5 sonuçtan 1 ile 5 arası

Konu: O siyah korku...

  1. #1
    mavigece
    Guest

    Standart O siyah korku...

    Neden insan hissettiğini söylemek yerine bildiğini göstermek ister? Bildiklerimizi hislerimizin içinde eritip hakikate yaklaşmaktansa neden ötekini yaralamak için kullanırız? Entelektüel bilgiyle duygu dünyası neden genellikle buluşamaz Neden sahip olabildiğimiz bilginin çarpık eksikliğini, yanlışlığını fark ettiğimizde hislerimizin üzerine sevimsiz bir hırçınlıkla kapanmak isteriz? Ve neden bilgiyle duygular arasındaki uçurumdan düşerken hep aynı siyah korkuyu hissederiz?

    Cevaplarken zorlandığımız bu çelişkili durumun karmaşık nedenlerini hayatımızın sis perdesi ardında gizlenen gerçeklerden ayırmak çok kolay değil. Önemsiz gibi görünen ayrıntılar, hassas dönemlerde bizi rahatsız etmeye başladığında sorguluyoruz ancak kendimizi...

    Bugünlerde medya denilen gösterişli sahnede kendi sesini duymadan bağıran ‘çığırtkan aktörleri’ izledikçe hep aynı hisse kapılıyorum. Sanki yaşayamadıkları, gelecekte yaşamayı arzu ettikleri ama aynı zamanda dehşetle ürktükleri bir hayatın yasını tutuyorlar. Hayatlarındaki o ürkütücü boşluğu unutmak için kendilerini hapsettikleri hücrelerinde oyalanırken saldırganlaşan mahkûmlara benziyor çoğu. Gizli bir güç, aniden onları hücrelerinden çekip çıkarsa, içlerindeki kadife yumuşaklığındaki derûni sükûneti hatırlayıp melekler gibi merhametle gülümsemeye başlayacaklar gibi geliyor bana.

    Ama yapamıyorlar işte, çünkü öyle mucizevi bir güç yok. Kalpleriyle dilleri arasına dikenli teller örerken kendilerine büsbütün yabancılaşan bu ‘gönüllü mahkûmları’ izlerken bütün faniler gibi ben de biraz üzülüyorum doğrusu. Sadece bir kez olduğu gerçeğini her daim hissettiğimiz ama genellikle unuttuğumuz hayatın şeffaf samimiyetine şuursuzca muhalefet ederek direnenleri anlayabilir miyiz?

    EKSİK HAYATLAR

    Samimiyetin, seviyesizliği de kuşatan, çaresiz bir saldırganlıkla yaralandığına tanık olduğum zamanlarda, galiba cevabı hep o aynı karanlık duygunun derinliğinde arıyorum. Kimsenin kaçamadığı, erteleyemediği ölüm korkusu...

    Farklı kılıklara bürünerek hayatın keskin dönemeçlerinde kendini gösteren o siyah korku, bu defa bir romanın sayfalarından göz kırptı. Gerçekleşmeyen arzularımızın bizi mutsuz ettiğini ama esas huzursuzluğumuzun nedeninin bu değil, hayatımızın tamamlanmamış bir eser gibi eksik kalacağına olan güçlü inancımız olduğunu anlatan romancıyı düşünüyorum bugünlerde. Onun kahramanlarından biri, “Rüyamda piyanoyu görmem, uyandığımda şunu kesinlikle anlamamı sağladı: Hayatım Bach’ın Goldberg varyasyonlarını çalmadan sona erecek” diyordu. “Peki neden acı, hayal kırıklığı veya keder değil de korku” diye soran yazara cevabı diğer kahramanı veriyordu: “Senin ölüm korkunun tuhaf bir nesnesi var gibi: Hayatının eksik olması ki asla yaşayamayacağın bir eksiklik bu”. Sanırım en büyük zaaflarımızdan biri, hayatın sonunda eksik kalmaktan değil, eksik yaşamaktan korkmak.

    Bazen henüz yaşamadan hissettiğimiz o ‘boşluk’ inancının bizi mutsuz etmesine müsaade ediyoruz. Böyle zamanlarda hissedilenle dile gelen arasındaki o büyük çatışma bizi olduğumuzdan başka biri yapıyor. Hırçın, gürültülü, anlayışsız, sıradan bir kalabalığın parçası olmanın bizi nasıl yıprattığını anlayamadan geçirdiğimiz zamanın kaybı, katı bencilliğimizi biraz daha koyulaştırıyor.

    Bu yazıyı yazarken televizyonda bağırarak konuşan insanların sessiz görüntüsüne takılıyor bakışlarım. Masamdaki boynu bükük şebboylar, çocukluğumun tarçınlı muhallebisi gibi kokuyor. O günlere gidiyorum... Daha hayatın en başında, eksik kalacağımız ihtimalini sezgisel de olsa hissedebiliyor muyduk, pek hatırlamıyorum. Sadece ben de herkes gibi bu korkuyla yüzleşmekten ürküyorum ve geriye kalan zamanımı o bütünlüğe ulaşmak için nasıl harcayacağımı hâlâ bilmiyorum.

    Bu kuru gürültüye rağmen bitmesini istemediğim hayat, gerçekten de bazen hiç bitmeyecekmiş gibi acımasız oluyor. O zaman biraz yoruluyorum, omuzlarım düşüyor. Ama sonra “Nasıl olsa hissetmeyeceksin, eksik kalsa bile sen artık olmayacağın için hissetmeyeceksin” diye saf bir teselliyle avutuyorum kendimi.

    Önümde hayatın eksikliğini takma isimlerle yazan tuhaf felsefecinin romanı duruyor. “Hayat yaşadığımız şey değil, yaşadığımızı hayal ettiğimiz şeydir” diyor Mercier, sonra başka bir cümle daha yakalıyorum: “İnsanlar sessizliğe katlanamıyor, katlansalardı, kendilerine de katlanmış olurlardı...”

    Dayanılmaz bir istekle odadaki sessizliği bozmak için müziği açıyorum; büyülü bir sopranonun incecik sesi hayatı dolduruyor...
    insankaynaklari.com

  2. #2
    Moderatör BeYaZ_KeLeBeK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Yer
    umut dünyası...
    Mesajlar
    2.679

    Standart

    emeğine sağlık canım....
    RÜYALARI GERÇEKLEŞTİRMENİN EN İYİ YOLU UYANMAKTIR...



  3. #3
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    39

    Standart

    nnnnnnnnnnnnn

  4. #4
    Moderatör BeYaZ_KeLeBeK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Yer
    umut dünyası...
    Mesajlar
    2.679

    Standart

    Alıntı nesimv Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    nnnnnnnnnnnnn


    ???
    RÜYALARI GERÇEKLEŞTİRMENİN EN İYİ YOLU UYANMAKTIR...



  5. #5
    mavigece
    Guest

    Standart

    Alıntı nesimv Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    nnnnnnnnnnnnn
    ???????

Benzer Konular

  1. gözümdeki siyah şey...
    By kamiloglu in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 28
    Son Mesaj: 24-08-2011, 10:32 PM
  2. Korku+OKB
    By innocent in forum Obsesif- Kompulsif Bozukluk OKB ( Saplantı - Zorlantı )
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 21-04-2011, 07:41 AM
  3. Köşelerdeki Siyah Daireler
    By g1z4y in forum Psikoloji Doküman Paylaşımı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28-07-2009, 12:53 PM
  4. Siyah çikolatanın faydaları
    By BİRGÜL in forum Bitkilerle Tedavi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 21-02-2009, 03:16 PM
  5. İki siyah deri koltuk!
    By Nefertiti in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22-05-2008, 10:43 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •