Ergen de her birey gibi belli bir çevrede yaşar ve gelişiminde çevresel etmenlerin rolü büyüktür. Bu döneme ait gelişimi etkileyebilecek etmenleri; eğitim, iş, ekonomi, bölgesel farklılıklar, ergenlerin genel nüfus içerisindeki oranı olarak sıralayabiliriz. Gencin içerisinde bulunduğu, onu çevreleyen eğitim olanakları, ulaşılabilirliği ve kalitesi gibi konular ergenler için önemli sorun kaynağını teşkil etmektedir.


Ergenlik dönemi çocukluk döneminden birçok iz taşıması nedeniyle çevresel etkiler değerlendirilirken öncelikli olarak çocukluk dönemine ilişkin risk etmenlerine değinmek yerinde olacaktır. Çocukluk dönemi psikopatolojisinin gelişimi için bir takım risk etmenleri tanımlanmıştır. İlk olarak bütün çocukluk dönemi bozuklukları çoklu çevresel, fizyolojik ve genetik etmenlerin karmaşık etkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. İkinci olarak bahsedilen etkinin, sonuca götüren bir çok farklı yolu tanımlanmıştır ve genelde herhangi bir spesifik bozukluğun gelişimi için tek bir risk etmeni yeterli olmamaktadır. Son olarak risk etmenlerinin çoğu geniş bir psikolojik, duygusal ve davranışsal güçlükler aralığında etki gösterirken bazısı daha spesifik bir etkiye sahip olmaktadır.


Genetik etmenler için en kesin olan değerlendirme, psikolojik, duygusal ve davranışsal güçlüklerin gelişiminde önemli bir rol oynadığıdır. Bunun yanında sosyo-ekonomik düzeyin düşük olması ve çevresel yoksunluklar da önemli risk etmenleri olarak değerlendirilmektedir. Sosyo-ekonomik düzeyin niteliği gencin içinde yaşadığı ortamı, eğitim olanaklarına ulaşılabilirliği ve kalitesini belirleyebilmektedir. Düşük sosyo-ekonomik düzey, ergenin fiziki koşullardan sosyal koşullara kadar geniş bir yelpazede bazı olanaklardan mahrum kalmasına neden olabilmektedir. Özellikle eğitim olanaklarına ulaşılabilirlik, ülkemiz özelinde çok önemli bir problem olarak gençlerin karşısında durmaktadır. Buradaki sorunun çözülmesi gençlerin ve ailelerin yanında, uygulanacak eğitim politikalarıyla da ilişkilidir. Bugün birçok genç üniversite eğitimi alma olanağı bulamaması nedeniyle belirli düzeylerde ruh sağlığı problemleri yaşayabilmektedir. Bunun yanı sıra eğitim olanağı bulan birçok genç de bu olanağa ulaşma ve sonraki süreçler içerisinde bazı ruhsal problemlerle karşılaşabilmektedir.


Birey için diğer bir önemli çevresel etmen, içinde bulunduğu ailenin niteliğidir. Gitgide artan bir biçimde ebeveynlerden biri ölüm, ayrılma ya da terk etme nedeniyle aile içerisinde bulunmamaktadır. Tek ebeveynli bir aileye sahip olma ergen açısından olumsuz bir durum olarak değerlendirilebilir. Ayrışık olan ailelerde aile üyelerinin birbirleriyle etkileşiminin seyrek olmasına bağlı olarak, ilişkilerde uzaklık ve ilgisizlik var olmaktadır. Ayrışık ailelerde yetişen ve doğru kararlar alabilme yeteneğini henüz kazanmamış ergenler kolayca hata yapabilirler. İlaç ve alkol kullanma, hırsızlık, okul başarısızlığı, erken cinsel deneyimler gibi gerçekten tehlike yaratabilecek davranışlar içine girebilirler. Ancak unutulmaması gerekir ki, her ayrışık aile bir sorun kaynağı değildir. Bazı durumlarda ebeveynlerin ayrılması şiddetli çatışmaların sona ermesi bakımından gerekli de olabilir. Beraber ancak sürekli çatışmanın yaşandığı aile yapısı da bir risk etmeni olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle her ayrışık aile yapısını kendi dinamikleri içinde değerlendirmek gerekmektedir.


Bireyin gelecek yaşamında ruh sağlığını etkileyebilecek birçok risk etmeni bulunmaktadır. Ancak bu etmenlere maruz kalmış her ergenin, bozuk bir ruh sağlığına sahip olacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Yaşamın her döneminde olduğu gibi bu dönemde de karşılaşılan güçlüklerinde üstesinden gelmek mümkündür. Ergen, içinde bulunduğu aile, okul ve diğer sosyal destek mekanizmalarından ne kadar yararlanabilirse, gerektiğinde profesyonel yardıma ulaşabilme olanakları ne kadar genişletilirse, risk etmenlerinin önemli ruh sağlığı problemlerine dönüşmesi o kadar engellenmiş olacaktır. Sorunların çözülmesi için sorumluluk sırasıyla bireyin kendisi sonrasında aile, okul, iş ve sosyal çevresinde ve son olarak gençlere yönelik projeler üretmesi beklenen devlet politikalarındadır. Sorunlar birçok risk etmeninin bir araya gelmesiyle daha kolay ruh sağlığı problemlerine dönüşürken, çok yönlü destek ve sorun çözme mekanizmalarının devreye girmesiyle koruyucu mekanizmaların daha kolay ortaya çıkması söz konusu olabilecektir. Önemli olan herkesin payına düşen sorumluluğu alıp almadığıdır

Dönüşüm Konağı
Uzm. Psikolog Fatih BİLAL