Sayfa 1/2 12 SonSon
18 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Cinsellik

  1. #1
    Cahillik Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    985

    Standart Cinsellik

    Selam arkadaşlar. yaklaşık 20gün önce ''ben eşcinsel miyim'' sorusuyla başlayan ve 5gün boyunca gece gündüz istemediğim düşünceleri ve görüntüleri gördüm zihnimde.
    Tam 5 gün hiç bir şey yiyemedim ve uyuyamadım. Aklıma sadece cinsel içerikli düşünceler gelmeye başladı. Durdurmaya çalıştıkça geldiler. Doktora gittim artık uyumak için
    kesin uyursun deyip yaptığı iğne sonucundada uyuyamadım. Daha sonra psikatryra gidip biraz içimi döktüm vs uyuyabildim. İlaçlar kullanıyorum. Hala aşamadım aklıma gelip duruyor
    saplanıp kaldım. Yaşım 23. Bu zamana kadar ben mi anlamadım böyle olduğumu yoksa takıntı mı nedir bu kafayı yemek üzereyim. Zihnim kitlendi. Evden dışarı çıkamıyorum.
    Bi utanç bi suçluluk duygusu var ki anlatamam. Hayatımı sorguluyorum gözden geçiriyorum. Bazı şeyler yaşadım çocuklukta(ki bence her çocuğun yaşadığı şeyler) onlardan mı etkilenmişim
    nolmuş anlayamıyorum. Kitlendim. Gece gündüz internetten araştırmalar yapıyorum rahatlamak için gerçeği bulmak için. O anlar rahatlıyorum ama sonra tekrar geliyor. Bu düşüncelerden
    kurtulamıyorum. Yani bu zamana kadar kızlara ilgi duydum hep. 20gündür delirmek üzereyim arkadaşlar takıldım

  2. #2
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jan 2016
    Mesajlar
    373

    Standart

    Aklındaki düşünceler sonucu beyninin seni defalarca kafanda yargılaması sonucu böylesin.kafanda bir yandan düşünüyor bir yandan da asip kesiyorsun kendini.manevi bir kırbacı saklatiyorsun kendine.ne olduğuna da karar verememişsin önce ona karar ver.kendin ile ilgili şüphelerini adam gibi bir psikiyatr ile paylaş

  3. #3
    Banned
    Üyelik tarihi
    Jun 2016
    Mesajlar
    132

    Standart

    OKB’de Tedavi

    Bu rahatsızlığı olan bireylerin bilmeleri gereken en önemli nokta bu rahatsızlığın etkili tedavileri olduğudur. OKB gelişimine ilişkin çok karmaşık soruların tam cevaplarının henüz bulunmamasına rağmen tedaviyle ilgili çok önemli imkanlar bulunmaktadır. Rahatsızlığın tedavisinde bilimsel yöntemlerle etkisi saptanmış ikli yöntem bulunmaktadır. Bunlar bir tür antidepresan ilaç olan serotonin geri alımn önleyici ilaçlar ve bazen bunlara antipsikotik ve anksiyolitik(sıkıntı giderici) ilaçların eklenmesiyle gerçekleşitirilen ilaç tedavileri ve bilişsel davranışçı tedavi adı verilen psikoterapi (konuşma ve sözel etkileşim yoluyla ruhsal rahatsızlıkların tedavisi) türüdür. Gerek ilaç tedavisiyle gerekse bilişsel davranışçı tedavi yöntemiyle yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. İlaç tedavisi alan hastaların %60-70’inde yaklaşık 2-3 aylık bir süreçte belirtilerde %30’dan fazla azalma ortaya çıkar. Bu fayda ilaç kullanılmaya devam edildiği sürece devam etmektedir. Bu konuda kullanılan diğer tedavi yöntemi olan Bilişsel davranışçı terapi ile de tedavi sürecini tamamlayanlarda yaklaşık %85’e varan oranda hasta düzelebilmektedir. İlaç tedavisi, bilişsel davranışçı terapi ve kombine tedaviyi (hem ilaç hem bilişsel davranışçı terapi) karşılaştıran en güncel ve yeni çalışmada 12 haftalık tedavi sonunda tedaviyi tamamlayan hastalarda bilişsel davranışçı tedavi alan hastaların %86’sı, Kombine tedavi alanların %79’u, ilaç tedavisi alanların %48’i ve plasebo yani ilaç olmayan ilaç alanların %10’unun düzeldiği bulunmuştur. Bu tedavi oranları bir çok rahatsızlığa kıyasla oldukça daha iyi oranlardır. Bu rahatsızlığı yenmenizin önündeki en büyük engelin ne bu rahatsızlığın geçmesinin çok zor olması ne de etkili tedaviler olmaması değil, tedavi olma ve tedaviye uyma konusundaki kararsızlık olduğunu hatırlatmak istiyoruz; eğer tedaviyi istiyorsanız önünüzdeki günlerin bu sorunu yenmek için en doğru zaman olduğunu unutmamalısınız. Bu belirtiler bu güne dek hayatınızı gereğinden fazla etkiledi, tahrip etti, üstelik yaşanması zorunlu bir durum olmamasına rağmen. Siz de böyle bir rahatsızlığı yani obsesif kompülsif bozukluğu olmayan insanlar kadar mutluluğu ve başarıyı hak eden bir insansınız.

    Eğer tedaviye başlar ve ciddi biçimde uyarsanız belki başlangıçta zorluk çekseniz de giderek düzelmeye başlarsınız;tekrar hatırlamalısınız ki bugüne dek bu rahatsızlığın sürmesinin en büyük nedeni ne sizin durumunuzun çaresiz olması ne de tedavilerin yetersizliğidir, bu durumun sürmesinin en büyük nedeni bu sorunun çözümüyle ilgili uygun yöntemleri bilip uygulayamamanızdır ve eğer tedaviyi seçerseniz de ana hedef size bu yöntemleri öğretmek olacaktır.

    Obsesif kompülsif bozukluk veya kısaca OKB tanısı alan bir kişinin var olan tedavi seçeneklerinin neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde bilmesinde yarar vardır. Bu bilgilerin bir kısmını zaten biliyor olabilirsiniz fakat belki daha öncekilerden farklı olarak burada vereceğimiz bilgiler yaşamakta olduğunuz sorunların azalması için, size önereceğimiz ve bizim daha çok uzmanlaştığımız bilişsel davranışçı tedaviyi tanımanız ve bu tedaviye başlayıp başlamama konusunda size yardımcı olmaktır.Öncelikle tedavi almadığınızda ne olacağı konusunda bilgi vermek istiyoruz. Bu rahatsızlığınız olmasına rağmen tedaviye olmamanız durumda neler olabilir? OKB’ si olan birisi olarak yaşamınızın bundan sonraki kısmında bu rahatsızlığın nasıl seyredeceğini ve sizi ne kadar etkileyeceğini tam olarak kestirmek güç olmakla beraber gelecekte sizi bekleyen olası senaryolar bu durumun tamamen düzelmesi, tamamen düzelmesine rağmen arada bir tekrarlaması, bugünkü gibi devam etmesi ve son olarak da giderek daha kötüleşmenizdir. Maalesef en iyi senaryo olan kendiliğinden düzelme ve sorunun tamamen geçmesi gerçekleşme olasılığı en düşük olan senaryodur çünkü uzun dönemde kendiliğinden düzelmeye ilişkin neredeyse hiçbir kanıt yoktur. Kısa dönemli de olsa kendiliğinden düzelme görülmesi ise % 5 dolaylarındadır. Çoğunlukla gerçekleşen senaryo yıllar içinde yavaş yavaş bir kötüleşme ve belirtilerin zaman içinde değişkenlik göstermesidir. Yani özellikle yaşamlarının genel gidişine paralel biçimde olaylara bağlı olarak.zaman zaman kötüleşme zaman zaman daha iyi olma hali görülür. Skoog adında bir araştırmacı (1999) 47 yıl süren doğal bir takip çalışmasında 47 yıl sonunda hastaların yarısında rahatsızlığın şiddetli bir biçimde sürmeye devam ettiğini saptamışlar, 1/3’ünde belirtilerin rahatsızlık düzeyinde olmamakla beraber sürdüğünü ve %20 sinde ise düzelme olduğunu saptamışlardır. Özetle OKB müdahale edilmediği müddetçe artma ve azalmalarla seyreden kronik gidişli bir rahatsızlıktır. Bu nedenle tedavi almadığınız müddetçe OKB nizle ilgili sorunlar yaşamaya devam edeceğinizi varsaymak muhtemelen makuldür. OKB belirtileriniz işlevselliğinizi bozacağı ve yaşantınızın kalitesini azaltacağı için, OKB nizle ilgili tedavi almanızı ciddi bir biçimde düşünmenizi öneririz. Daha önce de belirtildiği gibi OKB de yararlı bulunmuş iki tür tedavi vardır. Bilişsel davranışçı terapi ve farmokoterapi. Her ikisi de dünyanın farklı merkezlerinde ki merkezlerde yüzlerce hasta üzerinde kapsamlı bir biçimde çalışılmış ve her ikisi de OKB tedavisi olarak yerleşmiştir. Sizin için hangi tedavi doğru olduğuna karar vermeniz için her iki tedavinin avantajları ve dezavantajlarını bilmeniz gerekir. Aşağıda her iki tür tedavi seçim yapmanıza yardımcı olmak amacıyla avantajları ve dezavantajlarıyla beraber size açıklanacaktır.

    İlaç Tedavisi

    Farmakoterapi –yani ilaçlarla tedavi-bu rahatsızlıkta yararlı olduğu gösterimiş bir tedavi türüdür. Ancak bu ilaç tedavisi herhangibir tedavi olmayıp özgül olarak OKB de etkili olduğu gösterilmiş ilaçlardan oluşmalıdır. OKB’de yardımcı olan ilaç grubu serotonin geri alım inhibitörleri adını verdiğimiz bir grup antidepresandır. Bu ilaçlar serotonin adı verilen ve sinirler arası iletide rol alan beyindeki bir kimyasal madde olan serotoninin sinir aralığındaki miktarını sinirlere geri alımını önleyerek artırırlar. Serotonin geri alım önleyici sınıfına giren ve OKB de yararlı bulunan birçok ilaç vardır. İlacın türüne göre yarar sağlama açısından bazı ilaçların daha etkili olduğunu gösteren veriler olmakla beraber genel anlamda ilaçlar arasında büyük fark yoktur. Clomipramin, fluvoxamin, sertraline, fluoksetin, paroxetine, citalopram bu ilaçların başlıcalarıdır. Bu ilaçların serotonini artırmasının tam olarak nasıl işe yaradığı açık olmamakla beraber klinik veriler OKB belirtilerinin azalmasına yardımcı olduklarını net biçimde göstermektedir. İlaç tedavisi başarılı olursa, hastada takıntıların verdiği obsesyonel sıkıntı azalır, tekrarlayan davranışları (yıkanma, kontrol vb) yapma dürtüleri azalır ve bunun sonucunda tekrarlayan davranışların sıklığı ve süresi ve kaçınma davranışları (kirli, bulaşık nesnelere dokunmama gibi) azalır. Düşünce takılmalarının sık olduğu hasta grubunda da takıntı oluşturan düşünce, istek ve hayallerin (obsesif intrüzyon) sıklığı ve ısrarcılığı azalır. Bu grup hastalarda azalma olmakla beraber çoğu hasta başarılı bir ilaç tedavisinden sonra bile hala bazı obsesif intrüzyonlarının olduğunu söylerler. Bu ilaçların etkileri genellikle 4-6 haftadan sonra başlar düzelme artarak devam eder ve yaklaşık 13-14 haftaya kadar uzayabilir. Tedavide en yerleşmiş ilaç clomipramin (anafranil) dir. Yüzlerce hastada çalışılmış ve ilaç alan hastaların yaklaşık yarısında iyi geldiği bulunmuştur. Yani OKB belirtilerini ortalama %40 azalmıştır. Buradan çıkartabileceğiniz gibi clomipramin iyi bir ilaçtır. İlaç alanların yarısı yaşamlarının önemli bir farklılık oluşturacak derecede değiştiğini düzeldiğini söylemişlerdir. OKB tedavisinde etkili olduğu kontrollü çalışmalarla gösterilmiş olan diğer ilaçlar fluoxetine, fluvoxamine, sertraline, paroxetindir.

  4. #4
    Banned
    Üyelik tarihi
    Jun 2016
    Mesajlar
    132

    Standart

    Obsesif kompulsif bozukluk olarak da bilinen takıntı hastalığının, oldukça sık rastlanılan bir durum olduğunu biliyoruz. Yapılan araştırmalar, bu oranın yaklaşık %3 civarında olduğunu ortaya koyuyor ve bu rakam toplumdan topluma kültürden kültüre büyük farklılıklar da göstermiyor. Psikiyatri'de hastalığın görülme oranının farklı toplumlarda ve etnisitelerde benzer oranda gözlenmesi genelde, o hastalığın biyolojik-beyinsel kökenlerinin baskın olduğunu düşündürten bir bulgudur.

    Takıntılar, kişinin engelleyemediği, rahatsızlık veren, ama kendini bunlarla uğraşmaktan ne yaparsa yapsın alıkoyamadığı düşünce dürtü veya hayallerdir, kompulsiyon adı da verilen zorlantılar da bu fikirlerin verdiği rahatsızlıktan kurtulmak için yapılan eylemlerdir. Örnek vermek gerekirse, ellerine pislik bulaştığı ve en az üç defa yıkamazsa geçmeyeceği düşüncesi takıntı-obsesyon, ellerini 3 defa yıkama eylemi de zorlantı-kompülsiyondur.

    Cinsel takıntılar obsesif kompulsif bozuklukta özel bir alanı oluştururlar. Takıntı hastalığının genel olarak kümelendiği 4 ana grup vardır. Bunlar kirlenme-temizlenme, şüphe etme-kontrol, düzensizlik-simetri ve kabul edilemez tabu düşüncelerdir. Cinsel takıntılar, kabul edilemez -tabu düşünceler grubunun büyük kısmını oluşturur.



    Tüm takıntıların rahatsız edici olduğu, devamlı masasını toplamak zorunda hisseden bir muhasebeci veya çamaşır makinesinin düğmesini kapatıp kapatmadığından emin olmak için pazardan iki kere eve geri dönen bir ev kadını olmanın zorluğu tabii ki tartışılmaz. Ancak cinsel takıntıların özel olalarak değerlendirilmesi gerekliliği, bunların paylaşılmasının bir utanç duygusu yaratması, psikiyatr tarafından sorgulanmadığı sürece kolay kolay anlatılmaması ve dolayısıyla kolayca atlanılarak tedavisinin yapılamamasından kaynaklanır.

    Nasıl utanılmasın ki, kendi kızlarıyla oynarken acaba uyarıldım mı diye onları ayladır kucaklayamayan 35 yaşında bir mühendis, metroda koltuğa oturursam kızlığım bozulur mu diye düşünen üniversite öğrencisi genç kız, perygamberi cinsel olarak arzuladım mı acaba diye düşünerek günahkarlık düşünceleriyle boğuşan 50 yaşında dindar bir kadın için saçma sapan olduklarını bildikleri ama pençesinden kurtulamadıkları bu durumu itiraf etmek hiç de kolay olmayabilir.

    Sık rastalanılan cinsel takıntılardan birisinin de eşcinsellik korkusu ile ilgili olması herhalde şaşırtıcı değildir. Burada, eşcinsel olup gerçekten bunun anlaşılmamasıyla ilgili bir ihtiyaç içinde olan ve dikkat eden bir kişiden bahsetmiyoruz. Eşcinsellik ile ilgili takıntı, eşcinsellik ile bir bağlantısı olmadığı halde, yürüyüşü, konuşması, mimikleri ve saire nedeniyle eşcinsel gibi gözüküp gözükmediğine dair yoğun bir endişe içinde olanları anlatır. Bu kişilerin bir kısmı eşcinsel dürtülere sahip olup bunları yoğun bir şekilde bastırma veya reddetme içinde olabilirler fakat ciddi bir kısmında eşcinsellik söz konusu olmadığı halde, eşcinselliğin korkusu ön plandadır.

    Cinsel takıntıları, düşünmesi uyarılma sağlayan cinsel fantazilerden de ayırt etmek önemlidir. Cinsel fantezilerin düşünülmesi, hatta uygun ortam ve gizlilik koşullarında gerçeğe dönüştürülmesi, o fantazilere sahip olan kişiyi rahatsız etmez, tersine mutlu eder, cinsel uyarılma ve haz yaratır. Oysa cinsel takıntı , az önce yukarıdaki örneklerde de göstermeye çalıştığım gibi, huzur kaçırıcı hatta daha ötesi hayattan bezdiricidir.

    Bunun bir hastalık olduğunu düşünmeyen ve giderek düşüncelerin etkisine kapılan kişi, bir süre sonra bu takıntısını gerçekten yapıp yapmadığını da karıştırmaya veya gerçekten bunu yapmış gibi suçluluk duymaya başlayabilir. Kimseye açmadığı için de yardım alamayan kişi, ciddi bir depresyona girebilir hatta bu düşüncelerin rahatsız ediciliğinden dolayı , ölmeyi tercih edebilir, intihar düşüncesi veya girişimi gözlenebilir.

    Bu çok özel ve sıkıntılı durmun tek iyi yanı tedavi edilebilir olmasıdır. Diğer obsesif durumlardakine benzer ilaç tedavisi mutlaka şarttır ancak piskoterapisinde bazı özel müdahaleler yapılabilir. Kendi uygulamamda, cinsel takıntı içeriği üzerinde konuşarak bunun bir hastalık olduğunu anlatmakla başlamanın ve takıntının yarattığı suçluluk duygusunun azaltılabilmesi için güven verici bazı örnekler vermenin-eski hastaların tedavi deneyimlerinden veya ' eğer bir konuda takıntınız varsa, o, bu takıntıyı gerçekleştirmeye en uzak insan olduğunuzu gösterir' gibi kalıpları kullanmanın işe yaradığını düşündürtmektedir.

    Cinsel takıntılar, mahrem bir alanda, çok özel ancak korkunç sıkıntılara yol açabilecek potansiyele sahip hastalıklardır. Psikiyatrlar tarafından sorgulanmadan gözden kaçırılma ihtimali, hastanın da bunları gizleme isteği , tanı koyulduğunda kolayca tedavi edilebilecek olan bu durumu maalesef zorlu bir tedavi nesnesi haline getirmektedir. Hep vurguladığım gibi, cinselliğin rahat konuşulabilir olduğu ve utanılacak bir durum olmadığı bir atmosfer yaratmak, tedavi güçlüğünü büyük oranda azaltacak yegane yol gibi gözükmektedir.

  5. #5
    Cahillik Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    985

    Standart

    @coşku gittiğim bi psikyatr var ancak haftada 1yarım saat gidebiliyorum. ne olduğuma karar veremiyorum su an çok zor. sadece bu düşüncelerden bıktım. hayatta hep mutsuz olmusumdur ama bu başka bişey buna dayanmak çok zor

  6. #6
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Yaşadıgın olay bir çok kişinin başına gelen bir şey ,sitede ara ara bu konuda kaygı duyan bir çok arkadaş başlık açtı.Yapacagın ilk iş ne olursa olsun kafanı meşgul edecek bir şeyler bulup onla ilgilen kafanı taktığın surece bu düşünceden kurtulman çok çok zor .

    Karşı cinse ilgi duyan birinin eşcinsel olması çok zor bu cinsel bir tercih eger o yönde bir eğilimin olsaydı bu zamana kadar çoktan ortaya çıkardı.Böyle olmaması da normal biri olduğunu ortaya koyuyor .

    Sadece bu konuya takılıp kalmışsın ,oysa biraz kafanı dağıtsan bu düşünceden kurtulacak normale döneceksin ,biraz çaba ve sabırla bunan kurtulacağına eminim .

    Geçmiş olsun .
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  7. #7
    Cahillik Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    985

    Standart

    anlatmak istemediğim bi kaç bişey var.. ama ben bu düşüncelerdeki gibi olduğumu sanmıyorum. ama beynim sürekli kötüye düşünüyor gibi. sürekli kötü düşünceler geliyor.. beynim yanıyor

  8. #8
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jan 2016
    Mesajlar
    373

    Standart

    İlaçlar beynindeki sesleri susturuyor ama kisa vadede çözüm değil yani kısa vade de ilac kullanıp bıraktığında o sesler yargilamalar tekrar geri gelir.zaten tedavi doğru ise ilacla birlikte önce sesler azalir.seni yargilamaz sonra ara ara konusur.sonra susarlar.beynin sakin ve durgundur fakat fazla durgunlukta bakarsın ki hicbir sey düşünmeden ot gibi yaşıyorsun.sonra birakmaya kalkarsin ilaçları bi süre rahatsındır ama sonra geri döner o sesler o yüzden bunu psikiyatr ile görüş

  9. #9
    Cahillik Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jul 2016
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    985

    Standart

    benim epey sorunum var yavaş yavaş düzeltmeye çalışıyoruz doktorumla. bunları anlattım şimdilik zamana bıraktık.. ilaçların etkisi gelsin biraz

  10. #10
    dreamer8
    Guest

    Standart

    23 sene kızlara ilgi duyan biri, bir günde eşcinsel olamaz. Bence gayet normalsin ama takıntı ve okb şeklinde bir şeyler seni sıkıştırıyor diye düşünüyorum. Organik kökenlerini araştırmak için kan vermeni ve hormon testi yapılmasını öneririm. Bu test sonucunda bir tuhaflık çıkmazsa, kesinlikle takıntıdır diyebilirsin.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. antidepresan ve cinsellik
    By cankatinho in forum Obsesif- Kompulsif Bozukluk OKB ( Saplantı - Zorlantı )
    Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 15-05-2015, 08:59 PM
  2. Şizofreni ve cinsellik
    By emperor007 in forum Şizofreni
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 24-06-2013, 08:08 PM
  3. Turkiyede cinsellik
    By keremalkan in forum Sabah - İkindi Çayı
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 12-06-2009, 06:30 PM
  4. Turkiyede cinsellik
    By keremalkan in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-06-2009, 08:53 PM
  5. Turkiyede cinsellik
    By keremalkan in forum Tanışma Köşesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-06-2009, 08:52 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •