2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Risk Alır mısınız?

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Risk Alır mısınız?

    İçki içip araba kullanır mısınız? Kumar oynar ya da tanımadığınız kişilerle cinsel ilişkiye girer misiniz? Tüm bunlar yalnızca davranıştan ibaret değil; bunlar bir kişilik yapılanması.

    Rita, heyecan için yaşamaktadır. Yaşam çok tahmin edilebilir hal aldığında adeta sıkıntıdan ölmektedir. Geniş bir arkadaş çevresi vardır ve bu çevre içinde sıkıcı ve durgun insanlara yer vermemektedir. Güvenilmez olduklarını bilse de heyecen verici, yeni insanlarla tanışmayı çok sevmektedir. Tütün ve esrar içmekte olan Rita aynı zamanda ağır bir alkol tüketicisi. Hafta sonlarında da kokain ve ecstasy ile dolu partilere katılmaktadır. Yeni çıkan her uyuşturucuyu denemekten de çekinmemektedir. Yeni tanıştığı biri ile, onu tanımak için zaman harcamadan ya da prezerfatif kullanmadan cinsel ilişki yaşamakta bir sakınca görmemektedir. Rita bir Porsche kullanmaktadır ve hız yapmaya da bayılmaktadır. Karşılayamayacağı kadar para kaybetse de, kumar oynamayı da çok sevmektedir.

    Rita’nın davranışları pek çok yönden yüksek risk içeren davranışlardır. Uzun vadede bakıldığında, bulunduğu en tehlikeli aktiviteler, sigara ve içki kullanmasıdır. Alkol ve sigaranın yol açtığı ölümler, esrar ve kokainin yol açtıklarından yaklaşık 80 kat daha fazladır. Ancak Rita, sadece günlük yaşadıklarını değerlendirmekte, bunların uzun vadeli sonuçları üzerinde düşünmemektedir.

    Rita hayali bir karakter olmasına karşın, genel anlamda bakıldığında, bir çok yönden risk taşıyan aktivitelerde bulunan kişileri temsil etmektedir. Yapılan gözlemlerde bu gibi kişilerin sadece bu şekilde var olmadıklarını; deneyimler ve genlerin hazırladığı bir kişilik “makyajı” taşıdıkları ortaya konmuştur. Bu tip kişilerin farkına varmak önemlidir. Çünkü bu kişiler, hem kendileri ve hem de başkaları için ciddi kamu sağlığı sorunları oluşturmaktadırlar.

    Yıllar boyunca, “heyecan arayan” olarak adlandırılan bir karakter tipinin var olup olmadığı üzerine araştırmalar yapılmıştır. Heyecan arayışındaki tipi şu şekilde tanımlayabilmekteyiz: Derin ve karmaşık duygular arayarak, bunları tecrübe etmek için bir çok risk alan kişiler.

    Risk almak, heyecan arama davranışının anahtar noktası değildir. Bu durum, değişiklik ve heyecan arayan kişi için neredeyse bir ödül anlamına gelmektedir. Aslında, heyecan arayışındaki kişilerin gerçekleştirdiği davranışların pek çoğu da yüksek risk içeren davranışlar olmamaktadır.

    Kimi psikologlar, risk alma davranışını, bir kişilik yapılanması olan nevrotiklik ile bağlantılandırmaktadırlar. Bu davranışları, nevrotik çatışmaların ifade edilme şekli olarak görmektedirler. Bir “acting out” (dışavurum) ya da sınır fobik reaksiyonlar olarak değerlendirmektedirler. Son zamanlarda yapılan çalışmalarsa bu türden bir açıklamayı reddetmektedir. Araştırmalara göre, risk içeren davranış gösteren kişilerin, her zaman nevroz ya da kaygı belirtileri göstermeleri gerekmemektedir.

    Kimi araştırmalarda, yüksek risk içieren davranışların, öfke ve kötümsel düşünce içeriğinin bir ifade şekli olabileceği ortaya konmaktadır. Ya da, hiperaktif bireyler örneklerinde olduğu gibi, kişi sadece can sıkıntısından kurtulmak için bu türden aktivitelere ihtiyaç duymaktadır.

    Alkol ya da uyuşturucu maddelerin kullanımı gibi bir çok riskli aktivite, sosyal ortamlarda gerçekleştirilmektedir. Bunun sonucunda da, üniversite ortamı gibi yerlerde bu türden aktivitelerin sosyallikle bağlantılandırılabilmesi de mümkün olacaktır. Yapılan bir çalışmada, araştırmacılar, ünivertise öğrencileri üzerinde yoğunlaşmışlardır. Bu öğrenciler riskli olarak tanımlanan altı davranışın ya hepsini yada birkaçını birlikte gerçekleştiren kişilerden seçilmiştir. Bu altı riskli davranış ise, sigara kullanmak, içki içmek, madde kullanmak, tehlikeli cinsel davranışlarda bulunmak, dikkatsiz araba kullanmak ve kumar oynamak olarak belirlenmiştir. Araştırmacılar, bu noktada iki soruyu yanıtlamaya çalışmışlardır: Daha önceki çalışmalarda elde edilen bulgulardaki gibi, genel bir risk alma eğilimi bulunmakta mıdır? Ve eğer böyle bir şey varsa da bu yatkınlıkla bağlantılı ne tür davranış ve kişilik kalıpları bulunmaktadır?

    Araştırmacıların tahmini, riskli davranışı meydana getiren şeylerin bazılarının ya da tümünün dürtüsel heyecan arayışı ile ilgili olduğuydu. Ama aynı zamanda nevrotiklik- kaygı, öfke- kötümserlik ve sosyallik- aktiflik bağlantıları da incelendi.

    Bu alanlar, araştırmacılar tarafından geliştirilmiş beş faktörlü bir kişilik testi olanZuckerman-Kuhlman Kişilik Envanteri (ZKPQ) ile ölçülmüştür. Ayrıca, sigara, alkol, madde kullanımını, cinsel davranışı, araba kullanma ve kumar oynama davranışlarının her birini de ilgili birer envanter ile gözlemlemişlerdir.

    Sorulan ilk soruda hedeflenen cevap, bu altı risk alanının birbiriyle etkileşim içinde olarak mı genel bir davranışı ortaya çıkarttığı idi. Sonuçta görüldü ki, sigara, içki, cinsellik ve madde kullanımı, birbirleriyle oldukça bağlantılı olarak davranışı etkilemekteydi. Hem kız ve hem erkekler arasında, bu davranışlardan birini gösteren kişinin, diğerlerini de gösterdiği ya da göstermeye yatkınlığı olduğu ortaya konmuştur (Farklı çalışmalardan elde edilen bulgulara göre de bu kişilerin çoğunlukla rock and roll müziğini dinlediği bulunmuştur).

    Dikkatsiz ve tedbirsizce araç kullanma davranışı bu altı riskli davranıştan yalnızca birisi ile ilgili olarak gözükmektedir: Alkol kullanma. Malesef bu bağlantı da genellikle ölümcül sonuçlara sebebiyet vermektedir.

    Erkek katılımcılar arasında, kumar davranışının, alkol kullanma ve tedbirsiz cinsel davranışlarla bağlantılı olduğu görülmüştür. Ancak kadın katılımcılar arasında, kumar davranışının başka bir risk içeren davranışla ilgisinin olmadığı ortaya konmuştur.

    Sadece kumar davranışındaki farklılık dışında, araştırmacılar, bu altı risk içeren davranış üzerinden genellenebilecek bir risk alma skoru hesaplayabilmişlerdir. Temel olarak katılımcıları, yüksek- orta ve düşük düzeyde risk alıcılar olarak gruplayan ekip, daha sonrasında bu grupları, ZKPQ’daki beş davranış skalası ile karşılaştırmışlardır.

    Sonuçlar hem kadınlar ve hem de erkekler için oldukça benzerdir. Yüksek derecede risk alan kişiler, beş davranış kalıbının üçünde de yüksek sonuçlar vermişlerdir. Bu alanlar: Dürtüsel heyecan arayışı, öfke- kötümserlik ve sosyallik. Bu durum da, onları risk almayı seven bir kişilik grubuna dahil etmektedir.

    Risk almanın üç derecesini temsil eden gruplar içinde, nevrotiklik- kaygı ya da aktiflik anlamında belirgin bir farklılık bulunamamıştır. Buradan doğru varılan sonuç ise, bu kalıpların risk içeren davranışlarda bulunma üzerinde belirgin bir etkisi olmadığıdır.

    Ancak, yine de, diğer kişilik yapıları ile riskli davranışlarda bulunma arasında da bazı bağlantılar olduğu ortaya konmaktadır. Ağır alkol kullanımının, genel risk alma yatkınlığı ile ilgili olan 3 kişilik etkeni ile ilgili olduğu görülmüştür. Bunlar da, dürtüsel heyecan arayışı, öfke- kötümserlik ve sosyalliktir.

    Sigara kullanımı ve marihuana dışındaki madde kullanımlarının, sadece dürtüsel heyecan arayışı ve öfke ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Bu bilgi ilgi çekicidir çünkü daha önce yapılan bir araştırmada bu iki etkenin, kontro lgrubundan ziyade, hayat kadınlarında daha yüksek olduğu ortaya konmuştur. Dürtüsel heyecan arayışı ve öfke birleşiminin ayrıca, antisosyal kişilik yapılanmalarıyla bağlantılı olduğu da cezaevlerindeki erkek mahkumlar ve kokain kötüye kullanımında bulunan kişilerle yapılan çalışmalarda elde edilen bir bulgudur.

    devamı allttadır.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  2. #2
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Kısa zaman önce yapılan araştırmalar göstermiştir ki; yasal olmayan maddelerin kullanımı, sadece alkol kullanımına oranla daha yüksek seviyede bir dürtüsel heyecan arayışı ile ilgilidir. Tütün ve sigara gibi yasal maddelerin kullanımından, yasal olmayan uyuşturucu maddelerin kullanımına geçen kişilerin, yüksek derecede heyecan arayan kişiler oldukları bilinmektedir.

    Yapılan çalışmada kanıtlanan başka bir nokta ise, erkeklerin kadınlardan daha fazla risk aldıklarıdır. Erkekler ayrıca, dürtüsel heyecan arayışı anlamında da kadınlardan daha yüksek skorlar elde etmişlerdir. İki cinsiyet arasındaki bu fark incelendiğinde ise, sebebin tamamen dürtüsel heyecan arayışının fonksiyonunun kadın ve erkek için farklı anlamlar teşkil ettiğinden kaynaklandığı görülmüştür.

    İnsanlar risk alan bir türü oluşturmaktadırlar. Doğu Afrika’da ortaya çıkan atalarımız olan Homo sapiens türü, 100 000 yılda tüm dünyaya yayılabilmiştir. Buradan bakıldığında, keşif ruhunun, türlerin devamlılığında çok önemli bir etken olduğu söylenebilmektedir.

    Avcılık, hem insan ırkı için başarı teşkil etmiş hem de insanın heyecan arayışını besleyen tehlikeli bir praş olmuştur. Aynı şekilde insanoğlu macera isteği doğrultusunda savaşmış ve yeni yerler keşfedip fethetmiştir.

    Eş bulmak ve üremek de çoğunlukla tehlikeli bir faaiyet olmuştur. Erkekler eşlerini bulabilmek için farklı gruplara girmek zorunda kalmış, çarpışmış ve sonuçta birbirine düşman grupların oluşmasına sebebiyet vermişlerdir.

    Türümüzü bir noktaya kadar tanımlayan heyecan arayışı, bireylerin bu arayıştaki derecelerinin farklılaşmadığı anlamına gelmemektedir. Genetik mirasımız, bu türden bir davranış kalıbında olduğu gibi, bireysel anlamda farklı yoğunluk ve derecelerde kendisini gösterebilmektedir. Ancak, bu heyecan arayışının en adaptif olduğu nokta orta seviyedeki noktadır. Çünkü yüksek dürtüsel heyecan arayışları erken ölümlere sebebiyet verebilmekte ve türün devamlılığını zedeleyebilmektedir.

    İnsanlarda genetik yatkınlıkla ilgili olarak kalıtımın etkisi üzerine yapılan çalışmalarda klasik olarak ikiz karşılaştırma çalışmaları yürütülmüştür. Kendi ailelerince yetiştirilen ikizlerle yapılan çalışmalarda, heyecan arayışı davranışının %60 oranında genetik olduğu bulunmuştur. Bu oran, dağılımı en fazla %30 ila %50 olan bir kişilik özelliği için oldukça yüksek bulunmaktadır.

    Aynı genetik yatkınlığı, doğum sonrasında ayrılarak farklı ailelerce evlatlık edilen ikiz çiftleri üzerinde yapılan çalışmalar da göstermektedir. Ancak, çevresel etkenler bu çalışmada, aile içini değil, aile dışındaki çevrenin oluşturdukları olarak belirlenmiştir.

    Heyecan arayışı anlamında, çocuklar kardeşlerinin ya da ailelerinin izinden gitmekteyse, bu durum büyük bir ihtimalle ailenin etisinden ziyade paylaşılmakta olan genlerle ilgili bir durum olacaktır. Evin dışındaki arkadaşlar ve diğer kişiler, davranış modelleri teşkil edebilmekte ve genlerde taşınan malzemenin ifşa edilmesini kolaylaştırmaktadır.

    Risk alma davranışında genlerin oynadığı bir başka rol daha bulunmaktadır. Genel risk alımı ile ilgili diğer iki kişilik özelliğini de etkilemektedirler. Bunlar da agresyonun özellikleri ya da algılanışı, anlayışı ve sosyalleşmeye etkisidir. Yani aslında dışadönüklük özellikleridir.

    Moleküler genetik, kişilik yapıları ve psikopatoloji üzerinde etkili olan temel genleri tanımlayabilmektedir. Israil’deki bir grup bilim adamı ilk defa, yenilik arayışı ve bir dopamin reseptörünün kodu olan (DRD4) geni arasında bir bağlantı olduğunu bulmuşlardır.

    Dopamin, beynin yerleşik ödül ve zevk merkezleri ile ilintili bir beyin kimyasalıdır. Strese tepki vermeyi sağlar ve kişilerin sadce ödülleri görmelerini değil, bu ulaşmak için ne yapmaları gerektiğini bulmalarını sağlamaktadır.

    Dopamin- 4 reseptörü geninin iki temel formu bulunmaktadır: Aynı temelli DNA örüntüsünde uzun ve kısa formlar. Uzun olan forma, yenilik ve hyecan arayışı içinde olan kimselerde daha sık rastlanmaktadır. Aynı gen formu, opiad, madde kullanan kişilerde, yani yüksek heyecan arayışı içinde olan insanlarda da gözlemlenmektedir.

    Ancak genler direkt olarak bu davranış özelliklerini ortaya çıkartmamaktadırlar. Genler, sinir sistemimizi şekillendiren proteinler üretirler. Bir gen ve bir davranış arasında, beynin yapı ve fonksiyonu, nörotransmitter sistemlerinin biyokimyası yer almaktadır.

    En çok risk alanlar, ergenliklerinin ortasındaki erkeklerdir. Bunu da, yaptıkları araba kazalarından, madde alkol ya da sigara kullanma alışkanlıklarından ve kumara düşkünllüklerinden anlayabilmekteyiz. Ordu, bu nedenle, asker seçerken ço kdaha genç erkekleri tercih etmektedir. Bunun sebebi sadece bu kişilerin fiziksel gücü değildir. Kendilerini çatışmaya atacak cesaret ve isteklerinin bulunmasıdır.

    Bu yaştaki erkekler aynı zamanda heyecan arayışlarının da doruklarındadırlar. Ve hiç de şaşkınlık uyandırmayacak şekilde cinsellik hormonu olan testosteron seviyelerinin en yüksek olduğu zaman da bu yaşlara denk gelmektedir. Testosteron, bir şekilde heyecan arayışını salıveren bir çzelliğe sahiptir. Aynı zamanda da baskınlık, sosyallik ve aktiflik gibi normal özelliklerin oluşumunda da etkilidir. Testosteron seviyeleri düştüğünde erkeklerin agresif anti sosyal davranışlarında da belirgin bir azalma olduğu gözlemlenebilmektedir.

    Kadınlarda da tesosteron bulunmaktadır ancak onlarda erkeklerden daha az bir miktar bulunur. Yine de, kadılardaki iddialı hareketler, agresyon ve cinsel uyarılma gibi davranışlar da tıpkı erkeklerde olduğu gibi bu hormona bağlantılandırılabilmektedir.

    Heyecan arayışında etkili bir diğer biyolojik bileşen ise, beyinde aktif olarak yer alan monoamin oksidaz (MAO) denen hormondur. MAO, bir regülatör gibi işlev görür ve nörotransmitterlerin dengede kalmasını sağlar. Bu da, heyecan arayışı davranışlarındaki cinsiyet ya da yaş farklılıkları üzerinde rol oynayabileceğini açıklamaktadır.

    B tipi olarak adlandırılan bir MAO türü de, heyecan arayışı davranışını ve dopamin regülasyonunu etkilemektedir. MAO ve dopamin arasındaki bağlantı, dopamin – 4 reseptör geninin heyecan arayışı davranışı ile olan bağlantısına bakıldığında çok daha net olacaktır. Br başka dopamin reseptörü olan D2 de madde kullanımı ile bağlantılıdır.

    Monoamin oksidaz enzimi, düşük derecedeki heyecan arayışı davranışı gösteren kişilerde daha alt seviyelerde seyretmektedir. Bu da bir regülasyon eksikliğini ortaya koymaktadır. Dahası, MAO seviyelerinin kadınlarda erkeklere nazaran daha yüksek olduğu bilinmektedir ve kandaki ve beyindeki MAO seviyeleri yaş ilerledikçe artmaktadır. MAO’nun heyecan arayışı davranışları üzerine etkisine gönderme yapan diğer kanıtlar ise, şartları düşünmeden hızlı ödüller arayamaya karşı dürtüsel bir yatkınlık taşıyan kişilerdeki MAO seviyelerinin daha düşük olmasıdır.

    Risk almak, ölümcül sonuçlara sebep olabilecek davranışlar içerse de, olumlu tarafları da bulunmaktadır. Riskli tecrübeler olmasaydı, insanlık olduğu yerde kalabilir ve keşifler için ço kaz bir şans olabilirdi. İlk çağlardaki insanlar için risk almak kesinlikle bir adaptif bir davranıştı. Kalıp hala aynı olarak gözlemlenmektedir ; ancak keşfedilecek artık ço kaz şey bulunmaktadır. Dahası, iş, bir çok kişi için artık yaşamdaki tek heyecan kaynağı haline gelmektedir.


    http://www.veritaspsikiyatri.net
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16-12-2012, 06:10 AM
  2. Risk almak.
    By Whisper in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04-05-2012, 05:28 PM
  3. Psikologlar nasıl bir eğitim alır
    By merttt9 in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21-04-2009, 03:42 PM
  4. Kendinizi işe Alır Mıydınız ?
    By mavigece in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 17-05-2008, 09:54 AM
  5. Risk Nedir? Hiç Düşündünüz mü?
    By 9 ŞUBAT in forum Endüstri Psikolojisi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28-10-2007, 07:53 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •