"yoktur". "insan, bir özne olarak, sabit bir şekilde tanımlı bir varlık değildir" çünkü çevresini değiştirebildiği gibi, kendisi de değişir. onu bir birey olarak ele aldığınızda zaten baştan ona bazı özellikleri peşinen atfetmiş oluyorsunuz. o, tek başına bir insan olarak anlaşılmazdır; hem kendisi, hem de başkaları için -ancak daha çok başkaları için. durağan olmayan insanı durdurarak tanımaya çalışmak, bütün dinamikleriyle onu "yeniden yazmak", matematikteki asimptotları çağrıştırır. kişi hakkındaki bilgilerin zamanla değişen eğrisini veren grafikteki eğri, giderek yükselir, hatta bazı noktalarda dallanmalar gösterir. ancak varması beklenen noktaya hiç varmaz. ( yaklaşmak ama dokunmamak)
ancak ne vardır? tanımak mefhumu hayatı kolaylaştırır. birini gerçekten tanımak hakkında oturup düşün(e)meyiz.
---Sayısal, karmaşık, hızlı düşünen bir beynin olduğu kanaatindeyim. Fakat bu tür insanlar dağılmaya yatkındırlar dikkat et, hakettikleri değeri bulamazlar, anlaşılamazlar, yoğun işleyen zihin yorgun düşer ve etrafına sitemkar biri olur çıkarsın. Bu senin elinde değil.
---İnsan gibi ruh, akıl, mantım ve idrak sahibi, hislerden örülü, en ufak davranışında bile sonsuz kombinasyonlara açık öznel bir varlığı anlamak, kelimelerle sınırlamak-sınıflandırmak-tanımlamak elbette imkansız. İşte bu sebepten psikologların o aptal Rochard testine itibar etmem. İnsan ruhunu çizemez, sınırlandıramaz, sınıflandıramaz, rakamlara dökemezsin.
Yer imleri