Sayfa 35/38 İlkİlk ... 253132333435363738 SonSon
371 sonuçtan 341 ile 350 arası

Konu: Mizan denge üzerine kuruludur

  1. #341
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Bu gün bir hastalık hakkında konuşmak istiyorum sizinle;

    Eratomani ve Eratomanik Sanrılar.

    EROTOMANİ NE DEMEK?

    Halk arasında "Eros hastalığı" olarak bilinen "erotomani", karşılıksız, takıntılı ve platonik aşk olarak bilinir ve kişinin birinin kendisine âşık olduğuna inandığı sanrılı bozukluktur. Erotomanide kişinin sanrısı sistemli ve süreklidir. Âşık olarak kabul edilen "mağdur" genellikle ünlü ya da yüksek statü sahibi bir kişi olmakla birlikte diğer insanlar ya da tanıdık kişiler de olabilir. Erotomani bir diğer adıyla 'Clerambault Sendromu' 'karşılıksız aşkın ortaya çıkardığı bir rahatsızlık' olarak tanımlanıyordu. Fakat 20. yüzyılda 'birinin kendisine aşık olduğunu sanma' olarak değiştirildi. Halk arasında ise erotomaniye 'Eros hastalığı' adı veriliyor ve genellikle kadınlarda görülüyor.

    EROTOMANİ BELİRTİLERİ NELER?


    Erotomanik kişi çok sevildiğini ve sevdiğini ama çeşitli nedenlerle aşığının bunu belli edemeyip uzaklaşmak zorunda kaldığını düşünür, aşığının kendisini delice sevdiğine inanır ve bir türlü aşığının bu duygularını açıklayamayıp, sadece ima ettiğini, ona fırsatlar tanımasına karşın açıkça söyleyemediğini ama kendisinin anladığını ve emin olduğuna dair takıntı geliştirir, aşığının itirafını nasıl sağlayacağı konusunda kafa yorar ve aşığının kendisiyle gizlice iletişim kurduğuna dair güçlü bir inanca sahiptir.

    Aşkının yalan olduğunu söyleyen herhangi bir açıklamayı da asla kabul etmez, aşığının naz yaptığını düşünür ve bu nedenle de çoğu zaman yasak aşkını herkesten saklamaya karar verir. Erotomani, birincil akıl hastalığı veya başka bir psikiyatrik hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkabilir. İkincil erotomanide, erotomanik sanrılar, bipolar bozukluk veya şizofreni gibi diğer zihinsel bozukluklardan kaynaklanmaktadır. Semptomlar ayrıca alkolizm ve antidepresan kullanımıyla da ortaya çıkabilir.

    Hastalığın temel semptomu, acı çeken kişinin, başka bir kişinin gizlice ona âşık olduğuna dair sarsılmaz bir inanca sahip olmasıdır. Bazı durumlarda, acı çeken kişi aynı anda birkaç kişinin "gizli hayran" olduğuna inanabilir. Çoğu zaman, birey, genellikle bir tanıdık olan ulaşılamaz bir kişi veya bu kişinin hiç tanışmadığı biri tarafından sevilmek gibi sanrılara sahiptir. Hasta aynı zamanda erotomani ile eşzamanlı olarak başka türden sanrılar da yaşayabilir.

    EROTOMANİNİN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

    Tedavi ilk olarak terapi ile başlar ve ihtiyaç duyulursa ilaçla da desteklenilebilir. Normalde terapi süresine bağlı olarak bireyler bu sanrılardan kurtulabilir. Fakat erotomaninin altında aslında bipolar bozukluk yatıyor ise farklı bir tedavi ya da ilaç kullanılabilir.


    *****

    Bir gün Eratomani ve Eratomanik Sanrıların daha önce anlattığım çakra meseleleriyle ve şizofreniyle bağlantısını ve bu noktada nöropsikiyatri yardımının neden gerekli olduğunu anlatacağım size.

    Bir Psikiyatristin Gizli Defteri adlı kitabı neden tavsiye ettiğimi anlatacağım.

    Ama kurguyu tamamlamam lazım.

    NOT:Bu mesele zor bir mesele ve belki benim haddimi de aşan,uzmanlık gerektiren bir mesele ama belki bir gün kendi açımdan karınca kararınca birşeyler karalarım.
    Konu Denge tarafından (12-10-2021 Saat 06:33 PM ) değiştirilmiştir.

  2. #342
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Son günlerde F-35 mı S-400 mü doğru o tartışılıyor.

    Bence S-400 kararı doğrudur.

    Büyük Ortadoğu projesinin yeni ayakları büyük ihtimalle Türkiye ve İran üzerinde şekillenecek.

    Ekonomik krizin ortasında çok fazla direnç gösteremiyeceğimizi hesaplıyorlar büyük ihtimalle.

    Yahudi- Siyonist ittifakının Ortadoğu ülkelerinde Kaos çıkarıp,toprakları bölme ve parçalama çabaları artarak devam ediyor.

    Yutulacak daha küçük lokmalar elde etmeye çalışıyorlar.

    İsrailin yaşam alanı gün be gün büyüyor.

    ABD'nin Ortadoğu Sorumlusunun McGurk olduğunu düşünürseniz meselenin vahameti daha iyi ortaya çıkıyor.

    İran da durumdan istifade edip Şii'lik üzerinden Ortadoğunun geniş bir Coğrafyasında epey bir hakimiyet kurdu.

    Onlarda topraklarını genişletme,petrol ve doğalgaz rezervlerini Akdenizden güvenli bir şekilde Avrupa pazarına sunmak peşindeler.

    Yeri gelince İsraille,Suudi Arabistanla dahi anlaşıyorlar.

    İhalarımız,Sihalarımız epey iş gördü,kabul ama bundan sonra ona da tedbir almaya çalışacaklardır.

    F-16'lar eskiyor.

    İşin uzmanı değilim ama İhalar ve yerli uçak projeleri belli bir seviyeye gelene kadar yinede F-16 ların yerini tutacak uçaklara ihtiyacımız var ki bunun F-35 olamayacağı artık aşikar.
    Konu Denge tarafından (01-05-2021 Saat 10:25 AM ) değiştirilmiştir.

  3. #343
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Çinde üretim maliyetleri arttı.

    Yahudiler ve ABD Hindistana karşı çok ilgili bu yüzden.

    Çin in karşısına bir rakip çıkarmak istiyor da olabilirler.

    Özellikle ucuz iş gücü yönünden.

    Çin'i istedikleri gibi sömüremiyorler sanırım artık.

    Aynı zamanda çok ciddi bir stratejik rakip oldu Çin.

    Hindistan'ı yeni yıldız yapabilirler.

    *****

    Birde size zihin jimnastiği yapmanız için bir soru ;

    Eğer arada Ermenistan ve Gürcistan olmasaydı ve Türki Cumhuriyetlerin petrol ve doğalgazı dolaylı yoldan değil direk kara bağlantısıyla ülkemize akabilseydi,-Nahçivandaki bağlantıyı ayrı tutuyorum-,ipek yolunu tekrar aktive edebilseydik,Amerika nın eyaletleri gibi türki cumhuriyetlerle birleşik bir yapı kurabilseydik ülkemiz ekonomik olarak ne hale gelirdi?

    Osmanlı yı Osmanlı yapan ordusudur,lider ülke olmak istiyorsak ekonomiyle beraber orduyu sayılı güçlerden biri yapmak öncelikli ve elzemdir.

    Bazı fırsatlar çok değerlidir.

    Viyanayı alsaydık belki şu an Amerika bizimdi.

    Ümit ve gayret çok değerlidir.

    Bazı günler,bazı fırsatlar vardır ki her zaman gelmez,asra bedel günler,fırsatlar vardır.

    Bu günlerin ,bu fırsatların peşinde koşmak làzım.

    Ama akıllıca,acele etmeden ve ayakları yere basarak.

    Güneyimizde çok ciddi bir tehlike var.

    Irak yok oldu,artık bir Şiistan birde Kürdistan var.

    Sünniler ışid oldu.

    Suriye parçalandı, Kürdistanın ikinci ayağı kuruldu.

    Birer parçada İranla bizden koparmak istiyorlar.

    Böylece bölgenin hem su kaynaklarına,hemde petrol ve doğalgaz kaynaklarına çökeceklr

    Aynı zamanda gelecekteki emelleri için bir uydu devlet kuracaklar ,istedikleriyle savaştırıp bölgeyi iyice bölüp parçalayacaklar,sonrada doğuya doğru kayacaklar.

    Böl-parçala-yut.

    Kaostan sağlanan düzen.

    Evangelist ve Siyonistlerin gelecekteki toprakları yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla birlikte hazır olacak böylece.

    Aramızdaki kavgaları unutup,büyük resmi görmek lazım bazen.

    Oyuna geliyorda olabiliriz.
    Konu Denge tarafından (13-06-2021 Saat 01:26 PM ) değiştirilmiştir.

  4. #344
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    *"Çalışmaktan; gayret sarfından, bir cezadan, bir sıkıntıdan, bir fenalıktan kaçar gibi kaçınmak, çok kötü ve tedbirsizce bir harekettir."

    *"Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mesut olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Hayatta tam zevk ve saadet ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, saadeti için çalışmakta bulunabilir."

    *"Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır."

    *"Yalnız tek bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışkan olmak. Servet ve onun tabii neticesi olan refah ve saadet yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır."

    M.KEMAL ATATÜRK


    **Yanlız çalışmak herkes için olmalı.Toplumun bir kesimi çalışıp geri kalanı ense yapıyorsa kimse çalışmak istemez.Belli bir kesim üzerine yüklenip herşeyi onlardan beklemek adaletsizlik olduğu kadar o kesimin daha sık hata yapmasına,aynı zamanda insanlar arasında eşgüdüm olmamasına,dolayısıyla düzensizliğe yol açar.

  5. #345
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    “Asabiyetlerden birisi, yani, birlikte hareket eden topluluklardan birisi, diğer asabiyetleri bertaraf ederek, mülkü ele geçirir.

    Ağırbaşlı davranmak yerine, insanın tabiatında varolan her şeye hakim olma dürtüsüyle, iktidarı başkalarıyla paylaşmaz, artık her şeyi kendisi belirler.

    Şan ve ihtişama tek başına sahip olmak, mülkün tabiatındandır, bir tek kişinin iradesi, bütün kesimlere egemen kılınır.

    İktidar, devlete dönüşür.

    Devlete dönüşmek, rahatlık getirir, asabiyet çözülür, coşku kaybolur.

    Merasim devleti haline gelinir.

    Konfora dalınır.

    İsraf artar.

    Devletin her köşesi, asabiyet mensupları arasında pay edilir.

    Devletin manevi temeli ganimetçiliğe kayar.

    Tefessüh eder.

    Yani, kokuşur.

    Millletin devleti kaybolur.

    Devlet, bir güruhun olur.

    O güruhun menfaati devletin menfaatini geçer.

    Devlet, o güruhu koruma ve kollamaya yönelir.

    Makam, şan ve terfiden başka hiçbir şeyi gözü görmeyen asalaklar ürer.

    Devletin hazinesine üşüşme olur.

    Millet bu asalakları doyurmak için elinde avucunda ne varsa verir.

    Devletin kasası açıldıkça, devleti elinde tutan topluluk acze düşer.

    Mahv ve zeval vakti gelmiştir.

    Yani, sonun başlangıcıdır''


    İBNİ HALDUN-MUKADDİME...
    Konu Denge tarafından (12-10-2021 Saat 10:03 PM ) değiştirilmiştir.

  6. #346
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Dış politikada çok ciddi sıkıntılar belirdi.

    Güneyimizde süregelen savaş ciddi boyutlar alıyor.

    Önümüzde ne zaman geleceği belli olmayan bir savaş riski var.

    Düşman kim net değil.

    Dost kim belli değil.

    Her ülkeye karşı şüpheler taşıyoruz ama bir yandanda ittifaklar kurmaya çalışıyoruz.

    Aslında dış politikaya baktığımız zaman görebildiğim tam bir kafa karışıklığı,net bir şey yok.

    Denge kuralım derken yapboz tahtasına döndü ortalık.

    Bizdeki siyaset değişikliklerinin hızına muhataplarımız bile adapte olamıyor.

    Kendimizi süper güç olarak görmeye başladık,düşmanda bu duygumuzu kaşıyıp bizi rehavete sokuyor.

    Etrafımızdaki ülkeler cephanelik oldu.

    Ekonomi batakta,tamda savaş tamtamları çaldığı zamanda.

    Türkiyenin iç ve dış politikasını anlayabilen varsa beri gelsin.

    Ne olup bittiğini normal vatandaş kavrayabiliyor mu pek emin değilim.

    En sağlam durmamız gereken zamanlar.

    Kafa karışıklığının en az olması gereken zamanlar.

    Devletin net ve şeffaf olması gereken zamanlar.

    Ama tartışıldığı iddia edilen,oysa hepsinden tornadan çıkmış gibi aynı sözlerin döküldüğü,konuların hep aynı yere bağlandığı ekranlar.

    Neyi neden yapıyorlar,güç dengelerini nasıl ve ne üzerine kuruyorlar, sağlam bir koruma şemsiyemiz var mı belli değil.

    Ülke politikasına üç beş kişi dışında kimse hakim değil,onlarında ne ortalarda göründüğü var,ne konuştuğu.

    Arada bir yayınladıkları twitter mesajlarından başka seslerini duyan yok.

    Velhasıl bu ülkede ne oluyor,ekonomi neden çöktü,dış politikada nereye savruluyoruz bilmiyoruz.

    En azından bizim haberimiz olmadığı kesin.

    Rabbim savaştan,kaostan ve birbirimize düşüp vatanımızı kaybetmekten korusun.

    Amin.

    Tek diyebileceğim bu.
    Konu Denge tarafından (12-10-2021 Saat 10:02 PM ) değiştirilmiştir.

  7. #347
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Yeni bir şafağın,yeni tohumların kokusu gelmeye başladı artık.

    Ülke için yeni nefesler gerektiği bariz ortada.

    İktidar 20 yılın verdiği yorgunluk,asabiyet ve yıpranmayla çok ciddi hatalar yapıyor.

    Elit muhafazakarlar halktan koptu,ne olup bittiğini kavrayamıyorlar.

    Sokakların dilinden,gönlünden süzülerek gelmişlerdi.

    Helal ekmek,adaletli paylaşım,alt sınıf için daha fazla refah talepleriyle mağdur ve mazlumların sesi olarak gelmişlerdi.

    İlk zamanlar biraz koklattılar, milletin bu hoşuna gitti çünkü alışık değillerdi,sevdiler yönetimi ve devam ettirdiler.

    Oysa borcu köklemişlerdi, özelleştirmelerle memleketin varını yoğunu satıp insanlara da ufak bir refah payı sunmuşlardı.

    Yanlız nedense o adil düzen bir türlü gelmiyordu.

    Kepçeyle kendileri yiyorlar,kaşıkla millete veriyorlardı.

    Millet bunada razıydı,önceleri buda yoktu.

    İşin kötü tarafı ise yedikçe iştahlandılar,yeri geldi birbirlerine düştüler,güç ve sınıf mücadelesine girip birbirlerinin kafasını ezdiler.

    Güç mücadelesi ve menfaat savaşı farklı hizipler yarattı.

    Hizipler açıktan birbirine tavır almaya başladı.

    Parsayı kim toplayacak kavgasıydı.

    Bu arada milleti unuttular,verdikleri kaşık giderek küçüldü.

    Kendileri pembe hülyalara daldılar;Süper güç olacaklardı ,Çin ve ABD ile aşık atılacaktı,Osmanlı ruhu diriltilip başka topraklarda hüküm sürülecekti.

    Sonra o hayalleri satmayı öğrendiler,1 kuruşluk işi 5 kuruşluk boyayla boyayıp cilaladılar.

    Hayaller güzeldi,bizim millette masalı severdi.

    Ne onlar anlatmaya doydu,ne millet dinlemeye.

    Sonra ne mi oldu?

    Oy verenlerle verilenler arasında çok ciddi sınıf farkı oluştu.

    Rezidansta yaşayan 1+1 i nasıl anlasın?

    4-5 yerden maaş alan ya da getirisi olan biri ne bilsin asgari ücretli ne yer ne içer?

    Yurtdışında lüks semtlerde mahalleler kuranlar,çiftlik satın alanlar emeklinin halinden ne anlasın?

    Bu ülkenin kaderiyle onların kaderi aynıdır,birleşmiştir diyebilirmiyiz?

    Başkan geçmişten miras sezgileriyle az çok kestiriyor sıkıntıyı ama;

    Sıkıntının ölçüsünü kavrayamıyor.

    Eğer;''Benim yüzüğümden başka bir servetim yok,ilerde olursa bilinki haram yemişimdir" diyen adam yaşıyor olsaydı,belki o anlardı.

    Milletle barışan,kavga etmeyen,balkon konuşmaları çiçek açan insanlar yaşıyor olsaydı belki anlarlardı.

    Ama onlar ortada olmadığına göre;

    Yeni bir şafağın eşiğindeyiz demektir.
    Konu Denge tarafından (17-10-2021 Saat 12:08 PM ) değiştirilmiştir.

  8. #348
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Memleketin sorunları çok.

    Çeşit çeşit sayılabilir.

    On insana sor ,on farklı dert dinlersin.

    Sorunlar olabilir,sıkıntılar olabilir,bunlar çözülür.

    Ama ideolojik bağnazlığın, ıdeolojik yobazlığın tedavisi zordur.

    Kişileri bu bizden,bu sizden,buda olsa olsa teröristtir diye sınıflara ayırırsanız,ekonomiyi uçursanız bile o ülkede huzur olmaz.

    Toplumsal barış bir ülkenin huzurunun temelidir.

    Toplumsal barışı gerçekten dert edinen birinin uslübunuda ona göre belirlemesi,yersiz sertliklerden kaçınması,öfkesini-asabiyetini mümkün olduğu kadar insanlara yansıtmaması,insanları bağışlama ve merhamet duygularının gelişmiş olması gerekir.

    Yüzü gülen,umut dolu bir insanın elektriği herkesi olumlu anlamda etkiler.

    Fakat paylaşması gerektiği halde ağır yükler yüklenen,üstelik bunu insan psikolojisinin kaldıramayacığı süreler boyunca sürdüren,arada bir kafasını dağıtıp dinlenmeyen, öfkesini söndürmeden,psikolojisini rahatlatmadan kendini haşat eden insanlar bir yerde tükenmişlik sendromuyla karşı karşıya kalır.

    Ülkem siyasetçisi benden sonrası tufan,ben bırakırsam sistem yıkılır anlayışından vazgeçmeli, nerde duracağını nerde bekleyeciğini, nerde dinleneceğini hatta bırakacağını bilmelidir.

    Aşırı ısınan motorun bile verimi düşüktür,insan psikolojisi de böyledir.

    Şoför koltuğuna nerde oturacağını planlamak kadar,nerde ineceğini planlamakta önemlidir.

    Tek şoförün uzun yolu tek başına kaldırması müşküldür.

    Ne kadar iyi şoför olursa olsun,bir insandır.

    Bir yerde kendi beynine dahi hükmedemez olur.

    Yeri gelince emaneti devretmeyi bilmek;

    Hem sizin hemde yolcuların can güvenliği açısından elzemdir.

    Kısırlaşan,gittikçe müşkülleşen,çetrefilleşen sorunların çözümü bazen bir kan değişikliğidir.

    Sinirleri daha az yıpranmış,daha taze fikirler ve enerjiyle gelen insanları dinlemek ,daha makul çözümler sunabilir.

    Çıkmaza girmiş politika ve güvenlik sorunlarını çözmek için;

    Bazen çözüm paradigmalarınızı tamamen değiştirmek gerekebilir.

    Çözüm noktasındakilerin siyasi çizgileri buna müsait değilse,farklı çizgilere de şans verilebilir.

    Bir anahtarla açılmayan bir kapı,farklı paradigmalarla yapılmış başka bir anahtarla açılabilir.

    Bazen yeni şeyler denemekten korkmamak gerekir.

    Bugünkü müşküllere bakınca bence;

    Yeni şeyler söylemek lazım...
    Konu Denge tarafından (17-10-2021 Saat 11:00 PM ) değiştirilmiştir.

  9. #349
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Geçen İyi parti milletvekili Ümit Dikbayır konuşuyordu ekranda.

    İlk defa birini ülkenin sorunlarına gerçekten temas etmeye cesaret ederken gördüm.

    Dedi ki Dıkbayır;

    Bir adam ben tüccarım aslında dese,sonra mimariyi de en iyi ben bilirim,mühendisliğide en iyi ben bilirim,ekonomiyide en iyi ben bilirim,askeriyeyi de en iyi ben bilirim,ülke savunmasını da en iyi ben bilirim,dış politikayıda en iyi ben bilirim dese inanırmısınız?

    İnsanların liyakatı ciddiye almadığı,bir kişinin herşeyi ben bilirim dediği yerde,herkeste herşeyden anlar kardeşim.
    Konu Denge tarafından (17-10-2021 Saat 11:01 PM ) değiştirilmiştir.

  10. #350
    Çıraklık Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2016
    Mesajlar
    1.319

    Standart

    Bu ülkede geçmişten bugüne siyaset mühendisliği gerçekten çok ciddi bir sorun.

    Bazen millete rağmen millet için çalışmak gerekir,milletin cehaleti bazı şeyleri görmeye perdedir,bunu bir yere kadar anlarım ama;

    Milletin iyiliği için darbe yapmaya çalışmak kadar ahmakça birşey yoktur.

    Bir toplumda bazı şeyler yaşayarak,görerek,tartarak millet benliğine yerleşir.

    Siz kendi aklınızı millet aklından üstün görüp,millet bünyesinde ameliyat yapmaya kalkarsanız,hem milleti sakat bırakırsınız,hemde milletin içindeki kini,öfkeyi daha da artırırsınız.

    Siyasi bir iddiası olan çıkar er meydanına yarışır,kim başa geçerse geçsin el altından ülkeyi ben ve benim gibi düşünenler yönetsin demez.

    Bunu yapmanın adı onursuzluktur, haysiyetsizliktir, şerefsizliktir.

    Milletin bağrı yangın yerine dönerken,üstelik bu durumun en önde gelen müsebbibiyken yurtdışına .ötü atıp,ağlayıp sızlayıp,hâlâ duygu sömürüsüyle gemi yüzdürmeye çalışan insanları sizce kaç kişi ciddiye alır?
    Konu Denge tarafından (17-10-2021 Saat 11:02 PM ) değiştirilmiştir.

Sayfa 35/38 İlkİlk ... 253132333435363738 SonSon

Benzer Konular

  1. OKB üzerine...
    By bennahhat in forum Obsesif- Kompulsif Bozukluk OKB ( Saplantı - Zorlantı )
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19-03-2015, 11:42 AM
  2. Eş ve Anna-Baba Arasındaki Denge
    By aradakalmis in forum Evle İlgili Problemler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02-07-2014, 02:42 PM
  3. Evliliğim Yeni Henüz Tam Denge Kuramadım - Bilgi ve İlginizi Bekliyorum
    By peykos in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-12-2010, 05:47 PM
  4. Denge
    By Hydra in forum Sağlık
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 21-11-2010, 08:23 PM
  5. Anne-Baba ve Çocuk Arasında ki Denge Nasıl Sağlanır?
    By 9 ŞUBAT in forum Evle İlgili Problemler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 17-09-2009, 05:44 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •