Sayfa 6/46 İlkİlk ... 234567891016 ... SonSon
455 sonuçtan 51 ile 60 arası

Konu: Gül dili...

  1. #51
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Kişi gönül aynasını temiz tutmalı ki başkalarına ayna olsun, ayrıca gönül aynası tertemiz olanları kendine dost edinmeli ki, kendi hatâlarını görsün.

    Mânevi olgunlaşmanın yollarından biri de, kusurlarımızı, noksanlarımızı bize bildirecek, kâmil bir insanın, bir mü’minin arkamızda olmasıdır, insanın kendi kusurlarını görebilmesi nâdiren mümkündür.

    Bize kusur ve meziyetlerimizi gösterecek sahih aynaya sâhip olmak bir nimettir.

    Kâmil insanlar tıpkı bir ayna gibi insanların hakikatini yansıtırlar.

    Hatâlarımızı görmenin yollarından biri de mü’min kardeşlerimize bakmamızdır.

    Kültürümüzde ayna benzetmesinin çok zengin bir kullanımı vardır, “Gönül, kalp aynası” bunlardan biridir.

    Kalp temiz, berrak bir ayna olarak yaratılır.

    Sonra kötü huy ve davranışlar kalp aynasına birer leke bırakır.

    Evdeki aynamızın üzerine konan lekeleri küçük sayıp mühimsemezsek bir süre sonra toz tabakasından görünmez hâle gelir.

    Kalp aynası da böyledir, en ufak kire bile tahammül edemez.

    O, dâima rahmet damlalarıyla, tövbe ve istiğfar suyuyla silinip temizlenmelidir.

    Bu takdirde hak ve hakikatin iyi bir yansıtıcısı olabilir.
    Konu Denge tarafından (17-12-2018 Saat 10:47 AM ) değiştirilmiştir.

  2. #52
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Ruhun hayatiyet kazanması diye bir tabir vardır.

    Allah emaneti ruh hepimizin içinde saklı bir şekilde bulunmakta ve iç görü kazanmak suretiyle keşfedilmeyi beklemektedir.

    Ruhu varolan fakat ruhunun hayatiyeti olmayan insan Kur'an 'a göre manen ölüdür.

    Ruha ve ona bağlı rahmani cevherlere hayatiyet kazandırmak ise ancak hakka kurbiyet kazanmakla olur.

    Ancak bu şekilde insan manen uyanır ve asli varlığının,varoluş sebebinin farkına varır.

    Ruhunu asli sahibiyle tevhid ederek nefsinin,kalbinin ve ruhunun kirinden pasından kurtulur.

    İnsanın içinde çekirdek halinde bulunan manevi kuvveler ortaya çıkar.

    Pek çok psikolojik hastalığını çözmeye matuf bir paradigmaya,bir düşünce ve inanç rehberine sahip olur.

    İmtihan sırrı gereği ilk kapıyı çalması gerekende insandır.

    Kilit soru;samimi bir arayışı var mıdır,yok mudur?

    Afyon Mevlevihanesinin çıkış kapısında Hz.Mevlanaya ait bir söz vardır;

    ''Bulanlar ancak arayanlardır.''

    Vesselam...
    Konu Denge tarafından (23-11-2017 Saat 11:18 AM ) değiştirilmiştir.

  3. #53
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Tasavvufi anlamda kalb,ötelere açılan latif kuvveleri,tabiri caizse solukları olan bir manevi cihazdır.

    Ruhun hayatini kazanmasıyla ancak kalb,gönül olur ve manen nefes almaya başlar.

    İnşirah süresinde geçen göğsün manen açılması ve Nur süresi 35.ayette geçen iman nurunun oraya yerleşmesiyle kişi manen rahatlar,sekine hali gelir ve kişi manevi yükleriyle sıkıntılarından bir nebze kurtulur.

    Sekinenin devamı ve gelişmesi,kurbiyetin devamı ve gelişmesine bağlıdır.

    Ne diyordu dizide;

    İrtibatı koparmayalım.

  4. #54
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

  5. #55
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    VAHDET VE TEK RENKLİLİK

    Zehirden ve şekerden vazgeçmedikçe nasıl vahdet ve birlikten koku alabilirsin?

    Sen, sıkı sıkıya ben’e, biz’e yapışmışsın. Bütün bu bozuk düzenler, bütün bu perişanlıklar, ikilikten meydana çıkıyor.

    İki deme, iki bilme, iki çağırma. Kulu, efendisinde yok olmuş bil!

    Bâkî renk, ancak Allah’ın rengidir. Ondan başka renkler, bil ki çan gibi iğreti ve takmadır.

    Birlikteki bu tek renklilik, insana usanç ve sıkıntı veren tek renklilik değildir. Belki o tek renk, deniz gibidir; ona dalanlar da balık gibi neşe içinde yaşamaktadırlar.

    Karada gerçi binlerce renk bulunur ama, balıkların kurulukla savaşı vardır.

    Misal olarak söylenen balık kimdir, deniz nedir ki yüce ve ulu padişah ona benzesin!

    Varlık alemindeki yüz binlerce denizler ve balıklar, o ikram ve ihsan huzurunda secde ederler.

    Zehirden de, şekerden de geçmedikçe vahdet bahçesinden nasıl kokular alabilirsin?

    Hocam, şaşı göz, bil ki tek göremez.

    Bu ikilik, şaşı gözün görüşüdür. Yoksa evvel, âhirdir, âhir de evvel.

    O duygularla birlik âlemini bil, eğer birlik âlemini diliyorsan o tarafa yürü!

    HZ.MEVLANA-MESNEVİ

    (I/0498, 3012, VI/3215, 4711, I/502-505, 498, IV/2395, VI/819, I/3099)

  6. #56
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    MEVLANA VE DÜNYA


    Kuran-ı Kerim'de: "Bilin ki dünyâ hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs; aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibaret-tir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki bitirdiği, ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da, sen onun sapsarı ol-duğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Dünya ha-yatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir." (Hadîd, 57/20) âyetiyle dünya hayatı oyuna benze-tilir. Dünya; gerçek değil, aldatıcıdır. Ebedî değil, geçicidir. Elbetteki kötü olan dünya ve insanın fay-dasına sunulan dünya nimetleri değildir. Kötü olan; insanın dünyada iken yaratıcısına itaati ve âhireti unutması, hırsa kapılması, maddiyâta olan aşın düş-künlüğüdür.

    Bu sebeple Mevlânâ'nın eserlerinde dünya; insa-nı maddî bağlarla sımsıkı bağlayan, yaratılışındaki gerçek sebebi idrak etmesini engelleyen bir kavram-dır. Hem dünya, hem de dünyada bulunan her şey fânîdir. Yalnızca birer surettir, insanı maddî hayata esir eden unsurlardır. Bu değersiz, sahte, geçici un-surlara bağlanmak hatadır. Zira insanın maddiyâta düşkünlüğü, ruhunu aşk ile yükseltmesini engeller. İnsan, Cenab-ı Hakk'ın sevgisi ile ebedî hayatı keş-fetmek için ruhu aşağıya çeken bütün maddî kayıt-lardan kurtulmalıdır. Ancak dünya bağlarından kurtulmak, çalışmak ve dinamizmden vazgeçmek değil; yalnızca hırstan ve nefsin İsteklerinden kurtulmak, dünya dolusu malı olsa bile malı mülkü kendisine kul etmek, onların kulu olmamak, dünyaya sultan olsa bile Hakk'ın kulu olduğunun bilincini taşımaktır.

    Mevlanâ, din ve tasavvufun bu ortak görüşlerini eserlerinde çarpıcı örneklerle dile getirirken dünyânın değersizliğini, dünyaya bağlanmanın hata olduğunu vurgular:

    Dünya, insanın can düşmanıdır (Rubailer, 71).

    Dünya kendisini yeni gelin gibi göstererek insanı aldatan, ama gerçekte büyücü bir kocakarıdır. Ona aşık olan zehirden şerbet İçer (Mesnevi, VI/320-
    21).

    Dünyaya sımsıkı sarılmak, ham meyvenin dalına sıkıca tutunması gibi hamlıktır (Mesnevi, IH/1299-1302).

    Dünyaya tapan insan, âleme sultan olsa da ölü-dür (Rubâîler, 196}.

    Gönlünü dünyâya veren, bir parça ekmeğe îmânını satan gibidir (Rubâîler, 16).

    Mevki hırsı ve dünyevî mutluluk peşinde olanlar, nefsine mağlup olmuştur (Mesnevi, 11/3091).

    Dünyaya böylesine aşık olanlar; duvara aks eden ışığın güneşten geldiğini görmeyip, duvara aşık olanlar gibidir. Işığın kaynağı güneşi inkâr edip, duvara gönül verenler; ışık güneşe kavuşunca ebediyyen hüsranda kalır (Mesnevi, I/IH).

    Veya dünyaya sarılan kişi, kuşu bırakıp gölgesini avlayan avcı gibidir. Sermayesi yoktur. Müflistir (Mesnevî, I/s. 111, başlık).

    İnsanın kısa bir süre için misafiri olduğu dünya, ruhunu bağlayan altın bîr zincir, cennet görünüşün-de cehennemdir:

    "Bu konağın malı mülkü, atlası tez yürüyen cana bir zincirdir. O, altın zinciri gördü de aldandı; can o çölü aşamadı, bir
    kuyu deliğinde kaldı gitti.

    O delik görünüşte cennettir, gerçekteyse bir cehennem. O görünüşte gül yüzlüdür ama, zehirle dolu bir yılandır. Ey olgun olmayanlar, sakının o gül yüzlüden; çünkü o gül
    yüzlü sohbet çağında cehennemliktir, cehennemdir."
    (Mecâlis-i Seb'a, 16)

    İnsan, Allah sevgisi ile bu altın zincirden, hırsının esiri olmaktan kurtulmalıdır;

    "Ey oğul bağı çöz, âzâd ol. Ne zamana kadar gümüş, altın esiri olacaksın?

    Denizi bir testiye dökersen, ne alır? Bir günün kısmetini...

    Harislerin göz testisi dolmadı. Sedef, kanaatkar olduğundan inci ile doldu.

    Bu aşk yüzünden elbisesi yırtılan; hırstan, ayıp-tan adamakıllı temizlendi." (Mesnevî, 1/19-22)

    "Bu cihan fâni oldu, sabit âlemi ara. Suretin sıfır oldu, mânâya sığın." (Mesnevî, 1/2337) sözleriyle Mevlanâ; bu âlemin geçici, âhiretin kalıcı olduğunu belirtir. Ancak dünyadaki hayat anlamsız bir var oluş değildir. "İlk âlem, imtihan âlemi; İkinci âlem de insanların yaptıklarının karşılığını görme âlemidir." (Mesnevî, 11/988) ifadesiyle dünya imti-han yerine, âhiret de bu İmtihanın mükâfat veya ceza olarak sonucunu alacağımız yere benzetilir. Dünyanın geçiciliğine rağmen, dünyada yapılan her işin karşılığı kalıcıdır. Bu yüzden insan imtihan süre-sini İyi değerlendirmeli, ömrünü hayırlı ve güzel işler yolunda sarf etmelidir.

    "Sizin en hayırlınız; dünyası için âhiretini, âhireti için de dünyasını terk etmeyendir." hadisi gereğince, insan, hayatını bu ölçüye bağlı kalarak program-lamalıdır. Elbetteki denge unsuru geçici olan dünya-ya değil, kalıcı olan âhiret hayatına yöneliktir:

    "Nebiler âhiretî, câhiller de dünyayı tercih etti-ler." (Mesnevî, 1/664}

    "Âhiret deve katan gibidir, bu cihan da devenin yünü.

    Yünü tercih edersen, deven olmaz; deveye sahîpsen çok yünün olur." (Mesnevî, IV/3165-66) sözleriyle Mevlânâ, bize doğru tercih yapmayı öğütler. Önemli olan dünyada iken âhireti kazanmaktır:

    "Ten kazancı için bir sanat öğrendin. Din sanatı için de gayret gerek.

    Dünyada servet kazandın. Ya bu fânî âlemi terk edince ne yapacaksın?

    Âhireti kazanmak için de bir sanat Öğren ki, ihsan ve mağfiret elde edesin.

    O cihan için de kazanç ister. Sanma ki ticaret yalnız bu âlemdedir.

    Cenâb-ı Hak: 'Bu dünyânın kazancı, ona nisbetle çocuk oyuncağıdır!' dedi.

    Bu, bir çocukla arkadaş olup, oyun oynayan ço-cuğa benzer.

    Çocuklar, dükkâncılık oynarlar; gerçi kâr ve zarar gibi bir endişeleri yoktur.

    Gece vakti çocuk, evine aç olarak gelir. Oyun, onun açlığını artırmıştır.

    Bu dünya bir oyun yeri, ölümse gece. İşte gidi-yorsun, kesen bomboş ve pek yorgun olarak.

    Din kazancı; aşktır, gönül cezbesidîr, Hak nuru-na rehber kabiliyettir.

    Bu aşağılık nefis, fânî kazançları istemede. Aşa-ğılık şeyleri kazandığın yetişir artık, insaf, yetişir." (Mesnevî, 11/2618-28)



    Doğru tercihi yapanlar, işin sonunu gören akıllı insanlardır. Zira insanın bir gün bu dünyadan ayrıl-ması kaçınılmazdır:

    "Dünya mülkü baştan başa, insanın başına baş ağrısından başka
    bir şey getirmez.

    A aklı kıt, başında bu kadar baş ağrısı çekme. Güneşle ayı taç edinip, başına vurunsan bile Ömür sona erince bir kerpice baş koyacaksın."
    (Mektuplar, 36)

    Doğru tercihi yapanlar, işin sonunu gören akıllı insanlardır. Zira insanın bir gün bu dünyadan ayrıl-ması kaçınılmazdır:

    "Dünya mülkü baştan başa, insanın başına baş ağrısından başka bir şey getirmez.

    A aklı kıt, başında bu kadar baş ağrısı çekme. Güneşle ayı taç edinip, başına vurunsan bife Ömür sona erince bir kerpice baş koyacaksın."
    (Mektuplar, 36)

    KAYNAK:SEMAZEN.NET

  7. #57
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Jumanji diye bir film vardı bilmem hatırlarmısınız.

    Aslında kutsal kitapları okumak jumanji oynamaya benzer.

    Kendine-kitaba- inancı olmayana kuran kendini açmaz.

    Ama doğru kanallardan ve samimi bir şekilde girersen hayatın çok daha derin anlamlarını,eşya ve düşünceler içine saklanmış mana incileri,mercanları ve yakutlarını da bulursun.

    Yaşamın renk ve neşe kazanır.

    Örneğin kalem süresinin başındaki tek bir kelimenin penceresinden yaratılmışa bir bak.

    Rabbine yalvar ve isteki ''nun'' kelimesinin aslındaki derin manayı,tükenmek bilmez hazineyi latifelerine sezdirsin.

    Kalem süresinin aslını,hakikatini göstersin.
    Konu Denge tarafından (24-12-2017 Saat 06:52 AM ) değiştirilmiştir.

  8. #58
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    ''Nun'' bir rahmettir.Denizler mürekkep,ağaçlar kalem olsa onu anlatmaya yetmez.

    Bir hokkanın içindeki mürekkepten vücut bulurki içinde celalde vardır cemalde,rahmette vardır zillette.

    En önemliside şudur ki''Kalem herşeyi yazar''.

    Rezilide veziride,olmuşuda olacağıda,olmakta olanıda.

    İhtiyara bağımlı bir yazıdır bu aynı zamandaki hikmetini ancak arif olan anlar.

    Hakkın kalemine didar olanların hayatıdır asıl hayat.

    Ruhu ve rahmani cevherleri uyanmış olanlarındır.

    Sonsöz;

    Anlamak yok çocuğum,

    Anlar gibi olmak var.

    Akıl için son tavır,

    Saçlarını yolmak var.

    Necip Fazıl..

    Tevafuklar anlatacak sana herşeyi,birde samimi arayışın...

  9. #59
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Bir hadisi şerifte bildirildiğine göre Resulullah (s.a.s)'ın câriyesi Meymune (r. anhâ):

    "Ey Resulullah! Bize Mescidi Aksa hakkındaki hükmün ne olduğunu bildir" dedi.

    Resulullah (s.a.s.) da şöyle buyurdu:

    "Oraya gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin."

  10. #60
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Gençlere bir ağabey olarak önemli bir tavsiyemde şudur;

    Çözüm odaklı olun.

    Durmadan dertlenip kahırlanmayın.

    Kafanızda çözemediğiniz pek çok şey harekete geçince çözülebilir hale gelir.

    Kader kalemini elinde tutan kudret herşeyi yazabilir,buna KADİR'dir unutmayın ve her daim umutlu olun.

    Allahın rahmetinden ancak fasıklar umudu keser.
    Konu Denge tarafından (04-01-2018 Saat 09:17 PM ) değiştirilmiştir.

Sayfa 6/46 İlkİlk ... 234567891016 ... SonSon

Benzer Konular

  1. bükçe (kadın dili)
    By malahit in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 17-08-2010, 02:24 AM
  2. Beden dili
    By Nefertiti in forum Kişisel Gelişim & Kariyer Planlama
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 13-04-2009, 03:12 PM
  3. Kadınların dili
    By Nefertiti in forum Gülmece / Eğlenmece Bölümü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21-05-2008, 10:54 PM
  4. Kedi Dili.....
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Gülmece / Eğlenmece Bölümü
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 04-05-2008, 03:26 PM
  5. Beden Dili
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Paylaşım Köşesi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 27-03-2008, 10:46 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •