"Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona
Sevmek haram yüreğinde ateş olmayana
Bir günü sevgisiz geçirdinse yazık
En boş geçen günün o gündür inan bana"
Gün olur, göğüs bağır açık dolaşırız. Gün olur, göğsümüzü yırtarız. Gün olur, göğsümüz kabarır. Gün olur, göğüs veririz: Aşk, vefa, güzellik ve insanlık adına
Hayyam'ın dediği gibi yüreğimizde ateş yok ise eğer, sevmek de direnmek de haram olsun bizlere.
Şimdi vakit bahar, sevgi ocağımızdan aldığımız kıvılcımları karanlıkların ve kötülüklerin üzerine serpmenin tam zamanı. İster marazdan ister aymazdan gelsin, her türden göğüs ağrısını göğüsleyecek olan sır budur. Bunun için de bize yanan yürekler lazım.
Göğsümüz ağrıdığı zaman çoğumuzun aklına öncelikle kalbimiz gelir. "Kalp krizi mi geçiriyorum acaba?" kuşkusu acil servislere başvuruların en sık nedenidir. Bu kaygıların devamı duygusal yıkımlara ve performans kaybına neden olur.
Oysa kalp hastalıkları nedeniyle oluşan göğüs ağrısı, sanıldığı kadar sık görülmez. Ancak bu sözlerim, kalp krizini hafife almak anlamına gelmesin.. Her göğüs ağrısında öncelikle kalp, akciğer gibi hayati organlara ait riskler dışlanır daha sonra diğer nedenler araştırılır.
Reflü... Reflü...
Göğüs boşluğu içerisinde yer alan önemli organlarımızdan birisi yemek borusudur. Yemek borusundan ileri gelen göğüs ağrıları sıktır. Bu oran %50'leri aşmaktadır.
Yemek borusundan ileri gelen ağrıların önde gelen sebepleri reflü ve yemek borusu spazmıdır.
Reflü, mide sıvısının yemek borusuna kaçması demektir. Bilindiği üzere mide sıvısının içeriği asittir. Asit, yakıcı ve tahrip edici özelliğe sahiptir.
Reflüye safra kaçağı da iştirak ederse sorun daha karmaşık bir hale dönüşür. Bir yandan asit öte yandan safra tuzları yemek borusunda ciddi tahribatlara yol açar. Bu ise değişen karakterlerde ağrılara neden olur. Bunların arasında yanma, sıkışma, sancı, takılma duygusu en sık dile getirilenlerdir.
Göğüs ağrısının karakterindeki farklılık, kişiye özel ağrı eşiğinden ötürüdür. Ağrı, eşiği yüksek olanlarda daha hafif, düşük olanlarda ise şiddetlidir.
Reflü dışında yemek borusunda şiddetli kasılmalar olabilir. Bu kasılmaların nedeni tam olarak bilinmemektedir. Çoğu aşırı hassasiyete bağlanmıştır.
Bu iki fonksiyonel bozukluk dışında yemek borusuna ait iltihap, divertikül adı verilen kesecik, fıtık, kanser de göğüs ağrısına neden olabilir. Bunlar, özel bir takım tetkikler ile ayırt edilir.
Göğüs ağrısının yeri, yayılması, şiddeti, süresi ayırıcı tanıda önem taşır. Ağrının nefes alıp vermekle ya da hareketle şiddetlenip şiddetlenmediği, aç ya da tok ortaya çıkması, birlikte başka yakınmaların da bulunup bulunmadığı dikkatle sorgulanır. Göğüs ağrısıyla birlikte olabilen diğer yakınmalar bulantı, kusma, terleme ve baygınlık hissidir.
Deri, deri altı dokusu, akciğer ve kalp zarına ait ağrılar, bulundukları yerlerde hissedilirler. Ancak, kalp kasına ait bir ağrı kalp bölgesinde değil, göğsün tam ortasında, boyunda hatta çenede hissedilebilir. Yalnızca karın ağrısı olarak belirti veren kalp krizleri hiç de az değildir.
Akciğere ait olup göğse vuran ağrılar sıklıkla akciğer zarını tutan iltihap, tümör ya da yırtığa bağlı olarak ortaya çıkarlar. Bu tür ağrıların tipik özelliği nefes alıp verirken şiddetlenmeleridir. Öksürük de söz konusu ağrıların daha şiddetli hissedilmesine neden olur.

Kalp ağrısı
Kalbe ait olan ağrılar en sık koroner arter hastalığına bağlı olanlardır. Koroner arter ağrıları yaygın, orta şiddette, baskı tarzında ağrılardır. Enfarktüs ağrısı ise şiddetlidir. Çok kez terleme ve bulantı ile birliktedir.
Koroner arterler dışında kalp kası ya da zarına ait hastalıklar da göğüs ağrısına neden olur. Bu tür ağrılar sürekli ve batar tarzında ağrılardır. Göğüs kafesindeki atar damarın yırtılması, akciğer damarlarının bir pıhtı ile tıkanması, ani ve çok şiddetli göğüs ağrısına neden olur. Kalp ve akciğer kökenli göğüs ağrıları acil durumlar olup, tam teşekküllü sağlık merkezlerinde takip ve tedavi edilmelidirler.
Safra kesesine ait bir ağrı göğsün alt kısmında ve sağ kürek kemiği altında hissedilir. Bu ağrıya ateş, titreme ve bulantı eşlik edebilir.
Pankreas, mide, on iki parmak bağırsağı ağrıları da göğüs alt yarısına yayılırlar. Bunlar son derece keskin ve kıvrandırıcı ağrılardır.
Sürekli ve geçmeyen göğüs ağrılarına kaburga çatlağı ya da kırıkları da sebep olabilir. Bu türden ağrılar, nefes alıp vermekle şiddetlenirler.
Romatizma hastalıkları, göğüs kafesi kaslarını etkileyerek ağrıya neden olabilir. Romatizma kaynaklı göğüs ağrıları, hareket halinde daha şiddetlidir. Bu tür ağrılar tek başına ya da ateş ve eklem ağrıları ile birlikte olabilir.
Psikolojik nedenlerle oluşan göğüs ağrıları panik atak, depresyon ya da endişe hallerinde ortaya çıkar. Ağrıların devamlı ve yaygın olması karakteristiktir. Psikolojik durumun düzelmesi ile bu tür ağrılar da geriler ve kaybolur.


Ne yapmalıyız?
* Göğüs ağrısını hafife almayın
* Sıkıntınızı doktorunuzla paylaşın
* İlaçlarınızı düzenli kullanın
* Sigarayı bırakın
* Alkolü azaltın


Dr. Tuncay Filiz
Dahiliye Uzmanı