Sayfa 9/46 İlkİlk ... 567891011121319 ... SonSon
455 sonuçtan 81 ile 90 arası

Konu: Gül dili...

  1. #81
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    - SADAKA VE ZEKAT-

    *“Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların
    maişetlerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli
    ... alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık…''

    Zuhruf Suresi, 43/32
    * * *

    *“Allah rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı. Üstün kılınanlar
    rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi
    Allah’ın nimetini mi inkar ediyorlar?”

    Nahl Suresi 16/71
    * * *

    “Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların
    Rableri katında mükafatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da
    olacak değillerdir.”

    Bakara Suresi, 2/274
    * * *

    “Şüphesiz sadaka veren erkek ve kadınlara ve Allah’a güzel ödünç verenlere,
    verdikleri kat kat artırılır; bir de onlara pek hoş bir mükafat vardır!”

    Hadid Suresi, 57/18
    * * *

    “Ey iman edenler, sadakalarınızı, başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa
    çıkarmayın. Tıpkı malını insanlara gösteriş için dağıtan; Allah’a ve ahiret
    gününe inanmayan herif gibi. Artık onun durumu, üstünde biraz toprak
    bulunan ve üzerine bir sağnağın inip kendisini bütün yalçınlığı ile ortada
    bıraktığı bir kaya gibidir. Böyle kimseler, yaptıklarının hiçbir yararını
    görmezler. Allah, inkârcılar topluluğunu doğru yola çıkarmaz.”

    Bakara Suresi 2/264
    * * *

    “Biz ona iki göz vermedik mi? Bir dil ve iki dudak? Ona iki yolu gösterdik.
    Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi. Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir?
    Köle azat etmek, Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir, Yakınlığı
    olan bir yetime. Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. Sonra da iman edip de
    sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bunlar,
    amel defterleri sağlarından verilenlerdir.”

    Beled Suresi 90/8-18
    * * *

    “Altını, gümüşü hazineye tıkıp da onu Allah yolunda sarfetmeyenler ise, işte
    onları acı bir azap ile müjdele.”
    0 gün bunlar (gümüş ve altın) cehennem ateşinde kızdırılacak da onların
    alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve “İşte bu, kendiniz için
    biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım biriktirip
    sakladıklarınızı”denilecek.”

    Tevbe Suresi, 9/35

  2. #82
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Vukûf-u Kalbî

    Sonra, kitaplarımızda söylenen şartlardan birisi vukùf-u kalbî'dir. Vukùf-i kalbî demek, insanın gönlüne sahib olması demek, gönlüne bakması demek, gönlüne hakim olması demek, gönlünü gözlemesi demek...

    Gözler göremediğine göre, Allah nasıl bilinir, ma'rifetullaha nasıl erilir?.. Nasıl görülür?.. Gönülle bilinir. Ma'rifetullah'ın, Allah'ı bilmenin, idrakin uzvu, aracı, bizdeki aleti, duyusu kalbdir. Kalb, gönül demek... Gönülle bilinir Allah...

    Kalb anlama, sezinleme, kavrama aracıymış; şu et parçası değil. Bunu açıkça yazar tasavvuf kitapları, alimlerin eserleri. İmam Gazâlî İhyau Ulûm'un başında da bunu kesin olarak belirtir.

    Mâdem ki Allah kalble, gönülle tanınabiliyor, müşahedesi orada oluyor; o zaman insanın kalbine, iç alemine yönelmesi lâzım!

    Hiç kalbine bakmıyor, hep kalbi dışarda... Kuşlar, ağaçlar, çiçekler, gelenler, geçenler, olanlar, olaylar... E mübarek biraz da içine bak, biraz da içini seyret!.. Seyretmezsen içerde olanları göremezsin. Bu da lâzım, vukuf-u kalbî...

    http://www.iskenderpasa.com/B3D41F31...4BAE9DD0A.aspx

  3. #83
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Kitap önerisi;

    *1-Mesnevî-i Şerif

    2-Fihi Ma Fih

    3-Mecalis-i Saba

    4-Divanı Kebir

    5-Rubailer

    Hz.Mevlana



    *Konularına Göre Mesneviden Özdeyişler

    Dr.Yakup Şafak-Dr.Nuri Şimşekler


    *Mevlana Konuşuyor

    *İçimizdeki Mevlana

    Prof.Dr.Cihan Okuyucu



    *1-Bir Muhammedî Aşık:Hz.Mevlana

    2-Dinle Neyden

    3-Gönül Sohbetleri

    4-Muhabbet Peygamberi-Hz.Muhammed

    5-Vakte Karşı Sözler


    Prof.Dr.Ömer Tuğrul Inançer


    *1-Ey İnsan

    2-Dınle

    3-Bakara Süresi Tefsiri

    Cemalnur Sargut


    *18 beyit Dinle

    *Padişah -Cariye Kıssası

    M.Fatih Çıtlak
    Konu Denge tarafından (18-12-2019 Saat 11:07 AM ) değiştirilmiştir.

  4. #84
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    ERKEK VE KADIN

    Ey yiğit kişi! Erkeklerin kadınlara üstünlüğü kuvvet, kazanç ve mal-mülk bakımından değildir.

    Öyle olsaydı, aslan ve fil daha kuvvetli olduklarından dolayı insandan daha üstün, daha yüce olurdu.

    Erkeklerin kadınlardan üstün olması erkeğin, kadına nazaran daha çok işin sonunu görebilmesindendir.

    Erkek de, işin sonunu tahmin edip göremezse, bu becerisi olanlara karşı kadın gibi noksan sayılır.

    İnsan, yiğitlikte Zaloğlu* Rüstem bile olsa, Hamza’dan bile cesur olsa yine de hükmetme hususunda karısının esiridir.

    Görünüşte su, ateşten üstündür ...

    Fakat ikisinin arasına bir tencere (sevgi) girdi mi ateş o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder.

    Görünüşte su nasıl ateşten üstünse sen de kadından üstünsün; fakat hakikatte ona mağlupsun, onu istemektesin.

    * Kadınlar, akıllı erkeklere karşı galip gelirler, fakat cahil kişiler kadınları mağlup ederler.

    Bu tür cahiller, sert ve kaba olan insanlardır.

    Bunlarda acıma, lütfetme, sevme duygusu azdır; çünkü yaratılışlarında hayvanlık duygusu üstündür.

    Sevgi ve acıma insanlık özelliğidir, hiddet ve şehvet ise hayvanlık.

    Kadın, Hak nurudur, sevgili değil; sanki yaratıcıdır (doğurgan), yaratılmış değil!

    (IV/1618-1621, I/2427, 2429-2431, Başlık, s. 195, 2434-2437)

    Hz.Mevlana

    Kaynak;www.semazen.net

  5. #85
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    EVLİLİK

    Nikâh, “Lâhavle” okumaya benzer; oku, yani bir kadın nikâhla da şehvet,* seni belâya düşürmesin.

    Madem ki yemeye-içmeye hırsın var, çabucak evlen; yoksa bil ki kedi gelir, yağlı kuyruğu kapar (şehvete kul olur gidersin).

    Sıçrayan eşeğin (nefsin, şehvetin) sırtına taş yükünü vur; o kaçmadan, sıçramadan önce sırtına yükü yükle!

    Eşlerin birbirine benzemesi lâzım. Ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak!

    Ayakkabının bir teki ayağa biraz dar gelirse ikisi de işe yaramaz.

    Kapı kanadının biri küçük, diğeri büyük olur mu? Ormandaki aslana kurdun eş olduğunu hiç gördün mü?

    Bir kadının kocasını, yahut bir kocanın karısını alıp bir yere götürsen eşi de koşa koşa mutlaka onun yanına gelir.

    Bu yapılan işleri de eserleriyle çift yarattık. Bir amelde bulundun mu mutlaka eşi de zuhur eder.

    Birisi gelip bir kadının kocasını esir ederek götürse karısı, kocasını araya araya çıkagelir.

    Nikâhta iki kişinin de birbirine denk olması lâzım. Yoksa iş bozulur, geçim kalmaz.

    Niceleri kadın alarak Kârun gibi zengin oldu; niceleri de kadın yüzünden borçlandı gitti.

    *

    Hikâye

    Kadının biri kocasına dedi ki: “Ey adamlığı bir adımda aşan!

    Bana hiç bakmıyorsun, neden? Ne vakte dek bu horlukta kalacağım?”

    Kocası dedi ki: “Boğazına bakıyorum; çıplağım ama elim ayağım var, çalışıp çabalıyorum.

    Güzelim, ere kadının boğazına ve elbisesine bakmak farzdır. Ben ikisine de bakıyorum. Bu hususlarda eksiğin, gediğin yok.”

    Kadın, gömleğinin yerini gösterdi. Pek kaba ve kirliydi.

    Dedi ki: “Kabalığından bedenimi yiyor. Kimse kimseye bu çeşit elbise verir mi?”

    Kocası: “Ey kadın” dedi, “sana bir sorum var. Ben yoksul bir adamım, elimden ancak bu geliyor.

    Doğru, bu çok kaba, çok çirkin, fakat ey düşünceli kadın, bir düşün!

    Bu mu daha kötü, yoksa boşanmak mı? Bu mu sana daha kötü geliyor, yoksa ayrılık mı?”

    Ey kınayıp duran kişi! Belâ, yoksulluk, eziyet ve minnet de böyledir işte.

    Şüphe yok ki hevâ ve hevesi terk etmek acıdır, ama Allah’tan uzak olma acılığından elbette daha iyidir.

    (V/1375-1377,* I/2309-2311, III/2873-2875, IV/197, VI/3689, Hikâye: VI/1758-1768)

  6. #86
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    ÇOCUK VE EĞİTİMİ

    Çocuk, oyunla akıllanır; oynaya oynaya aklı başına gelir onun...

    Çocuk, babası lütfedecek, kendisine kuş alacak ümidiyle, fakat hakikatte hüner sahibi olmak için mektebe gider.

    Çocukları okula zorla gönderirsin. Çünkü onların gözleri henüz görmez, okulun faydalarını anlayamazlar;

    Ama okulun, okumanın yararlarını anladılar mı koşa koşa giderler, içleri açılır, neşe duyarlar.

    Çocukların okula istemeye istemeye gitmelerinin sebebi, çalışmalarına* karşılık henüz hiçbir şey görmemiş, almamış olmalarıdır.

    Fakat (öğrendiklerinin karşılığı olarak) ceplerine birkaç kuruş para konuldu mu, sevinçlerinden geceyi hırsızlar* gibi uykusuz geçirirler.

    Ne kötü öğrencidir o ki, hocasıyla cedelleşir, onunla kendisini bir görür.

    Birisinin sözü güzelse dinleyicidendir. Öğretmenin heyecanı ve işe iyi sarılması, öğrencinin tesiriyledir.

    Baba, oğlunu dövse ve oğlu ölse kan diyetini vermesi lâzımdır.

    Çünkü onu kendi işi için dövmüştür; oğlunun babaya hizmeti vaciptir

    Fakat çocuğu öğretmeni dövse de çocuk bu dayaktan ölse korkma, öğretmene bir şey olmaz.

    Çünkü öğretmen, Allah’ın vekilidir, emin bir kişidir; her emin kişi hakkında da emir böyledir.

    Öğrencinin öğretmene hizmeti farz değildir; bu yüzden de üstad ona kendi nefsi* için bir ceza vermez.

    Baba dövdüğü zaman kendi hizmeti için döver, bundan dolayı kan parasından kurtulamaz.

    (VI/2255, I/2792, III/4585-4588, II/1578, VI/1656, 1516-1521)

    Hz.Mevlana

  7. #87
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Kadere inanırım.

    Ama kadere aklen değil kalben inanılır.

    Kaderi anlama konusunda sezgilerinize güveneceksiniz aklınıza değil.

    Aklın herşeyi belli kalıplara sokma çabası bence küstahlıktır.

    ***

    İdraki meali bu küçük akla gerekmez,

    Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.

    ZİYA PAŞA

    ****

    Anlamak yok çocuğum,

    Anlar gibi olmak var,

    Akıl için son tavır,

    Saçlarını yolmak var.

    NECİP FAZIL

    ***

    Anlarım anlatamam,

    Hıssederim söyleyemem,

    Dili bağlı kalbimin,

    Bundan ne kadar bizarım.

    MEHMET AKİF
    Konu Denge tarafından (31-10-2018 Saat 12:42 AM ) değiştirilmiştir.

  8. #88
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Dedelerimin mezarına gidince fatiha okurum.

    Babamında..

    Ruhlarını ve kabirlerini nurlandırdığına inanırım.

    Azaptan bir nebze kurtardığımıza.

    Eskiler mezara gidince selam bile verirlermiş.

    Kişinin ruhaniyeti orda değilse niye verirlermiş o selamı.

    Evliya kabristanlarında dua ederim,ruhaniyetlerini vesile yaparım.

    Peygamber efendimizin şefaatini isterim,inanırım böyle şeylere.

    Şimdi bunlara batıl diyenler,islamda yeri yok diyenler var.

    Hz.Ömer gibi söyleyeyim,bunlar bidatse bile;

    ''Bu ne güzel bidattir''
    Konu Denge tarafından (31-10-2018 Saat 12:23 PM ) değiştirilmiştir.

  9. #89
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Düşman Dışarda Değil İçerde


    Çokları beladan belaya sıçrar;

    yılandan ejderhaya dönüşür.

    insan hile yapar, ama hilesi kendisine tuzak olur.

    can sandığı, kan içici bir düşman kesilir.

    kapıyı kapar;

    oysa ki düşman evinin içindedir.

    Firavun’un hilesi ve tedbiri de işte buna benzer masallardandır:

    o kin güdücü yüz binlerce çocuk öldürdü;

    aradığı ise evinin içindeydi.

    Hz. Muhammed (SAV)’den şu güzel öğüde kulak ver:

    ‘düşmanlarımızın en kuvvetlisi kendi içinizdedir!’

    tıpkı Firavun gibi!

    hani o da Musa’yı bırakmıştı da halkın çocuklarını öldürtüyordu.

    halbuki düşman, o kör gönüllünün evindeydi.

    sen de başkalarıyla kötü oluyorsun da içten kötü nefsinle uzlaşıyorsun.

    düşmanın o; fakat sen ona şeker vermedesin.

    sen Firavun gibi körsün, kör gönüllüsün.

    a Firavun, niceye dek suçsuzları öldürecek,

    asıl suçlu olan nefsini hoş tutacaksın?

    bil ki; içinde pusu kurmuş olan nefis,

    kibir ve kin bakımından bütün insanlardan beterdir.

    (Mesnevî, I, 917-920; III, 4066; IV, 1916-1921; I, 906)

  10. #90
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    İnsan kendi içini dinledikçe,basiret gözüyle dışarıdan bir gözle kendi içine doğru bir ayna tuttukça,bazı şeylerin farkına varır.

    Nefsinin sesini duyar önce,yeme,içme,şehvet,izzeti nefs gibi yaşama ihtiyaçlarının alarm zillerine dokunan nefstir.

    Kalbinin sesini dinler sonra,duygular,sezgiler,dilsiz dudaksız çeşitli biçimler altında bilince yansır.

    Aklının sesini dinler,ölçen biçen,dengeyi sağlayan,matematiksel hesaplar,muhasebe yapan analitik kısımdır.

    En son ise ruhunu duyar,vicdanın,merhametin,şefkatin sesidir.

    Rabbimin bize üflediği kısımdır.

    Birde hiçbir sese uymayan nefsinden bile gelemeyecek ölçüde kötü ve iğrenç sesler,düşünceler ve sesler vardır ki bunlar da şeytandandır.

    Çünkü nefs,bazen abartılı da olsa ihtiyaç duyduğu şeyleri ister.

    Şeytanın derdi ise insanın sapıtmasıdır.

    İhtiyaç için değil düşmanlık için uğraşır.

    Öfkeye,kine,ölçüsüz şehvete,riyaya,yalana kapı aralar.

    Şeytanın dikenlerini kendinden bilmemek lazımdır.

    Nefs ile şeytan ve ruh-can aklı ve kalbi ele geçirmek için savaşır.

    Ben dediğimiz irade ya ruha-cana ya da nefs ve şeytana kapı aralar.

    İnsanın iradesinin-özünün aslı seçimine göre meydana çıkar.

    Hangisini besleyeceksin,hangisine su vereceksin.

    Nefs-şeytan birlikteliğine mi,allah emaneti ruha-cana mı?

    Ben dediğimiz irade işlenmesi gereken bir cevherdir.

    Asıl olan bu kısım aslında ruhun bir parçasıdır.

    Belkide ruhu yöneten kısımdır.

    NOT:Bu düşünce-maneviyat mimarisinde bazı şeylerin yanlış olabileceğini farkettim sonradan.

    Ruhu insanın akli yanı olarak,ben dediğimiz iradeyi de ruhun bir melekesi olarak almak daha fonksiyonel galiba.

    Vicdan,merhamet,şevkat gibi cevherleri de insanın melekûti boyutu olarak almak daha doğru geldi sonradan.

    Mantık böyle daha iyi oturuyor.

    İşin aslı ruh öyle bir şey ki farklı açılardan bakınca farklı şeyler görünüyor ve üzerinde anlaşılan bir tanım bulmak oldukça zor.

    Yukarıda bahsettiğim ruh tanımı ise benim mevlevilikle ilgili argümanları okuyup yahut dinlerken kendi kalb ve akıl süzgecimden geçip fikir dünyama yansıyan bir kanıdır arkadaşlar.
    Konu Denge tarafından (25-01-2020 Saat 06:32 PM ) değiştirilmiştir.

Sayfa 9/46 İlkİlk ... 567891011121319 ... SonSon

Benzer Konular

  1. bükçe (kadın dili)
    By malahit in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 17-08-2010, 02:24 AM
  2. Beden dili
    By Nefertiti in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 13-04-2009, 03:12 PM
  3. Kadınların dili
    By Nefertiti in forum Gülmece / Eğlenmece Bölümü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21-05-2008, 10:54 PM
  4. Kedi Dili.....
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Gülmece / Eğlenmece Bölümü
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 04-05-2008, 03:26 PM
  5. Beden Dili
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 27-03-2008, 10:46 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •