Sayfa 1/2 12 SonSon
126 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Borderline Sınırda Kişilik Bozukluğu

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Borderline Sınırda Kişilik Bozukluğu

    Aşağıdakilerden en az besinin varlığı ile birlikte ,genç erişkinlik döneminde başlayan , kişilerle olan ilişkilerde, kendilik algısında ve duygulanımda tutarsızlıklar ve ani dürtüsel davranışlarla karakterize bir durumdur.
    1-Gerçek ya da varsayılabilecek , olası bir terk edilmeyi önlemek için çılgınca çaba harcamak.
    2-Karsısındakileri aşırı büyütüp, göklere çıkarma ve aşırı değersizleştirip, gözden düşürerek, yerin dibine sokma gibi başkalarına aşırı değer.değersizlik verme ile giden tutarsız ilişkiler
    3-Kimlik karmaşası denilen kendini algılayışında, arkadaşlık, cinsel durum ya da önem verilen kültürel- ahlaki değer anlayışında değişkenlikler
    4-Kendine zarar verme olasılığı fazla olan ,2 ya da daha çok durumda sonunu düşünmeden, aniden yapılan eylemler (aniden çok para harcama, madde kullanımı,hızlı ve tehlikeli araç kullanma, birden aşırı yemek yeme, önceden düşünülmeyen uygunsuz cinsel davranışlar) .
    5-Tekrarlayan bir şekilde intihar girişimleri, intihar tehditleri, kendi kendine zarar verme (bıçak,jilet vs. ile kendi cildini kesme, sigara ile yakma, kafasını , yumruğunu sert yerlere vurma gibi)
    6-Duygu durumunda aşırı tepkililiğe bağlı olarak sürekli duygusal değişkenlik hali (saatler içinde değişen surelerde birbirini izleyen öfkelilik, üzüntü, kaygı, sevinç dönemleri)
    7-Kişinin kendisini sürekli olarak boşlukta hissetmesi .
    8-Öfkeye hakim olamama (kavga etme, yüksek sesle hakaret,çiğlik atma eşya kırma gibi).
    9-Stresle ilişkili gelip geçici kendine kötülük yapılacağı düşünceleri ya da dissosiyatif belirtiler

    Rahatsızlığın asal özelliği karşılıklı birebir ilişkilerde , kendilik algısı (kendine bakış , kendini kabul ediş ve kendini sergileyiş) ve duygulanımda tutarsızlık ile ilişkileri etkileyebilen ani hesapsız davranışlardır.
    Bu kişilerde sürekli bir ayrılık ve reddedilme fikri yaşandığı için bu gibi bir durumun izlenimi edinildiğinde duygulanım, kendilik hissi ve davranışlarda önemli farklılıklar yaşanır.Ayrılık ya da planlananların oluşmaması durumlarında yoğun öfke ve diğer belirtiler yaşanır. Yalnız baslarına olmaya dayanamaz ve birilerinin varlığına gereksinim duyarlar. Bu yalnızlığı önlemek için intihara yeltenebilirler.
    Birebir ilişkilerinde özellikle karsı cinsten kişilere sürekli bağlanma, onları bir eski yunan tanrı ya da tanrıçaları gibi görüp yüceltirler. İlişkilerine çok büyük iddia ve hedeflerle baslar, gerektiğinden fazla özel hayatlarını paylaşır, karşılığında aynisini beklediklerinden duş kırıklığına uğrarlar.Bu kez onları daha önce oturttukları tahtlarından indirip gözlerinden düşürürler. Bu nedenle arkadaşlıkları gelip geçici ve fırtınalı bir seyir izler.

    Hedefleri, inandıkları değerler, arkadaş yapıları, cinsel eğilimleri, benimsedikleri görüşler ,mesleki heves ve amaçları değişkendir.Devamlı olarak kendilerini boşlukta hissettikleri için uğraşıp, oyalanacak bir şeyler arıyor gibidirler. Karsı taraftan beklediklerini bulamadıklarında öfkelerini sergiler, sonrasında bundan dolayı suçluluk, pişmanlık, utanç duyguları yasar ve kendilerini değersiz , zayıf, kotu hissederler.Bu kişiler için" insanin kendi kendine ettiğini 7 mahalleli etmez "sözü çok uygun düşer.Kendilerine maddi ve manevi acıdan zarar verir, başladıklarını bitiremezler, "yüzüp kuyruğuna gelseler bile".

    Yoğun stresli dönemlerde halusinasyon dediğimiz varolmayan ses,görüntü vs. gibi algılar,kendi vücuduna ve çevreye yabancılaşma görülebilmektedir.Kendileri yada çevreye yabancılaşma yasayabilirler. Kişisel ilişkilerinden ziyade kendilerini terletmeyeceklerini ve gerekli karşılığı alabileceklerini düşündükleri sanal şeyler, cansız nesneler, ya da hayvanlar üzerinden doyum sağlamaya çalışıp, kendilerine güvenli bir liman oluşturabilirler.Eğitim ve evlilik hayatları fırtınalı bir denizde filikayla yolculuk gibidir. Ayrılık,boşanma ve tekrar bir araya gelmeler görülebilir.

    Eşlik eden bozukluklar:
    -Depresyon ve distimi
    -Alkol-madde kullanım bozuklukları
    -Yeme bozuklukları
    -Travma sonrası stres bozukluğu
    -Dissosiyatif kimlik bozukluğu
    -Diğer kişilik boz.

    Toplumda görülme oranı:
    Genel nüfus içinde % 2-3 oranında görülmektedir. Araştırmalara göre hastanede yatanlar arasında %19 ; ayaktan tedaviyi sürdürenler arasında % 11 oranında olduğu gözlenmiştir.

    Rahatsızlığın cinsiyet-kalıtım özellikleri :
    Toplum geneli ile karşılaştırıldığında rahatsızlık gösterenlerin 1. derece yakınlarında beş kat daha fazla görüldüğü saptanmıştır.Ailede madde bağımlılığı ,antisosyal k.b. ve depresif bozukluklara karsı da daha yüksek bir risk vardır.

    Rahatsızlığın oluş sebepleri:
    Rahatsızlıktaki merkezi serotonin işlevindeki azalmanın öfkeli ve dürtüsel davranışlarla ilişkili olabileceği düşünülmüştür.Bir başka görüşe göre de çocuk gelişmesinde 1,5-2,5 yas arası donemde çocuğun ayrılma ve kendi basına davranışlar sergileyebilme çabalarına annelerinden gelen cezalandırıcı tavırların şiddetli ayrılık korkularına yol açtığı öne sürülmüştür.

    Gene benzer bir görüşe göre çocuk- ebeveyn ilişkisinin erken dönemlerindeki bozukluklar ( çocuğun yeterli dikkate alınmayıp, hislerini ve davranışlarını göz ardı etmek çocukta uygun, olumlu ve sabit bir benlik hissi oluşmasını önleyecek ,sürekli desteğe gereksinim duyacaktır. Ailede duygusal paylaşımın olmaması , aile içi yoğun çatışmalar, küçük yaslarda ana-baba kaybı, ayrılığı, çocuğun yasadığı fiziksel ve cinsel tacizler rahatsızlığa eğilim oluşturur.

    Ailesel özellikleri:
    Bu kişilerin ailelerinde erken donemde ebeveyn kaybı,travma tik ayrılmalar ya da her ikisi yüksek oranda bulunmaktadır.
    Genellikle her iki ebeveynde de belirgin bir şekilde psikiyatrik sorun vardır. Annelerde karasızlık ve depresyon gözlenirken;babalar ya meydanda yoktur ya da karakter itibariyle yoktur yada bozuktur.
    Aileler saldırgan davranışlar, alkolizm, fiziksel ya da cinsel tacizler (ki bunlar hastaya da uygulanmıştır) nedeniyle yıpranmış veya parçalanmıştır. Rahatsızlık boşanmış ya da evlatlık verilmiş ailelerde daha fazla saptanmıştır.

    Hastalığın sureci:
    Rahatsızlık gençlik donemi öncesinde konuya dikkat verememe, öğrenme güçlükleri ve toplumsal çekilme, sosyal ortamlardan soğukluk ile kendini göstermektedir. Gençlik döneminde tüm yakınmalar başlamakta, yari sayıda vaka ise 40'larından sonra düzenli bir cevre ve is hayatına kavuşabilmektedir. Bununla birlikte çoğu eğitimini tamamlayamamakta, islerini kaybedip, evliliklerini ya da birlikteliklerini sürdürememektedir.
    Rahatsızlıkta intihar tehditleri önemsenmelidir. Bu grup hastalarda % 8-10 oranında intihar sonucu olum görülmektedir.

    Tedavi:
    Bu kişilerin uzun sureli bireysel psikoterapiden faydalanırlar Bireysel terapide bilişsel- davranışçı terapi yanında duygulanım dalgalanmaları ve ani dürtüsel davranışlar için ilaç tedavileri uygulanabilmekte, intihar eğiliminin olduğu yoğun gerilim dönemlerinde kısa sureli hastanede yataklı tedavi uygun olmaktadır. Kişiler grup terapisinden faydalanabilmektedirler.


    donuşumkonagı . net den alıntıdır .

  2. #2
    Karar Dönemi qanki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Mesajlar
    79

    Unhappy borderline

    merhaba. doğru yerdemiyim bilmiyorum. aslında bilmediğim çok şey var. yakın zamanda doktorum borderline teşhisi koydu. çok tuhaf bi duygu. birisi size kişiliğinizin bozuk olduğunu söylüyor. aslında doktorumdan nefret etmem için yeterl bi sebep. ama maalesef internette yaptığım araştırmalara baklırsa doğru teşhis koyduğunu kabul etmek zorundayım. çevremdeki insaları özellikle sevdiklerimi daha fazla boğmak istemiyorum. onları kaybedeceğim yoksa. o yüzden eğer hastaysam düzelmek istiyorum. ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. ama ne yapacağımıda bilmiyorum. doktorum ilaç verdi ve ayda bir terapiye çağırdı. ayda bi kere karşısına alıp yarım saat konuşarak yada konuşturarak teşhis koyablir belki ama tedavi edebilirmi. tedavi demek bile tuhaf geliyo. hastamıyım ben şimdi. biri bana yardım etsin.

  3. #3
    Gümüş
    Guest

    Standart

    Alıntı qanki Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    merhaba. doğru yerdemiyim bilmiyorum. aslında bilmediğim çok şey var. yakın zamanda doktorum borderline teşhisi koydu. çok tuhaf bi duygu. birisi size kişiliğinizin bozuk olduğunu söylüyor. aslında doktorumdan nefret etmem için yeterl bi sebep. ama maalesef internette yaptığım araştırmalara baklırsa doğru teşhis koyduğunu kabul etmek zorundayım. çevremdeki insaları özellikle sevdiklerimi daha fazla boğmak istemiyorum. onları kaybedeceğim yoksa. o yüzden eğer hastaysam düzelmek istiyorum. ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. ama ne yapacağımıda bilmiyorum. doktorum ilaç verdi ve ayda bir terapiye çağırdı. ayda bi kere karşısına alıp yarım saat konuşarak yada konuşturarak teşhis koyablir belki ama tedavi edebilirmi. tedavi demek bile tuhaf geliyo. hastamıyım ben şimdi. biri bana yardım etsin.
    ilk başta sitemize hoşgeldiniz arkadaşımsorunuza cevap olarak evet yarım saat dinliyor ancak hastalığı bildiği için özellikle ona göre sorular yöneltiyordur doktorunuz.ve ona görede reçete hazırlıyor.ilaçlar asıl tedavi eden.konuşmak istemesi ki onlar eğitimini aldığı için sizin stavırlarınızı vede sözlerinizi bir önceki terapiye göre kıyaslama yapıyor ve eğer iyileşme var ise ilaçların dozajını düşüğrüyor.hala gerileme var ise ona göre ya değiştiriyor yada dozajı yükseltiyor.bence hiççç takıntı yapmayın bunu siz istediğiniz için olmadı.kendinizi üzmeyin.ve hem ne kadar güzel kendiniz araştırıp hastalığınızı ve tedavinizi kabul etmişsiniz.çünkü sizde biliyorsunuz düzelmek için tedavi şarttır -ki eğer tedavi edilmezse bazı hastalıklar daha sonra insanı altından kalkamayacağı sorunlarla karşılaştırabiliyor.

  4. #4
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    Alıntı qanki Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    merhaba. doğru yerdemiyim bilmiyorum. aslında bilmediğim çok şey var. yakın zamanda doktorum borderline teşhisi koydu. çok tuhaf bi duygu. birisi size kişiliğinizin bozuk olduğunu söylüyor. aslında doktorumdan nefret etmem için yeterl bi sebep. ama maalesef internette yaptığım araştırmalara baklırsa doğru teşhis koyduğunu kabul etmek zorundayım. çevremdeki insaları özellikle sevdiklerimi daha fazla boğmak istemiyorum. onları kaybedeceğim yoksa. o yüzden eğer hastaysam düzelmek istiyorum. ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. ama ne yapacağımıda bilmiyorum. doktorum ilaç verdi ve ayda bir terapiye çağırdı. ayda bi kere karşısına alıp yarım saat konuşarak yada konuşturarak teşhis koyablir belki ama tedavi edebilirmi. tedavi demek bile tuhaf geliyo. hastamıyım ben şimdi. biri bana yardım etsin.
    Aramıza hoşgeldin ganki..
    Bu hastalıkla ilgili bir kaç yazı okumuştum...Gündelik hayatımızda hep olumsuz nitelendirmelerde kullanıldığı için kişilik bozukluğu ilk etapta kulağa hoş gelmiyor ..haklısın.Ama okuduklarıma dayanarak bu hastalığı taşıyan insanların
    aslında son derece iyi ama hastalıktan dolayı bir değişim süreci yaşadığı anda
    yanlış davranımlar içine girdiğini...hemen akabinde müthiş bir vicdan azabı ve pişmanlık duyduğunu biliyorum.Ne mutlu sana ,bir uzmana ulaşıp teşhisini koydurup ,tedavine başlamışsın...Bunu farkedemeden yaşayan çok insan var.
    Bunları yababildiysen artık gerisi kolay..Zamana bırak..seanslarını ve ilaçlarını aksatma...Dr lara güven..

    En kısa zamanda olumlu değişimlerini burada paylaşmak ve göremek istiyoruz.
    Haa bu arada konu ile ilgili daha bilgili arkadaşlarda sana buradan yardımcı olmaya çalışacaktır...

  5. #5
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Mesajlar
    1

    Standart siyah beyaz

    cehennemle cennet arasında değil,bir cennette bir cehennemde olmak..
    obje sürekliliğini bilmemenin acısıyla gerçekliğe dönüşen her mekanın,her insanın,her olayın nesnesi olmak..
    saatlerce düşünmek,kritik yapmak,işin içinden çıkamamak..
    tam karar verdim derken başka bir karara doğru yol almak..
    kararsızlıkların kararlılığı,dengesizliklerin dengesi üzerine bir yaşam kurmak..
    sevmek ve nefret etmek..
    bugün napolyonken yarın bir zavallı olmak..
    içinde patlayan öfke bombalarının sorumluluğunu başkasına atmak..
    yaşarken ölmek,ölürken yeniden doğmak..
    dürtülerinle savaşmak..
    çok sevmek,sevdiğini tüketmek,sonra yeniden çok sevmek..
    bir gün bir kurtarıcının (sevgilinin,hayalin..)seni kurtaracağını zannetmek..
    hayal kurmak..hatta fantezi dünyasında yaşamak..ama gerçeklikten de kopmamak..
    sınırda olmak..
    sivri bir üçenin tepesinde tek ayak üstünde dengede kalmaya çalışmak.

    (türkiye'de tahminen iki milyon insan borderline..dünyada 200 milyon insan...)
    yaşlanmaktan başka diğer tedaviler ne kadar etkili bilmiyorum ama hayattan kopmadan,kendinle ve hastalığınla dalga geçmekten başka da çare yok gibi..
    yaşam bize böyle bir hastalık verdiyse kabullenmek ve bu hastalıkla mücadele etmekten başka ne yapabiliriz ki..
    siyah beyaz bir yaşam bizimki..
    ve tek sorumluluğumuz var..inadına yaşamak...ve dengesizliğin dengesini kuramaya çalışmak...

  6. #6
    Karar Dönemi auslander - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    27

    Standart

    Alıntı askınay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    cehennemle cennet arasında değil,bir cennette bir cehennemde olmak..
    obje sürekliliğini bilmemenin acısıyla gerçekliğe dönüşen her mekanın,her insanın,her olayın nesnesi olmak..
    saatlerce düşünmek,kritik yapmak,işin içinden çıkamamak..
    tam karar verdim derken başka bir karara doğru yol almak..
    kararsızlıkların kararlılığı,dengesizliklerin dengesi üzerine bir yaşam kurmak..
    sevmek ve nefret etmek..
    bugün napolyonken yarın bir zavallı olmak..
    içinde patlayan öfke bombalarının sorumluluğunu başkasına atmak..
    yaşarken ölmek,ölürken yeniden doğmak..
    dürtülerinle savaşmak..
    çok sevmek,sevdiğini tüketmek,sonra yeniden çok sevmek..
    bir gün bir kurtarıcının (sevgilinin,hayalin..)seni kurtaracağını zannetmek..
    hayal kurmak..hatta fantezi dünyasında yaşamak..ama gerçeklikten de kopmamak..
    sınırda olmak..
    sivri bir üçenin tepesinde tek ayak üstünde dengede kalmaya çalışmak.

    (türkiye'de tahminen iki milyon insan borderline..dünyada 200 milyon insan...)
    yaşlanmaktan başka diğer tedaviler ne kadar etkili bilmiyorum ama hayattan kopmadan,kendinle ve hastalığınla dalga geçmekten başka da çare yok gibi..
    yaşam bize böyle bir hastalık verdiyse kabullenmek ve bu hastalıkla mücadele etmekten başka ne yapabiliriz ki..
    siyah beyaz bir yaşam bizimki..
    ve tek sorumluluğumuz var..inadına yaşamak...ve dengesizliğin dengesini kuramaya çalışmak...
    bu yazdıkların beni anlatıyor gibi hatta beni bu kadar anlatab
    len ve kelimenin tam manasıyla duygularıma tercüman olan bir yazı okumadım.. belitiler bana uyuyor hemde tastamam,eksiksiz.. bende de aynı bozukluk var sanırım.. ama ben değişebilecğimi şu noktada zannetmiyorum..yukarda okuduklarımdan sonra..çünkü bende hayatımdaki insanları suçluyorum... çünkü yaşadığım şeyleri ben seçmedim...yıkıntıların üzerine yeni bir hayat kurmaya çalıştım...hala da aynı

  7. #7
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    Alıntı askınay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    cehennemle cennet arasında değil,bir cennette bir cehennemde olmak..
    obje sürekliliğini bilmemenin acısıyla gerçekliğe dönüşen her mekanın,her insanın,her olayın nesnesi olmak..
    saatlerce düşünmek,kritik yapmak,işin içinden çıkamamak..
    tam karar verdim derken başka bir karara doğru yol almak..
    kararsızlıkların kararlılığı,dengesizliklerin dengesi üzerine bir yaşam kurmak..
    sevmek ve nefret etmek..
    bugün napolyonken yarın bir zavallı olmak..
    içinde patlayan öfke bombalarının sorumluluğunu başkasına atmak..
    yaşarken ölmek,ölürken yeniden doğmak..
    dürtülerinle savaşmak..
    çok sevmek,sevdiğini tüketmek,sonra yeniden çok sevmek..
    bir gün bir kurtarıcının (sevgilinin,hayalin..)seni kurtaracağını zannetmek..
    hayal kurmak..hatta fantezi dünyasında yaşamak..ama gerçeklikten de kopmamak..
    sınırda olmak..
    sivri bir üçenin tepesinde tek ayak üstünde dengede kalmaya çalışmak.

    (türkiye'de tahminen iki milyon insan borderline..dünyada 200 milyon insan...)
    yaşlanmaktan başka diğer tedaviler ne kadar etkili bilmiyorum ama hayattan kopmadan,kendinle ve hastalığınla dalga geçmekten başka da çare yok gibi..
    yaşam bize böyle bir hastalık verdiyse kabullenmek ve bu hastalıkla mücadele etmekten başka ne yapabiliriz ki..
    siyah beyaz bir yaşam bizimki..
    ve tek sorumluluğumuz var..inadına yaşamak...ve dengesizliğin dengesini kuramaya çalışmak...

    İnsanın ne yaşadığını neler yaşadığını bilmesi de çok önemli .
    Aramıza hoşgeldin Aşkınay..
    Anlatmak istediğin kadarını her zaman dinlemeye,paylaşmaya her zaman hazırız.

  8. #8
    Karar Dönemi qanki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Mesajlar
    79

    Standart

    bu durum dayanılmaz olmaya başladı. gerçekten çok yorgunum. aylar süren bi uykuya yatmak istiyorum belki sakinleşmiş ve dinlenmiş olurum. kendimden korkuyorum.
    Ruhum iki ucum arasında gezinip duruyor...

  9. #9
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Mar 2014
    Mesajlar
    13

    Standart

    Tüm erkekler.. tek tek sıraya girin.. hepinize yetecek kadar borderline kadını olamayabilir.. ama hayatında bir kez Tanrı olmak istiyorsan hizayı bozma sabırla bekle ve onun seni bulması için dua et : ))
    Evet arkadaşlar, psikologum tarafından borderline teşhisi konmuş biri olarak hakkımızda yazılan hemen hemen herşeyi okudum. Durum bizim için içinden çıkılmaz halde olabilir, ama bir borderline sevgiliniz varsa sandığınız kadar korkulacak bir hayatınız yok.. Sadece ona nasıl davranacağınızı bilmeniz gerekiyor. Bende sizlere bilinçli bir hasta olarak yardımcı olmaya çalışacağım.
    Öncelikle ilk cümlemde dediğim gibi, o size ''Tanrı'' olma şansını vermiş ve sizi seçmiş. Kesinlikle kendinizi bir kurban olarak görmeyin. İlişkinin başlarında size uyuşturucu etkisi yapar, damarınızdan girer ve tüm hücrelerinize yayılır.. o kadar güzel sever ki o kadar abartır ki içindeki sevgiyi öylesine bütünleşir ki sizinle aklınız almaz boşuna uğraşmayın. Dozu o kadar fazla tutar ki ilk başta adeta müptelası olursunuz. Ağzınızın içinde nefes alır, siz onun oksijeni olursunuz siz yokken nefes alamayacağını söyler, hayatının merkezi olursunuz.Sizden başka hiç kimse yoktur o dünyada... Bu dünyayı o yaratmıştır ve tanrı olarak da sizi tayin etmiştir. Dozunu ayarlayamaz uyuşturucunun ne var ne yoksa hepsini verir damarınıza, ruhunuza karışır ve sizin ruh eşiniz olur. Sakın kendinizi onun ruh eşi sanmayın çünkü bunu seçtiği bütün tanrılara yaşatabilir. Bir ayrıcalığınız varsa o da seçilmiş olmanızdır..
    Fırtınalı başlayan ilişkinize hergün bir yenilik katar.. Abartmada üstüne yoktur çünkü herşeyi en uçta yaşar onun için az yada çok yoktur. siyah yada beyaz vardır.
    Sokak ortasında bir banka çıkıp sizi ne kadar sevdiğini haykırabilir mesela, hele ona kapılıp istediği şeyleri vermeyi başlarsanız tamamen ele geçmişsiniz demektir. Sakın kendinizi köle olarak görmeyin tek taraflı değildir köle olan odur aslında..
    Borderline kadınları ego fakiridir. Egoları asla çalışmaz, çalışmadığı içinde tek amaç sizsizdir. Sizi daha fazla mutlu etmek için yaşar.. Kendini zerre kadar düşünmez.. hele bir de karşılığını alıyorsa aşkının ona ışığı vermiş olursunuz. Işık yayar etrafına aşıktır ama size aittir. ''Benim bir sahibim var'' mesajını çok net verir. Bir tek hata yoksa ilişkide, sizin kadınınız olmaktan gurur duyar. Bu kadınlar girdiği ortama yaydığı aura ile hayranlık uyandırır.Çünkü yalnız değildir ışığının kaynağı vardır. her zaman kendine hayran bırakmak ister herkesi.. En güzel o olmalıdır, en seksi o.. Bu sadece muhtaçlık durumudur ego değil ikisini birbirine karıştırmayın.
    Peki bu kadar mükemmel, kusursuz giderken herşey birden bire ne olmuştur.?
    nerde o tapan kadın? nereye gitti? neden nefret edercesine bakıyor size? neden gözlerindeki ışık yanmıyor sizin yanınızda? sevişirken bir geyşa gibi sizi mutlu etmek için herşeyi yapan, türlü türlü fantazisi ile sizi ağzının salyaları akan bir kuçu kuçuya çeviren sizsiz nefes alamayan kadına ne oldu?? işte borderline devrede!!! tehlike çanları çalıyor!! artık size tek doz uyuşturucu yok!! krize girin duvarları yumruklayın.. kendizini bağlayın hayat artık sizin için cehennemden ibaret çünkü tanrıçanın ruhu yeni tanrılar yaratmak için küçük bir seyahate çıktı ...
    Eveeeet.. nedir bu seyahata çıkmasına sebep şimdi dikkatle okumanız gereken bizi anlamanız gereken mevzuya geliyorum. unutmayın ki siz normal bir adamsınız. empati yapmadan normal insan gibi okursanız zerre kadar birşey anlamazsınız. ha bu arada sürekli onu anlamadığınızdan şikayet eder onu anlayamazsınız elbette çünkü o hiç kendini anlamış değildir. O içinde birden fazla kişilk barındırır ve birinden diğerine geçerken çok yorulur. Bunu saniyeler içinde yapar çünkü.. sürekli halsizlik ve yorgunluktan enerjisinin tükendiğinden bahsediyorsa kesin bir sorun vardır. YANİ BORDERLİNE I TETİKLEYECEK BİRŞEY YAPTINIZ. ONA CİDDİ BİR TRAVMA YAŞATTINIZ . siz suçlusunuz siz onu bu hale getirdiniz. ama farkında bile değilsiniz dimi? ne yaptım diye düşünüp durmayın bulamazsınız. Tek yol onun size doğruyu söylemesi. Asla sizin baktığınız pencereden bakmaz dünyaya. BAKAMAZ ..!! Sorunun ne olduğunu size söylerse ne ala, ama asla doğruyu söylemez sizin bulup düzeltmenizi ister.. Ama bu mümkün değildir. Çünkü takıldığı ve hayatı cehenneme ceviren sorunu o kadar enteresan birşeydir ki.. siz bunu sorun olarak görmezsiniz. Unutmayın ki o abartmayı sever. Örneğin ; kötü bir evlilk yaşamış bir borderline kadını tekrar yuva kurmak isterse sizi eş olarak seçerse size bunu söyleme methodu şu şekildedir:
    '' Evlilkten nefret ediyorum, o hatayı bir kez yaptım ve birdaha asla yapmayacağım '' Evlilik bana göre değil zaten hayatımı zehir ettim kendime!!
    '' Ben boynumda zincirle yaşayamam ''
    siz normal insanlar zannedersiniz ki gerçekten evlilikten nefret ediyor.. hayır ... sadece borderline ı devrede yani duymak istediğinin, olmasını istediğinin tam zıttını yansıtıyor işte gerçek bir belirti.. gerçek bir atak.. bizim ataklarımız da böyle işte : )
    Yapmanız gereken şey ona anahtar kelimeleri vermek.. bunu söylemesindeki tek amacı ona ne kadar değer verdiğnizi görmektir. çünkü borderline kadını kendini değersiz hisseder. hayatındaki tanrı sen isen, tanrıça olduğunu ona hissettirmeniz gerekir.
    ''sen benim hayatımdaki en önemli insansın''
    ''seninle evlenmek hayatta tek istediğim '' şey dikkatinizi çektiyse herşey '' en '' unutmayın ortası yok hep ''en fazlası'' var .. anahtar kelimelerini ona verirseniz, beyni bunu algılar ve yavaş yavaş uysal kediye dönmeye başlar.. verdiğim örneği algılayabilecek olan tek yaratık bir borderlinelıdır : )
    Buradaki ipucu şudur; egerki birşeyden nefret ettiğini ve asla istemediğini söylüyora emin olun sizin onu ikna etmenizi bekliyordur. aslında o ikna olmuştur ama sizden duymak ister icraat ile kurtulur sadece..
    Bunun haricinde moddan moda geçerken çok yorulduğu için sürekli olarak yaptığı herşeyi yarım bırakır, bir şeyi tamamlamın gururu onu asla tatmin etmez
    örneğin bir puzzle yapmak isterse başlar ve sıkılır.. bir kitap okumak ister ama bitiremez.. ruhu sıkılır herşeyden ama 1 saat önce o kitabı satın alırken okumak için can attığını görebilirsiniz. şaşırmayın, yadırgamayın, hele hele asla eleştirmeyin. Onu kendi haline bırakın
    bir bordeline ya çok titizdir yada çok dağınık. temiz olanlar yaptıkları anormal ev işleri ile ruhlarını temizlemeye çalıştıklarını bilirler
    Dağınıklar ise hallerinden sürekli şikayet eder, ancak ruhları da kendileri gibi savruktur.
    Hafızalarına gelince;
    Akıl sır erdiremezsiniz. Eger onun borderlineının çalıştıracak bir davranışta bulunduysanız vay halinize.. Bunu asırlar boyu unutmaz detaylarını gününü saatini bile hatırlar fazla detaycıdır. detaylarda yaşar. hatayı yaptıgınız gün üzerinizde olan gömleğe kadar hatırlar ilginç degil mi? hele travma yaşadıysa o gömleği her gördüğünde içindeki canavar uyanır.
    Ama dün ne yediğini sorun hatırlamaz.. Dündeki herşeyi kolayca unutur. Yarın ne olacak bilmek istememez sadece anı yaşar. varsa yoksa ''şuan'' vardır..
    Emin olun sizden önceki tanrıyı hiç hatırlamıyor, onunla ilgili hiç bir hisse sahip değildir. O dünde kalmıştır ve hafızası bunu siler.. eger sizden bir gün ''tamamen'' vazgeçerse siz de onun için dünde kalacaksınız ve hatırlarında asla bir yeriniz olmayacak.. Çünkü asla yalnız kalamaz emin olun ışık hızı ile yeni tanrısını bulmuştur ve onunla meşguldür.
    Değerli okuyucular, bu kişilik bzoukluğuna sahip olan kadınlar özeldir. Lütfen ona şizofren muammelesi yapmayın sizi sinirlendirecek şeyler yaptığında bunu abartır ve sizden nefret ettiğini bile söyler .. böyle bir kavga anında aslında tek beklentisi ona muhtac olduğunuzu bilmesidir. siz onun varlığına sevgisine muhtac olduğunuzu gösterirseniz. normale dönecektir. Bu sebeple sürekli kendisine muhtac birşey olsun ister hayatında. Örneğin evcil bir hayvan. ama onun da sorunluluğunu alamaz. sadece kendisine muhtaç oldugunu bilmek ona yeter..
    Muhac olma ihtiyacını sorgularsanız eger kesin derinlerinde aileden veya eski eşten aldatılmaktan kaynaklı bir problemi oldgunu göreceksiniz. Bu onun travma anıdır. Bu onun DEPREMİDİR. sonrasında yaşadığınız herşey artçı sarsıntılardır o depremi hatırlatan.. biyolojik bir hastalıktır bu psikolojik değil..
    Bu kişileri manik depresiften ayıran tek özellik egosuzluktur. EGO eksilkliğinden borderline olmuştur. Kendinden başka herkesi düşünür. Dikkat edin çok fazla arkadaşı yoktur. asosyaldir ama yeni tanıştığı herkes ona hayran kalır.. Onunla dost olmak ister, çünkü o bununla beslenir, ama dostluğuna da hiç güven olmaz.
    Borderline sevgiliye sahip erkekler şu soruyu hep kendisine sorar .. '' hangisi gerçek'' hangisinin gerçek olduğunu hastanın kendisi de asla bilmez.. içinde yaşayan kimliklerin hepsini tanır, bilir ama hangisinin ne zaman devreye gireceği muammadır.
    Sizin bir eksiginiz varsa yani hersey onun istediği gibi değilse ona travma yaşattıysanız sadakatsiz olabilir. sizin eksiğinizi başkasında arar ve bulduğu an aldatabilir. ama bundan asla kendini sorunlu ve suçlu hissetmez.. vicdan azabı yoktur. çünkü onu düne koyar dünü de asla hatırlamaz....
    siz siz olun ; neşe ile kahkaha atarken birden durgunlaşan donuk bakmaya başlayan sevgilinize neyin var?
    ne oldu? hastamısın ? gibi sorular sormayın. size asla gerçek cevabı vermeyecektir.
    sadece şunu bilin birşey oldu evet .. konuşması için her yolu deneyin ısrar edin. ısrar etmenizi ona verdiğiniz deger olarak görüp mutlu olacaktır ver normale döneektir.
    Onu anlamaya çalışmakla geçecek bir ömürünüz var ise, yolunuz açık olsun
    ama şunu asla unutmayın. bir borderline hayatınıza girmiş en güzel aşk olacak.. onun ardından normal , hasta olmayan bir kadınla ilişkiniz olursa da hep o tatlı cadıyı özleyeceksiniz.. sonuç mu? ) borderline istediğini yaptı ve sizde izini bıraktı..
    sevgi ile kalın...
    İstanbul gibiyim
    bir griyim bir mavi..
    çiçekler benimle coşar ve benimle küserler bahara..
    kah açarım, kah kapar..
    üşürken içim yanar birden
    bir günde yazı da yaşarım kışı da,
    adamın ruhunu hasta ederim..
    bir öyleyim bir böyle...

  10. #10

    Standart

    Alıntı askınay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    cehennemle cennet arasında değil,bir cennette bir cehennemde olmak..
    obje sürekliliğini bilmemenin acısıyla gerçekliğe dönüşen her mekanın,her insanın,her olayın nesnesi olmak..
    saatlerce düşünmek,kritik yapmak,işin içinden çıkamamak..
    tam karar verdim derken başka bir karara doğru yol almak..
    kararsızlıkların kararlılığı,dengesizliklerin dengesi üzerine bir yaşam kurmak..
    sevmek ve nefret etmek..
    bugün napolyonken yarın bir zavallı olmak..
    içinde patlayan öfke bombalarının sorumluluğunu başkasına atmak..
    yaşarken ölmek,ölürken yeniden doğmak..
    dürtülerinle savaşmak..
    çok sevmek,sevdiğini tüketmek,sonra yeniden çok sevmek..
    bir gün bir kurtarıcının (sevgilinin,hayalin..)seni kurtaracağını zannetmek..
    hayal kurmak..hatta fantezi dünyasında yaşamak..ama gerçeklikten de kopmamak..
    sınırda olmak..
    sivri bir üçenin tepesinde tek ayak üstünde dengede kalmaya çalışmak.

    (türkiye'de tahminen iki milyon insan borderline..dünyada 200 milyon insan...)
    yaşlanmaktan başka diğer tedaviler ne kadar etkili bilmiyorum ama hayattan kopmadan,kendinle ve hastalığınla dalga geçmekten başka da çare yok gibi..
    yaşam bize böyle bir hastalık verdiyse kabullenmek ve bu hastalıkla mücadele etmekten başka ne yapabiliriz ki..
    siyah beyaz bir yaşam bizimki..
    ve tek sorumluluğumuz var..inadına yaşamak...ve dengesizliğin dengesini kuramaya çalışmak...
    bir sorunum olduğunu biliyordum...hayatla ilgili bir sorunum olduğunu biliyordum...ya da sadece bu olduğunu sanıyordum...bundan bir şekilde,birgün kurtulacağım ümidiyle yaşıyordum...ne bileyim işte..herhangi biri ya da bir olay..böyle birşey..değiştirecekti herşeyi...32 yaşındayım...ve dört dörtlük bir Borderline hastasıyım...hayat çok yorucu...yalnız olmadığımı bilmekse en güzeli...herkese merhaba!...

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?
    By 9 ŞUBAT in forum Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 03-06-2014, 12:43 PM
  2. Borderline Kişilik Bozukluğu ve tedavisi
    By {_fatma_} in forum Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 07-01-2012, 03:19 PM
  3. Antisosyal Kişilik Bozukluğu
    By belgin in forum Antisosyal Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08-12-2011, 01:36 PM
  4. Antisosyal Kişilik Bozukluğu
    By {_fatma_} in forum Antisosyal Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05-12-2007, 12:35 AM
  5. Çekingenlik mi? Kişilik Bozukluğu Mu?
    By biricik in forum Çekingen (Kaçıngan) Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 29-11-2007, 12:39 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •