan maymunlar ekrana renkli nokta gediğinde bunu yalnızca düşünerek hedefe yönelttiler. Böylece ellerini hiç kullanmadan oyunlarına devam edebildiler.

    Bilgisayar programlarının geliştirilmesi sayesinde beyindeki dalgaların hangi merkezden ve ne amaçla yayıldığı daha iyi anlaşılabilecek. Bu çalışmalar sayesinde belki de yakın bir gelecekte insan beynindeki tüm düşünceleri okumak mümkün olabilecek. Kafaya yerleştirilen küçük bir çip sayesinde insan beyninden yayılan düşünce dalgaları söze yada yazıya dönüştürülebilecek. Böylece ağzımızı ve ellerimizi kullanmadan düşüncelerimizi bilgisayar yardımıyla söyleyebilecek ve yazabileceğiz.

    Geliştirilen bu teknolojiler sayesinde birçok araç yada cihaza uzaktan kumanda edilebilecek. Bu gelişmeler, konuşma ve hareket bozukluğu olan yada felçli hastalar için çok önemli. Beyin dalgalarıyla kontrol edilen robotlar felçli hastaların hayat kalitesini artıracak. Önümüzdeki yıllarda beyin dalgalarını algılamak için, belki de kablolara da gerek olmayacak. Geliştirilecek olan sistemler sayesinde, cep telefonlarının havadaki sinyalleri algılaması gibi, çevreye yayılan beyin dalgaları da algılanabilecek. Bu gelişmeler çeşitli hastalıkların tedavisinde çığır açarken diğer bir taraftan insan zihninin mahremiyetini de ortadan kaldırabilecek. Bilimin bu hızlı gidişine bakılırsa, cebimizde taşıdığımız küçük bir cihazla karşımızdaki insanın yada çevremizdeki tüm insanların düşüncelerini okuyabileceğiz.

    Yukarıda bazı kaynaklardan alınan haber kaynaklı bilgilere, deneylere de bakarsak bilim adamları artık beyin dalgalarının tespitinden öte onları bir program yardımıyla sistematiğe sokuyor sonra da beyinden çıkan düşünceleri algılayan bilgisayar programları o dalganın verdiği komutun gereğini yapıyor. Bu büyük ilerleme karşımıza daha belirgin bir şekilde çıkarsa fazlasıyla sevineceğimiz kesin. Bakalım tüm bunlar ne zaman karşımıza çıkıp sıradan bir olay haline gelecek. Bu çağda yaşamak bir mutluluktur, onurdur. (Alıntıdır.)
    Konu Amarth tarafından (01-07-2008 Saat 11:54 PM ) değiştirilmiştir.

  2. #2
    Karar Dönemi Amarth - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    91

    Standart

    NATURA SOUND THERAPY


    BETA:
    Beta beyin dalgaları odaklanmış ve keskin düşünceleri korur. Beyni kolayca analiz edebilir, bilgileri düzenleyebilir, bağlantıları yapabilir, yeni düşünce ve çözümler üretebilir. Beta dalgaları sorunlarınızın çözümü için size yardım eder, spor yapmanıza, tavsiyeler üretmenize ya da yüksek seviyede konsantrasyon ve uyanıklık(keskin zeka) gerektiren aktivitelerde de yardım eder.


    ALFA:
    Alfa beyin dalgaları hızlı beta dalgalarına karşı daha naziktir (yavaş, yumuşak). Bu rahatlama durumu sizin yaratıcı bir enerjiye ulaşmanızı teşvik eder ve size kendinizi daha iyi hissettirir. Alfa hali ideal düşüncenizi, problemleri çözmenizi, imajine etmenizi (hayal etmenizi,gözünüzde canlandırmanızı) geçiş yolundaki yaratıcılığınızı temsil eder.

    TETHA:
    Düzgün yavaşlıktaki tetha beyin dalgası durumu şimdiki hayal ederkenki hafif uyku (dalma) durumudur. Çoğunlukla rüyada uyanma olarak tanımlayabiliriz. Tetha frekansı stresten kurtulmayı ve uzun süre önce unutulmuş bilgileri tekrar anımsamayı sağlar. Bu alacakaranlık durumu derin meditasyon yapmanızı genel sağlığınızın düzelmesini, daha az uykuya ihtiyaç duymanızı, yaratıcılığınızın artmasını ve öğrenme yeteneğinizin artmasını sağlar.

    DELTA:
    Delta beyin dalgası durumu daha yavaş olup, genellikle derin uyku haliyle aynıdır. Hangisi sağlık için yararlıysa bu aralık içindeki keskin frekanslar İnsanın Büyüme Hormonlarını serbest bırakmasına eşlik eder. Delta frekansları siz uyanıkken habersiz beyin hareketlerinin girişine (çalışmasına) fırsat verip, bilinçli düşüncelerinizin beyine girmesini teşvik eder.


    BETA 16 hz
    15 hz
    14 hz
    13 hz
    ALFA 12 hz
    11 hz
    10 hz
    9 hz
    8 hz
    TETHA 7 hz
    6 hz
    5 hz
    4 hz
    DELTA 3 hz
    2 hz
    1 hz

  3. #3
    Karar Dönemi Amarth - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    91

    Standart

    Delta (0-4 Hz) Derin uyku Bu dereceye beyni sokmak gerçek zaman alabilir. Eğer yeterince bu durumu sağlarsak Astral seyahat için uygun olabilir.(lusidcilerede uyar kanımca)

    Theta(4-8 Hz) Hayal kurma imgeleme çalışsacaksanız iyi gelebilir.

    Alpha(8-12 Hz) relaksasyon rahatlama ve kimilerine göre beynin vücüdü iyileştirmeye başladığı frekans aralığı

    Alpha 2(12-15 Hz) konsantrasyon odaklanmanız için iyi gelecektir.

    Beta1(15-18 Hz) problem çözme Normal durumumuz ve Bilinçin susmadığı anlar. Devamlı birşeyler düşünen beyin

    Beta2(18-25 Hz) Anksiyete Endişe, kaygı, korku, gerilim, sıkıntı gibi anlar

    0 - 25 Hz arası beyin aktiviteleri arası beynimizin yapdığı dalgalanmadır. Burada ki frekanslara göre kendi istediğiniz tını ayarına getirirn Natura Sound trerapy i KULAKLIK Kullanmıyorsanız etkileri göstermiyecektir.


    Birde Programın Kendisi Dalga boylarına ayırmış. Dalga boyları ve yararları .

    Beta 13-16 Hz
    Dikkat ve Konsantrasyon
    Beta durumunda odaklı ve keskin tutacaktır. Beyniniz kolayca analiz,organize bilgi,bağlantı kurma ve yeni fikirler üretme durumunda olacaktır. Bu durum size Sınav hazırlıklarında,spor yaparken, sunum yaparken veya dikkat gereken herhangi bir durumda size dikkat ve konsantrasyon sağlayacaktır.

    Alpha 8-12 Hz
    Yaratıcılık,Rahatlama,Görselleme
    Alfa durumu Betadan daha fazla fark yaratır. Rahatlama hissi size ,güzel görme ve yaratıcı bir enerji sağlayacaktır. Alfa durumu ortamdan soyutlanma,problem çözmekte ve imgelemede ,yaratıcılınızın çıkış noktası olmasını sağlayacaktır.

    Tetha 4-7 Hz
    Derin Rahatlama, Meditasyon ,Hafıza
    Daha yavaş dalgalanma Teta hafif uyku durumunu yansıtır. Bu durum Lucid Rüya kontrolü için tasvir edilir. Teta dalgalanması stress atmak ve unutulmuş bilgilerin hatırlanması için uygundur. Bu batış durumunda derin meditasyon size daha iyi sağlık,daha az uyku, daha fazla yaratıcılık ve gelişmiş öğrenim sağlıyacatır.

    Delta 0-3 Hz
    İyileşme ve Derin uyku
    Delta dalgalanması en yavaş olandır derin uykuya özdeşdir. HGH büyüme hormonu salgılatır. HGH iyileşmeye yardımeder. Delta durumu uyanıkken ulaşabilirseniz , size bilinçüstü(yada bilinaltı) sınırsız beyin aktivitesi bilinçli yapılabilir kılar.

    Programın açıkladıklarını kendi yorumum ve ingilizcem yettiği kadar size aktardım. Umarım yararlı olur

  4. #4
    Çıraklık Dönemi atomcekirdegi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    1.463

    Standart

    kulaklık gerektiğine emin misin?
    Ben dün uyumak için denediğimde kulaklıksız denemiştim ve gerçekten işe yaradı..
    Hem sonuçta önemli olan beynin bu dalgaları algılaması değil mi?Kulaklığın ekstra işlevi nedir?
    Kusura bakma seni de böyle soru yağmuruna tutuyorum ama gerçekten bana bi umut olduğu için soruyorum..
    Konu atomcekirdegi tarafından (02-07-2008 Saat 12:44 AM ) değiştirilmiştir.
    ARININ KUYRUĞUNA ZEHİR AĞZINA BAL VERİLMİŞTİR;NEYE TALİPSEN ONU ALIRSIN...

  5. #5
    kamiloglu
    Guest

    Standart

    bu programın böylesi enteresan özellikleri de vardı demek.
    Alpha (8-12 Hz) aralığındayım

  6. #6
    Karar Dönemi Amarth - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    91

    Standart

    Alıntı atomcekirdegi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    kulaklık gerektiğine emin misin?
    Ben dün uyumak için denediğimde kulaklıksız denemiştim ve gerçekten işe yaradı..
    Hem sonuçta önemli olan beynin bu dalgaları algılaması değil mi?Kulaklığın ekstra işlevi nedir?
    Kusura bakma seni de böyle soru yağmuruna tutuyorum ama gerçekten bana bi umut olduğu için soruyorum..
    Bende dökümanı netten buldum atomçekirdeği uzman değilim bu konuda ama işe yarar öylede sanırım kulaklık direk beyinle temas kuruyor tabii ki daha yararlıdır ben kulaklıkla dinliyorum. Programın logosundan da anlaşıldığı gibi ama normal hoparlördende fazla bi fark yapmaz, Sor tabi şimdilik edindiğim bilgiler bunlar daha bulursam paylaşırım sizinle
    Konu Amarth tarafından (02-07-2008 Saat 01:57 AM ) değiştirilmiştir.

  7. #7
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Alıntı atomcekirdegi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    kulaklık gerektiğine emin misin?
    Ben dün uyumak için denediğimde kulaklıksız denemiştim ve gerçekten işe yaradı..
    Hem sonuçta önemli olan beynin bu dalgaları algılaması değil mi?Kulaklığın ekstra işlevi nedir?
    Kusura bakma seni de böyle soru yağmuruna tutuyorum ama gerçekten bana bi umut olduğu için soruyorum..

    programın kulaklık veya kulaklıksız dinlemek etkiyi pek degiştirmez bence ,ama kulaklık takılması dış etkenleri bir ölçude engelledigi için muzige yogunlaşmak çok daha kolay olur.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  8. #8
    Çıraklık Dönemi atomcekirdegi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    1.463

    Standart

    huzurlu yaşadığınız ve kendinizi "tam" hissettiğiniz anlarınız olmuştur. bu anları sözcüklerle anlatmaya çalışayım.

    huzur içindeyim. hem buradayım hem de değilim, farklı bir boyuttayım. endişeli, stresli günlük düşünceler uçuşmuyor, hafifim. aşık gibiyim ama sadece bir insana değil. öyle yakın ki bana, sanki yanıma uzanmış beni tamamlıyor. herşeyi olduğu gibi algılıyorum ve mutluyum.

    içinizden, "eveett, ben de yasadım bu tür anları! ne kadar huzur vericiydi, kendimi tam hissetmiştim." dediğinizi duyar gibi oluyorum. şimdi burada duralım; çünkü, bilim bizi yakaladi! nasıl mı? beyin frekanslarımızı ölçmeyi başararak! ögrendik ki, o anlar da hep birlikte alfa frekanslarında seyrediyorduk. adını koymamıştık, frekansları bilmiyorduk ama yaşadığımız güzeldi.

    önce ki yazımda kısaca değindigim gibi, beynimizin ritminin frekansları var. ingiliz fizikçi richard caton, 1875 yılında beyinde ki ritmin çıkardığı elektrik akımının varlığını keşfetti. alman bilim adamı hans berger(1873-1941), 1924 yılında kendi yaptığı sıradan bir radyo cihazıyla, -eeg(1) (electroencephalographic)- beynin elektriksel aktivasyonunu kağıda kayıt etmeyi başardı. berger' in araştırmalarına göre, beyin dalgaları, kişinin bulunduğu bilinç durumuna göre degişiyordu. eeg tarafından keşfedilen beynin bu farklı dalgaları, 4 ana gruba ayrıldı; beta, alpha, theta, delta*(2)

    beta: 13 ve 30 hz arasında değişen frekansları var. beta, beynin uyanış ritmidir. yani yaşadığımız dünyaya ilişkin aktif düşünme, ilgilenme, konsantre olabilme, günlük problemleri çözebilme ile ilgili bilinç durumudur. beta dalgaları anlayacağınız gibi biz yetişkinlerde daha çok oluşuyor. çünkü yetişkinler yaşamı daha bir ayık, dikkatli, konsantre olarak yaşarlar. ayrıca rem*(3) uykuda bu frekansların ortaya çıktığı da tespit edilmiş.

    alpha: 7.5(8)-12 hz arasında değişen frekanslardır. alpha dalgaları rahatlık, farkındalık, çabuk kavrayan bir akıldır. yani çok kafa yormadan bazen "evet, biliyorum." deriz, işte öyle bir anlayış halidir. albert einstein, komplex matematik problemleri çözerken alpha frekanslarında gezinirmiş. apha, daha çok boş bir aklı gösteriyor -"mindless state"- ama kesinlikle pasif değil. alpha dalgaları, normal seyrettiğinde, elimize aldığımız her işi kolaylıkla bitirir, sakinlik ve huzur hissini yaşarız. dünyayı olduğu gibi görür ve anlarız. yapılan deneylerde, gözlerini kapayan deneklerin bu beyin dalgalarını yaydıkları bulunmuş. aniden gözler açıldığında ya da bir ses duyulduğunda ise (yani mental bir dikkat gerektiğinde) frekanslar yükselmiş.
    alpha dalgaları, gözümüzü kapatıp, derin derin nefes alarak ve meditasyon yaparak yükseltilebilinir. azaltmak için ise tam tersi, günlük düsüncelere endişelere dalmamız yeter. alpha bandında bulunan 7.8 hz frekansi shumann resonans frekansı olarak da bilinir. bu frekans, dünyanın manyetik alanının, resonans frekansıdır (gerçi şimdiler de bunun yükseldiğinden endişe ediliyor). belki iyi hissetmemizin nedeni dünyanın kalp atışı ile aynı frekansta olmamızdan gelebilir, kimbilir!


    theta: theta frekanslari 4 ile 8 hz arasında değişiyor. theta; yaratıcılık, derin meditasyon, bilinç dışı materyal ile ilgilidir. dış dünyadan uzak, içimizde oluşan sinyallere doğru gittiğimiz bir ritim. theta öğrenme ve yaratıcılığa bir geçiş, stresin hiç olmadığı, sezgisel olduğumuz bir dalga boyudur. theta bandına, alacakaranlık hali de (twilight state) deniliyor. ne derin uyku da ne de uyanık olduğumuz bir boyut. çok derinden uyanırken hissettiğimiz o "bilinmezlik arası" gibi... araştırmacılara göre bu boyut öğrenmeye çok açık bir boyut. ünlu yazar ve araştırmacı arthur koestler' a göre ise derin düşünüş durumu. theta bandı doğal olarak çoğunlukla 2 ile 5 yaşındaki çocuklarda görülüyor.

    bazı araştırmacılara göre; sifacılar ve deneyimli meditasyoncular uzun bir dönemden sonra alpha frekanslarını gittikçe düşürüp -yaklaşık 7hz'e kadar- theta bandına yaklaşırlar.yine araştırmalara göre; sanatçılar -özellikle fotoğrafçılar- düşük alpha-yüksek theta frekanslarını daha çok üretiyorlar. sanatçıların içe dönüşleri, uzayın derinliklerinde yolculuktur. oradan bir parça alıp bize sunarlar...

    delta: 0 - 4 hz frekanslarında yer alıyor. genellikle uyku da ve nadir olarak görülen derin meditasyon da oluşuyor. dış dünyadan tamamıyle çıkmış bir huzurdan/bilinmezlikden sözediyoruz. delta bandında bulunan bazı frekansların büyüme hormonu yaydığı ve bu yüzden derin uykunun dinlenmek için ve kendimizi yeniden canlandırmak icin çok önemli bir dalga boyu olduğu da söyleniliyor. güzellik uykusu diye bir tanım boşuna denmemiş. delta bandı, genellikle bebeklerde, uykunun 3. ve 4. aşamalarında meydana çıkıyor. beyin aktivitesinin en yavaş olduğu dalga boyudur.

    denekler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalardan sonra beyin frekanslarımızın bilinç durumlarına göre dağılımı, şimdilik böyle.

    yaşadığımız dünyada ritim gerçekten çok değişti. beynimiz durmuyor, sürekli kafamızı meşgul edecek ayrıntılar ve endişelerle doluyuz. yaşamın hızı öyle artırıldı ki, insanoğlu yetişemiyor ve mental olarak çöküntü içinde. her şeyde olduğu gibi sağlıklı yaşam için, beyin frekanslarımızın da denge içinde olması gerekiyor. eğer uyku problemleri, yorgun kalkmak, stres, depresyon, yolunu şaşırmış düşünceler, karında sinirsel ağrılar, baş ağrıları vs. gibi rahatsızlıklar oluyorsa bunun nedeni, beyinde ki bazı frekansların sağlıklı bir şekil de yapılandırılamamasından olabilir.*(4)

    bir araştırma merkezinde yapılan deneylere göre, bazı frekanslar sağlığımız için gerçekten çok önemli. önemli 7 frekanstan söz ediyorlar.

    bunlardan bir kaçı:

    kronik yorğunluğu azaltmak icin: 4 hz frekansı verilen hastalar iyileşme göstermişler. (delta)

    problemlere çözüm bulma, şaşırmış düşünceleri toparlama açık temiz düşünme icin: 7.5 hz frekansıyla yapılan tedavi, raporlara göre iyileşme göstermiş. (alpha)

    yine bu merkezde yapılan alpha -theta beyin dalgaları eğitimi;

    bu terapi çesidi kimyasal bağımlılık (drugs), post travmatik stres bozukluğu, depresyon, endişe, kişilik bölünmesi, panik ve yeme bozukluğu için uygulanıyor. dr. eugene peniston ve paul kulkosky’ nin yaptığı eğitim sonuçlarında alkol bağımlılarına alpha ve theta beyin dalgalarının düşük frekansları verilirken, yüksek delta frekansları kontrol altında tutulmuş. arastırmacılar denekler üzerinde 6 ve 8 hafta süren bir eğitim yaptıklarını ve bu terapinin % 80 başarılı olduğunu ve uzun vadede ki sonuçlarını gözlemlediklerini söylüyorlar.

    bilim dunyasında olan bu gelişmeler, ilgiyi alternatif terapilere yöneltti. çünkü eski çağlardan beri yapılan şifacılığin ve meditasyon ve yoga gibi eğitimlerin, insanların vücut ve akıl sağlığını dengelediği ve iyileştirdiği o çevrelerce biliniyordu.

    dr. robert becker ve dr. john zimmerman*(5) 1980' lerde, reiki eğitiminde ve diğer terapilerde neler olduğunu araştırdılar. meditasyon ve şifacılığı uzun yıllar yapan deneklerin üzerinde yaptıkları deneyler de; dr. zimmerman, squıd*(6) cihazını kullanarak uygulayıcının ellerinde oluşan biyomanyetik alanın nabzını*(7) ölçtü. ölçümlerinde, 0.3 - 30 hz arasında gidip gelen frekanslarını buldu. en çok aktivitenin ise 7 - 8 hz' de (alfa) seyrettiğini kaydetti. örneğin reiki’ yi yapan eğitimcilerin beyin dalgaları, alfa bandında seyrediyor ve alıcı ise bu dalgaya ayarını yaparak alfa frekanslarını artırıyordu. böylelikle bu deneklerin, uzun yıllar inisinasyon ve eğitimlerden sonra, alfa ve teta beyin dalgaları ürettiği tezini dünyaya sundular. bir başka araştırma ise japonya' da yapıldı. dr. seto ve arkadaşları*(8), 1991 yılında çeşitli enerji terapisi ve dövüş (martial) sanatlarında master olan kişiler üzerinde yaptıkları deneylerde, aynı frekansları bulup, dr. zimmerman' ın buluşunu teyit ettiler.

    bilim adamları bu sonuçları, insanın enerji alanından aldıkları verilerle ortaya çıkardı. vücudumuzda ki her hücrenin ve dokuların "elektriksel alan" yarattıkları epeydir biliniyor. bir fizik kanununa göre, her elektrik akımı manyetik bir alan olusturur. bu konuda en önemli buluşlardan biri, 1963 yılında elektrik mühendisleri gerhard baule ve richard mc fee*(9) nin, insan kalbinin biyomanyetik alanını keşfetmesiydi.

    kısaca vücudumuzun her organı ve hücresi elektrik akımı üreterek bir enerji alanı oluşturuyor ve bütün bu toplama ise vücudun biyomanyetik alanı deniliyor. öte yandan dr. robert o becker' a göre ise*(10); beyin algılıyor, bir ritm yaratıyor ve bu ritmin frekans değeri var. dr. becker, bu frekansların beyinde durmadığını, sinir sistemi*(11) aracılığıyla vücuda iletildiğini ve ellere doğru gittikçe nabiz sesinde yükselme olduğunu savunuyor. bu konu çok geniş ve içinde kaybolmak istemem. ama şu çok kesin ki, beynin çalışması hala bir bilinmez, bildiklerimiz ise gerçekten olağanüstü.

    son dönemler de ortodoks tıbbın, bu araştırmaları dikkate aldığı ve eski öğreti ve gelenekleri kabul ettiği görülüyor. öyle ki hastanelerde reiki eğitimcilerine yer verdiklerini biliyoruz. bu terapinin hastaların iyileşmesine yardımcı olduğunu ve "başlangıçta sıçrama"*(12) yaptığını söylüyorlar. amerika' da bazı hastanelerde doktor ve hemşireler reiki eğitimi almaya başlamışlar bile.

    peki herkes bu teknikleri öğretmeye, uygulamaya kalkarsa gerçek masterları nasıl anlayacağız? yani herkesin ellerinden alfa frekansları mı akıyor diye endişelenenlere, basit bir yanıtım var. eğer eğitimcinin varlığı size huzur veriyorsa, işte o' nu buldunuz demektir. bu konuya uzun yıllarını vermiş eğitimcilere ve masterlara bakarsanız, içsel bir yolculuk görürsünüz. en başta kendilerini iyileştirirler, çünkü ruhun tekamül etmesi ve öğrenmesi gerekiyor. bu herkes için geçerli. başka yaşamlar var mıdır bilmem ama bu yaşamımız da, hem insanlarla olan ilişkilerimiz de hemde kendi içsel yolculuğumuz da tekamül etmek, önemli bir anahtar. her şeyin bir frekans değeri var. ama bu her şeye bir yanıt değil tabii ki.
    Konu atomcekirdegi tarafından (02-07-2008 Saat 11:28 AM ) değiştirilmiştir.
    ARININ KUYRUĞUNA ZEHİR AĞZINA BAL VERİLMİŞTİR;NEYE TALİPSEN ONU ALIRSIN...

  9. #9
    Çıraklık Dönemi atomcekirdegi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    1.463

    Standart

    bundan çıkaracağımız tek sonuç, capcanlı, ritmi olan bir evrende yaşadığımızdır. bu anlam da bu terapiler de bir yanıt değil ama etkili olduğu kesin. şu gerçek ki bu terapi ve öğretilerin hiç bir yan etkisi yok. aldığımız ilaçların yan etkilerini ise herkes biliyor.

    sonuçta ise bu kadim bilgiler bize, dünyanın ve evrenin ritmiyle bir gitmemizi söylüyor. çünkü ritim evrenin doğasında var ve her şey kendi kalp atışında hareket ediyor. elektronların mikro yörüngelerinden, gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin makro yörüngelerine kadar. bütün bunları birbirine bağlayan ise başka bir kalbin atışı var. eski çağlardan beri gerçeğe giden anahtarların arayışındayız. yüzünü gözünü boyamış bir şamanın çaldığı davulla kendinden geçişini düşünün; anahtarı davuldur ve bize göre bilinmeyeni yaşar. araştırmacı dr. melinda maxfield*(13), şamanın çaldığı vuruşların -ki bir devirde 4.5 vuruştur- beynin, teta ritmi ile aynı olmasına hiç şaşmadığını söylüyor. bildiğiniz gibi saman, davulla tuttuğu ritimle, kendi bedeninden çıkıp başka boyutlara geçer. işte davulun ritmi ile beynin teta ritmi aynıdır. tibetli rahiplerin dini şarkılarında benzer ritimler var. o vuruşlar, monk rahiplerini meditasyon seviyesine getiriyor. aynı şekilde mevlevilikteki sema ve dualar ayrıca budizmde ki mantraların titreşimleri vs. bizi aynı boyuta çıkarabiliyor.


    dini rituellerin ritminden ve titreşimlerinden, günlük yaşantımıza gelirsem, bazı şeyleri anlamak için hemen budist rahip veya bir şeyin masteri olmamız gerekmiyor. yine bazı şeyleri anlamak için piyasaya sürülmüş, alfa ve teta frekansları üreten cihazları almamız da gerekmiyor. ben bu tip cihazların "hastalar üzerinde" uzmanlarca kullanılmasını onaylıyorum. ama herkesin kendini makineye bağlamasına ya da bilmeden kulaklıkları takıp alfa frekansları dinlemesine ise şüpheyle bakıyorum. çünkü, dengelerin ne olduğunu bilmiyoruz. bildiğimiz şeyler ise çok basit, şöyle ki; derin bir uyku bizi dinlendiriyor, tazeleştiriyor. günlük kaygılardan uzaklaşmak, doğayla içiçe olmak, kuşun cıvıldamasını, kelebeğin uçmasını seyretmek -gerisini siz hayal edin- dengemizi sağlıyor. peki ya derinden atılan kahkaya ne demeli! işte yaşamın gerçek ritmi; gülmek ne güzel bir anahtar. evet arkadaşlar teknoloji ve modernizm, bireycilik bize pek iyi gelmedi. teknolojinin çok sevdiğim buluşları var, olmazsa olmaz cihazlar var ama beynimizi fazla uyardığı ve çevremizi kirlettiği kesin.



    referenslar:

    (1) eeg elektrodları başımızın belli noktalarına yerleştirilmesiyle beyin frekanslarını ölçer.

    (2) 30 hz üzeri gamma frekansları oluyor. çok aktif bir beyin. son araştırmalara göre, 40 hz' nin hafıza ile ilgisi var.

    (3) uykunun 5 devresi olcumleri şöyle; 1:alpha, 2:alpha & theta, 3:theta &delta, 4:delta, 5:beta.

    (4) the national research center for chronic fatigue in denver, colorado.

    (5) university of colorado school of medicine, denver.

    (6) squıd "superconducting quantum ınterference device." nobel ödüllü brian josephson biyomanyetik alanlara ilişkin yaptığı sarsıcı araştırmalardan sonra geliştirilmiş duyarlı bir manyetik alan ölçer aleti. araştırma laboratuvarlarında insanın enerji alanını ölçmek için kullanılıyor.

    (7) (pulsating biomagnetic fields)

    (8) detection of extraordinarily large bio-magnetic field from human hand: 1992. acupuncture & electro-therapeutics research ınt. journal 17: 75-94 (internet)

    (9) syracuse university,ny

    (10) dr robert o becker, md emekli prof.

    (11 )perineural

    (12) " jump start"

    (13) dr melinda maxfield,arastirmaci,angeles arrien foundation.

    ARININ KUYRUĞUNA ZEHİR AĞZINA BAL VERİLMİŞTİR;NEYE TALİPSEN ONU ALIRSIN...

  10. #10
    Çıraklık Dönemi atomcekirdegi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    1.463

    Standart

    Programla ilgili araştırma yaparken öğrendim ki,Factory kısmını kullanıyorsanız orada çıkan resimler kulaklı veya kulaklıksız dinlenebileceği husunda bizlere yardımcı oluyor.Eğer alt taraftaki resimde kulaklık resmi varsa kulaklıkla dinlenilmesi gerekiyor ama doğa resmi gibi farklı resimler varsa kulaklıkla dinlemek zorunlu değil..
    Kulaklık sanırım şubatın dediği gibi yoğunlaşmayı sağlıyor olabilir..Yeni şeyler öğrendikçe paylaşacağım sizlerle..
    ARININ KUYRUĞUNA ZEHİR AĞZINA BAL VERİLMİŞTİR;NEYE TALİPSEN ONU ALIRSIN...

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Zamanı Daha Verimli Kullanmak
    By biricik in forum Zaman Yönetimi
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 16-03-2016, 12:11 PM
  2. Microsoft: Bilgisayar bedava kullanmak paralı.
    By 9 ŞUBAT in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 05-01-2009, 07:35 PM
  3. Her gün yeni bir kelime öğrenip kullanmak beyni geliştiriyor!
    By mavigece in forum Psikoloji Doküman Paylaşımı
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 08-07-2008, 02:44 AM
  4. Psikiyatrik İlaç Kullanmak Ne Büyük Olay!
    By 9 ŞUBAT in forum Psikiyatri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 12-06-2008, 01:43 PM
  5. Sağ beyin-sol beyin çakışması
    By ates in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 18-03-2008, 09:49 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •