Sayfa 1/3 123 SonSon
21 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Sınav Kaygısını Kimler, Neden Yaşıyor?

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısını Kimler, Neden Yaşıyor?

    Derslere katıldınız, bütün ödevlerinizi yaptınız, çok iyi çalıştınız ve gerekli materyali elde ettiğinizi düşünüyorsunuz. Ama sınav günü gelir… Vee aniden donar kalırsınız, aklınızdan bütün bilgiler silinmiştir ya da o kadar sinirlisinizdir ki sadece bir gece önce yanıtlarını çok iyi bildiğiniz o soruların yanıtlarını bile toparlayıp veremezsiniz.

    Eğer bu söylediklerimiz size çok tanıdık geliyorsa sınav kaygısı denilen durum söz konusu olabilir-bu durum insanların bir sınava girmelerine yakın zamanda ortaya çıkan sinirlilik halidir.

    Bir sınavdan önce biraz sinirli ve stresli olmak oldukça normaldir. Herkesin yapmakta olduğu gibi. Belli ölçüde merak seviyesindeki kaygı sınavda performansınızın zirvede olması için size yardımcı olur. Fakat bazı insanlar için bu normal kaygı çok daha yoğun seviyede olmaktadır. Hatta sınavdan önce sinirlilik seviyeleri o kadar yüksek oluyor ki bu onların performans ve konsantrasyonlarını ciddi şekilde olumsuz etkiliyor.

    Sınav Kaygısının Nedeni Ne?

    Bütün kaygı durumları stresli bir olgunun önceden duyulan merağa karşı tepkidir. Bütün diğer kaygı türleri gibi sınav kaygısı da vücudu ve aklı etkiler. Stres altındayken, vücudunuz tehlikeye hazırlıklı olması açısından “adrenalin” denilen bir tür hormon salgılar. Bu, terleme, klap çarpıntısı ve hızlı nefes alma gibi fiziksel reaksiyonlara neden olur. Bu hisler yumuşak ta yoğun da olabilir.

    Olabileceğini düşündüğünüz kötü şeylere odaklanmak ta sınav kaygızını tetikler. Örneğin, zayıf almaktan endişe duyan kişi “Her şeyi unutursam ne olacak?” ya da “Ya sınav çok zorsa!” gibi düşüncelere kolaylıkla kapılabilir. Sınav kaygısı yaşayan insanlar fiziksel tepkileri konusunda da stres yaşarlar. Örneğin onlardan “Aman Allah’ım ellerim nasıl titriyor…” ya da “Kusarsam ne olacak” gibi cümleleri duymanız oldukça muhtemeldir. Sınav kaygısı hain bir döngü içerir. Kişi ne kadar çok kötü düşüncelere odaklanırsa kaygı o kadar artar. Bu insanın daha kötü hissetmesine neden olur ve bu yüzden kafası pek çok karmaşık korkularla bezenir bu da doğal olarak sınavdaki başarının daha kötü olmasına yol açar.

    Kimler Sınav Kaygısı Yaşamaya Daha Eğilimlidir?
    Normalde de kaygı seviyeleri çok yüksek olan ve mükemmeliyetçi kişiler sınav kaygısı sorunlarını daha şiddetli yaşarlar. Bu özelliklere sahip kişiler hatalarını kabul etmekte zorlanırlar ya da en iyi skordan daha düşük almayı kaldıramazlar. Sınav kaygısı bu tür durumlarda büyür.

    Sınavlara yeterince hazırlanmamış ama iyi notlar almak isteyen öğrenciler de sınav kaygısı yaşar. İnsanlar birkaç sebepten ötürü sınavlara hazırlıksız hisseder: Yeterince çalışmamışlardır, çalışma materyalini zor bulmuşlardır ya da muhtemelen bir gece önce iyi uyumadıkları için yorgun hissediyorlardır. (kısaltılmıştır.) (Kaynak: Dönüşüm Konağı)

    Yazar: Dr. D’Arcy Lyness
    Çeviri: Şule Can
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  2. #2
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısı Yaşadığımı Nasıl Bilebilirim?

    Bir sınav için haddinden fazla kaygı duyulması sınav kaygısı olarak adlandırılır. Bir sınava hazırlanırken belli oarnda kaygı hissetmeniz oldukça doğaldır. Daha doğrusu biraz kaygı sizi motive edeceği gibi çalışmanız için yardımcı da olur. Ancak çok fazla kaygı çalışmanızı engeller. Test ya da yazılı sınav için hatırlamanız veya öğrenmeye gerek duyduğunuz şeyler de zorluk yaşamaya başlayabilirsiniz. Dahası, çok fazla kaygı sınav boyunca da performansınızı engelleyebilir. Yani bildiğinizi gösterme açısından zorluklar yaşayabilirsiniz.
    Eğer aşağıdakilerden dört ya da daha fazlasına EVET cevabını verirseniz muhtemelen sınav kaygısı sorununuz vardır:
    1.Sınav için çalışmaya başlamakta zorlanıyorum.
    2.Sınava çalışırken, dikkatimi dağıtacak çok fazla şey buluyorum.
    3.Ne kadar çalışırsam çalışayım sınavda düşük yapacağım beklentisi içinde oluyorum.
    4.Sınav olurken terleme, karın ağrısı, baş ağrısı, nefes almada zorluk ve kaslarda gerginlik gibi fiziksel rahatsızlık yaşıyorum.
    5.Sınav olurken, direktifleri ve soruları anlamakta zorluk çekiyorum.
    6.Sınav olurken, düşüncelerimi organize etmekte zorlanıyorum.
    7.Sınav sırasında beynim bomboş oluyor, hiçbir şey hatırlamıyorum.
    8.Sınav olurken, aklımın farklı şeylere yöneldiğini görüyorum.
    9.Ödevlerde ya da derslerdeki performanslarımdan, sınavlarda daha düşük skorlar alıyorum.
    10.Sınavdan sonra sınav süresince hatırlayamadığım bilgileri hatırlıyorum.

    Bilişsel uzmanlık kazanmak için materyalinizi çok iyi bilmelisiniz, böylece sınava kendinize güvenerek girebilirsiniz. Pozitif tutumlar içinde olmaya özen gösterin. Unutmayın sınavda gerçek performansınızı sergileyebilmeniz için sınav kaygısını yenmek durumundasınız.
    (Kaynak: Dönüşüm Konağı)

    Orijinal Metin:
    Çeviri: Şule Can
    Konu Selina tarafından (27-11-2012 Saat 08:05 AM ) değiştirilmiştir.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  3. #3
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısının Kaynaklarını Tanımlayabilme

    En basit bakışla sınav kaygısının sebebi eksik hazırlanmaktır. İyi hazırlanmadığınızın bilincinde olmak yüksek düzeyde kaygı ve strese neden olur. Şanslıyız ki, kaygınızı azaltma amacıyla kanıtlanmış çalışma staratejilerine başvurmanız ve bunları uygulamanız bir tür çözüm teşkil eder. Bu metot diğer sınavda hazırlanmak için elinizden gelenin en iyisini yaptığınızın bilincinde olmanız konusunda yardımcı olacak. Bu tip bir sınav kaygısı oldukça yaygındır ve genelde hızla üstesinden gelinir.

    Ancak sınav kaygısının daha karmaşık durumları da yaygındır. Kaygının bu türleri kişinin kişisel duyguları, tecrübeleri ve inançlarıyla yakından bağlantılıdır. Bu daha karmaşık türlerin arasında en yaygın nedenler üç kategoriye ayrılır: başarısızlık korkusu, çaresizlik hissi ve benlik değerine tehdit.

    Başarısızlık korkusu: Kaygı pek çok farklı kaynaktan beslenebilir. Ailenizin ya da arkadaşlarınızın beklentilerini karşılayamayacağınız için endişe duyuyor olabilirsiniz. Ya da düşük notlar alarak kendi kendinizi utandıracağınızı düşünüyorsunuz. Belki de sınavın bursunuzu finansal yardımı veya sigorta yardımlarını keseceğine inanıyorsunuz. Yani bireysel bir sınavın etkisini bütün hayatınıza, kariyerinize ve hayat başarınıza yayarak abartıyorsunuz.

    Çaresizlik hissi: Öğrenciler kendi davranış şekilleri ve sınan sonuçlarıyla aralarında bir iletişimsizlik yaşarlarsa ortaya çıkabilir. Öğrenciler o sınava yeterince hazırlanmadıkları gerçeğini kabul etmek yerine düşük performanslarını sınavın zorluğuna, öğretmenin yetersizliğine ve kendi kontrolleri dışında oluşan diğer etkenlere bağlamaktadırlar. Bu suçu dışarda arama davranışı kendilerini çaresiz, kontrol dışı ve kaygılı bir kurban gibi hissetmelerine neden olmaktadır. Sonuç olarak, değerli zamanlarını kendi tahminlerini işlemekle harcamakta ve “her halükarda işe yaramayacak” inancıyla çalışmamaktadırlar.

    Benlik değerine tehdit: Benliğe tehdit ve artan sınav kaygısı notlara çok önem vermekten de kaynaklanır. Bazı öğrenciler ısrarla benlik değerlerini A-B-C-D-F standartlarına göre ölçmektedirler. Öz saygılarını notlarıyla eşdeğer görmekte ve yetenekleri konusunda nagatif hisler üretmektedirler.

    Bu düşük öz saygı, çaresizlik ve başarısızlık kendilerini genelde “olumsuz self-konuşma” olarak gösterir. Olumsuz self-konuşma, öğrenciler bilinçsizce kendi inançları ve koşulları hakkında olumsuz düşünceleri geliştirerek sınav kaygılarını arttırmaları anlamına gelir. “bu sınıftan nefret ediyerum.”, “Bunu hayatta yapamam!”, “Bu sınavdan kalacağım.”, “Öğretmen berbat, adil olmayan sınavlar yapıyor.” Şeklindeki olumsuz düşünceler başarıyı bozguna uğratan ve kaygıyı arttıran tonları yaratan düşüncelerdir. (Kaynak: Dönüşüm Konağı)


    Çeviri: Şule Can
    Konu Selina tarafından (27-11-2012 Saat 08:06 AM ) değiştirilmiştir.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  4. #4
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısını Devam Ettiren Akılcı Olmayan İnançlar

    Başarısızlık Korkusu
    Toplumumuzun değerler sistemi başarı arzusunun içine nüfuz edildiği bir konumdadır. Şüphesiz, kişi hayatında birçok tatmin ve ödül kazanır. Ancak başarıya bütün yürekleriyle abone olan çoğu insan sınav gibi unsurlarda o kadar kaygı yaşıyorlar ki normal performanslarının da altına düşüp kendilerini bozguna uğratıyorlar. Yüksek motivasyona sahip bütün insanlar sınav kaygısı yaşamazlar ancak onlarda şöyle önemli bir fark vardır: “Başarmalıyım!”

    Sınav kaygısını tartıştığım öğrencilerime “Neden başarmak zorundasınız?” sorusunu sorduğumda genelde şaşırmaktalar. Sorunun boş ve alakasız olduğunu düşünüyorlar çünkü başarı ihtiyacının çok çalışmaktan geldiğine inanıyorlar. “Ben bu sınavı geçsem de kalsam da bir fark olmayacağını mı söylüyorsunuz?” şeklinde yanıtlıyorlar. Bunun yüksek düzeyde arzu edilebilir bir durum olduğuna ikna etmeye çalışıyor ve kendi ilgi alanları içerisinde ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını söylüyorum ancak “başarmak zorundayım” gibi bir ifadenin doğal sonucu şu olacaktır: Eğer yapamazsam, buna katlanamam… Çünkü…”

    Tehdit başarısızlığın gerçek hayattaki sonuçlarının gerçekçi bir değerlendirmesi mi? Eğer öyleyse kişi yeterince hazırlanıp çalışabilir ve kişinin yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda amaçlarını şekillendirebilir.
    Tehdit, başarsısızlığın sonuçlarına kişisel bir değerlendirme almış olmanızdan kaynaklanıyor olmasın? Öyleyse gelin şu “Başarmak zorundayım” talebinin sonuçlarını inceleyelim.

    Kendini Aşağılama
    “Başarmak zorundayım” ifadesi kişisel olarak yargılanmamı gerektiren bir performans kıstası olduğunu ima eder. Ben bu sınavda kalırsam değersiz bir insanım mesajını içerir.

    Tanım itibariyle “başarısızlık” başarısız olma sanatı içinde kişinin yüksek yetenek göstermesi ve sabit başarısıdır. Bu söz konusu olduğunda sınav kaygısı yaşayan insanlar kalma diye bildikleri şeyi yapacaklarına dair öngörülerde bulunurlar. Kendi kendine gerçekleşen kehanetler olarak ortaya çıktığında kaygıları devam eder onların akılcı olmayan başarı talepleri kurtarılır fakat kendilerini bozguna uğratan davranış devam eder. Kendilerine şunları kanıtlarlar:
    •Kaygıları doğrulanmıştır;
    •Onlar artık değersiz insanlardır.
    En önemlisini bertaraf ederler: Kişisel yani kendi değerlerini.

    Ama aslında gerçekten başarısız insan var mı? Ya da birey olarak kişinin değeri bir sınavın sonucuyla ölçülebilir mi? Peki sürekli olarak ingilizcede 'A' alıpta matematikte 'C' alanlar ne olacak? Bu insanlar ingilizceyi iyi yapan fakat matematikte ‘toplumu onurlandırma’ konusunda şüpheliler mi? Ya da farz edin ki ikisinde de zayıf bir performans gösteriyorlar. İnsan olarak nasıl değerlendirilecekler? Basit mantıkla ne yetenekli ne de akademik çalışmada eğilimi olan biri şeklinde mi düşüneceğiz? Peki, kendi değerleri ne olacak? Kişisel değer insanoğluna mirastır ve tartışılamaz.

    Şimdi, bu bazı kişilerin inandığı gibi boşvermişlik ya da çaba harcamamayı doğrulayan bir reçete değil. Eğer kişi başarmak zorundayım gibi mantıksız talepleri yerini “ Benim elimden gelenin en iyisini yapmam benim ilgim ve isteğimdir.” bırakırsa o zaman mantıklı ve akıllıca bir başlangıç öne çıkar.

    Mükemmeliyetçilik
    Her durumda kesinlikle mükemmel olmak isteyen kişiler vardır. Onlar her zaman sınıfının en başında olmalı; en iyi kolej veya üniversiteye girmeli; bitirme çizgisine varan ilk kişi her zaman onlar olmalılardır. Parlayan kişi imajını devam ettirmekle ilgilenirler. İstediklerinden daha azını gerçekleştirmek onlarda başarısızlık anlamına gelir. Başarısızlık tanımı onlar için mükemmelden daha az olandır. “Bir hata yapabilirim ve bu çok kötü olur.” Mükemmeliyetçilik sıklıkla zeki ve yetenekli çocukların düşüşüne yol açar.

    Mükemmeliyetçi istekler çok iyi olan öğrenciler tarafından bile karşılanamaz. Ve karşılanmadığı zaman birey suçluluk duygusuyla tepki verir. “Bunu yapabilmeliydim! Ne kadar aptalım!” gibi. Gerçekçi olmayan taleplerde başarısızlık ya da hata korkusu o kadar yüksek bir kaygıyla sonuçlanır ki kişi hata olasılığından dolayı performansı sergilemekten tamamen kaçar. “ Bir hata riskini almaktansa hiç denememek daha iyi.” Aynı zamanda suçluluk duygularını mahvederek kendilerini aşağılamaya yönelirler: “ …bu yüzden ben değersiz bir kişiyim.”

    Onaylanma İhtiyacı
    Farz edelim ki sınav kaygısı yaşayan biri başarmak zorunda olma hissinden kurtuldu ve başarısızlık yaşamasına rağmen hala değerli olabileceğini düşünüyor. “Evet, ben kaldım ve insan olarak hataya düşebilirim. Başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen kendimi değerli hissediyorum. Ama diğerleri beni öyle kabul edecekler mi? Ya beni okula göndermek için o kadar emek sarfeden annemle-babam? Benim hakkımda ne düşünecekler? İtiraf etmeliyim ki, bazen diğer insanların onayını almak sevilmek arzu edilebilir. Ama her zaman başkalarının onayını kazanabilmek mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. Arkadaşlarınızla ve ailenizle iyi ilişkiler geliştirmek için tercih edilebilir. Fakat bu şiddetli gereksinim ile aynı şey değildir. “Eğer başaramazsam, beni sevmeyecekler, ben değersizim.” gibi istekler mantıksızdır daha doğrusu akılcı değildir.

    Bu akılcı olmayan nosyondan kurtulan kişiler daha az kaygı ve özgürlük ile kendilerini yaptıkları işe verirler. Gelecek sonucun sadece ulaşılacak hedefi etkileyeceğinin ve kendi değerlerini ve insan ilişkilerini etkileyemeyeceğinin bilincinde olarak hareket ederler.

    Sınav Kaygısı Üzerine Kaygı Duymak
    Bu çift bir beladır. Sınav fobisi olanlar bir sınavla karşı karşıya kaldıklarında yalnızca o sınav kaygısını yaşamakla kalmıyorlar aynı zamanda kaygıyı yaşadıkları için de kaygı yaşıyorlar. “Biliyorum, sinirli olacağım. Hep böyle oluyor. Bu hislerden kaçamıyorum.” gibi.
    İnsanlar bir şeyi yapmaktan kaçamadıklarını söyledikleri anda çaresizlik, umutsuzluk, kendine acıma ve garanti başarısızlığı temellendirmiş olurlar. Sonuç, yine kendini aşağılama ve depresyondur.
    (Kaynak: Dönüşüm Konağı)

    Yazan: Dr. Rose Oliver Çeviri: Şule CAN

    http://www.donusumkonagi.net
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  5. #5
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısıyla Barışmak

    Sınav kaygısı yaşadığınızı mı düşünüyorsunuz? Çoğu öğrenci okul hayatı boyunca sınav kaygısını tecrübe eder. Bazıları çoktan seçmeli sınavları çok zor bulurken bazıları uzun yanıtlı deneme türü sınavları zor bulur. Pek çok öğrenci evde final testlerini yapma ya da dönem ödevleri hazırlama özlemi duyarken bazıları kendi kişisel görüşlerini yazmakta veya bir arşatırma ödevi yapmaktan dolayı ciddi kaygı duyar. Zorluk çektiğiniz veya ciddi kaygı duyduğunuz alan her ne olursa olsun araştırmalar stresinizi hafifletmek için bir şeyler yapılabileceğini gösteriyor.

    Kaygı hakkındaki en yaygın yanılgı kaygının çok kötü olduğu ve kesinlikle ondan kurtulmanız gerektiğidir. Derin bir nefes alın, çünkü şimdi sınav kaygısını değiştirme konusunda size söyleyeceklerim ondan kutulmanız için değil ama onu anlamak ve daha kontrollü hissetmeniz için olacaktır. Kaygının en yakın arkadaşı ‘kaçınma’dır. Kaygıdan ne kadar çok kaçmaya çalışırsanız o kadar fazla büyüyecektir. Ne kadar çok kaygınızı anlamaya başlar ve ona göre perspektifler kazanırsanız o kadar az yolunuza engel olacaktır.

    Kaygının dört değişik parçası vardır:
    •Bilişsel: Her hangi bir olay esnasında ya da olayın öncesinde aklınızda dolaşan bütün düşüncelerdir. (Örneğin; bu testten ‘A’almalıyım, ben başarısızım… gibi).
    •Duygusal: Kaygılı olayda yaşadığınız bütün duygulardır. (utanmak, hayal kırıklığına uğramak, mutlu veya sinirli.)
    •Davranışsal: Genelde stresli ve kaygılı olduğunuz zaman vücudunuz farklı hareket eder.( daha hızlı yürümek, parmakları sıraya vurmak ya da çıtlatmak).
    •Fiziksel: son olarak ta vücudunuz kaygınıza fiziksel olarak tepki verir. (terleme, ağız kuruluğu, diyare, kalp çarpıntısı… gibi).

    Kaygının biyolojik kökleri vardır. Fonksiyonel olabilir. Kaygı bir hayvanı bile zararlı durumlardan kurtarmaya teşvik eder ve güvenliliğe iter. Kaygı garip bir olgu değildir bizim yarattığımız bir şeydir. Yaygın senaryolar şu şekilde olabilir: sınavdan önce; “ben o kadar aptalım ki bu sınavı yapamam.” Sınav sırasında: “yerinizde rahat duramazsınız, terler boşanır.” Sınavdan sonra: kendimden nefret ediyorum, neden çalışmadım, bu gezegende olmayı bile haketmiyorum, insanlar beni ciddiye almayacak." Kendi senaryonuzu yazın ve gerçek anlamda kaygı hissettiğiniz zamanları düşünün, tamamen o ana gidin ve o anı yazın. Rahatlayın.

    Benim yazdığım senaryo duyguları içermiyor. Genellikle insanlar senaryolarını yazarken dört parçadan birini saf dışı bırakıyorlar. Senaryonuza geri dönün ve eksik yerleri doldurun. “Kendimden nefret ediyorum” dediğinizde nasıl hissettiniz? Ya da stresten yerinde duramadığınızda? Kaygıda davranış, düşünce ve duygu döngünüzü ne kadar iyi anlarsanız, başarıya o kadar kolay adaptasyon sağlar ve müdahale edebilirsiniz.

    Bazı temel ipuçları:
    1.Kaygı probleminiz varsa kafein almayın. Kafein, kaygı belirtilerini arttırır.
    2.Bütün fizyolojik, davranışsal, duygusal ve zihinsel tepkileri, belirtileri içeren kaygı haritanızı oluşturun ve oluşumuna göre sıralayın.
    3.Stresiniz hakkında insanlarla konuşun. Zihinsel sağlık uzmanlarının size çok yardımcı olabileceğini untmayın. Acı çekmeniz için hiçbir sebep yok!
    4.NEFES ALMAYI HATIRLAYIN! (Kaynak: Dönüşüm Konağı)


    Yazar: Julie King (Üniversite Danışmanlık Merkezi)
    Çeviri: Şule Can
    Konu Selina tarafından (27-11-2012 Saat 08:06 AM ) değiştirilmiştir.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  6. #6
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısı ile Başa Çıkabilme

    Sınav kaygısı üzüntü, korku veya endişe sonucunda sınav sırasında ya da sonrasında yaşanan rahatsızlık durumudur. Hemen herkes belli ölçüde kaygı yaşar. Fakat kaygı bazı öğrencilerin öğrenme sürecini ve sınav olma durumuna o kadar çok müdahale ediyor ki notları ciddi şekilde kötü etkileniyor.

    Buna karşı ne yapılabilir?
    Şanslıyız ki kaygının performansımızı etkilemesinden kaçınabiliriz. Önemli olan onu hayatınızdan tamamen elemeyeceğinizin farkında olmanızdır. Kaygıyı yalnızca başedilebilir bir ölçüye indirebilirsiniz.

    Sınava hazırlanmak savaşın yarısını kazanmaktan fazlasıdır. Bütün derslerinize katılın ve ne bilmeniz gerektiğini ayrıca sınavın ne zaman yapılacağını tam olarak öğrenin. Çalışmaya devam edin böylece sınavlar için “sürünmekten” kurtulabilirsiniz. Çalışma alışkanlıklarınızda daha etkili olun. Öyle bir program yapın ki boşa harcadığınız zamanlarınız çalışma programınıza dâhil edilebilsin. Konsantrasyonu sağlayabileceğiniz yerde çalışın ve bütün dikkatinizi çalışmaya verin. Okuma şeklinde çalışırken şu metodu kullanın: (araştır, sorgula, oku, alıntılar yap, notlar al, gözden geçir). Nasıl iyi not alınabileceğini öğrenin. Dersten hemen sonra notları gözden geçirin ve düzenli olarak tekrar edin. Bazı özet kâğıtları ve çizelegeler yapın. Kendi kendinize sorun: Önemli bilgi ne demek? Motive olmuş, çalışmaya istekli sınıf arkadaşlarıyla çalışmak genelde faydalıdır ve size yardımcı olabilir. Bir çok kuruluşun okuma ve yazma merkezleri ya da test tekniklerini öğreten yerleri vardır test çözme becerilerini edinmek için bir süre onlardan da yardım alabilirsiniz. Genel anlamda, etkili çalışma alışkanlıkları olan planlı ve özgüvene sahip öğrenciler kendilerinden daha düşük alan öğrencilere göre çalışmaya daha az zaman harcamaktadırlar. Çünkü programlı ve verimli çalışmak daha etkilidir.

    Özgüveni Nasıl Sağlayacaksınız?
    Kendi kendine konuşma: Araştırmalar sınav kaygısı taşıyan öğrencilerin iç konuşmalarının genelde oldukça olumsuz ve bozguna uğratıcı olduğunu göstermektedir. “Bu sınıftaki herkes benden daha zeki ve hızlı.” Sınavlarda her şey birbirine giriyor, karıştırıyorum.” “eğer bu sınavdan iyi almazsam, bu dersten çakacağım.” “Bu sorular hileli sorular.”

    Kendinize neler söylediğinizin farkında olun. Negatif düşüncelerinizi sıklıkla yazmaya ve daha sonra kendi içinizde onları tartışarak çürütmeye çalışın ve tabii ki bunu pozitif bir ifadeyle yer değiştirin. Kendi olumlu ifadelerinizi tekrar etmek aklınızı başarısızlık yerine başarıya programlamanıza yardım edecektir. (Kaynak: Dönüşüm Konağı)

    Yazarr. Barbara Probert
    Dr. Jaquelyn Liss Resnick
    Çeviri: Şule Can

    http://www.donusumkonagi.net
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  7. #7
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısıyla Baş Etme Yolları

    Sinavla ilgili kaygimizi azaltmak için iki türlü çalisma yapabiliriz. Bunlardan ilki zihinsel digeri bedensel uygulamadir.

    A-) ZIHINSEL UYGULAMALAR

    Zihinsel uygulamalar yapiyoruz çünkü kaygimiz ve heyecanlanmamiza neden olan duygular düsüncelerimizle sekilleniyor. Kaygimizi azaltmak için degistirmemiz gereken düsünceler sunlardir;
    Üniversite sinavi hayatta mutlu olmaya, basarili olmaya giden yollardan sadece biridir.
    1- Üniversite sinavi hayatta basarili ve mutlu olabilmek için tek yoldur. Böyle bir düsünceye sahipsek, kaygimizin artmasi muhtemeldir. Mantikli bir sekilde düsünürsek, üniversite sinavi bizi hayatta basariya ve mutluluga götüren yollardan sadece biridir. Tek seçenek degil. Üniversite sinavini kazanamamis ancak hayatta basariyi ve mutlulugu yakalamis milyonlarca insan var. Üniversiteyi kazanamasak da farkli alanlarda mutlu ve basarili olabiliriz.
    2- Sinavi kazanmak zorundayim. Sinavi mutlaka kazanmaliyim. Sinavi kazanmak bir istek ve seçim meselesidir. Mutlaka basarmaliyim, "su okula gitmeliyim " gibi düsünceler yerine "sinavi kazanmak istemiyorum, su okula gitmek istiyorum " seklinde düsünmeliyiz. -meliyim - maliyim seklindeki ifadeler düsünceleri istek olmaktan çikarip, yasa haline getirir. Yasalarda bir kesinlik vardir. Oysa bir istegi yerine gelmeyen bir kisinin baska bir istegi yerine gelebilir.
    3- Kazanmazsam mahvolurum, hapi yutarim, komsularin yüzüne nasil bakarim, ailemin yüzüne nasil bakarim, çok korkunç olur. Bu gibi düsünceler kesinlikle gerçekle iliskisi olmayan düsüncelerdir ve bize olumlu yönde hiç bir katkisi yoktur. Daha çok olumlu yönde düsünmeye çalisin. Geçmisteki yaptiginiz güzel ve basarili isleri düsünün. Okul yillarinda aldiginiz basarili sinav sonuçlarini, iyi yaptiginiz isleri düsünün. Ben aptalim, ben zaten hiç bir seyi beceremem demeyin. Bu tip düsünceler hem sizi amacinizdan uzaklastirir, hem de hem endiselendirir.
    4- Sinav sonucu benim iyi ya da kötü oldugumu gösterir. Sinav sadece bir bilgi sinavidir. Bu nedenle ögrencinin ilgi, yetenek ve çalisma aliskanliklariyla kazanmis oldugu bilgilerin degerlendirmesidir. Kisiliginizin degerlendirilmesi degil. Sinav basarinizla kisilik degerinizi es görmeyin. Sinavlarda uygulanan testler; kisilik testler olmayip bilgi ve basari testleridir.
    5- Sinavi kazanamamak her seyin sonu olur. Bu hatali bir düsünce yapisidir. Mantikli bir sekilde sinavi kazanma sansiniz çok yüksek bile olsa, kendinize bir baska amaç düsünün. Bu amacin hayatiniza neler kazandiracagi üzerinde durun. Sinavda basarili olarak, esas amaciniza ulasmak birinci tercihinizdir. Basarili olamadiginiz taktirde yöneleceginiz ise ikinci tercihiniz olacaktir. Biz sizin birinci tercihinize yerlesmenizi istiyoruz. Ancak ikinci tercihinize yerlesmekte dünyanin sonu degildir. Eger bu düsünceyi içinize sindirebilirseniz gayretiniz ve çalisma isteginiz azalmayacak ancak elinizi kolunuzu baglayacak siddetteki sinav stresinde kurtulmus olacaksiniz.

    B-)BEDENSEL UYGULAMALAR

    SOLUNUM EGZERSIZLERI
    BEDENI KONTROL ETME YOLUNDA BIRINCI BASAMAK : SOLUNUM KONTROLÜ

    Nefes Almayi Ögrenmek:

    Otonom (kendi kendine çalisan) organlarimiz oldugunu biliyoruz. Kalbimizin vuruslari, kan basincimiz, beden sicakligimiz bu sisteme örnektir. Bu organlar veya fonksiyonlar bizim dogrudan denetim ve istegimiz disinda çalisir. Ancak, egitim ve egzersizle bu organ ve fonksiyonlari kismen veya bütünüyle kontrol altina almak mümkündür.
    Bedeni konrol etme yolundaki ilk adim solunumu kontrol etmektir. Çünkü solunum bir yönüyle, istedigimiz zaman nefes aldigimiz, istedigimiz zaman nefesimizi tuttugumuz için, irademizle yönlendirdigimiz bir faaliyettir. Ancak diger taraftan solunum, beyin sapindaki bir merkez tarafindan kandaki oksijen ve karbondioksit dengesine göre bütünüyle otonom (kendi kendine) olarak yürüyen bir faaliyettir.
    Otonom faaliyetleri kontrol etmeye , "solunumu kontrol etmekten" baslamak gerekir. Ayni zamanda dogru ve derin nefes almayi ögrenmek, gevsemeyi ögrenmek yolunda atilan en önemli adimdir.
    Nefes almanin kendisi bir gevseme yolu oldugu gibi, bütün gevseme egzersizleri içinde, egzersizin bir parçasi olarak da kullanilmaktadir. Ayrica nefes egzersizleri günlük hayatin akisi içinde uygulanmasi en kolay egzersizdir.

    Derin nefes almanin önemi nedir ?

    Dogru ve derin nefes almanin kendisinin dogrudan damarlari genisletme ve kanin (dolayisiyla oksijenin) bedenin en uç ve en derin noktalarina kadar ulasmasini saglama özelligi vardir. Panik atak sirasinda kan beden yüzeyinden içeri çekilir ve yüzey sicakligi düser (el ve ayaklarda soguma). Hem stres tepkisinin biyokimyasal maddeleri, hem de gevsemenin biyokimyasal maddeleri bir arada bulunamaz. Bu sebeple dogru ve derin nefes alarak saglanan degisiklik, özellikle kayginin da dahil oldugu birçok durumda baslayacak olan (veya baslamis olan) tepki zincirini kirmakta veya kayginin siddetini azaltmaktadir.

    Iyi nefesin özellikleri:

    Iyi nefes agir, derin ve sessiz olmalidir. Bunun içinde denge, ölçü ve uyum gerekir. Iyi bir nefes yavas olarak burundan alinir, sessiz olur ve akcigerin bütününü doldurarak diyaframi asagi iter.
    Endüstrilesmis ve sehirlesmis toplumlarda yasayan insanlarin büyük çogunlugunun cigerlerinin dörtte birini veya beste birini kullandiklari saptanmistir. Nefes egzersizlerinden amaç, akcigerin bütününü kullanmaktir.
    Akcigerinizin üçe bölünmüs oldugunu düsünün. Derin, tam bir nefes, diyaframin asagi hareket etmesi ve akcigerin en alt bölümünün havayla dolmasiyla baslar. Daha sonra orta bölüm havayla dolar ve gögüs genisler. Son olarak da akcigerin üst bölümü dolar ve omuzlar hafifçe kalkabilir.
    1.) Nefes alma egzersizine baslamadan önce sag avucunuzu göbeginizin hemen altina, sol elinizi gögsünüzün üstüne (gögüs hizasina) koyun ve gözlerinizi kapatin.
    2.) Nefes almadan önce cigerinizi iyice bosaltin. (nefesi verirken cigerler zorlanmamali ve nefes itilmeden kendiliginden çikmali.)
    3.) Ciger kapasitenizi hayali olarak ikiye bölün ve "biir" , "ikii" diye içinizden sayarak cigerinizin bütününü doldurun. Kisa bir süre bekleyin, "bir-iki" diye diye sayarak, nefesinizi aldiginizin iki kati sürede bosaltin. Sag eliniz gögüs kemikleinizin, hareketli bir köprü gibi, yana dogru açildigini hissetmeli. Yine bir nefes almadan iki saniye bekleyin .
    Ikinci ve üçüncü maddede yazilanlari tekrarlayarak bir derin nefes daha alin ve verin. Egzersizi bir kere daha tekrarlayincaya kadar mutlaka en az 4-5 normal nefes alin. Eger derin nefes almaya devam ederseniz bir basdönmesi hissedebilirsiniz.

    RELAKSASYON EGZERSIZLERI

    Gevseme bedeninizdeki gerilimden sistematik bir sekilde, kurtulmaktir. Derinlemesine gevsediginizde, motivasyonunuzu ve dikkatinizi yogunlastirmayi yitirmeyeceksiniz. Tam tersine bedeninizin neresinde en çok gerilim tasidiginizin farkina varip, bu kaslari nasil gevsetebileceginizi ögreneceksiniz. Hatta, derinlemesine gevseme için yapilan düzenli alistirmalar enerjinizi ve üretkenliginizi artiracaktir.

    ÖGRENCILERE ÖNERILERIMIZ

    Zamaninizi Planlamaya Çalisin:

    Kaygi zaman düzensizliklerine yol açar ve bu da kaygiyi daha da arttiran sonuçlara neden olur. Bunu kirmanin yolu zamani düzenlemektedir. Sinav öncesi telasla bir seyler okuma, veya baska aktiviteler gösterme yerine normal ritminizi korumasinda yarar var. Sabah zamaninda kalkmak yapilacak isleri listelemek, programli olmak yaralidir. Ek isler üstlenmekten kaçinmaliyiz.

    Hareket Bozukluklarina Karsi Koymaya Çalisin:

    Gerginlik bizi asiri hareketlilige veya donukluga itebilir. Sinavin çok yaklastigi günlerde beklenilen tersine daha çok ders çalismak yerine; fizik aktivitelerini arttirmak, eglenceli sporlara zaman ayirmakta yarar var. En iyi aktivitelerden biri yürümektir. Her gün en az yarim saat yürümek iyi gelebilir.

    Kaygiya Karsi Hosluklar Yaratmaya Çalisin:

    Negatif duygularin karsisina pozitifleri koymak önemli bir yöntemdir. Zevk aldigimiz seylere ve hobilerimize hafta içinde en az birkaç saat ayirmaliyiz. Sinema yada açik havaya çikmak gerginligi azaltir. Enerjiyi ve olumlulugu artirir.

    Ekstra Sorunlardan Kaçinin:

    Çatismalardan kaçmak, sorunlari ertelemek, sinav stresinize baska stresler eklememek önemlidir.

    Beslenmenize Dikkat Edin:

    Beslenme düzeni önemlidir. Sekerle kaygi arasindaki iliski anlatilacaktir. Sekerli gidalari asiri almak yerine düzenli beslenme. Düskünlügü olanlarin sinirli çikolata ve bunu gibi sekerli gidalar kullanmalari ögütlenir. Rejim yapmak, tersine asiri beslenmenin yarari olduguna inanmak yersizdir. B vitaminin kullanilmasi yararli olabilir. Seker oynamalarini kontrol eder. Yorgunluk hislerini azaltir.

    Bedeninize Önem Verin:

    Uzun çalisma saatleri ve artan zaman baskisi sonucunda bazi ögrenciler sartlari daha fazla zorlayarak çalisma sürelerini arttirmak için bazen kahve çay gibi uyarici maddeleri ya da bazi ilaçlari kullanmaktadirlar. Bu tür uyaricilarin ilk bastan çalisma süresini artirdigi görülebilir. Ancak zaten sinav kaygisi sebebiyle üst düzeyde uyarilmis olan sinir sistemimizin bir de bu tip uyaricilarla uyarilmasi dogru degildir. Uyari ilaçlar disinda çok masum kalan çay, kahve gibi içecekler bile ellerde titreme, dikkat ve konsantrasyon güçlügü, huzursuzluk gibi istenmeyen durumlara sebep olabilir. Mümkün oldugunca bu içecekleri kullanmamaya özen gösterin. Daha dogal içecekler meyve sulari, bitki çaylari önerilebilir.

    devamı alttadır.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  8. #8
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Uykunuza Özen Gösterin:

    Uyku bir ritim meselesidir. Dolayisiyla belli periyotlarda devam eder. Ortalama uyku süresi 11 yasindakiler için 9-10 saat bu yastan büyükler için ise 8-8,5 saat arasindadir. Uykumuz iki bölümden olusmaktadir; birinci bölümde bedensel, ikinci bölümde ise ruhsal dinlenme gerçeklesmektedir. Bu nedenle gecelik 3-5 saatlik kisa uykunun zihinsel becerilerde bir azalmaya yol açmadigini bu sürenin yeterli oldugu söylenebilir. Ancak bu kisa uykularin sürekli biçimde böyle devam etmesi, ögrenme, mantik yürütme, dikkat ve konsantrasyon üzerinde olumsuz etkileri baslamaktadir.
    Bazi ögrenciler 8 saatlik uykunun kendileri için gerekli ve zorunlu olduguna inanirlar ve bu sürenin altinda bir süre uyuduklari zaman kendilerinin basarisiz olduklarina inanirlar ve panige kapilirlar. Hatta bazi durumlarda aileler de bu durumu istemeyerekte olsa büyütürler. Sinav öncesi "zaten dün gecede çok az uyumustun, keske daha çok uyuyabilseydin, insallah seni kötü etkilemez" gibi konusmalarla ögrencinin kaygisini arttirirlar. Burada yapilmamasi gereken tek sey sinav öncesi geceyi uykusuz geçirmek.

    Ilaçlar:

    Sinavdan bir iki gün öncesine kadar gerginlik ya da uykusuzluk için doktor tavsiyesi ile ilaç kullanabiliriz. Sinavdan bir iki gün önce baslamak bizi beklenmedik yan etkilerin sonuçlari ile karsi karsiya birakir.

    SINAV KAYGISIYLA BASETMEMIZDE BIZE YARDIMCI OLABILECEK INSANLAR

    1-Aile ve yakin arkadaslar: Bu kisiler bize gereksinim olan sevgi sefkat ve dayanisma gösterirler. Onlarla iliskimizi sicak tutmak moralimizi yükseltir.
    2- Sorun oldugunda basvurabilecegimiz uzman kisiler: Bunlar genellikle sahip oldugunuz sorun ve çözümleri konusunda uzmanlasmis kisilerdir. Psikologlar rehber ögretmenler vb.
    3- Bizim yasadigimiz sorunlari yasayan kisiler: Sinav kaygisi olan herkes bir digerini daha kolay anlayabilir. Fikir alisverisinde bulunmak sorun paylasma yalnizlik duygusunu azaltir. Sorunu kisilestirmeyi önler.

    Kaynak:
    Konu Selina tarafından (27-11-2012 Saat 08:07 AM ) değiştirilmiştir.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  9. #9
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Sınav Kaygısını Yenmek İçin Öneriler

    Sınava çok az kaldı, Sınav kaygısına yenik düşmeyin!
    Olumsuz düşünen kişi, çiğ bir yumurtayı bütün halde kabuğuyla yutmuş bir adama benzer. Yumurtanın kırılacağı korkusuyla hareket edemez, civciv çıkacağı korkusuyla da hareketsiz duramaz.
    Rus Atasözü

    Sınava az bir zaman kaldı, konuları nasıl yetiştireceğimi bilemiyorum.”, “Bu yıl da kazanamazsam her şey biter.”, “Deneme sınavlarında istediğim puanı alamıyorum. Bu senede kazanamayacağım galiba.” türünden cümleleri sık sık duyarız.

    Her yıl ÖSS’ye hazırlanan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunda sınavın nasıl geçeceğine dair bir endişe, kaygı yaratmakta ve bu da sınav motivasyonunu ve başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Öyleki düzenli çalıştığı halde sınav esnasında aşırı düzeyde heyecanlanan ve bu heyecanı yenemediği için sınav salonundan ayrılan öğrenciler bile vardır. Bu ise kaygıya yenik düşmemenin sınav başarısı açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Konumuza bir benzetmeyle giriş yapalım.

    Kötü Amaçlı Yazılımlar: Kaygı ve Bilgisayar Virüsleri

    Bilgisayarlar temel olarak donanım ve yazılım olarak iki kısma ayrılmaktadır. İnsan belleğini donanım’a, bir eylemi gerçekleştirmek için zihnimize verdiğimiz komutları da yazılım’a benzetebiliriz. Bu yazılımların bazıları istediğimiz sonuca ya da hedefe ulaşmamızı sağlarken (başarma güdüsü, çalışma azmi ve şevki, konsantrasyon v.b) bazıları da zihnimizin sağlıklı bir şekilde çalışmasına sekte vuracak türdendir (Normal düzeyin üstünde kaygı, heyecan v.b). Virüsler bilgisayarların sağlıklı çalışmasını engelleyen kötü amaçlı programlar olarak kabul edilirse normal düzeyin üstünde bir kaygı ve heyecan da belleğimizin çalışmasına engel koyan bir virüs olarak düşünülebilir.

    Bu virüsler bilgisayara bir kez bulaştığında bilgisayarın çalışmasını ciddi manada etkileyebilecek kadar zararlı olabilmektedir. Buradaki amaç, virüsü bilgisayarımıza bulaştırmamanın yollarını araştırmaktır.

    Eğer bir probleminiz varsa öncelikle yapılması gereken şey problemin ne olduğu belirlemek ve açık seçik bir tanımını yapmak olmalıdır. Problemi tanımak çözüme ulaşmada atılacak önemli adımlardan birisidir. Öyleyse gelin öncelikle kaygıyı yakından tanıyalım.

    Kaygı Nedir?

    Kaygı, bir kişinin (örneğin sınava hazırlanan bir öğrencinin);

    · Çevresinde olup biten olayları nasıl algıladığı ve tepki verdiğine bağlı olarak ortaya çıkan,

    · Başarısızlık duygusu, sonucu kestirememe (belirsizlik duygusu), korku, üzüntü, hayal kırıklığı, çaresizlik gibi heyecanları hissetmesine ve,

    · Fiziksel ve ruhsal olarak kendisini tehdit altında hissetmesine neden olan psikolojik bir durumdur.



    Kaygıyı Meydana Getiren Sebepler

    Gelin şimdide başarısızlık duygusu, korku, belirsizlik, üzüntü, sıkıntı gibi duygu hallerinin ortaya çıkmasını sağlayan faktörlere göz atalım. Bahsedilen duygu hallerinin ortaya çıkmasını sağlayan üç faktör vardır: Dış çevrede meydana gelen bir “olay”ın birey tarafından “algılanması ve yorumlanması” sürecine bağlı olarak ortaya çıkan “fizyolojik düzeyde tepkiler”. Bunu kısaca şu şekilde formüle edebiliriz:



    Olaylar → Düşünceler ve İnançlar → Fizyolojik Tepkiler

    a) Olaylar:

    Genellikle duyguların ortaya çıkmasına, dış çevremizde meydana gelen herhangi bir olay neden olur. Örneğin, bir öğrencinin öğretmenine öğretmenler gününde çiçek vermesiyle ortaya çıkan sevinç, elindeki bıçakla fiziksel varlığımızı tehdit eden birine karşı duyulan korku ve düşmanlık, ÖSS'de istediği başarıyı gösteremeyen öğrencinin hissettiği hayal kırıklığı ve üzüntü gibi durumların temelinde dış bir faktör bulunmaktadır. Belirtmeliyim ki, bu tür olayların bizde korku, hüzün, sevinç, mutsuzluk, kaygı v.b duygu hallerini meydana getirme güçleri yoktur. Olaylar temelde nötrdürler. Ancak bu olaylar duygu sürecinin başlamasına neden olurlar.

    b) İnançlar ve Düşünceler:

    Bir olayı, kendi konumuz açısından, “kaygı verici” ya da “kaygı vermeyici” olarak değerlendirmemizi sağlayan ana faktör, onları değerlendirirken ve yorumlarken düşüncelerimize yön veren inançlarımız ve olayları algılama şeklimizdir. İşte olayların nötrlüklerini, yani tarafsızlıklarını, ortadan kaldırarak onlara anlam veren inançlarımız ve değerlendirmelerimizdir.

    Öğrenci Seçme Sınavı’na hazırlanan birçok öğrenci, sınav kaygısına neden olarak sınavın kendisini örnek gösterme yanılgısına düşmektedir. Hâlbuki her duygu hali gibi, sınav kaygısı da bugüne kadar öğrenegeldiğimiz inanç ve düşüncelerimizin bir ürünüdür.

    Peki bu inanç nedir? Başka bir ifadeyle neye inanıyoruz ki ÖSS sürecinde hayattan zevk almayı bile erteliyoruz?

    Bu sorunun cevabı tam da şudur: Sınavdan elde ettiğimiz başarının sembolü olan puanımızın “kişilik değerimiz”i yansıttığı düşüncesi ve inancı. Durum öyle vahim bir hale gelir ki yüksek bir puan alırsak “değerli, sevilmeye layık”, düşük bir puan alırsak “değersiz” bir varlık oluveririz adeta. Oysaki durum böyle değildir. Sınav sadece bilginizi ve yorumlama gücünüzü ölçen bir araçtan ibarettir. Onu bunun dışında bir konuma yerleştirmeniz hayattan zevk almamanıza neden olacaktır.

    Yoğun sınav kaygısı taşıyan bir öğrencinin, bu durumu değiştirme gücüne sahip olmadığını ifade edişini belki yüzlerce kez duymuşumdur. “Bu elimde değil ne yapabilirim ki? Bunu isteyerek yapmıyorum; ancak değiştirmek de elimden gelmiyor!” diyen bir öğrenci kendi potansiyelini keşfedememiş ve kendisini adeta “çıkmaz bir sokağa” hapsetmiştir. Çünkü böylesi bir sokakta çıkış zannettiğiniz her ışık, sizi kaygıya götürecek sahte bir ışıktan ibarettir.

    Unutulmamalıdır ki hiçbir olay, bizi belirli bir şekilde düşünmeye yönlendiremez. Düşünceyi yönlendiren güç, bizdedir. Dolayısıyla düşünme sürecini başlatan da bitiren de bizlerizdir. Kendimizi tanımamız, içinde yetiştiğimiz toplumsal çevreden öğrenegeldiğimiz düşünce ve yorum kalıplarını anlamaktan geçmektedir. Olaylar karşısındaki düşünce ve inançlarımızı anlamamız sınav kaygısına neden olan “gerçekçi ve akılcı olmayan” düşünce ve inançlarımızı değiştirebilmemizi, dolayısıyla da duygularımızı değiştirebilmemizi sağlayacaktır.

    Sınav kaygısına neden olan bir diğer faktör de düşüncelerle eylemler arasındaki tutarsızlıktan ileri gelen “iç çelişki”lerimizdir. Etkili ve verimli çalışmanın sınavı kazanmak için önemli bir unsur olduğunu her defasında dile getiren bir öğrencinin, yine de eski alışkanlıklarını devam ettirmesi, buna örnek olarak verilebilir.

    Sırası gelmişken değinmeden geçemeyeceğim bir noktada, sınav heyecanı ve kaygısını azaltmak için üç şekilde önlem alınması gerektiğidir:

    · Bunlardan ilki sınava hazırlanma sürecinde konuları zamanında ve anlayarak öğrenmeniz gerektiğidir. Bu da ders öncesinde konuyu gözden geçirme, derste öğretmeni dinleme ve not alma, ders bitiminde de alınan notların belirli aralıklarla tekrar edilmesi ve daha sonra da pratik yapma, yani soru çözmedir. Bu tür verimli çalışma tekniklerini sınava hazırlanma sürecinden bağımsız düşünmek mümkün değildir.

    Akademik başarı ile kendine güven arasında pozitif bir ilişki mevcuttur. Ancak bu demek değildir ki ben kendime güvenirsem çalışmadan da sınavda başarılı olabilirim. Kendinize güvenin; ancak bu güven lafta kalan bir güven olmak yerine, konular işlendikçe çalışma temponuzun ve performansınızın artmasıyla kademe kademe gerçekleşen bir kendine güven olsun.

    Eğerki konuları yüzeysel bir şekilde öğrenmişseniz bu durum psikolojik bir belirsizliğe, bu da sonuç olarak endişe ve kaygıya dönüşebilecektir. İşte endişe ve kaygılarımızın sebeplerinden biri de konuları yüzeysel bir şekilde çalışmaktan ve yeteri kadar soru çözmemekten ve tekrar yapmamaktan kaynaklanan bu belirsizlik duygusudur.

    · Alınması gereken ikinci önlem de sınav stresiyle başa çıkmayı sağlayan telkinler ve egzersizlerdir. Ancak düzensiz çalışma alışkanlıkları sonucunda son anda yapılan telkin ve egzersizlerle (“Eğer, dikkatini toplarsan başarırsın.”, “Heyecanlanmazsan başaracaksın.”) sınav kaygısından kurtulmak pek de mümkün değildir.



    · Kaygıyı azaltmak için alınabilecek önlemlerden bir diğeri de özgüven ve olumlu düşünmektir. “Kendinize güvenmeyi ve olumlu düşünmeyi sakın ihmal etmeyin.” Bu cümlenin neden sık sık söylendiğini hiç düşündünüz mü? Ya da ÖSS’ye gittikçe yaklaşırken bazı öğrencilerin kendilerinde nasıl iştahsızlık, halsizlik, burun kanaması, tansiyon değişikliği, kusma, cilt alerjileri yaratabildiklerini hiç düşündünüz mü? Bu durumu beynin yapısını göz önünde bulundurarak açıklayalım.

    Beynimiz temelde entelektüel faaliyetleri ele alan “üst beyin” ve ısı kontrolü, tansiyon, kimyasal dengeler ve temelde de duygu kontrolünü sağlayan “alt beyin” olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Üst beyin, alt beyni kendi istekleri doğrultusunda programlayabilmekte ve fiziksel sağlığı, zihinsel yeteneği, motivasyonu ve iradeyi etkileyebilmektedir. Olumsuz duygu ve düşünceler yüzünden üst beyin alt beyne bu tür etkilerde (iştahsızlık, halsizlik burun kanaması, tansiyon değişikliği, kusma v.b) bulunabilmektedir.

    Bu yüzden de beyninizin size karşı değil de, sizin için sağlıklı ve verimli bir şekilde çalışmasını istiyorsanız kendinize güvenmeyi ve olumlu düşünmeyi ihmal etmeyin.

    devamı alttadır.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  10. #10
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Küçük Bir Uyarı:

    Yapılan araştırmalar, başarma motivasyonu düşük olanlarla yüksek olanlar arasındaki temel farkın şu olduğunu göstermiştir: Başarma motivasyonu yüksek olanlar başarısızlığı kendi içlerinde ararken, başarma motivasyonu düşük olanlar bu durumu kendi dışlarındaki sebeplerde aramaktadırlar. Dolayısıyla duygusal ve zihinsel enerjilerini dışarıda değil, kendi içlerinde ararlar.

    c) Fizyolojik Faktörler:

    Fizyolojik boyuttaki tepkiler, duygu hallerinin sonunda ortaya çıkan ürünler olarak düşünülebilir. Örneğin kalp atışlarında hızlanma, göz bebeklerinde büyüme ya da küçülme, kaslarda gerilme, solunum sayısının artması v.b.

    Kaygılı Öğrenciyi Tasvir Edelim

    Kaygının nasıl bir süreçte ortaya çıktığını anlamış bulunuyoruz. Şimdi konumuz açısından “Kaygılı öğrenci kimdir ve nasıl düşünür?” sorusuna özet bir cevap verelim. İki öğrencinin (diyelim ki bu öğrenciler sayısal puan türünden sınava hazırlanıyor) deneme sınavına girdiğini ve ikisinin de Say-2 puan türünden 220 civarında bir puan aldıklarını ve ikisinin de bu puana bakarak başarısız olduklarını varsaydıklarını düşünelim.

    · Öğrencilerden biri “Yeni sınav sisteminde bilmediğim konular var; bu konulardaki eksiklerimi tespit edersem ve gerekli yardımı alırsam daha yüksek puanlar alabilirim. Bu sınavlarda başarılı olmak çalışma azmime ve performansıma bağlı.” şeklinde düşünebilir. Burada olay öğrenci tarafından bir tehdit olarak algılanmamış ve öğrenci kendi olan güvenini kaybetmemiştir. Deneme sınavlarında aldığı düşük puanı, kendi yeteneklerinden şüphe etmek için yeterli bir sebep olarak görmemiştir. Bu noktada öğrenci tarafından yapılması gereken şey daha çok bilgi edinmek, anlamaya ve kavramaya çalışmak, algı alanını genişletmek, yeni çözümler aramak, yapıcı düşünmeye yönelmek olacaktır.

    · Diğer öğrencinin ise “Neden bu puanı aldım, böyle giderse üniversite sınavında başarısız olurum. Bu gidişle kazanamam.” şeklinde düşündüğünü varsayalım. Öğrenci bu durumu, geleceği için bir tehdit olarak algılamıştır. Bu nokta bu tür öğrenciler için adeta bir “kırılma noktası”dır. Öğrenci ya bu olumsuz düşünceyle başa çıkma becerisini gösterecek ve “Deneme sınavında bu puanı almamın nedenlerini biliyorum ve bunları değiştirebilirim.” diyecek ya da “ Galiba bu senede olmayacak; kazanamayacağım.” şeklinde düşünerek bilinç dışı çalışan ve gerçeği görmemize engel olan bastırma, unutma, karşı tepki geliştirme, yansıtma v.b savunma mekanizmalarını kullanarak bu olumsuz durumla başa çıkma konusunda zayıf davranacaktır. Sonuç olarak da hem duygusal dünyasına hem de bedenine bir stres tepkisi verdirecek şekilde beynini programlayabilecektir.

    Yazar:Özkan Çağlar - Psikolojik Danışman
    Konu Selina tarafından (27-11-2012 Saat 08:07 AM ) değiştirilmiştir.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

Sayfa 1/3 123 SonSon

Benzer Konular

  1. Kimler kan veremez
    By g1z4y in forum Sağlık
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 07-07-2009, 11:29 PM
  2. Akıl Hastaları Hak İhlali Yaşıyor.
    By 9 ŞUBAT in forum Sağlık Servislerine ya da Uzmanlara Ulaşmayla İlgili Problemler
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 18-11-2008, 08:05 PM
  3. Sürekli mesaj gönderenler psikolojik rahatsızlık yaşıyor
    By saviola in forum Sosyal Çevreyle İlgili Problemler
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 29-03-2008, 04:23 PM
  4. Kimler Mi Sinir Bozar?
    By birmelek in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 17-02-2008, 09:40 PM
  5. Yalani Kimler öğretir çocuklara...!!
    By esin_29 in forum Evle İlgili Problemler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05-01-2008, 12:03 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •