PANTOLON PAÇALARI VE AYAKKABI BAĞCIĞI
Pantolon paçalarının yere değmemesine azami derecede dikkat ediyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi yerde tükürük , balgam, kanlı peçete veya sargı bezi vs. gördüğüm için sıkıntıya giriyorum. Belki de benim gözlerim hep onları görüyor algıda seçicilik dedikleri durum gereği. Umum wc kullandıysam ve paçalarım yere değiyorsa. Yada ayakkabımın bağcığı çözülmüşse. O bağcığı çıkarıp atmam falan gerekiyor. Çok sıkıntı yaşadım bu ayakkabı bağcığı yüzünden. Yolda giderken bir bakmışım bağcığım çözülmüş ve yere değiyor. “Kim bilir ne zaman çözüldü de nerelere, nelere değdi “ diye geçiyor içimden. Hele bir de İstiklal Caddesi gibi kalabalık ve her meşrepten insanın yürüdüğü bir caddede yere değdiyse daha da fena.
ELİNİ YALAYAN SATICI
Yahu bari ekmek alırken yapmayın arkadaş! Adam elini güzelce yalıyor, poşeti açıyor sonra o tükürüğüyle ıslattığı eliyle ekmeği alıp poşete koyuyor. Sonra da afiyet olsun. Poşet zaten tükürüklü tutman gerekiyor, ekmek de tükürüklü. Ye bakalım. Poşet açması gerekmiyorken bile elini yalamaktan yalama olmuş satıcılar tanıdım. Adam sigara vermeden önce elini yalıyor Şafak Sezer’in İtmen’de telefon etmeden yaladığı gibi. Bu durumdan da son derece rahatsızım.
VİRÜSLERİN EŞYADAN EŞYAYA BULAŞMA DURUMU
Örneğin travesti, hayat kadını, eşcinsel olduğunu düşündüğüm birisi, yada zenciler vs.. ( Burada kimseyi hor görme veya yadırgama söz konusu değil. Sadece onların daha çok korunmasız veya çok partnerli cinsel hayata sahip olduklarını düşündüğümden ve Hiv veya bulaşıcı hastalık taşıma ihtimallerinin fazla olduğunu düşündüğümden dolayı) ile bir şekilde tokalaşmak yada temasta bulunmak zorunda kaldığım zamanlarda elimi veya temas eden eşyamı, elbisemi yıkayıp yıkamamak konusunda büyük tereddüt yaşıyorum. Bir şey olmayacağını biliyorum fakat bir türlü içim rahat etmiyor. Bir kere yıkarsam beynimin bana aynı durumlara maruz kaldığımda sürekli yıkamam gerektiği mesajı vereceğini biliyorum.” Dayanmalıyım! Yıkamamalıyım!” diyorum kendi kendime. Çoğu zaman başarsam da. Bazen zayıflık gösterdiğim oluyor. Aslında asıl sebep şu ; Ben o anda elimi yıkamazsam oradan telefonuma geçecek, kimlik kartıma,cüzdanıma,gözlüğüme, kemerime vs… Dolayısıla silmem yada yıkamam gereken şeylerin sayısı ve benim sıkıntım artacak. Bu durumlarda şunu düşünüyorum. Toplu taşıma araçlarında koltuklar, tutacaklar, kapı kolları herkesin ortak kullanımına ve temasına açık. “Takma kafanı” diyorum “Bir şey olsaydı bir sürü insana olurdu” . Bu da bir rahatlatma tekniği işte. Bir de bazı kafama taktığım ve ciddi risk gördüğüm durumlarda ( Bana göre ciddi risk oluşturan bir durumun normal birine göre ne kadar ciddiye alınması gereken bir durum olduğu tartışılır tabi) çamaşır suyu katkılı suyla siliyorum bulaşı olduğunu düşündüğüm eşyaları.. Bir sürü telefonum bozuldu bu yüzden. Ama anlayamadığım bir şekilde bazı durumlarda sadece ıslak mendille silmek yetiyor. Mesela bir keresinde dolmuşta travesti olduğunu düşündüğüm şahıs kafama hapşırdı. Ciddi bir durum gibi algılayıp o şekilde işlem yaptığımı hatırlıyorum. Çünkü ense,saçlar, mont, kapşon vs. hepsi ciddi risk altındaydı zannımca.
Yer imleri