Gündelik hayattan notlar...

[Denge]

Nedense tüm islam dünyasının hamisi olduk.

Gazzeden,Afrikaya,Myanmara,Somaliye kadar-ki yardıma karşı biri değilim,mümkün olduğu kadar her ay ayrım gözetmeden bende yaparım-.

Yanlız bir kendi insanımızın hamisi olamadık.

Suriyelileri,Iraklıları hatta rusları kendi insanımızdan daha çok önemsiyoruz.

Maşallah herkese adalet,merhamet dağıtıyoruz,Afrikadan Çin sınırına adalet dağıtmadığız coğrafya yok;

Ama kendi insanımıza,kendi memleketimize bir türlü sıra gelmiyor nedense.

Güzel düşünmek istiyorum ama inanın öyle bir strese sokuyorlar,öylesine oynuyorlarki insanla sinirlerim tepeme çıkıyor.

Halimi gördükçe şeytan azapta gerek deyip pis pis sırıtanlar var.

Oysa iyilikten başka hiçbir şey yapmadım ben kendi adıma bu insanlara.

Hak yememeye,hukuka girmemeye çalıştım.

Kimseyi üzmemeye,kırmamaya çalıştım.

Çalışırken elimden gelenin en iyisini yapmaya uğraştım.

Nadiren izin kullandım.

Çoğu zaman izinlerimi yaktım.

Kimsenin almak istemediği sorumlulukları aldım.

Vaktimin çoğunda insanların gitmek istemedikleri geçici görevlere gittim,benden kaynaklı hiçbir şikayet gelmedi.

İnsanlar memnundu.

Fakat bihaberler.

Farkımızda değiller.

Ne diyeyim.

Rabbim kalbimizi ıslah etsin.

[Denge]

Konuşmak istiyorum;

Ama susmak zorundayım.

Öyle zehirler birikti zihnimde,öyle çirkeflikler gördü,öyle kazıklar yediki bu gönül;

Kafatasımı kusmak istiyorum.

Kalbimi bu zehirlerden kurtarmak istiyorum.

Çok öfkeliyim,asabiyim;

Öfkemi yutamıyorum.

Çok zor öfkelenirim oysa.

Çoğu zaman yutarım.

Ama artık;

Haksızlığa tahammül edemiyorum.

[Suveydaaa]

Haksızlığa öyle bir tahammül edeceksin ki kendin bile şaşıracaksın.

[Denge]

Dediğin doğru süveyda.

Kabul etmek zorundayız,çaremiz yok çünkü.

Çünkü bizi kendi ayakları üzerinde duran birer birey olarak yetiştirmediler.

Doğru dürüst bir eğitim almak isteyen ya özel okulda okudu,ya da yurt dışına gitti.

Orta halli bir aileydik ama o kadarına imkanımız yoktu.

Ben devlette okudum,tam 20 yıl kadar.

Bizden geriden gelenler özelde okuyup bizi geçti.

Şimdi çok daha refah içinde yaşıyorlar.

Durum böyleyken;

Sonra Almanyayla yarışıp,onları geçmekten bahsediyorlar.

Bizse onun bunun kapısında merhamet dileniyoruz.

Bir karar verecekler,mesleğimi yapıp yapamayacağına dair bir karar.

Tüm hayatımı baştan değiştirmemi gerektirecek bir karar.

Karar çıkmış,arayıp soruyorum,bilgi veremeyeceklerini söylüyorlar.

İnsanı muallakta,streste,can sıkıntısı içinde bırakıp verem etmenin yolları.

Senelerdir bu sorunla uğraşıyorum.

Kafamın yarısı hep burda.

Ona rağmen tüm iyi niyetimle çalışıyorum.

[Denge]

Neyse boşverin gitsin...

Alıştık artık kafamızın üzerinde devamlı sallanan bir kılıçla yaşamaya.

Huzuru nerde görürüz?

Belki mezarda.

Genede yaşamaya mecburuz.

Ümidimizi kaybetmeden savaşmaya da..

Herşeye ve her koşula rağmen...

Bizler önemsiz insanlarız.

Kim bizi ne yapsın.

Kelimelerin arkasına sığınıp teselli arıyoruz sadece.

Onu bile korkmadan yapamıyoruz.

Kırıp dökmemeye çalışsakda, yazarken dahi kendimizi suç işlemiş gibi hissediyoruz.

Halimizi ifade ederken bile öfke çekeriz diye tereddütteyiz.

[Denge]

Bu konuları bırakıp dinin son zamanlarda tartışılan bir konusuna girmek istiyorum.

Hz.Adem ve ailesi konusunda ,Hz.Havva ve çocukları konusunda pek çok yorum yapılıyor.

Yorum farkıdır,olabilir.

İnsanlar değişik yorumlar yapmakta hürdür.

Üstelik günümüz İslam toplumu böyle tartışmaları kaldırıyor.

Ama bana sorarsanız bu konuda konuşmak göğe taş atmaktır.

İnsanların aslını bilmediği meselelerdir.

Böyle şeylerde tüm tarafları ikna edecek bir yorum yoksa fikir beyan etmek doğru değil bence.

Bilmediğimiz,hissedemediğimiz,sezemediğimiz, 21. Yüzyıl aklının dahi alamayacağı pek çok farklı içeriklerde işin içinde olabilir.

Not:Önce dikkatli izlemedim galiba ama daha dikkatli izleyince mantıklı geldi,Mehmet Okuyanın diline sağlık;

https://youtu.be/EejTpHEyy_A

[Denge]

İleride yaşanacak güzel günler olabilir,mutlu günler olabilir.

Ya da bedbaht,hüznü sinemize yorgan yaparak uyuyacağımız günlerde olabilir.

Unutma hepsi senin,benim,bizim eserimiz olacak.

Huzur mutluluğun ardında saklıdır,mutlulukta tebessümün.

Tebessümünü çaldırma kimseye,yılan-akrep bassın ovayı o kadar önemli değil.

Ama tebessümün solarsa,göğsündeki çiçekte solmuş demektir.

Umudun erimiş,can suyun tükenmiş,nurun nâra,gözyaşın hâra dönmüş demektir.

Hüznünde bir tadı olur.

Tatlı hüzünler bazen mutluluktan bile lezzetlidir.

Sessiz kahırlar,gizli sabırlarda vardır bilirim ama;

Kalbini dilinin hârıyla körükleme,daha fazla yakma.

[Denge]

https://www.google.com/amp/s/m.sabah...1467207845/amp

Parkinson Hastalığını anlatıyordu demin bir doktor bir kanalda.

Beyindeki dopamin denen nörotransmitter maddenin azalmasıyla oluşan bir hastalık.

Bu hastalıkla ilgili Robbin Williams'ın çok güzel bir filmi vardır.

Filmin adı Awekinings yani ''Uyanışlar''

Daha önce okuduğum bir fitoterapi kitabında baklanın içinde bu maddenin tedavi rejimlerini değiştirecek kadar bol bulunduğunu okumuştum.

Hatta Hürriyet gazetesi zamanında bununla ilgili bir haber yapmıştı.

Tabi ben burda parkinson hastaları bakla yesin, ilaç içmesin demiyorum.

Bu konuda yeteri kadar şarlatan var zaten.

Ama bu mesele beni dopaminin temel maddesi olan L-dopa acaba bakladan mı üretiliyor diye düşündürmüştü.

Bakın burda hoca anlatmış;

https://www.google.com/amp/www.hurri...-gibi-20330058

İlaç geliştirmek Tıbbın Farmakoloji dalına ait bir iştir arkadaşlar.

Şununla şunu karıştırıp macun yapın demeyle olmaz.

Bu ilaçların yapım aşaması çok değişik fazlara ayrılır.

İnsana gelene kadar yan etkilerini araştırma amaçlı memelilerde,deneklerde vs. deney yapılır.

Bu işlemler için yüklü miktarda para gerekir.

Yani her babayiğidin harcı değildir.

Farmakoloji dalının duayeni ülkemizde Prof.Dr.Oğuz Kayaalp'tir.

Kitaplarını okursanız bu işlerin öyle zannedildiği kadar basit olmadığını anlarsınız.

[Denge]

Aamir Khanın,Robbin Williams'ın,Kısmen Keanu Reeves'in filmleriyle Marvel filmlerini çok severim.

Tavsiyede ederim.

[Denge]

Forum yönetiminden ricam bu konuyu da kilitleyelim.