bende aynıyım dışarda neşeli sohbet eden insanları gördümmü kendimi güvensiz yanlız hissediyorum.
insan uzun süre kendi dünyasında yaşarsa, dış dünyayı sadece seyrederek, düzelmekten korkuyor, düzelme gösterdiğini anladığı anda geri çekilme yaşıyor, kaplumbağa gibi tık sesinde, kafasını saklama ihtiyacı duyuyor kabuğuna.
bende aynıyım dışarda neşeli sohbet eden insanları gördümmü kendimi güvensiz yanlız hissediyorum.
Birde sanki insanlar mutlular beni görünce herkes mutsuz rolü yapıyor gibi geliyor.
galiba insanlarla tanışırken falan güvensiz sessiz mutsuz olmam karsı tarafıda etkılıyor herhalde
Beni güvensiz, aşağlık komplekslı mutsuz eden her bireye hakkımı helal etmiyorum bu tarafın öbür tarafıda var.ama yakındır mutluluk neymiş göstericem size.
Sosyal fobi sahibi olarak iyileşme duygusunu hayatımın bir safhasında antidepresan kullanarak yaşadım. Hayatım değişmese de gerçekten çekingenliğim kaybolmuştu. Öyle ki eskiden toplu taşıma araçlarına binmek, insanların arasında yürümek işkence gibiyken, aklıma gelen herhangi bir işi tereddüte kapılmadan yapabilir hale gelmiştim. Örneğin, bir gün kalabalık ve nispeten sessiz ortamlı bir otobüste yanımdaki kişiye bir konu hakkında bildiklerimi anlatmış ve çıkarımlar yapmıştım. Yanımdaki kişi sadece dinliyordu. Muhattabım o olsa da diğer insanlar da beni duyuyorlardı doğal olarak. Önceden olsaydı insanların düşünecekleriyle ilgili aklımdan binbir türlü şeyler geçer, asla sesimi çıkaramazdım. Fakat sosyal fobisi olan biri için, insanların arasında yanındaki kişiyle sohbet edebilecek kadar rahat olmak bir iyileşme örneğidir. Yine örneğin, çocukluğumda platonik olarak aşık olduğum kıza, yıllar sonra internetten geçmişte ondan hoşlandığımı söylediğimi yazdım. Hayat hikayemi, hislerimi uzunca anlattım. Şimdi bunu nasıl yaptım diyorum kendi kendime ama o iyileşme döneminde neredeyse hiç kaygım yoktu. Tek problem, sizin de yaşadığınız bu iyileşme korkusuna bende neden olan insanlar tarafından olumsuzlanma korkusu ve bir süre sonra yaptıklarımı kendim de eleştirerek buna kanaat getirmem.
Benim o gün otobüste yanımdakine doğru olduğunu zannederek anlattığım şeylerde çokça yanlış bilgiler vardı ve diğer insanlar muhtemelen bunları fark etmiştir. O gün sevdiğim kıza attığım mesajda kendimi ezik biri gibi göstermiştim. Yanlıştı, çünkü hiçbir kız kendine güveni olmayan erkeğe yakınlık duymaz. Mesajı gönderdikten bir gün sonra o da bana geri dönüş yaptı ve kısa bir cevap ile geçiştirmek dışında bir şey yazmadı. İşte bu gibi yaşanan olaylar bir müddet sonra insana keşke dedirtiyor ve eleştirel düşünceler beyni boğmaya başlıyor. Zihnimizi saran mükemmelliyetçilik arzusu ve hata eden varlıklar oluşumuz; sosyal fobin varsa, senin de benim de kafamızı saklayıp kabuğumuza çekilmemiz bu yüzden.
Çünkü kafaya dert ettiğimiz şey yanlış yapmamak, ayağı takılıp yere düşmemek ve bunun sonucunda ayıplanmamak. Ama ayağı takılıp düşmeyen kimse yok.
Bir yaratılış gayemiz var ve dünya imtihan yeri. İyi ve insanlığa faydalı kimseler olmak için şu ego denen şeyden arınmamız gerekiyor...
kaygı düzeyi minimumda ve ben büyük bir boşluk hissettim.
Ben buna ötelenmiş-izole-kaçak hayatı diyorum. Bu şekilde yaşayanlar, asla kederlerinden kaçamayacaklar. İnlerinde geçirdikleri her günün acısı, kalan ömürlerinde birikimli olarak kendilerinden tahsil edilecek. Yargılamıyorum, suçlamıyorum, elinde olmadan, hastalık, fobi vs. nedenlerle bu duruma geliyorlar. ama sakın ola bir gün düzelirim umuduyla başlarını kuma gömmesinler. Hayat durmaz, hayat affetmez.
Yer imleri