2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Doktor gözüyle Psikiyatrik Hastalıklar .

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Doktor gözüyle Psikiyatrik Hastalıklar .

    Psikiyatriye giden bir kişi, bizim gözümüze acınacak, zavallı bir insan gibi görünebiliyor zaman zaman.
    Psikiyatrik görüşme yaptığım bazı insanlar, bana yakınlarının kendilerine
    “psikiyatriste gitme”
    dediklerini söylüyorlar. O “yakınlar” sevdikleri bir insanın psikiyatriste gitmesini bir felaket gibi algılıyorlar. Sevdikleri kimsenin de bir felaketle karşılaşmaması için psikiyatriste gitmemesi gerekiyor.
    Bu oldukça basit ama etkili düşünce şeklidir. Tam bir çocuksu düşünme şeklidir bu.
    Gerçekte psikiyatriste gelen insanlar özellikle de kendi istekleri ile gelmişlerse, toplumun en yeniliklere açık, en girişken ve kendi ile yüzleşmeye hazır en cesur kesimleri içinden geliyorlar.
    Rakamlara baktığınızda depresyon oranının % 20 ler civarında olduğunu, kişilik sorunlarının %5-10 lar civarında olduğunu, , obsesif kompülsif (takıntı) durumların %1-2 gibi olduğu, akıl ve mantığı kullanamama (psikoz ) durumlarının %1-2 gibi olduğu, cinsel sorunların, çocuklardaki gece işemeleri, uyum sorunları, hiparaktiflik ve öğrenme sorunlarının bir hayli yaygın olduğu görülüyor.
    Üstelik bu rakamlar doktora müracaat etmeyen ama düşük şiddette rahatsızlığı olan kimseleri kapsamıyor. Şikayetin az olduğu , hastalık olarak düşünülmemesi gereken durumlar var.
    Bu kişileri de hesabımıza katarsak toplumun tamamının psikiyatrik bir durumla, bir sorunla karşılaştığını veya karşılaşacağını varsayabiliriz.
    Bizdeki diğer alanlardaki pragmatist (en kestirme yoldan hedefe yönelik) yaklaşımlar psikiyatri alanında da oluşmaya başladı.
    Antibiyotikleri doktor kontrolünde kullanmak yerine zamanla insanlar eczaneden gidip antibiyotik alıp kendi kendilerine kullanmaya başladılar.
    Şimdi aynı şekilde anti-depresanlar yaygın olarak kullanılmaya başlandı. İnsanlar kendi kendilerine bu ilaçları alıp kullanıyorlar.
    Bazen bu kullanım şekli doğru bazen de yanlış oluyor.
    Psikiyatri dışındaki doktorların anti-depresan kullanması ve depresyon tedavisi önemli ve gerekli. Ama dirençli ve uzun süreli takip gereken vakalar diğer doktorlar tarafından psikiyatriye sevk edilmeli. Çünkü uzun süreli karmaşık bir takip ve tedaviyi diğer doktorların kendi pratikleri içinde yapmaları zor gözüküyor.
    Psikiyatri pratiğinde en çok karşılaşılan sorun depresyondur.
    Ama depresyon da çoğu zaman yalıtılmış izole bir depresyon olarak karşımıza çıkmaz.
    Bildiğiniz gibi depresyonda,
    İstek ve ilgi azalması, çoğu zaman iştah azalması bazen de artması, üzüntülü ve efkarlı bir ruh hali, dikkatte dağınıklık, uykuda bozukluk, bazı bedensel şikayetler, ölüm veya intihar düşünceleri, cinsel isteksizlik vs olur. Belki kişi bu belirtilerin hepsini göstermeyebilir.
    Eğer depresif özellikler hafif ve kısa süreliyse, örneğin kısmi bir istek azalması varsa, üzüntü biraz oluyorsa, diğer özellikler hiç yoksa, bir iki gün sürüp kayboluyorsa ilaç tedavisi düşünülmeyebilir. Ama günlerce süren ve yukarıda saydığımız pek çok özelliğin olduğu bir durumda ilaç tedavisinin eklenmesi gerekmektedir. Hafif depresif özelliklerin olduğu durumda da ilaç kullanımı iyi olabilir.
    Ama her durumda kişide depresif tablonun nasıl ve niye ortaya çıktığı araştırılmalıdır.
    Bunun bütüncül bir bakış açısıyla, kişinin yaşadığı olayları nesne ilişkilerini de kapsayacak şekilde yapılmasında yarar olduğunu düşünüyorum.
    Bazı depresyonlar kalp hastalığı , şeker hastalığı gibi tipik bir hastalık görünümü içinde ortaya çıkarken, bazı depresyonlar psikolojik bir tepki gibi ortaya çıkabilmektedir.
    Dolayısıyla tedavide ilaçların mı merkezi bir rolde olacağı yoksa terapinin mi merkezi bir rolde olacağını tablonun ortaya çıkış şekline bakarak anlamaya çalışmamız gerekmektedir.
    Psikiyatrik sağaltım (tedavi) de ilaç tedavinin yalnızca bir ayağıdır. Profesyonelin (Psikiyatrist, psikolog,sosyal hizmet uzmanı, hemşire, terapist vs) hastaya veya bir sorununu çözmek için gelen kişiye yaklaşımı çok önemli.Onunla nasıl ilişki kurduğu çok önemli.
    Kişinin kendi içindeki güçleri kendi yararı için kullanması profesyonel tarafından araştırılır ve birlikte bu iş için çaba harcanır.
    İnsanlar kendi sorunlarını ve çözümlerini basit bir şekilde görme eğiliminde oluyorlar.
    Ama insan ruhu karmaşık ve kolay anlaşılamayacak bir yapı.
    Dolayısıyla;
    “Benim aslında hiçbir şeyim yok ben sorunlarımı kendi kendime üretiyorum”
    demek, ben sorunlarımı görmek istemiyorum, bu halimle şu anda yaşamımı sürdürüyorum demek oluyor. Belki acı çekiyorum ama bir şekilde hayatım devam ediyor.
    Kişi şunu kabullenmekten henüz uzaktır;
    benim sorunlarımı ben kendi kendime üretiyor olsaydım bunu basit bir şekilde de çözerdim. Bu sorunlar aslında sandığımdan biraz daha karmaşık . Kendime yeni bir bakış açısıyla bakmalıyım. Bu bakış açısını nasıl elde edebilirim? Neden bazı şeyleri göremiyorum. Bu soruları kendinize soruyorsanız, artık soruna baştaki kadar uzak değilsiniz demektir.
    Bir uçurumun veya yüksek bir yapının üstünden geçerken “aşağı bakma” denir. Çünkü aşağıdaki derinliği görürseniz o anda bulunduğunuz zeminde yürümeniz zorlaşır.
    Ruhumuzda bu duruma benzer bir şekilde kendi içinde bir savunma oluşturuyor.
    Kendi derinliğimizi görmek istemiyoruz. Bunun belki bir yararı da var. İnsan sürekli kendi derinliğini görüp yaşayamaz. Sürekli bindiğiniz otomobilin nasıl karmaşık çalıştığını düşünemezsiniz. Sizin basit bir amacınız vardır, otomobili kullanırsınız.
    Demek psikolojik bir bakış açısıyla baktığımızda karşılaştığımız ilk zorluklardan biri bizim düşündüklerimizle karşımızdakinin düşündüklerinin aynı olmayışı.
    Bu insan ilişkileri için de genel bir durum değil midir?
    O zaman ne yapacağız?
    Winnicott ın çok sevdiğim bir cümlesini sizinle paylaşmak istiyorum.
    “terapide karşınızdaki kişinin savunmalarına saygı gösterin”
    Karşınızdaki insanın gerçekliği kurgulaması sizin kurgunuzdan farklı olabilir. Ama o kurguyu “bodoslama” kaba bir şekilde yok etmeye çalışmak, karşımızdaki insana yapacağımız bir kötülük olur.
    Aslında değişmesi gereken tek kişi terapi almaya gelen kişi değildir.
    Bu durumda sadece terapi almaya gelen kişi değil, terapist de bir değişimden geçmesi yaptığımız işin doğası gereğidir.
    Bu anlama süreci terapistin de önceden kestiremeyeceği süprizlerle doludur.

    Dr.Kubilay Boğoçlu
    Psikiyatri Uzmanı

    http://hastarehberi.com
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  2. #2
    amelia
    Guest

    Standart

    doktorların hastalara acıması bir yana da ben bazen doktorlarada acıyorum
    freddy nin kabusu gibi olmalı
    genelde psikiyatri uzmanlarının suratında donuk bi ifade oluyo ve olabildiğince kısa cümleler kuruyolar
    Konu amelia tarafından (05-06-2009 Saat 10:45 PM ) değiştirilmiştir.

Benzer Konular

  1. Bedensel hastalıklar ve psikiyatri (psikosomatik hastalıklar) .
    By 9 ŞUBAT in forum Somatizasyon Bozukluğu
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06-05-2009, 05:59 PM
  2. ßir çocuğun gözüyLe fakir oLmak ..
    By 9 ŞUBAT in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 02-02-2009, 08:37 PM
  3. Doktor Gözüyle Epilepsi ( Sara )
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Sağlık
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 23-01-2008, 03:14 AM
  4. Zührevi Hastalıklar:
    By Nefertiti in forum Sağlık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-01-2008, 08:42 AM
  5. Hastalıklar ve Depresyon
    By 9 ŞUBAT in forum Depresyon
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29-10-2007, 11:29 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •