5 sonuçtan 1 ile 5 arası

Konu: Patron nasıl para kazanır?

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Patron nasıl para kazanır?

    Yöneticilerin kazanması için çalışanlarına yatırım yapması gerektiğini söyleyen Keçecioğlu, ileri görüşlü ve hızlı olmak gerektiğinin altını çizdi
    Kurumların başarısı, liderlik yetkinliklerine sahip yetenekli çalışanlarının performansına bağlıdır. Günümüzde çağdaş kurumlar iş liderlerini kendi içlerinden yetiştirmeye özen gösteriyorlar. En alt düzeyden başlayarak çeşitli yönetim kademelerinde üstün performansa sahip çalışanları adım adım geliştirmek, kurum içinde liderlik akışının önünü açar, kuruma bütünlük ve yön kazandırır. Liderlik basamaklarının her birinde yöneticilerden, giderek karmaşıklaşan farklı roller beklenmektedir.
    Planlama, organizasyon, kaynak yönetimi gibi işlevlerin yanı sıra değişimi yönetmek, strateji belirlemek, çalışanları seçmek, görevlendirmek, performanslarını izlemek, geliştirmek ve harekete geçirmek gibi roller, farklı zihin haritaları ve yetkinliklerin geliştirilmesini gerekli kılar. Stratejik planlama, değişim yönetimi, performans yönetimi, proje yönetimi, etik yönetimi, eleman seçiminde yapılandırılmış görüşme yaparak işe alım yönetimi bunlar arasındandır.
    Biz bu hafta Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Görevlisi Tamer Keçecioğlu ile bir araya geldik ve değişim yönetimini ve şirketlere yansımasını konuştuk.
    "Şirketlerde yaşanan yeniden yapılanma, birleşme, satınalma, küçülme gibi kurumsal dönüşümler ile işletme veya bölüm düzeyindeki yönetim, süreç, sistem ve teknoloji değişikliklerinin neden olduğu değişim hareketlerine karşı birey ve kurumların hazırlıklı olması yaşamsal önem taşımaktadır" diyen Keçecioğlu, "Bu dönemlerde sürece işlerlik kazandıran yaşamsal enerji, insanların ve kurum kültürünün içinde saklıdır ve harekete geçirilmesi gerekir. Bu program, değişim süreçlerine önderlik eden yöneticilere, sürecin en kritik kitlesi olan ilk ve orta kademe yöneticilerine ve süreçten etkilenen tüm taraflara değişimin olumlu yönlerine odaklanmak ve olumsuz etkileri ez aza indirmek için etkin yöntemler sunar" diyerek başladı sözlerine.

    Rakiplerden farklı olun
    İşletmelerin rakiplere göre farklı bir şeyler yapması gerektiğini savunan Keçecioğlu, "Microsoft ve Intel gibi şirketler farklılıklarıyla dikkat çekiyor. Ama bu şirketleri farklı kılan bazı noktalar var. Örneğin yetenek. Şirketiniz rakiplere göre gelecek için potansiyel vaat edenleri geliştirip elde tuttuğu zaman yetenekli olur. İşte Türkiye'deki en önemli eksiklerden biri bu. Biz çalışanlarımızı elimizde tutmayı bilmiyoruz" dedi.
    Değişim yönetimine önem veren, çalışanlarına yatırım yapan patronların mutlak surette kazanacağını vurgulayan Keçecioğlu, şirketlerin yeniliklere açık olmasını belirtti.

    Rekabetçi avantaj
    Hızlı olunması gerektiğine de değinen Keçecioğlu, "Olabiecek değişimleri görüp okuyabilmek önemli. Ayrıca liderlik vasıfları ağır basan çalışanları ön plana çıkarmak şart. Artık rekabetçi avantajı kaybetmemeliyiz. Büyük firmaların rekabetçi avantajlarını kaybetmeleri demek, onların ölümü ile eşdeğer" dedi.
    "Şirketlerde temel faktör insandır" diyen Keçecioğlu, "Büyük şirketlerin neyi, neden iyi yaptığını iyi irdelemek lazım. İnsan sermayesini en iyi biçimde yönlendirmeliyiz" dedi.

    Paradigma ve travma
    Keçecioğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Değişime gelince... Değişim hem bireyleri hem de işletmeleri korkutur. İnsanlar korkuyla yüzleşmek istemez. İnsanlar değişime tutum ve davranışları aracılığıyla tepki verir. Temel ideoloji denilen şeyi değiştirmek zordur. Temel ideolojiden kastım paradigma. Yani insanların doğarken sahip olduğu bilgi topluluğu ile dünyayı yorumlamasıdır paradigma. Gelişmiş insanlar paradigmaların farkındadır. Paradigmalar travmalar sonucu değişir. Birey için bu travma en sevdiği kişinin trafik kazasında ölmesi olabilir. Şirketler için de şirketin el değiştirmesi ya da başka bir şirketle evlenmesidir. Bu tip durumlarda çalışanlar belirsizlik ortamından endişe duyarlar. Çünkü statik durumlarda belli iş yapış şekilleri vardır. Dışarıdan etki geldiğinde, örneğin şirket el değiştirdiğinde belki sizin görev tanımınız değişebilir. Bu değişimin ne yönde olacağını bilmemek de çalışanları stres altıa sokabilir. Değişim olgusu söz konusuysa yeni duruma uygun olarak vizyon ve misyon ouşturulmalı."

    Koçluk uygulamaları
    Örgütlerin yaşaması açısından, ileride oluşabilecek durumları önceden görmelerinin şart olduğunu söyleyen Keçecioğlu, "Örgüt yapılarında karar alma mekanizmaları çok hızlı olmalı. Örneğin bir yabancı dili çok iyi konuşmak, o kişinin işinde çok başarılı olacağını göstermez. Kişilik özellikleri daha ayırt edici bir noktadır. Bu noktada şirketler, insan kaynakları departmanına önem vermelidir. Hatta koçluk sistemi uygulanmalıdır. Kişiye emredici olmadan, doğrudan müdahalede bulunmadan doğru sorular sorulmasına yardımcı olacak kişilerle çalışmak değişim yönetimi açısından da önemlidir" dedi.

    Değişim yönetimi kurumu ne kazandırır?
    Değişime açık ortak kurum kültürü ve değer sistemi oluşturma.
    Geçmiş ve gelecek değişim projelerine farklı gözle bakabilme becerisi geliştirme.
    Değişim sürecini kurumun iş yapma biçimi olarak algılayabilmesini sağlama.
    Değişim ve sürdürülebilir rekabet arasındaki ilişkiyi netleştirme.
    Kurumun esneklik ve girişimcilik boyutuna katkı.


    yeniasır -ENGİN İNCE
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  2. #2
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    İŞİNİZİ YENİ BAŞTAN YARATIN

    Karsızlık bugün olduğu gibi gelecekte de iş dünyasının derdi olmaya devam edecek. Mesele piyasaya doğru gözle bakabilmekte, gelişmeleri doğru okuyabilmekte, değişimler karşısında kendini ve şirketini değiştirmeye gönüllü olmakta.

    İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ YILLAR,
    pek çok sektörde rekabetin şiddetlenerek arttığı, bazılarında karların neredeyse tamamen yok olduğu ve o nedenle de iş sahipleriyle yöneticilerini kara kara düşündüren yıllar olmaya başladı. “Acaba bu durum daha ne kadar böyle sürer...
    Bu gidişle hayatta kalmamız bile zorlaşacak, o nedenle acaba bu sektörden çıksak mı?” türünden sorular sizlerin de benim de artık sıkça duyduğumuz sorular olmaya başladı. Özellikle de Çin ekonomisinin yaratmış olduğu güçlü baskı altında ezilen tekstilden ayakkabıya kadar pek çok yerli üretici aslında ya işlerini fiilen kapattılar, ya da mevcut karsızlığa rağmen daha ne kadar sürdürebilirim düşüncesiyle çabalamaktan başka bir şey yapmıyorlar.

    Bu durumla karşı karşıya olan firmalardan biriyseniz, benim size bir kötü bir de iyi haberim var. Önce kötü haber. Hangi sektörde iş yapıyor olursanız olun, önümüzdeki yıllar rekabetin daha da sertleşeceği ve karsızlık baskısının giderek artacağı yıllar olmaya devam edecek. Yani, eğer bugün için bu söylediğim soruları kendinize henüz sormuyorsanız, yakında sizler de büyük olasılıkla bu soruları sorar hale geleceksiniz. Zira karsızlığın bu denli yaygın olduğu bir dünyada kar elde etmenin mümkün olduğu her sektöre rakipler hücum edecek, bunun sonucunda rekabet daha da artacak ve orada da karlar yok olma eğilimine girecektir. O nedenle bu durumun farkında olmayan şirketler ya da buna aldırış etmeyen işadamları ve yöneticiler, söylediğim günler geldiğinde de kendilerinden başka hangi şartlardan yakınırlarsa yakınsınlar bunun ne onlara, ne de onlarla beraber işlerini kaybedenlere pek bir faydası olmayacaktır.

    İyi haberim piyasaları koklayabilen ve bu tehlikenin farkında olanlar için: Karsızlık dalgası bir gün mutlaka her sektörü vuracak olsa bile, bu sektörlerin içinde yepyeni karlılık alanları bulabilmek her zaman mümkün olacaktır. Yani, pek çok sektörde yaygın hale gelen karsızlık ve bunun sonucunda ortaya çıkabilecek büyüme krizi, beraberinde yepyeni karlılık ve büyüme fırsatlarını da getirebilmektedir. Ama herkes için değil. Sadece ve sadece piyasaya doğru gözlüklerle bakabilenlere, sektörlerindeki gelişmeleri doğru okuyabilenlere ve bu değişimler karşısında kendilerini değiştirmeye gönüllü ve bu konuda kararlı olanlara. İşte benim bu ayki yazım, bu ikinci guruba giren şirketlerin yöneticileri ve patronları için karlılığı sürekli olarak yeniden yakalamalarını sağlayacak bir bakış açısı ve farklı bir yaklaşım getirmek için yazıldı.

    http://www.armankirim.com

  3. #3
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    Dükkan kapatmanın alternatifi:
    Yeni iş modelleri geliştirmek

    BİZİM ÜLKEMİZDE işler kötüye gittiğinde iş sahipleri mutlaka şu iki çözümden birini düşünmeye başlarlar: (a) Ne yapalım da farklı bir ürün bulalım ve bunu piyasaya sürelim? (b) Bu sektörde ekmek bitti, acaba hangi sektörde karlılık iyi bunu öğrenelim de bari oraya yatırım yapalım. Genelde de bunların haricinde bir sorgulama ve çözüm arayışı yapılmaz.

    Ancak yeni bir ‘ürün’ bulma konusu artık ne yazık ki pek çok sektör için eski cazibesini yitirmiş olan bir konudur. Ama buna rağmen bugün bile örneğin innovasyon konusu, hala yeni bir ‘ürün’ icat etmekle ilgili bir şey olarak algılanmaktadır. Sıfır kar baskısından kurtulmanın yegâne yolu olan innovasyon kavramı, eskiden gelen bu beklentiler nedeniyle ne yazık ki genel anlamda sadece ‘yeni ürün’ innovasyonu olarak algılanmaya başlamıştır.

    Oysa bu doğru değildir. Zira her şeyden önce küreselleşen bir dünyanın ayrılmaz bir parçası olan Türkiye gibi orta gelir düzeyindeki bir ülkede bile hemen her sektörde piyasada bulunan mal (ürün) çeşidi ihtiyacımız olandan çok fazladır. Piyasada kaç çeşit televizyon, kaç çeşit çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık deterjanı, sakız, rakı, tatil köyü, otobüs şirketi, dizüstü bilgisayar ve cep telefonu modeli, hazır giyim mağazası vb. olduğuna bir bakın yeter. O zaman siz bana söyleyin, insanların yeni bir rakı markasına, ya da yeni bir çamaşır makinesi çeşidine ihtiyaçları var mı? Zaten bu kadar kalabalık bir ürün dünyasında mevcut ürünlerin sesini tüketiciye yeteri kadar duyurmak zorken, siz kalkıp bir tane daha yeni ürün icat ederek bunu nasıl duyuracak, insanlara nasıl kabul ettireceksiniz? Kaldı ki ortalama bir Türkiye şirketinin dünya yüzeyine ‘radikal’ ölçüde yenilikçi ve daha önce hiçbir yerde olmayan bir ürün sunma şansı nedir ki? Dahası, örneğin Segway (Ginger) kişisel taşıma sistemi gibi devrimci iki tekerlekli taşıma aracı yaptığınızda bile insanlar böylesi muhteşem bir icada yeterli olumlu tepkiyi vermiyorlar. O yüzden de Segway, üreticilerinin beklentisinin tersine, hatırı sayılır bir satış grafiği yakalayamıyor. Yani, başarısız oluyor.

    Oysa bunun yerine yepyeni, bugüne dek daha henüz kimsenin aklına gelmeyen ama bir kez tasarlandığında piyasadaki tüketicilerin hayran olabileceği ‘iş modelleri’ icat ederek kötü giden işlerinizi birdenbire iyileştirebilir, sektörünüzün kaderinin tersine kendi şirketinizin kaderini olumluya çevirebilir ve yepyeni karlılık ve büyüme fırsatları yaratabilirsiniz. Şirketinizin karlı geleceği, sizin yeni ‘iş modelleri’ geliştirebilme yeteneklerinize bağlıdır. O nedenle iş modeli kavramını iyice kavramanız, aynı zamanda da nasıl yepyeni ve farklı iş modelleri geliştirebileceğinizi öğrenmeniz bundan sonraki iş yaşamınız için elde edebileceğiniz en önemli beceriler olacaktır. Uzun lafın kısası, şirketinizin geleceği, iş modeli innovasyonu yeteneklerinize bağlı olacaktır

  4. #4
    Nefertiti
    Guest

    Standart

    Yeni ve farklı iş modelleri geliştirmek, yeni ürün icat etmekten daha etkilidir

    İNNOVASYON KONUSUNUN tüm dünyada en revaçta olan şirket stratejisi konusu olduğu bir dönemde şirket yöneticilerinin karşısında duran en temel soruların başında “Ne tür innovasyonlar yapmalıyız” gelmektedir. Tabii elbette ülkemiz şirketleri açısından bir de innovasyon konusunun ne olduğunu anlamak ve bunun gerekliliğine inanmak da eşit derecede önemlidir. İnnovasyona olan ihtiyacın giderek her tarafa hızla yayıldığı böylesi bir dönemde şirket patronları ve yöneticileri şunu da aynı hızla öğrenmektedirler: Ürün innovasyonu, hasta olan bir şirketi tek başına iyileştirebilecek bir ilaç değildir. Asıl derman, iş modeli innovasyonudur. IBM şirketinin tüm dünyada 765 yöneticiyi içeren anket çalışmasından da bu CEO’ların en birinci gündem maddesi olarak innovasyon ve farklı innovasyon türleri arasında da en öncelikli ihtiyaçları olarak iş modeli innovasyonu çıkmıştır.

    Nasıl bir gözlükle
    bakalım da, kendi
    işimizi yeni baştan
    yaratalım?

    Bugünün küresel dünyasında her şirketin temel amacı şu olmalı: “Kendi işimizi yeni baştan yaratmak.” İngilizce dilinde buna reinvention diyorlar. İşinizi yeni baştan, tekrardan icat etmek. Sonuçta da kendi işinizin etrafında, ondan çok uzaklaşmadan, ama buna rağmen çok farklı olan, müşteriye ve size çok ciddi yeni değerler sunabilen yepyeni değer zincirleri oluşturmak.

    Bunun için iki farklı bakış açısına ihtiyacınız var. Birincisi dışarıdan-içeriye bakış açısı, yani müşterilerin sıkıntı, kriz ve şikâyet unsurlarını anlamakla başlayan ve ardından işyerine gelip bunları ortadan kaldırabilecek süper bir iş modeli inşa etmekle ilgili bakış açısı. Bu, bizim şirketlerimizde daha henüz bir yetkinlik seviyesine erişememiş olan, çok elzem bir beceri. Bu konuda şirketlerimizin tez zamanda yetkinlik kazanmaları, farklılaşıp hayatta kalabilmeleri ve karlı büyümeleri için şart.

    İkinci bakış açısı da kendi değer zincirinize, sizin dışınızdaki dünyadaki değişimleri göz önüne almak suretiyle düzeltici ve yeniden yaratıcı bir gözlükle tekrardan bakmak. Bu ikinci bakış açısı da karlılık ve yeni iş modeli tasarımı için elzem. İş modeli innovasyonu arayışında olan şirketler bu her iki bakış açısını da eşzamanlı olarak uyguladıkları sürece başarı şanslarını arttırabilirler

  5. #5
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    innavasyon ne yazıkki daha yeni yeni onemi farkedilmekte oysa şirketlerin gelecegi açısından en can alıcı noktası , bunun geregi yerine getirilmedikçe o şirket yerinde sayacaktır .
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

Benzer Konular

  1. Babadan Nasıl Para İstenir?
    By atomcekirdegi in forum Gülmece / Eğlenmece Bölümü
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 01-07-2013, 11:02 AM
  2. Para, Ekonomi, Psikoloji
    By ipek_psikoloji in forum Ekonomik Problemler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 16-09-2009, 04:34 PM
  3. para-saadet
    By BRAVEHEART in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 18-03-2009, 09:58 PM
  4. Microsoft para dağıtacak
    By 9 ŞUBAT in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24-05-2008, 06:37 PM
  5. Sorun Para Mi, Tavir Mi?
    By Gümüş in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06-01-2008, 01:28 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •