Sayfa 4/4 İlkİlk 1234
36 sonuçtan 31 ile 36 arası

Konu: Hayatım yaşayamayacak kadar zorlaştı.

  1. #31
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jun 2015
    Mesajlar
    27

    Standart

    Yaklaşık 4 ay kullandım önce iyileştiğimi zannettirdi (plasebo etkisi gibisinden) sonra daha fena bir hale geldim. Sonra bir psikoloğa gittim bana 100mg bir ilaç yazdı adını unuttum. En ağır ilaçlardan biriymiş. Onu kullanmam gerektiğini söyledi ama ben kendime yediremedim onu kullanmayı reçeteyi yırtıp attım.

  2. #32
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jun 2015
    Mesajlar
    27

    Standart

    Yazdıklarıma bakıyorum da meğer ne kadar hatalı bir algının içindeymişim gerçekten şaşırıyorum. Allah İzzet Güllü hocamdan binlerce kez razı olsun onun sayesinde her şeyi şimdi daha iyi anlıyorum. Şikayet ettiğim her şey şuan yine aklıma geliyor ama gelmelerini anormal olarak görmüyorum. Çünkü ben insanım ve aklıma her türlü kaygı, düşünce, kendimle ilgili çelişkiler gelebiliyor. İzzet hocamın da dediği gibi akla gelen düşüncelerden Allah dahi günah yazmaz. Çünkü bilir böyle bir gücümüzün olmadığını. Şimdi işin en önemli kısmı şu: önceleri aklınızda şöyle bir soru işareti oluyor: Herşey güzel tamam hasta veya anormal değiliz ama her durumu böyle kabullenmek ne kadar tahammül edilebilir bir durum? Hemen cevap veriyorum: Bu, algıya bağlıdır. Bu konunun başında da yazdığım bir şikayetimi örnek vereyim:

    Tek başıma olduğum için çok aptal görünüyorum.

    Başlarda bu düşüncemi aşağıda yazdığım şekilde yumuşatmam gerekiyordu, çünkü doğruyu bire-bir yansıtmıyordu. Belki haftada 1 kere aklıma geliyordu ama beni çok etkilediği için sürekli bu durumla yüzleşmek zorunda olduğumu zannediyordum.

    Tek başıma okulda vakit geçirdiğimde canımın sıkıldığı oluyor, başka bir insan benimle ne derece ilgileniyor acaba? Sanırım buna kesin yargıyla yaklaşmamalıyım şimdilik.


    Sonraki aşama: Tek başıma olmamın acaba sebepleri var mı? Hemen zihnimde bunun gerçekçi sebeplerini araştırıp bulmaya çalışıyorum. Şunlar gibi:
    - Şuan okulda samimi olduğum, beraber vakit geçireceğim bir arkadaşım yok.
    - Sanırım pek arkadaş canlısı değilim, sakin bir yapım var ondan olabilir.
    - Yeni tanıştığım insanların yanında rahat olamıyorum sanırım.
    - Öyle her tanıdığım insanla beraber oturmak, takılmak doğru gelmiyor. Benim huyum olabilir.
    - Belki de etrafımda hiç kafa yapıma uygun bir insan yoktur.
    - Hiç biri mi değil? Tek olduğumda ne kaybedeceğim acaba? Belki çok zor arkadaş ediniyorum veya insanların "... özelliklerine" tahammülüm az. (Emin olun bu düşüncede olunca, arkadaş edinmeye daha az duyarlı olacağınız için belki eskisinden daha çabuk arkadaş edinebileceksiniz.)

    SON OLARAK; KENDİNİZİ NASIL HİSSEDERSENİZ HİSSEDİN, BU HİS GERÇEĞİNİZİ YANSITMAZ. ÇOK İSTİSNAİ DURUMLAR HARİÇ (BANA GÖRE %0.1)

    Size çok samimi söylüyorum öyle deneyimlerim oldu ki, kafama takıp çözmeye çalıştığım bir olayın gerçek olduğuna o derece inanıyordum ki, aklıma gelen her soruyu cevaplamaya çalışıyordum. Bir gün farkettim ki dün kafama takıp cevap aradığım şey bugün beni hiç ilgilendirmez olmuş. İşte o an anladım: Dün, bu konuyla ilgili yaşadığım hissi gerçek sandığımdan dolayı onunla savaşmışım. Halbuki his, histir. Beyin o kadar mükemmel bir yapı ki onu yöneten biz bile ona gelip giden düşünceleri seçemiyoruz. Tüm mesele bu inancı içselleştirmekte.

    İzzet hocamın da dediği gibi, hisler rüyaya benzer. Nasıl ki rüyanızda zengin olduğunuzu görmeniz, sabah kalktığınızda zengin olacağınızı göstermez, hisler de aynısıdır. Hiç bir farkı yoktur.

    İzzet hocanın web sitesi: www.izzetgullu.net
    Youtube hesabı: https://www.youtube.com/channel/UCtc...DRk9b5ydALMt2A

    Şimdi psikolog reklamı falan diyenler olacaktır unutmadan belirteyim; İzzet Güllü bunları hiç bir karşılık beklemeden yapıyor. Ücretli muayene vermiyor, video, telkin cd'leri satmıyor. Beni tanımıyor bile, sadece Youtube'dan videolarını izleyerek hatalı algılarımın büyük bir kısmını dönüştürdüm çok şükür.
    Konu mr.chaos tarafından (24-01-2016 Saat 04:02 AM ) değiştirilmiştir.

  3. #33
    Banned
    Üyelik tarihi
    Jun 2015
    Mesajlar
    352

    Standart

    https://www.youtube.com/watch?v=yRf7Q6HS-NE


    çok beğendim İzzet hoca'yı teşekkürler kardeş.

  4. #34
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jun 2015
    Mesajlar
    27

    Standart

    Rica ederim, ne kadar insan o kadar fayda

  5. #35
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jan 2016
    Yer
    izmir
    Mesajlar
    5

    Standart

    Merak ediyorum sorunu olan insanlar bu sorunlarından nasıl kurtuluyor? Daha önce sürekli yalnız kalmış(kendi seçimlerinden dolayı), insanlarla fazla muhatap olmamış, herkesin yaptığı şeyleri yanlış bulup kendi içine doğru çekilmiş ve bunun sonucunda yaşadığımız toplumdan uzaklaşmış, insanlardan korkar olmuş, büyük bir ezici kalabalık karşısında asimile olduğundan farklı ve iyi niyetli davrandığından onlara karşı susmuş, çekingen olmuş ve zamanla özgüvenini kaybetmiş, insanlardan hatta ailesinden bile uzaklaşmış, kimseyle bir şey paylaşamaz olan insanları düşünüyorum. Bu durumda olupta düzelenler var mıdır acaba?
    Olaylara mantıklı baktığımız zaman kendi değerimizi biliyoruz, okumuşuz, efendiyiz, insanlara karşı saygılı, iyi niyetli kişileriz. Kendimize güvenimiz var, bir çok şeyi başarabileceğimize ve kendimizi daha çok geliştirip hem kendimize hem de insanlara yararlı olabileceğimize inanıyoruz. Buraya kadar güzel. Sonra gündüz oluyor, insan içine çıkıyorsun. Birden bire daha dün akşam kurduğun o güzel düşünce ve özgüvenin gitmeye başlıyor. Sonra bir şekilde muhatap oluyorsun insanlarla. Ve karşındakiyle çok farklı frekanslardan gidiyorsun. Burada beyin devreden çıkıpta duygular ağırlık kazanıyor ve kontrolünü kaybetmeye başlıyorsun. mr.chaos arkadaşımızın yazdığı sorunları yaşıyorsun. Olayları sağlıklı değerlendiremiyorsun. Buradaki tutumun belki de karşındakini kırmamak vb. olabilir. Ama burada pasif kalıyorsun aslında söylemek istediğin şeyleri söyleyemiyorsun çekingenlik, kararsızlık, kendini aşağılama, dalıp gitme, özgüvensizlik, karşındakini kırmak istememe vb..
    Buradaki çelişkiyi bir türlü anlamıyorum. İşin içine insanlar girince niye soğukkanlılığımızı ve mantığımızı kaybediyoruz? Yeterince insanla muhatap olmadığımızdan mı, kafamızdaki saçma önyargılardan dolayı mı, yeterince kötü olaylarla karşılaşıp tecrübeli olmadığımızdan mı, yoksa hala yaşımız kemale ermediğinden mi? Her şeye rağmen hayat devam ediyor. Herkesin bir sorunu var bu hayatta. Ve herkese göre kendi sorunu çok büyük çözülemez, kesinlikle çok ağır bir sorun gibi geliyor ve karşındakinin sorunlarını dinlediğinizde ise çok basit hamlelerle çözüleceğini görüyorsunuz. Biriyle sorunlarını konuşup paylaşmak sorunları daha kısa sürede çözmenizi sağlıyor kesinlikle ama ya sorunlarından biri de buysa?

  6. #36
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jun 2015
    Mesajlar
    27

    Standart

    Alıntı mitkefre Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Merak ediyorum sorunu olan insanlar bu sorunlarından nasıl kurtuluyor? Daha önce sürekli yalnız kalmış(kendi seçimlerinden dolayı), insanlarla fazla muhatap olmamış, herkesin yaptığı şeyleri yanlış bulup kendi içine doğru çekilmiş ve bunun sonucunda yaşadığımız toplumdan uzaklaşmış, insanlardan korkar olmuş, büyük bir ezici kalabalık karşısında asimile olduğundan farklı ve iyi niyetli davrandığından onlara karşı susmuş, çekingen olmuş ve zamanla özgüvenini kaybetmiş, insanlardan hatta ailesinden bile uzaklaşmış, kimseyle bir şey paylaşamaz olan insanları düşünüyorum. Bu durumda olupta düzelenler var mıdır acaba?
    Olaylara mantıklı baktığımız zaman kendi değerimizi biliyoruz, okumuşuz, efendiyiz, insanlara karşı saygılı, iyi niyetli kişileriz. Kendimize güvenimiz var, bir çok şeyi başarabileceğimize ve kendimizi daha çok geliştirip hem kendimize hem de insanlara yararlı olabileceğimize inanıyoruz. Buraya kadar güzel. Sonra gündüz oluyor, insan içine çıkıyorsun. Birden bire daha dün akşam kurduğun o güzel düşünce ve özgüvenin gitmeye başlıyor. Sonra bir şekilde muhatap oluyorsun insanlarla. Ve karşındakiyle çok farklı frekanslardan gidiyorsun. Burada beyin devreden çıkıpta duygular ağırlık kazanıyor ve kontrolünü kaybetmeye başlıyorsun. mr.chaos arkadaşımızın yazdığı sorunları yaşıyorsun. Olayları sağlıklı değerlendiremiyorsun. Buradaki tutumun belki de karşındakini kırmamak vb. olabilir. Ama burada pasif kalıyorsun aslında söylemek istediğin şeyleri söyleyemiyorsun çekingenlik, kararsızlık, kendini aşağılama, dalıp gitme, özgüvensizlik, karşındakini kırmak istememe vb..
    Buradaki çelişkiyi bir türlü anlamıyorum. İşin içine insanlar girince niye soğukkanlılığımızı ve mantığımızı kaybediyoruz? Yeterince insanla muhatap olmadığımızdan mı, kafamızdaki saçma önyargılardan dolayı mı, yeterince kötü olaylarla karşılaşıp tecrübeli olmadığımızdan mı, yoksa hala yaşımız kemale ermediğinden mi? Her şeye rağmen hayat devam ediyor. Herkesin bir sorunu var bu hayatta. Ve herkese göre kendi sorunu çok büyük çözülemez, kesinlikle çok ağır bir sorun gibi geliyor ve karşındakinin sorunlarını dinlediğinizde ise çok basit hamlelerle çözüleceğini görüyorsunuz. Biriyle sorunlarını konuşup paylaşmak sorunları daha kısa sürede çözmenizi sağlıyor kesinlikle ama ya sorunlarından biri de buysa?
    Kardeşim seni çok iyi anlıyorum. Aklına gelen her şüphe senin gerçeğini yansıtmıyor. Bu 'ben anormalim' veya 'benim ruhsal bir hastalığım var' algısından kaynaklanıyor. Sana; senin düşündüklerini diğer tüm insanlar da düşünüyor desem nasıl hissedersin? Sadece senin bazı deneyimsizliklerini ve sende olmayan karakteristik özelliklerini bu algıya mâl ettiğini düşünsen? İnan gerçek bu. İçini rahatlatmak için söylediğimi zannettiğini biliyorum ama değil. İnsan beyni her şeyi düşünür engelleyemeyiz. Gece iyi hissetmen, kendinle ve hedeflerinle ilgili olumlu çıkarımlarda bulunman da normal; sabah kalktığında bunları hiç düşünmemiş gibi hissetmen de normal.

    Öbür konuya gelirsek, kendin de cevabını bulmuşsun. Olay tamamen deneyimden ibaret. Yaşadığın olaylardan nasıl etkilendiğin, nasıl hissettiğine, kendini nasıl düşünmeye zorladığına değil birçok şeye bağlı. Daha önce aynı olayı yaşayıp yaşamadığın, o konudaki hassasiyet derecen, karakteristik özelliklerin, sosyal destek mekanizmaların vesaire. Dediklerini her insan düşünüyor; arkadaşımızdan soğuduğumuzda acaba ben mi yanlış tanıyorum arkadaşımı? Tepki göstersem mi yoksa bir şey olmamış gibi devam etsem mi? Bazı hatalarını yüzüne vurmasam, haklı olduğum noktalarda hakkımı aramasam kendimi ezdirir miyim? Bunların hepsi doğaldır ve daha önce kaç kere, ne şekilde yaşadığına bağlıdır.

    Diğer yapman gereken şey ise, insanlarla iletişimini insanlara göre veya duygularına bakarak yapmamalısın. Bir prensibin olmalı bunu sen belirlemelisin. İnsanlara güvenmiyorsun diye kimseyle iletişime geçmemek yerine herkese; kızına-erkeğine, büyüğüne-küçüğüne bakmadan aynı davranmalısın. Ben kendimden bir örnek vereyim çoğu kişi katılır belki bu görüşüme. Banka çalışanları(çoğunluktan bahsediyorum lütfen alınmasın kimse) çok soğuk, umursamaz ve sert olabiliyor. Onlar öyle diye ben bankaya gittiğimde farklı bir karaktere bürünmüyorum, karşımdaki nasıl olursa olsun kendimi, iletişimimi asla değiştirmiyorum. Zaten şahsına yapılmış, yapılmakta olan bir saygısızlığı sen anlayacaksın, insanların diğer davranışlarını sen sesini çıkarmıyorsun, kibarsın diye yaptığını zannetmemeni, şahsileştirmemeni öneriyorum.

    Tüm bunları yaptığında doğru şeyi yaptığını hissetmeyebilirsin, çünkü yaşadığın psikoloji şuan cevap arıyor ve yeni bir şey denediğinde onu çözüm yolu, kurtuluş reçetesi olarak görecek, öyle olmadığını anladığında yine mi yanlış yaptım diyeceksin bu gayet normal. Önemli olan bu yazdıklarımı aksatmadan, nasıl hissedersen hisset sadece yapman. Çünkü insan beyni ikna ile, bilinçaltı tekrar ile dönüşür. İzzet hocamın da dediği gibi, bir su damlası bir kaya parçasının her defasında aynı noktaya damlaması neticesinde sonuç yaratır. Önce aşınır, sonra çatlar ve sonunda kırılır. Asla, benim ruhsal bir hastalığım var veya ben anormalim dememelisin.

    (Bu tekrarları mümkünse hissederek, her gün belirli aralıklarla ve ciddiye alarak yapmalısın. Dilden kalbe yol vardır, bir süre kendini rahat hissettiğin anlarda bile bunları kendine söyle, bir şeyleri doğru algılamaya başlayacaksın)

    -Ben hasta değilim, aklıma her düşünce gelebilir. Bunlardan kaçmadığım, korkmadığım gibi savaşmıyorum da. Ortada bir hastalık yoksa savaşacak düşünceler de yok demektir. Acaba bende ... kişilik bozukluğu mu var? Yoksa bipolar mıyım? Major mu yaşıyorum? Bu düşüncelerin hepsi beynine istemeden gönderdiğin negatif algılar içeriyor. Bunları araştırmayı bırakmanı öneriyorum.

    Profesyonel bir ağızdan dinlemek için İzzet hocanın videolarını izlemelisin üstteki yorumumda link mevcut.

    İyileşmemen dileğiyle... (Çünkü hasta değilsin) )
    Konu mr.chaos tarafından (24-01-2016 Saat 11:14 PM ) değiştirilmiştir.

Sayfa 4/4 İlkİlk 1234

Benzer Konular

  1. İncitmeyecek kadar uzak, üşümeyecek kadar da yakın olabilmek...
    By cankız in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 10
    Son Mesaj: 24-01-2016, 05:06 PM
  2. Hayatım Hakkında..
    By Burhan in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 13-05-2014, 08:02 PM
  3. benim hayatım
    By derya in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 25-01-2011, 01:53 PM
  4. benim hayatım devam
    By derya in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 25-01-2011, 11:37 AM
  5. hayatım kararacak...
    By psikoloji1234 in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 21
    Son Mesaj: 11-03-2010, 06:55 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •