"Düşünce suçlusu.
Eski zamanların akla ve mantığa hitap şekliydi. Bunun değişmesi, bu zamana doğru doğa kanunların sert yönetim förmülüyle daha yumuşak hale sokulmasıyla oldu. Eski yönetim şekillerinde, monarşi örnek vermek gerekirse, aslında bir kusur yoktu. O zamanın devrinde demokrasi ve cumhuriyetin bir getirisi olsaydı, elbette bunun keşfeden insanları da olacaktı. Demek ki o devirde insanların sınırları da vardı. Bu sınırlar, çoğu zaman, konuşa konuşa herşey olur, felsefesine dayanıyordu ve çileci, tehlikeliydi.
İnsanlar, bilerek ya da bilmeyerek sadece konuşarak, platonik olmadan kendini tatmin ediyor ya da kozlarını paylaşıyordu. İnsanların kendilerinin içine kapanması hoş görülmüyor, hasta ya da düşman gözüyle bakılıyordu. Bir diğer yandan, insanların günahkar oluşu ve bu yüzden çileci bir dünya da bir sınavdan geçiyor olmaları ve bunu özümseyip tövbe etmek isteyen, imanını güçlendirmeyi seçen topluluklar için zorlu bir dönemdi. Çünkü aşırı sosyal olmak, her ne kadar insanları güldürüyor ve eğlendiriyorsa da bir hastalık belirtisi ve bulaşıcı bir hastalıktı ve günümüzde maksimuma ulaşmıştır.
İnsanların, hangisi daha iyidir, düşüncesi hem kaygılandırıyor, hem de sağlıklı bir iletişimi olanaksızlaştırıyor. Basit bir düşüncenin tohumunu atmak, insanları kuşkulandırıyor ve robotik olmaya zorluyor. Aggresyon ve depresyon bu zamanın hastalığı değil, rahatsızlığıdır. İnsanların sürekli yeni bir şey araması ve bunu kendilerine mal etme gayreti gereksizcedir.
Basit bir düşünce, insanlara değersiz göründüğü gibi, bunu kendilerine mal etmeleri çabasında olduklarından, düşüncenin basitliği ile gösterdikleri alışılmış çaba arasında bir dengesizlik vardır. Ağır çalışan bir işçi, bilgisayar başında internette gezinip ,geçimini bununla sağlayabilecek olsa da, zamanı boş geçirmeyi seçmeyecektir. "
Yer imleri