2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Depresyonun Klinik Görünümü

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Depresyonun Klinik Görünümü

    Fiziksel hastalıklarda ortaya çıkan depresyon;

    Fiziksel hastalıklarda depresyon tanısı koymak için çeşitli görüşler geliştirilmiştir. Major depresyon tanısı koyabilmek için dört ana yaklaşım biçimi tanımlanmıştır.


    Kapsayıcı (inclusive) yaklaşım
    Etyolojiye yönelik yaklaşım
    Yerine koyucu (substituve) yaklaşım
    Hariçte tutan (exclusive) yaklaşım
    Bu yaklaşım biçimlerinden geliştirilen substitusyon yaklaşımında vejetatif semptomların yerine somatik olmayan semptomlar konulmuştur :

    İştahsızlık veya belirgin kilo kaybı yerine yüzde ve vücut postüründe depresif görünüm.

    İnsomnia veya hipersomnia yerine sosyal çekilme veya konuşmada azalma.

    Enerji kaybı, yorgunluk yerine kendine acıma veya pessimism.

    Düşünme ve konsantrasyon kapasitesinde azalma yerine çevredeki olaylara yanıtsızlık

    Fiziksel hastalıklarda depresyon tanısında en yaygın kullanılan ölçek Cavanaugh’un geliştirdiği ölçektir.

    Tıbbi hastada major depresif hastalık tanısında Cavanaugh kriterleri:

    Aşağıdakilerden en az beşinin 2 haftadan fazla devam ediyor olması (semptomlardan en az biri veya ikisi olmalı)
    (Fiziksel hastalıkla ilişkili somatik belirtileri dikkate alma)

    1- Yaygın ve sürekli depresif duygu durumu

    2- Hemen hergün ve yaklaşık gün boyu devam eden ilgi alanları ve etkinliklere dönük yaygın ilgi ve zevk duygusu azalması (özellikle insanlar arası ilişkide ilgi azalması)

    3- Değersizlik duyguları (kişi durumu hakkında değil, kendisi hakkında kötü hissetmektedir) veya uygunsuz suçluluk duyguları (hastalığı işlediği yanlışlıklar için ceza gibi algılama).

    4- Tekrarlayıcı ölüm düşünceleri (ölüm korkusu değil), belli bir planı içermeyen intihar düşünceleri veya intihar girişimi.

    5- Organik mental bozukluk, hastalık ve tedavi yöntemlerine bağlı açıklanamayan düşünce ve dikkatli odaklaştırmada azalma, kararsızlık.

    6- Hemen hergün psikomotor retardasyon veya ajitasyon (sadece huzursuzluk veya yavaşlama değil)

    7- Hasta, yeterli olmasına rağmen tedaviye katılmıyor, tıbbi durum düzelmesine rağmen kendini iyi hissetmiyor veya tıbbi durumun el verdiğinden daha alt düzeyde işlevsellik gösteriyorsa. Afektif ve kognitif belirtilerle ilişkili ve orantılı olarak.

    8- Kilo kaybı veya kilo artması (% 5)

    9- İnsomni veya hipersomni (hemen hergün)

    10- Yorgunluk veya enerji kaybı (fiziksel hastalık veya tedavilere bağlı olmayan bu kriter yatan yada terminal hastalarda kullanılmamalıdır).
    Depresyon tanısında esas alınabilecek çekirdek afektif ve kognitif belirtiler şöyledir:

    Başarısızlık duyguları
    İlgi kaybı
    Cezalandırma hissi
    İntihar düşünceleri
    Karar verme güçlüğü
    Ağlama hali
    Haz yetisinin kaybı (anhedonia)
    Fiziksel hastalıklarda depresyon yaygın olmakla birlikte çoğunlukla tanınmaz, geç tanınır, ya da uygun tedavi edilmez. Tanınmamasında rol oynayan faktörler:

    Hekime ilişkin faktörler;
    1- Eğitim ve bilgi eksikliği
    2- Psikiyatriye ilişkin stigma
    3- Hastanın emosyonel durumunu yeterince dikkate almama
    4- Somatik semptomların hepsinin fiziksel hastalıkla bağlantılı yorumlama
    5- Depresyon gelişimini beklenir algılayıp, tedavi gereksinim ve potansiyelini dikkate almama.
    6- Hastalıklara ve tedaviye ilişkin psikososyal faktörleri yeterince değerlendirmeme.

    Hastaya ilişkin faktörler:

    1- Somatizasyonun yaygın kullanımı
    2- Aleksitimi ve afektif farkında oluşluğun azalması
    3- Ruhsal hastalıklara ilişkin stigma ve etiketlenme korkusu

    Kaynak :http://www.depresyon.biz
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  2. #2
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Hastalığın Tedavisini Etkileyen Unsurlar :

    Fiziksel hastalıklarda gelişen depresyon, hastanın uyumunu, tedavi ile ve tedavi ekibi ile olan işbirliğini, bağışıklık sistemini etkileyerek tedaviye yanıtını, yaşam kalitesini, hastalığın seyrini olumsuz etkiler.

    Fiziksel hastalıklarda ortaya çıkan depresyonda, biyokimyasal mekanizmalar, psikolojik tepkiler, algısal süreçler, psikososyal ortam ve bunların karşılıklı etkileşimi rol oynar. Bir anlamda fiziksel hastalıklarda gelişen depresyon, psikobiyolojik son ortak yoldur. Tedavi ortamı ve bu ortamın hasta tarafından algılanma biçimi, tedavi ortamına eşlik eden diğer çevresel faktörler, tedavi yöntemleri, psikolojik ve çevresel destek faktörleri, hastanın depresyonla fiziksel, sosyal ve psikolojik boyutlarda başetme biçimi ve sahip olduğu kişisel donanım, hem hastalığın hem de depresyonun altedilmesinde önemli faktörlerdir.

    Fiziksel Hastalığın Tedavisine İlişkin Öneriler :

    İnsanın fiziksel, ruhsal ve sosyal bir varlık olduğu unutulmamalıdır. İnsan bedeninin fizikokimyasal özellikleri, onun boyutlar üstü ruhsal özünün, fizikososyal bir çevrede tezahürü (belirmesi) olduğu gerçeği kabül edilmeden gerçekçi bir şekilde anlaşılamaz. İnsan, ruhsal mekanının en ince etkinlikleriyle, fiziksel mekanının en kaba etkinliklerinin bir bütünüdür. Dolayısıyla, hastalık süreçleri de, tedavi süreçleri de bu bütünlük içinde anlaşılmaya çalışılmalıdır.- İnsanın fiziksel, ruhsal ve sosyal bir varlık olduğu unutulmamalıdır. İnsan bedeninin fizikokimyasal özellikleri, onun boyutlar üstü ruhsal özünün, fizikososyal bir çevrede tezahürü (belirmesi) olduğu gerçeği kabül edilmeden gerçekçi bir şekilde anlaşılamaz. İnsan, ruhsal mekanının en ince etkinlikleriyle, fiziksel mekanının en kaba etkinliklerinin bir bütünüdür. Dolayısıyla, hastalık süreçleri de, tedavi süreçleri de bu bütünlük içinde anlaşılmaya çalışılmalıdır.


    Hasta, hastalığı konusunda yeterli ölçüde bilgilendirilmelidir. Bu hem kişisel bir haktır, hem de kişinin hastalığı ile gerektiği ölçüde mücadele edebilmesi için şarttır. Günümüzde, bazı ağır ya da tedavisi mümkün görülmeyen hastalıklarda hekimlerin genel eğilimi, hastaya, hastalığının tanısı ve seyri konusunda doğru bilgi vermeme yönündedir. Hastanın acı çekmemesi, hastalığından olumsuz etkilenmemesi ve onun iyiliği adına yapılan tamamen saçma ve hemen terkedilmesi gereken bir uygulamadır. Hastaya, kendi mücadele yöntemlerini ve araçlarını belirleyebilmesi, ihtiyacı olan her türlü donanıma sahip olabilmesi için gerekli her türlü bilgi verilmeli ya da bilgiye ulaşma olanakları sağlanmalıdır. Gerekiyorsa hasta psikolojik destek gruplarına ya da grup terapilerine alınmalıdır.


    Hasta yakınları, hastalık, hastalığın seyri, sonuçları, hastaya ve kendilerine nasıl yardım edebilecekleri, neleri yapıp, nelerden uzak durmaları konusunda bilgilendirilmelidir. Ağır hastalıklarda ya da tedavisi mümkün görünmeyen hastalıklarda, hasta yakınları da depresyon riskiyle karşı karşıyadırlar. Hasta yakınları, hastalığın özelliklerinin dikkate alındığı bir eğitimden geçirilmeli, gerekiyorsa, bireysel ya da grup terapileri gibi psikolojik destek hizmetlerinden yararlandırılmalı, destek gruplarına alınmalıdırlar.


    Fiziksel hastalığın tedavisiyle görevli tıp hekimleri de başta depresyon olmak üzere, fiziksel hastalıklara eşlik edebilecek psikolojik sorunlar konusunda yeterli ölçüde bilgilendirilmelidir. Yapılan bazı araştırmalar, tıp hekimlerinin depresyon belirtilerini tanıma ve anlamada çok yetersiz kaldıklarını göstermektedir. Tedavinin olumlu yönde seyredebilmesi için hekim, hastalığın psikososyal yönleri konusunda da bilgilenmelidir.


    Fiziksel hastalığın tedavi edildiği ortam, mümkün olabildiğince hastalığın gelişmesine değil, tedaviye destek olabilecek şekilde düzenlenmelidir. Psikolojik etkileri olumsuz bir ortam, tedavinin seyrini de olumsuz yönde etkileyecektir. Tedaviye ya da tedavi ortamına eşlik eden bazı eşyalar, uygulamalar ve rutinler, olumsuz bir koşullayıcıya dönüşerek, tedaviyi olumsuz yönde etkileyebilmektedir.


    Sadece tedavi ortamı ve hastanın fiziksel çevresi değil, sosyal çevresi ve sosyal ilişkileri de tedaviyi olumlu yönde destekleyecek şekilde düzenlenmeye çalışılmalıdır. Hasta, dostları, arkadaşları ve yakınları ile yeterli sıklıkta ve yapıcı ilişkiler kurmaya ve mevcut ilişkileri sürdürmeye teşvik edilmelidir. Hastanın, hekimin uygun gördüğü ve izin verdiği işleri ve diğer etkinlikleri yapmasına engel olunmamalı, gerekiyorsa bu konuda teşvik edilmelidir.


    Hastanın, tedavi ortamı, tedavi yöntemi, tedavi süreçleri ve hekimle ilgili kaygıları mümkün olabildiğince giderilmeye çalışılmalıdır.


    Mikroplar, virüsler ve toksinler, nasıl vücudumuzun dengesini bozarak normal işlevlerini yerine getirmesini engelleyebiliyorsa, duygusal ve zihinsel toksinler olarak adlandırabileceğimiz olumsuz duygu ve düşünceler de, öncelikle bağışıklık sistemimizi, sonra da hastalıkla mücadele etme yeteneğimizi ve gücümüzü olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle, hastanın, bu toksit duygu ve düşüncelerden arınması ve uzak durması gerekmektedir. Bunun için kişi, sadece hastalığı konusunda değil, bedensel ve ruhsal varlığı, bu varlığın iç ve dış dinamikleri, yaşam, yaşamın anlamı ve yaşamı düzenleyen yasalar konusunda da mümkün olabildiğince bilgilenmesi gerekmektedir. Böylece, mevcut potansiyellerinin farkına varıp, onları kendi lehine geliştirebilir, kendini olumlu yönde motive edip, hastalıkla mücadele imkanlarını genişletebilir. Bir hastalığın altedilmesi için sadece metabolizmik bir güç ve enerji yeterli değildir, yeterli bir ölçüde ruhsal bir güce ve enerjiye de ihityacı vardır.


    Sadece hasta açısından değil, hekim ve tedavi sürecinde yer alan diğer sağlık çalışanları açısından da tedavi ortamı, tedavi ve çalışma koşulları, fiziksel ve sosyal çevre iyileştirilmelidir. Hekimler ve diğer görevliler birer robot gibi çalışmaktan kurtarılmalıdır. Akıl almaz hasta sayılarıyla ve dayanılmaz iş yüküyle çalışan hekimlerden, sağlıklı bir tedavi sürecini yürtmeleri beklenemez. Hekimler ve sağlık çalışanları, meslekiçi eğitimleri ve sosyal ortamlarının iyileştirilmesi konusunda desteklenmelidir. Bugünkü sağlık sistemi içerisinde, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da önemli ölçüde psikolojik destek çalışmalarına ihtiyacı vardır.


    Günümüz sağlık sistemindeki genel eğilim, fiziksel hastalıkların farmokolojik yöntemlerle, ışın tedavisi, kemoterapi ve cerrahi tedavi gibi yöntemlerle tedavi edilebileceği ve edilmesi gerektiği yönündedir. Ancak, muazzam ve takdire şayan başarılara rağmen sonuç ortadadır.

    Bir çok hastalık ancak geçici olarak tedavi edilebilmekte, bir süre sonra tekrar nüksetmektedir. Bir çok hastalık tedavi edilememekte ancak hastalık süresi uzatılabilmektedir. Bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar vücudu zehirlemekten ve vücudun doğal savunma mekanizmalrını yıkmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Ehvenişer olarak uygulanan, ışın tedavisi, kemoterapi ve cerrahi müdahalelerden elde edilen sonuçlar ise herkesin malumudur. Diğer nedenlerin yanında, hastalık sürelerinin uzaması nedeniyle ömrün uzatılmış olması bir başarı sayılabilir mi? Can kayıplarının yanında muazzam ekonomik kayıplara da neden olan bu sağlık anlayışı ve tutumu, bir insanlık sorunu olarak öncelikle hekimlerin olmak üzere, hepimizin önünde durmaktadır. Buna rağmen, ilaç sanayi devlerinin muazzam pazarlama harcamaları ve sağlık sektörünün bir can pazarına dönüşmüş olması nedeniyle bu durum değiştirilememektedir.

    Farmokoloji, genbilim ve tıbbın diğer alanlarındaki gelişmelerin daha da hızlanacağına inanmakla birlikte, koruyucu hekimliğin gelişmesi ve yaygınlaşması konusunda herkes zerine düşeni yerine getirmelidir. Vücudun doğal savunma sistemini harekete geçirecek doğal yöntemler ve tedavi unsurları öncelikle kullanılmalıdır. Hastalık ortaya çıktığında, semptomların giderilmesine yönelik bir sağlık anlayışından, hastalık nedenlerinin ortaya çıkmasına izin vermeyecek, sağlıklı ve doğal yaşama becerisini geliştirmeye yönelik bir sağlık anlayışına hemen geçilmelidir.

    Kaynak :http://www.depresyon.biz
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

Benzer Konular

  1. Klinik Psikoloji
    By Gümüş in forum Klinik Psikoloji
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 14-07-2013, 08:27 AM
  2. Depresyonun iyileşme dönemindeki dalgalanmalar
    By Çıkış in forum Depresyon
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 07-03-2009, 03:37 PM
  3. Depresyonun Farkında Olmayan Depresyonlular
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Depresyon
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 03-06-2008, 12:18 AM
  4. Depresyonun Nedenleri??
    By esin_29 in forum Depresyon
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04-12-2007, 07:01 PM
  5. Depresyonun Tedavisine İlişkin Öneriler :
    By 9 ŞUBAT in forum Depresyon
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29-10-2007, 01:24 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •