7 sonuçtan 1 ile 7 arası

Konu: Anorexia Nervosa

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Anorexia Nervosa

    Anorexia Nervosa bir yeme bozukluğu türüdür. Yeme bozuklukları; vücut ağırlığı takıntısı, vücudun şekli ile ilgili olumsuz düşünceler ve beraberinde getirdiği duygulanım bozukluklarının olduğu bir durumdur.

    Bu bozukluk kişinin genel vücut sağlığını etkileyen, hatta tedavi edilmezse, ölümle sonuçlanabilen bir bozukluktur. Yeme Bozuklukları; Anorexia Nervosa, Bulimia Nervosa ve Başka Türlü Adlandırılamayan Yeme Bozuklukları olarak üç ana gruba ayrılır. AN yemek yemeyi tamamen durdurma, BN aşırı yeme ve kusma, BTAYB ise kusma olmadan aşırı yeme, yemeği çiğneyip yutmadan çıkartma ve diğer normal dışı yeme alışkanlıkları ile betimlenir.

    AN bireyin beden algısının bozularak kendisini şişman algılaması neticesinde beslenmeyi reddederek aşırı kilo kaybı yaşaması olarak da tanımlanabilir. AN özellikle genç kadınlarda görülür. Yemek yememe, çok az uyuma ve buna rağmen çok aktif olma AN’nın belirgin başlangıç göstergeleridir. Sonrasında AN’lı kişi çok şişmanladığı kanısı ile abartılı bir biçimde rejim uygulamaya başlar. AN hastası kişiler kendini kusturmanın yanı sıra abartılı gıda rejimi ile birlikte aşırı hareket, laksatif, diüretik ve iştah baskılayıcı ilaç da kullanır . Önceleri kontrol edilebilen iştah bir süre sonra gerçekten de yok olur ve zayıflama normal ölçüleri aşar.

    Anoreksikler yemek yememelerine rağmen iştahlıdırlar ve sürekli yemek ile ilgilenirler. Yemek tarifi okurlar, asla pişirmeyecekleri yemek tarifleri toplarlar ve arkadaşları ile ailelerine büyük bir özenle yemek hazırlarlar. Ancak kendileri yemezler.

    Anorexia nervasa hastaları kendilerini olduklarından daha kilolu görür. Hatta klinik ortamda boy aynası karşısında bedenlerinin çeperini çizmeleri istendiğinde, beden çeperlerini olduğundan çok daha geniş çizerler.

    Bir kişiye DSM-IV TR’a göre AN tanısı konabilmesi için aşağıdaki şartların oluşmuş olması gerekir:

    Yaşı ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda ya da bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme (örn. Beklenenin %85’inin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya yol açan bir kilo kaybı ya da büyüme dönemi sırasında, beklenenin %85’inin altında bir vücut ağırlığına sahip olmaya yol açacak bir biçimde beklenen kilo alımını gerçekleştirmeme).

    Beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ya da şişman biri olmaktan aşırı korkma.

    Kişinin vücut ağırlığı ya da biçimini algılama biçiminde bozukluk olması, kendini değerlendirmede vücut ağırlığı ya da biçiminin anlamsız bir etkisinin olması ya da o sırada vücut ağırlığının düşük olmasının önemini inkar etme.

    Kadınlarda menarş sonrası amenore, yani en az üç ardışık menstruel siklusun olmaması (Sadece hormon verilmesi sonrası menstruasyon dönemleri oluyorsa, o kadın amenoresi olduğu düşünülür, örn. östrojen uygulaması).

    AN’yı kısıtlı tip ve tıkınırcasına yeme/çıkartma tip olarak iki alt başlıkta topluyoruz.

    Kısıtlı Tip: AN’nın bu epizodu sırasında kişi düzenli olarak tıkınırcasına yeme ya da çıkartma (yani, kendisini yol açtı kusma ya da laksatiflerin, diüretiklerin ya da lavmanların yanlış yere kullanımı) davranışını göstermemiştir.

    Tıkınırcasına Yeme/Çıkartma Tipi: AN’nın bu epizodu sırasında kişi düzenli olarak tıkınırcasına yeme ya da çıkartma (yani, kendisinin yol açtığı kusma ya da laksatiflerin, diüretiklerin ya da lavmanların yanlış yere kullanımı) davranışı göstermiştir.

    Bu tip AN hastalarında kişilik bozukluklarına, dürtü kontrol bozukluklarına, madde bağımlılığı ve özkıyım girişimlerine daha sık rastlanmaktadır.

    AN genellikle ilk veya orta ergenlik döneminde başlar. Görülme yaşı 11-40 arasındadır. Toplumda % 1 oranında görülür. AN vakalarında kadınların erkeklere oranı 20/1. Ergenlikte AN teşhisi konan erkeklerin oranı % 5’tir. Yüksek ve orta sosyokültürel düzeyde daha sık görülür. Ancak son yıllarda 40 yaş üstü kadınlarda ve 19 yaş üstü erkeklerde de artan oranlarda görülmeye başlanmıştır. Anoreksiklerde yaygın endokrin bozukluk vardır.

    AN’da hastanın ya da ebeveynin anamnezde ifade ettiği davranışsal belirtileri sıralayacak olursak:

    Gıdalar, kalori, kilo, yağ oranı hesapları ve diyet ile aşırı ilgi

    Kilo konusunda aşırı ilgi ve kaygı

    Kilo fazlası olmadığı halde diyet yapma

    Kilo fazlası olmasa bile kendisini şişman olarak değerlendirme

    Açlığı inkar etme

    Normal ölçüde yemiş bile olsa, midesinde aşırı şişlik hissetme

    Aşırı egzersiz yapma

    Sık sık tartılma veya vücut oranlarını ölçme

    Yeme davranışındaki değişiklikler

    Gıda biriktirme ya da atma

    Başkaları ile beraberken yemek yemekten kaçınma

    Gizli yeme

    Yemeklerden sonra sık sık banyoya gitme

    Kusma, laksatifler, diüretikler, iştah baskılayıcı ilaçlar, kuvvetli egzersizler veya gıda alımında kısıtlama yoluyla kilo kontrolü sağlama

    Sosyal ortamlardan kendini geri çekme

    Sinirlilik

    Duygudurum dalgalanmaları

    Duygudurum enerjisindeki kayganlık

    Kendini aşırı eleştirme

    Hoşlandığı aktivitelerden uzaklaşma

    Tepkisel davranış kalıpları

    AN’da gözlemlenen fiziksel semptomları sıralayacak olursak:

    Kuvvetli kilo kaybı ve kiloda sık dalgalanma

    Kadınlarda amenore

    Kadınlarda amenore ve ovulasyonun gerçekleşmemesi nedeniyle üreme yeteneğinin kaybı

    Bayılma hissi

    Letarji (uyanıklığın belirgin azalması)

    Güçsüzlük

    Deride kuruluk

    Saç kaybı

    Tırnak kalitesinde bozulma

    Kabızlık

    Vücutta ödem

    Erkeklerde impotenz

    AN’in genetik nedenlerinin yanı sıra psikososyal nedenlerine baktığımızda, çocuğun birey olarak gelişmesini güçleştiren bir aile patolojisi bulgularız. Anoreksiklerin aileleri tarafından kuvvetli rasyonel başarı beklentisiyle yüklendiğini görürüz. Bu tarz aile yapılarında rasyonel başarının gerçekleşmemesi belirgin yöntemlerle cezalandırılmaz. Bu tarz ailelerde bu başarısızlık, çocuğun ailenin güvenini sarsması olarak algılanır ve ifade edilir. Bunu ipek eldiven içindeki demir yumruk olarak betimlemek mümkündür.

    AN hastalarının büyüme döneminde desteklenen cinsel çocuksulukları; cinsel ilişki kurma ve gebe kalma ile ilgili kuvvetli korkuları; büyüme, anneden ayrılma ve bireyleşmeye karşı kuvvetli korkuları bulgulanabilir.

    Aile hikayelerinde ölüm, ayrılık, alkol ve kumar gibi sorunlar olan gençlerde daha sık görülür.

    Çevrenin yargılarına çok önem veren ailelerin çocuklarında daha sıklıkla bulgulanır AN.

    devamı alttadır .
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  2. #2
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Majör depresyon bu ailelerde genel nüfusa oranla daha sık görülür.

    Toplumun zayıflığa çok değer verdiği kesimlerde de daha sık rastlarız AN’ya. Toplumun dış görünüşe verdiği bu önem, ergenin bağımsız olma ve sosyalleşme çabaları ile aileden koparak bireyleşme süreçlerinde bedenleri ile aşırı ilgilenmelerine neden olmaktadır. Gençlerin yaşamla ve bilgiyle ilgili donanımları yeterli olmadığı için, yaşamda kendilerini tek ifade etme alanı dış görünüşleridir. Kozmetik ve tekstil sektörünün sunduğu idoller kendilerini bedenleri ile ifade etmeyi seçen gençlerin yukarıda anlatılan aksaklıklara sahip olanlarında yeme bozukluklarını tetiklemektedirler.

    AN depresyonun ve kendine zarar verme davranışının da bir dışa vurumu olabilir.

    Anoreksikler takıntısallığa ve mükemmeliyetçiliğe yatkındırlar.

    Aslında hastalar için AN başkalarının karar vermesine karşı çıkabildikleri bir dirençtir. Anoreksikler üzerinde söz sahibi olabilecekleri, kendilerine bırakılmış tek alan olan kendi bedenlerini kontrol ettiklerine inanırlar.

    Anoreksik hastalar güçsüz ve etkisiz olduklarına yönelik kesin bir inanç taşırlar. Daha çok kusursuz bir kız çocuğu imgesiyle kendilerini erişkin yaşamın zorluklarından korumak isterler. Beden, benlikten ayrı ve ebeveyne ait bir parça gibi algılanır. Anoreksikler büyürken özerkleşmeleri asla desteklenmemiştir. Beden işlevlerinin denetiminin kendilerinde olmadığına inanarak yaşamışlardır. Anoreksiklerin çocukluğuna baktığımızda, genellikle ebeveynlerini memnun etmeye çalışan iyi ve uslu “kız çocukları” geçmişi gözlemleriz. Ergenlikle beraber bu davranış kalıbı olumsuzlaşır. Anoreksik ergen bu dönemde uyum göstermekten vazgeçerek, kendi kontrollerini ele alma çabasındadır. Ancak bu kontrolü sağlıklı oluşturamadığı için beden ağırlığını ve beslenmesini kontrole dönüştürür. Yaşam alanında kontrol etmek için kendisine bırakılan tek alanın bedeni olduğu inancındadır.

    Anoreksiklerin büyük bir kısmında anne-kız ilişkisine baktığımızda, annenin kendi ihtiyaçlarını ve doyumunu kızınınkinden önde tuttuğu görürüz. Çocuk bu nedenle annesinden kendisine değer veren, önemseyen, kabul gösteren ve kendi varlığını fark edip geliştirebileceği geribildirimleri almadığı için sağlıklı bir benlik algısı oluşturamaz ve kendisini annesinin bir uzantısı olarak algılamayı seçer.

    Anoreksiklerin baba-kız ilişkilerine baktığımızda ise, genelde babaların ilgili ve destekleyici göründüklerini, ancak kızları gerçekten kendilerine ihtiyaç duyduklarında, kızlarını duygusal yönden destekleyemediklerini ve yalnız bıraktıklarını görürüz.

    Mutsuz bir birliktelikleri olan anne-babaların kızlarını kendi ihtiyaçlarını karşılayan bir obje yerine koyarak kendileri olabilmeleri için imkan vermedikleri de bir bulgudur bazı anoreksik vakalarda.

    AN’ın psikodinamiğini şu şekilde açıklayabiliriz:

    Farklı ve tek olabilmek için çabalamak

    Ebeveynin beklentileri sonucu oluşan yapay benlik algısını reddetmeye çalışmak

    Gerçek benliğin oluşmaya başlaması

    Bedende somutlaşan içselleştirilmiş düşman ve kontrol eden anne imgesinin reddedilmesi

    Aşırı isteklere karşı direnç, kontrol geliştirme

    Kendisinin yerine diğerlerini çaresiz durumda bırakma

    AN yaşamı tehdit edebilecek ve ölümle sonuçlanabilecek kadar riskleri yüksek bir bozukluktur. Anoreksiklerin büyük bir kısmı da maalesef tedaviden kaçma eğilimindedirler. Tedavi olurlarsa, kilo almaları gerektiğini bildikleri ve bunu kontrolü kendilerine bırakılan tek alan olan bedenlerinin kontrolünü kaybetme olarak algıladıkları ve bu durumdan şiddetle korktukları için, tedaviden kaçma oranları çok yüksektir. AN hastalarının hastalığı ve dolayısıyla yardımı kabullenmemeleri, hastalığın seyrini olumsuzlaştırmakta ve yaşamsal risklerin oluşmasına neden olmaktadır.

    AN hastalarının yarıya yakın bir kısmı bir başka yeme bozukluğu olan BN özelliklerini de gösterir. Aşırı yeme ve kusma gibi belirtiler AN başladıktan ortalama 1 ½ sene içinde ortaya çıkmaktadır.

    AN’da da diğer yeme bozukluklarında olduğu gibi oluşabilecek tıbbi komplikasyonlar vardır:

    Akut Problemler:

    Sıvı, elektrolit ve asit-baz dengesi anormallikleri

    Kardiyak ritm bozuklukları

    Gastrointestinal semptomlar

    Gecikmiş gastrik boşalma

    İrrtibl Kolon Semptomları

    Özafagial – yemek borusu - hastalıklar (özafajit- yemek borusu duvarı iltihabı, rüptür - yırtılma )

    Kronik Problemler:

    Büyüme geriliği

    Ergenliğin duraklaması

    Amenore (adet görememe)

    Üreme kapasitesinde anormallik

    Kemik kitlesinin kazanılmasında bozulma

    Serebral atrofi

    Kronik renal tubuler hastalıklar

    Ventriküler aritmi

    Konjestif kalp yetmezliği

    Hipofostatemi

    AN’da tedavi başarısı maalesef çok yüksek değildir. Bunun nedeni, hastaların hasta olduklarını kabul etmemeleri ve hastalığın çok geç bir safhasında genelde kendi istekleri dışında fiziksel olarak bedensel fonksiyonlarında çökme başladığında hastaneye yakınları tarafından getirilmeleridir.

    Ağır kilo kaybı olan anoreksilerin mutlak hastanede çoklu uzman gözetiminde – psikiyatr, psiklolog, dahiliye uzmanı, kadınlarda jinekolog, diyetisyen - tedavi görmeleri gerekir. Anoreksikler çok büyük bir oranda hasta olduklarını kabul etmedikleri için, ciddi risk sınırına gelince yakınları tarafından hastaneye kaldırılırlar. Bu hastalıkta genelde bu sebeple hastalığın ilerlemiş bir safhasında tedaviye başlanmak zorunda kalınır. Ağır kilo kaybı olan hastaların parenteral beslenmeleri gerekebilir. Yaşamsal tehlike belirli bir oranda bertaraf edildikten sonra, tedaviye öncelikle kişinin kilo almayacağına inandığı bir beslenme biçimi konusunda anlaşılarak başlanmalıdır. Hasta doktorları ile güven ilişkisini yakaladıktan sonra, tedavinin devamı mümkün olur. Çoklu tedavinin belirli bir aşamasından sonra, bu anlaşma neticesinde anoreksiklerin kilo almaya başladıklarında yoğun direnç göstermeleri çok yaygın olarak karşılaşılan bir olumsuzluktur. Bu direnci geliştiren anoreksiklerin sosyal ilişkileri yetersizdir ve genellikle depresif bir duygudurum içindedirler.

    AN hastası yapılan anlaşmaya uygun günlük kilo artışına direnç geliştirmek yerine, kilo artışında başarı gösterirse, giderek artan ödüller verilir. Sağlıklı bir beslenme çizelgesinin oluşturulmasının akabinde yeni beslenme biçimi başlamadan, psikoterapi gerekli yöntemlerle devreye girer. Psikoterapi diğer eşleşen problemlerin de işlendiği, ancak esas olarak kişinin yeme davranışı ile ilgili oluşturmuş olduğu yanlış düşünce kalıplarının ve olumsuz beden algısının kognitif-davranışçı terapilerle değiştirilmesine dayanır başlangıçta. Psikoterapinin oluşturulmasında dinamik yaklaşımın da önemi büyüktür. AN’yı oluşturan biliçaltı çatışmaların bilince çıkartılarak kişiliğin sağlıklı ve özgür gelişmesinin sağlanması çok önemlidir. Bireysel terapinin yanı sıra mutlak aile terapisi de tedavi protokolünde yer almalıdır. AN hastalarının hemen hepsinin temelinde aile problemleri vardır.

    Psikoterapinin gerektiğinde – özellikle depresyon ve obsesyonların olduğu durumlarda - destekleyicisi psikofarmakoterapidir.

    Anorexia Nervosa hastaları tedavinin belirli bir aşamasında hastaneden çıktıklarında, yeme bozukluklarının dışında kalan çevresel faktörlerin – iş, okul, aile – tümüyle birden baş edemeyip regrese olabilirler. Bu nedenle AN hastalarının hastaneden çıktıktan sonra da tedavilerine çoklu uzman eşliğinde son derece disiplinli bir şekilde uymaları çok önemlidir.

    Dr.phil. R. Meltem Kavcar Sırmalı
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  3. #3
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Anoreksiya Nervosa

    Anoreksiya aşırı diyet yapma sonucu oluşan önemli derecede kilo kaybıdır.

    Tanım

    Anoreksikler kiloları ne olursa olsun kendilerini şişman hissederler. Çoğu kez anoreksikler normalden daha zayıf olduklarını farketmezler ve 45 kg olsalar bile kendilerini şişman kabul ederler. Dahada zayıf olma çabaları içinde anoreksikler, her koşulda yemek yemekten ve kalori almaktan kaçınırlar. Bu hastalığın %10-20 oranı, oluşan çeşitli komplikasyonlar nedeniyle ölümle sonuçlanır.

    Anoreksikler genelde mükemmeliğe ulaşmaya çalışırlar. Oldukça yüksek hedefler belirlerler ve kendilerini sürekli olarak ıspatlamak zorunda hissederler. Genelde başkalarının ihtiyaçlarını hep kendi ihtiyaçlarının önünde tutarlar. Anoreksik bir hasta yaşamda kontrol edebildikleri tek olayın yemek ve kiloları olduğunu düşünürler. Her sabah tartı üzerindeki sayı, zayıf olma hedeflerinde başarılı olup olmadıklarını belirler. Kilo kaybetmeyi başardıklarında kendilerini güçlü ve kontrolde hissederler. Genelde kalorilerine ve kilolarına yoğunlaşmaları istemedikleri duyguları bloke etmenin bir yoludur. Anoreksikler için, problemlerle direk olarak baş etmektense kilo vermek daha kolaydır. Genelde bu kişilerin kendilerine güveni çok azdır ve bazen yemek yemeyi haketmediklerini düşünürler. Çoğunlukla bir sorun olduğunu inkar ederler. Açlık duygusunu sürekli olarak inkar ederler. Kendilerine yardım edilmeye çalışıldığında şiddetle direnirler çünkü terapi onlar için sadece yemek yemeye zorlanmak demektir. Problemleri olduğunu bir kere kabul ettikten sonra ve yardım almayı kabul ettikten sonra tedavi edilebilirler. Bunun için hem psikolojik, hem tıbbi hemde beslenme açısından yaklaşılan kombine bir tedavi yöntemi uygulanır.


    Yazar Cigdem Alper
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  4. #4
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Açlık hastalığı olarak da adlandırılan anoreksiyada, besin alımına, kiloya ve zayıflığa karşı takıntılı kişiler zayıf olsalar dahi yemek yemez ve aç olduklarını reddederler. Çok düşük kalorili beslendikleri için vücut ağırlıkları zamanla azalır. Bu bozukluk genellikle ergenlik döneminde başlar (ortalama 17 yaşında) ama nadiren 40 yaşın üzerinde de görülebilir.
    Anoreksiyalı bir kişi kilo almaktan korkar; şişmanlık onlar için kabus gibidir. Eski kilolarına ya da çevrelerinde görünüm olarak beğeni kazanan kişilerin kilosuna inmek için hedef belirler, gün içinde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartılırlar. Toplum içerisinde ufak porsiyonlar tüketirler, aç olsalar bile tok olduklarını söylerler. Kısa sürede çok fazla kilo verirler. Normal miktarda besin tükettikten sonra mide bulantısı veya şişlik hissederler. Hiperaktif, depresif, korkak ve agresif olurlar. Gitgide sosyal çevrelerini kısıtlarlar. Sürekli spor veya ağır egzersiz yaparlar. Temizlik ve ders çalışmayla ilgili saplantılara rastlanabilir. Cinsel gelişimlerinde sorun olduğu gibi, beraberinde cinsel isteksizlik ve diğer cinsel sorunlar da gözlenebilmektedir.

    Açlık hastalığı olarak da adlandırılan anoreksiyada, besin alımına, kiloya ve zayıflığa karşı takıntılı kişiler zayıf olsalar dahi yemek yemez ve aç olduklarını reddederler. Çok düşük kalorili beslendikleri için vücut ağırlıkları zamanla azalır. Bu bozukluk genellikle ergenlik döneminde başlar (ortalama 17 yaşında) ama nadiren 40 yaşın üzerinde de görülebilir.
    Anoreksiyalı bir kişi kilo almaktan korkar; şişmanlık onlar için kabus gibidir. Eski kilolarına ya da çevrelerinde görünüm olarak beğeni kazanan kişilerin kilosuna inmek için hedef belirler, gün içinde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartılırlar. Toplum içerisinde ufak porsiyonlar tüketirler, aç olsalar bile tok olduklarını söylerler. Kısa sürede çok fazla kilo verirler. Normal miktarda besin tükettikten sonra mide bulantısı veya şişlik hissederler. Hiperaktif, depresif, korkak ve agresif olurlar. Gitgide sosyal çevrelerini kısıtlarlar. Sürekli spor veya ağır egzersiz yaparlar. Temizlik ve ders çalışmayla ilgili saplantılara rastlanabilir. Cinsel gelişimlerinde sorun olduğu gibi, beraberinde cinsel isteksizlik ve diğer cinsel sorunlar da gözlenebilmektedir.

    alıntıdır.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  5. #5
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Anoreksiya Nervosa:

    Aşağıdakilerin varlığı halinde bu rahatsızlıktan bahsedilmektedir.

    1-Bulunduğu yas grubu ve boy uzunluğu acısından normal kabul edilen en az kilo ya da bu ağırlığın üzerindeki bir kiloyu kendisi için uygun bulmayıp,kabul etmeme.

    2-Yas ve boy göz önüne alındığında beklenenden daha düşük bir kilosu olmasına rağmen kilo almak veya şişmanlamaktan aşırı derecede korkma.

    3-Kişinin kilosu ya da vücut şeklini algılayışında bozukluk vardır. Kişinin kendini değerlendirişinde kilo ya da vücut seklinin ,olağandan çok daha fazla ve anlamsız ölçüde bir yer kaplaması veya o anki kilosunun düşük olmasının öneminin farkına varmama.

    4-Bayanlarda birbirini izlemesi gereken en az 3 adet döneminin olmaması

    Bu rahatsızlığın kısıtlı ( bu durum yaşanırken kişide bir anda "patlayıncaya dek" yeme ya da kendini kusmaya ya da lavman- idrar söktürücüler ile yediklerini çıkarma davranışının olmadığı) tip ya da bu sayılan davranışların olduğu tiksinircesine yeme/ çıkartma tipi olarak 2 şekli vardır.

    Hastaların çoğunun düşünce içeriği yemek ile ilişkilidir. Kimileri kalan, artan, yiyemedikleri yiyecekleri bırakamayıp, biriktirir, bazıları da hiç yapamayacağı yemek tariflerini edinmeye çalışabilir. Topluluk içinde yemek yeme konusunda isteksiz davranabilirler. Başlangıç ta çevrelerinden ilgi ve beğeni görmek için , kendileri üzerinde kontrol sağladıklarını görmek amacıyla alınan besinleri kısıtlamaya başlarlar. Eski kilolarına ya da çevrelerinde görünüm olarak beğeni kazanan kişilerin kilosuna inmek için hedef belirler. Kendileri gün içinde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartar
    Tıkınırcasına yeme-çıkartma tipine ait grubun alkol-madde kötüye kullanımı, daha çok duygusal durumda dalgalanmalar ve cinsel aktivitelere sahip olup, dürtülerini kontrollerinin daha zor olduğu gözlenmiştir.

    Kişiler kilo kayıplarını arttırmak için fiziksel egzersizler yapar ya da yorucu fiziksel uğraşılar içine girerler. Öyle ki kişi daha çok enerji harcayıp, kilo verebilmek için oturmayıp, ayakta durmayı yeğleyebilir ya da durduğu yerde el ve ayaklarını hareket ettirebilir. Kişinin toplumsal ilişkileri azalabilir. Sadece is, fiziksel egzersiz ve kilo düşünceleri ile ilgilidir. Bir deri bir kemik kalsa bile kilolu olduğu düşüncesindedir. Kişiler kendilerine listeler hazırlayarak kendilerine yasakladıkları yiyecekleri belirterek, bunları yemeyeceklerine yeminler ederler. Yarim kilo bile almaları onları zayıflıktan şişmanlığa geçtikleri seklinde düşündürür. Uzun sure bir konuya dikkatlerini veremezler . Kendilerine güvensizlik yoğun bir şekilde kendini hissettirmektedir. Gitgide sosyal çevrelerini kısıtlarlar.

    Çocuk gelişiminin erken evrelerinde, anne-çocuk iletişiminde çocuğun kendi başına,özgür davranışları üzerine yapılan müdahalelerin önemine dikkat çekilmektedir.

    Anoreksia başlangıcı sonrasında genellikle obsesif- kompulsif davranışlar başlayabilir. Özellikle temizlik saplantıları ( ev temizliğine yönelik aşırı aktiviteler gibi) ve ders çalışma ile ilgili saplantılara rastlanabilir. Cinsel gelişimlerinde sorun olduğu gibi , cinsel isteksizlik ve diğer cinsel sorunlar da beraberindedir

    devamı alttadır.
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  6. #6
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Bu kişilerde hastalığın yol açtığı vücutsal değişimler:

    Hastalarda kansızlık, vücut su- tuz dengesinin bozulması, kanda kolesterol ve üre düzeylerinin artışı, karaciğer enzimlerinin yükselmesi, tiroid bezi hormonlarının düşmesi, kadınlarda ostrojen dediğimiz kadınlık hormonu ,erkeklerde testesteron denen erkeklik hormonu düzeylerinde düşme sonucu cinsel işlevlerde azalma, kalp atımında azalma ve düzensizlikler, beyin boşluklarının beyin dokusuna oranla kapladığı hacmin artışı oluşabilmektedir.

    Kimlerde görülmektedir:

    Bu rahatsızlık düzenli ve bol çeşitli yemek yeme olanaklarının olup, göze hoş görünmenin zayıf bir vücut yapısı ile paralel düşünüldüğü bati toplumlarında, kentsel alanlarda daha çok gözlenmektedir. Hastaların % 90-95 i kadındır. Anoreksia nervosa genç kızlarda % 0,5 oranında saptanmakta, genellikle 12-25 yas arasında rastlanmaktadır.

    Son yıllarda yurt dışında yapılan çalışmalara göre hastalığın yüz bin kişide 15-20 arasında görüldüğü saptanmıştır.

    Rahatsızlığın oluşumunda etkili risk faktörleri:

    - Yaşanılan sosyo-kültürel çevrenin etkisi ile zayıflığın kesin güzellik ölçütü olması durumu yaygınlaştırmaktadır. Bazı mesleki alanlar ( hosteslik, modellik, dans ve müzikle uğraşanlarda) bu yüzden özellikle risk altındadır.

    -Bu rahatsızlığı olanların ailelerinde depresyon, alkolizm, şişmanlık ve gene bir yeme bozukluğuna daha çok rastlanmaktadır. Bu kişilerin annelerinin daha çok diyet yapıp,yeme bozukluğunun olduğu, sürekli diyet yapma düşünceleri ile haşır nesir oldukları, kızlarının da diyetleri konusunda yoğun düşünceler içinde olabildikleri gözlenmiştir.

    - Aile yapıları itibariyle, bağımsız hareket serbestisinin verilmediği ve aile işleyişi açısından yeterli keyif alınmayan doyum sağlanamayan ilişkilerin varlığı.

    -Öncesinde var olan aşırı şişman beden yapısı

    -Çocukluk cağı başlangıçlı diabet ( seker hastalığı) varlığı

    - Geçmişte yaşanan cinsel, fiziksel tacizler.

    Rahatsızlıktaki kişisel düşünce yapıları:

    - Kişisel açıdan kendilerini yardıma muhtaç ama yardim edilemez görürler

    - Kendi ve çevreleri üzerindeki denetimi kaybetme korkuları vardır.

    - Aşırı bir şekilde başkalarının görüşlerine bağımlı olarak özgüvenlerini koruyabilen, onların yeterli ya da olumlu desteği olmadığında kendilerini bir hiç olarak görürler

    - Bir şey ya tam olmalı ya da hiç olmamalı seklinde bir düşünce yapısı olan kişilerdir.

    Hastalığın seyri:

    Hastaların yarısının ilerleyen donemde iyileştiği, dörtte bir oranında hastanın kısmen iyileştiği, ancak bir miktar yakınmalarının sürdüğü belirlenmiştir. Hastalık sonucu olum oranının % 5 civarında olduğu gözlenmiştir.

    Hastalığın gidisine olumsuz etki yapan faktörler:

    -Ailede aşırı geçimsizlik, tartışmalı ortam

    -bulimianın hastalığa eslik etmesi

    -Kusma, dışkılamayı arttırıcı ilaç kullanımları

    -Obsesif-kompulsif, histerik, depresif, nörotik davranış yapıları, zeminde bulunan psikiyatrik sorunlar nedeniyle, kişide vücutsal yakınmaların fazlaca gündeme gelmesi (gastrit, kolit vb.)

    -Hastalığı inkar eden davranışlar içine girilmesi.

    Hastalığın gidisini olumlu etkileyen etmenler arasında ise erken başlangıç yaşı, hastalığı kabul etmek ve kendine güvenen bir kişilik yapısının bulunması sayılmaktadır.

    Tedavi:

    Psikoterapide hastanın kendi duygularını uygun bir şekilde ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi, özgüvenin oluşturulması, kişilerarası sorunların belirlenip, çözümüne yönelen bir yaklaşımın oluşturulmasına çalışılır.Tedavide davranışçı terapi, aile terapisi ve grup terapisi kullanılabilir

    http://www.psikologum.com
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  7. #7
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Anoreksiya nervosa, fazla kilolu olma korkusundan dolayı olabildiğince az yemek yeme hastalığına denir. Eğer bu hastalığınız varsa, kendinizi, kilolu olmadığınız halde şişman olarak görürsünüz.

    Bu durum hem fiziksel hem de zihinsel bir rahatsızlıktır. Hormon değişiklikleri az kilo ve az vücut yağının sonucu olarak ortaya çıkar. Kadınlarda genellikle mensturasyon (adet kanaması) olmaz.

    Bu hastalık genellikle genç kadınların arasında ortaya çıkar. Ayrıca sporcular, dansçılar ve aktörler gibi az vücut ağırlığıyla daha iyi performans göstermek isteyen kişilerde de görülebilir.

    Anoreksiya nervosa çok ciddi bir hastalığa dönüşebilir. Açlıktan ya da intihar nedeniyle ölüme sebep olabilir.

    http://www.realage.com.tr
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

Benzer Konular

  1. Bulimia Nervosa Nedir .
    By 9 ŞUBAT in forum Bulimia Nervosa
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 06-06-2008, 06:01 PM
  2. Bulimia Nervosa Nedenleri
    By 9 ŞUBAT in forum Bulimia Nervosa
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23-02-2008, 12:40 PM
  3. Bulimia Nervosa Belirtileri
    By 9 ŞUBAT in forum Bulimia Nervosa
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23-02-2008, 12:37 PM
  4. Anoreksiya Nervosa Nedenleri
    By 9 ŞUBAT in forum Anoraksıya Nervosa
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23-02-2008, 12:32 PM
  5. Anoraksiya nervosa
    By ates in forum Anoraksıya Nervosa
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 30-12-2007, 01:13 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •