BAna önce arkadaşım deyip durma ben senin arkadaşın falan değilim. Sağlıklı insanların sorunları olamaz mı . Sorunlarını burda tartışmak için hasta mı olmak gerekli. Tabiki bana normal bir birey gibi davranacaksınız ben normalken. Hastayken de hasta gibi davranacaksın. Problem bu değil burda takılma anlayamazsın çünkü benim hastalığımı kulaktan duyma bilgilerle ve kendi rahatsızlığınla anlamaya çalışıyorsun. Kişilik bozuklukları duygu durum bozukluklarından farklıdır. Kendini hastalığına göre çıkarım yapmaya çalışma.
Ben hasta olmaktan utanmıyorum yine yanlış anlamıssın yukarda bahsettiğim gibi hangi durumdaysam fazla veya eksik değil öyle davranılmasını beklerim.
Tabiki bu doktorun işi ama ben senin kişilik bozukluğunu atlattığına inanmıyorum. Hiç bir yazında duygu yok.
Sana hastalığımı anlatacak değilim daha fazla nasıl inanıyorsan öyle düşünebilirsin. Seni birşeyler öğretme gibi bir çabam misyonum yok. Genellemelerinle cehaletin ile seni baş başa bırakıyorum. Sen iki durumu da bir tut , keyfin bilir ve bundan sonra benle muhatap olma . Öyle canın sıkıldığında da özel mesaj atıp durma.
"İnanırsan Hayaller Gerçek Olur" Aynur Meydan'ın şiirinden. Çok doğru bir söz ama hiç tavsiye etmem...
Merhaba Sevgili dostlar. konuya bakacak fırsatım olmamıştı, ancak okuyabildim bunun için öncelikle özür dilerim.
Gördüğüm kadarı ile konuda farklı şeylerde tartışılmış.
Konuya başlatan ve bir yorum talep eden kişi olarak söyleceğim dini yaşamaya çalışan bir aile de yetiştim. Hatta tüm yaşam tarzı din olan bir ailede yetiştim. Diğer kardeşlerden farklılığım taaki küçükten kitapta sol elinle yeme diyor sağ dizinde oturma diyor diye sürekli yüzüme vurulan sözlere hangi kitap diye soran bir çocuktum. Şöyle söylenmesini beklerdim şu yazarın şu kitabında şu konu içinde bunun bu sağ elle yemek yenmesi daha edepli ve güzel olduğunu söylemiş yazar... Bu şekilde tercih edebilirsin şeklinde ama beklediğim gibi hiçbir zaman olmadı. sürekli kitapta, kitapta, kitapta. orta okul çağlarıma geldiğimde bende bi kitap yazdım sol elle yenecek diyorum buna ne diyorsun dediğimde sen değişik birşeysin çarpılırsın hadi namaza karıştırma denildi hep. uzamaması ve kıymetli vaktinizi almamak için çokta derinlere inmeyim.
olgunlaştıkça tam ters bir kutuba doğru yöneldim. artık o kitapta denilen şeyleri araştırabiliyor o kitap yanlış bak onu çeliştiren başka bir kitap var denilebileceğini öğrenebiliyor sürekli eğitim alıyor toplum baskısı ile değilde içimde yaşayabileceğimi tercih eden bir kişiliğe sahip oluyordum. tam 12 sene oldu kitapta şöyle diyor diye yaşamayalı. kitap örneği tevsirler işte, çeşit çeşit hadis isimli kitapları. Ney se inanç benim için çaresiz kaldığımda ayetelkürsü okuya bilecek, içimden çok değişik bir hissiyat geldiğinde cumaya gidebilecek, yalansız, maddi yönden haramsız doğru olanı yapan bir kalıp haline dönüştü. Bun un dışındaki çoğu şartla ilgi alakam yoktu.
Bana göre dindar gibi yaşayanlar göstermelik, sahtekarlık yapmak için yaşayanlar. Türbanlı kızların aslında niçin kapandıklarını bilmedikleri aile toplum baskısı gördükleri, başkalarının hakkını yiyen bir dinci tüccar yada sakal bırakıp ben sakalımla yalan mı söylüyorum? diyen bir hoca, yada din böyle emrediyor diye çocuklarına kötü davranan ilgilenmeyen bir ebeveyn.
Dinden soyutlanmadan önce insan ilişkileri ilede başım dertte idi. yaklaştığım kızlar beni sıkıcı buluyor, hep acı çeken çok seven ben oluyor sonunda eli boş kalıyordum.
Taaki dini hayatımdan çıkartana kadar. Din den soyutlanmam ile insan ilişkilerim değişti istediğim yerde yiyip içiyor, istediğim muhabbeti yapıyor, tanıdığım kızlara daha rahat hatta rahattan da öte 1 saatte bile ilişkiye girebiliyor seviyeye gelmiştim. Bunun la çok gurur duyuyordum. Olayı çözmüştüm. Ne kadar rahat ve yüz süzsem ilişkilerimde hep kazanan elinde oynatan ben oluyordum. bu lezzeti almıştım bir kere bırakamıyordum. Unutuvermiştim küçüklüğümde inançlı bir ilişki yaşayıp temiz bir sevda hayallerimi. Haram sız bir hayatı.
Aileme babama her aklıma geldiğinde camiye gitmek istemediğime kızarak 34 yılımı geçirdim bugünde dahil. Din bana böyle tanıtılmıştı nerede bir kitap şöyle diyor görsem koşarak uzaklaşıyor tam tersini yapıyordum. Bu arada bende tek kalan ve asla vazgeçmediğim boğazdan geçen haram lokma oldu ve dürüstlük. Bunu hiç bir zaman kaybetmedim. karakterim gibi bir şey olmuş. Buna da şükür dedim.
30 lu yıllarımda hızımın sonu olmadığını artık evde bir sıcak yuva düşüncesi ile karşıma çıkan mantıklı konuşan bir kız tanıdım. eğlenceli gibi duruyordu söylediklerimi anlayabiliyor doğal davranıyordu. en öenmlisi aileme benzemiyordu açıktı normal giyiniyordu ailemin istediği gibi kapalı 5 vakit namaz kılan biri değildi kısa sürede evlendim.
Evliliğimizin ilk bir kaç ayında bile yatakta rahat yatamıyordum alışırsın dedim bekle... O alışıyor ben alışamıyordum çocuk dedi. eyvah! ne çocuğu dedim. Çocuk yapmayacak mıyız dedi hep en çok . hele dur bakalım evlilik otursun biz mantıklı aklı başında insanlarız hemen çocuk yapmak maddi manevi çok büyük bir sorumluluk.
Hergün evde nasılsınlar değil çocuk ne zaman yapacağız. yaşım geçiyor konuşuluyordu. daha ben çocuktum hayatımı anlayamamış ne tarafa gideceğimi bilmiyordum. Ya ayrılırsak, ya bir gün sana hiç seviyorum demediğime katlandığın gibi sevmiyorum dediğimide söylersem. Yatakta bile rahat yatamadığımı söylediğimi duyduğunu ama anlamak istemediğini ya anlarsan! Geç olmaz mı hele dur bakalım. Bir kaç yıl geçsin hem evlilik illa çocuk yapmak mı.
- olurmu yaşım geçiyor. Peki benim yaşım gelmedi ben ne yapacağım. O zaman ayrılalım dedim. Ben çocuk yapamayacağım. He dur bakalım ayrılırız. Hayat devam ediyorlar yıllar kavgalar ile geçiyor. O iyi biri, gönül o değil diyor. Bırakmakta olmaz hani sığmaz delikanlılığa hem evlenmeden önce içinden dememişmiydin olum iki gün sora cıvıtma.
ilişki ilerliyor, ilerliyor adam çocuk yapmaması gerektiğini daha da anlıyor.
Kadın bunu farkediyor geçte olsa. ya ayrılacağım yada bu adama çocuğu yaptıracağım diyor. Sever, sever yaa.. olunca hele bi görsün sever, hem ilişkide düzelir….
-hani hap içiyordun bana söz vermiştin bu haber de nerden çıktı.! unutmuşum diyor. bu adam orada yıkılıyor. Yıkım gerçek oluyor evde evli değil iki yabancı dolaşıyor. Ayrı odalar. O işyerinde yiyor. Ben piyasadaki tüm menülerin fiyatlarını ezberleyecek seviyeye geliyorum. birazdan yapacağım gibi.
Bu adam Aylardır düşünüyor düşünüyor depresyona giriyor zayıflıyor.
Bir gün karşısına bir kız çıkıyor. görünüşü, gülüşü, ses tonu, saçının bir teli, elleri gözleri yürüyüşü tepkileri adam işte buldum diyor arayıp aramadığını düşünmeden. Ama geç kaldığını anlıyor evli olduğunu ve evde hayatta en çok dikkat ettiği çocuk meselesi depreminin altında kaldığını kaybettiğini hatırlıyor. Zaten Kızda evli ve birde küçük çocuğu olduğunu öğreniyor. Kocası ile arasında sorunlar olduğunu duyuyor başkalarından ama yine de yakınlaşmayı doğru bulmuyor. Selamla bitiriyor başlattığı sohbetlerini.
Bir gün aslında içinde bir kocaman boşluk olduğunu düşünüyor. Ve bunun asla dolmadığını bunun bir insan ya da bir dünyevi bir varlıkla dolmayacağını düşünüyor. Belki de düşündürttürüyor o şey. Utanıyor. Ne o kıza verebilecek temiz bir eli nede temiz bir kalbi olmadığını biliyor. Gece hiç yapmadığı bir şey yapıyor bir kaç kuran dinliyor. Rahatladığını farkediyor. Sınırlı inançla bir yaşam sürmek ya da kendini manevi bir denizin rahatlığına bırakmayı düşünüyor. Ama bunca yaşadıklarından sonra yapabilir miydi geri dönebilir miydi diye düşünüyor. Hem yapsa nasıl evindeki eşinden uzaklaşabilecek hayatından çıkartabilecek, nasıl buldum dediği kadına yaklaşabilecek bunları nasıl yapabilecek umutsuzca uzun uzun düşünüyor. Küçük bir adım kararı alıyor olduğu gibi, hissettiği gibi yaşayabileceğini denemeye karar veriyor.
Bu duygu ile bu kısa hikayemi toparlarsam dostlar. Evimde hayatımda hiç yaşamadığım canı gönülden sevme duygusunu yaşayamadığım bir eş. Yaşayabileceğimi düşündüğüm ama geç kaldığım başka bir kadın ve gerçekten yaşayabileceğim bir manevi dünyalık olmayan ebedi sevgi. Çalıştığım sınavda çıkan sorunun 3 yakın cevabı gibi.
İşim zor.
Kalın sağlıcakla.
Merhaba 9nolusokak...
Yazdıklarını sonuna kadar okudum tabi konudaki yazılanlarıda. Evlilik korkum ve kaygım iyice depreşti. Ne zor işler ya. Rabbim herkesin yardımcısı olsun..
adam dini boşlayınca ortam yapmış.ağzım açık kaldı.
Ben de bi şeyler yazcaktım bu konuda.
Unuttum sonra. Öyle kaldı.
Yazarım belki.
Evlilikte çocuk sorunu yaşamamak için yapılacak en doğru şey evlilik kararı almadan önce çiftlerin her şeyi açık açık konuşması gerekir ,çocuk istemek kadar istememekte doğal ,ama ne yazık ki toplum olarak buna pek alışık değiliz .
Evliliklerde çocuk ya kazara ya da toplumsal zorunluluktan (çevre ne der baskısı nedeniyle )yapılmakta.Oysa çocuk evliigin meyvesi olarak görülmeli eşlerin ortak kararıyla yapılmalı .
Her iki tarafında istemem veya istemem hakkı vardır ,bunu dediğim gibi karşılıklı olarak konuşmalı ortak bir karar varılmalı .
Konu 9 ŞUBAT tarafından (02-02-2017 Saat 06:27 PM ) değiştirilmiştir.
YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ
Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
Benim ayakkabılarımı giy
ve benim geçtiğim yollardan,
sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
Benim geçtiğim senelerden geç,
benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!
Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN
9şubata katılıyorum. Ne yazık ki evliliği zorunlu olarak düşünüyoruz. Çocuğuda evliliğin zorunluluğu olarak.
ah unuttun!*ah ki inkar ettin!*kuşkundan ne hasıl oldu bilmiyorsun!*el'an...suskunsun...gülmüyorsun!*cesa retin yok geri dönmüyorsun!*istikbal yol üstünde bir tuzak...*hayal hayat içinde biz yasak...*bırak gitsin gideceği yere kadar...*bırak ki kalmasın içinde 'ben' zerre kadar
İnşallah memur olunca bende evlenmeyi düşünüyorum çocuk da istiyorum ama ya oda rahatsız olursa diye düşünüyorum ama yine de yapacağım evleneceğim de çocuk da yapacağım nasipse tabi çünkü artık acılardan korkmuyorum
Kubbe Allah gönlüne göre versin. Rahatsızlığın neydi?
"İnanırsan Hayaller Gerçek Olur" Aynur Meydan'ın şiirinden. Çok doğru bir söz ama hiç tavsiye etmem...
Yer imleri