Mutluluğu yakalamak için İtalya'ya kadar gitmeye gerek yok ama şimdiye kadar bulamadıysanız evde olduğunu da sanmam. Niye evden çıkamıyorsunuz? Bildiğim kadarıyla temiz hava, güzel manzara, açık havada muhabbete henüz vergi koymadılar yani parasızlık geçerli bir bahane değil. Zaten samimiyeti ve arkadaşlığı da parayla satmıyorlar. Eh, dışarı çıkınca waffle yerine kağıt helva yesek de olur.(gerçi o bile kim bilir kaç para olmuştur) Bu durumda evde oturup insanların paylaştıklarına bakıp iç geçirmek sizce de gereksiz değil mi? Yani tamam, insanız sonuçta canımız çeker elbette. Mesela sizin saydıklarınız benim için mükemmel hayatı tanımlamaz ama kurduğu mükellef sofranın resmini paylaşanlara da acayip imrenirim, o da en fazla karnım doyana kadar. Mutluluk da yemek gibi, toksanız başkasının önündeki pek ilginizi çekmez ama açsanız da ağzınızın suyu akar.
Sanırım yalnızlıktan şikayet eden birisiniz. Öyleyse bir çılgınlık yapın, kıyıda köşede kalmış 1 adet arkadaşınızı(illa ki vardır, benim bile o kadarlık var) bulup çay-simit ısmarlayın. Bazıları için paraşütle atlamak, bazıları için de sıcak çaydan alınan ilk yudumun dilini yakma ihtimali.. Birbiriyle alakasız, aralarında uçurum olan örnekler olsa da ikisi de insana yaşayıp yaşamadığını hissettirmeye yeter.
Sonra birgün bir bakmışsınız, o ilk çay-simit çılgınlığınız sizi adrenalin bağımlısı yapmış, o park senin bu sahil benim dolaşıp dururken çıkmakta zorlandığınız evin yolunu unutmuşsunuz.
Yer imleri