Kullanılan teknolojiye göre internet üzerinden farklı şekillerde hastayla iletişim kurulabilmektedir. Teknik olarak telekonferans ya da videokonferans henüz yaygın olarak kullanılabilecek durumda olmamakla birlikte yakında mümkün olacak gibi görünmektedir. Avantaj ve dezavantajlar ya da teknik incelikler bunların herbiri için farklı olacaktır.
Online terapinin en önemli iki avantajı coğrafi, fiziksel ya da yaşam tarzına bağlı sınırlamalar olmadan terapiste ulaşabilmek ve pek çok hasta için psikiyatri ve psikoterapiye başvurunun önündeki en önemli engel olan mahrem bir konuyu bir başkasıyla yüz yüze konuşmaktaki güçlüğün internet ortamında ortadan kalkmasıdır. Dünyanın çeşitli yerlerindeki türkler hatta Türkiye’de küçük bir kasabadaki kişi bulundukları yerlerde türkçe konuşan bir terapist bulamadıkları için online terapileri kullanabilirler.
Yüz yüze psikoterapilerdeki teknik birikimlerimizi bir ölçüde online terapiye aktarmak mümkün gibi görünüyor. Psikanalitik psikoterapilerde abstinans (hastayı yoksun bırakma) temel kurallardandır. Klasik psikanalizde analist hastanın göremeyeceği şekilde oturur. Yazı ile iletişimde abstinans kuralını uygulamak daha kolay olacaktır. Psikanalitik psikoterapilerdeki abstinans (yoksun bırakma) yani terapistin hastanın istediğini vermemesi, diğer adıyla nötralite açısından bakıldığında özellikle chat ortamında bunu çağrıştıran iletişim özellikleri görülmektedir. Ancak görüşme odasında hasta hiç bir şey söylemeseniz ya da nötr kalsanız da sizin orada olduğunuzu ve dikkatinizin kendisinde olduğunun farkındadır. Hastayı dinlediğimizi elimizle ya da başımızla yaptığımız basit bir hareketle gösterir, yada hım hım deriz. İnternet ortamında ise bir yandan hastayı dinlerken diğer taraftan kahvenizi yudumlamanız ya da yanınızda bir başkasının görüşmeleri izliyor olabileceğini düşündürür. Chat yaparken ancak evet, seni dinliyorum, devam et, ... yazarak bunu gösterebiliriz, ancak hiç bir kelime yüzümüzdeki empatif ifadenin yerini tutamaz. Chat yapanlar bilirler, kısa bir süre sessiz kaldığınızda karşınızdaki ordamısın diye sorar aslında haklı olarak. Tecrübe ettiğim kadarıyla o sırada başka bir işle ilgilenmeyip ya da başka biriyle konuşmamak, kritik bir cümlede karşıya verilecek cevabı geciktirmemekle karşımızdakiyle ilgilendiğimizi göstermeyi başarabiliriz. Bu nedenle ister senkron ya da “anında senkron” olsun bütün dikkati tıpkı yüzyüze görüşmelerde olduğu gibi karşıya (bilgisayara!!) vermek gerekir. Psikanalitik psikoterapilerle karşılaştırmaya devam edecek olursak, internet ortamında aktarım çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Örneğin hasta terapistin fiziksel özelliklerini, evli olup olmadığını vs merak edebilir, yüz yüze görüşmeyi talep edebilir. Olumsuz aktarım da kendisini çok net olarak gösterebilir, örneğin görüşmeyi sonlandırmak bir tuşa basmak kadar kolaydır. Oysa görüşmeyi ve odayı terketmek o kadar kolay olmayabilir.
Psikoterapilerin temel koşulları terapistin hastayı dinleyebilmesi, eşduyum yapabilmesi, ilgilenebilmesi, yan tutmaması ve yargılamaması, esnek olabilmesidir. Bu temel koşulları bir ölçüde online terapilerde de gerçekleştirmek mümkün gibi görünmektedir.
Yüzyüze terapiyle devam edecek bir terapiye başlangıç olabilir.
Nasıl grup psikoterapisi bireysel terapiden farklı etkileşim olanakları sunuyorsa, online- terapi de yeni bir iletişim biçimi olacak ve teknik olarak gelişecektir.
devamı alttadır.
Yer imleri