Şizofreni nedir?

Şizofreni, alevlenme ve yatışma dönemleriyle kendini gösteren kronik bir psikiyatrik hastalıktır. Şizofreni de migren ya da epilepsi gibi beyin hastalığı olmakla beraber gerek ortaya çıkmasında gerekse nasıl bir gidiş göstereceğinde çevresel, psikolojik ve sosyal etkenlerin de rolü vardır. Diğer psikiyatrik bozukluklara göre şizofreni kişinin mesleki ve sosyal işlevselliğinde daha ciddi kayıplara yol açabilmektedir.

Psikoz ne demektir?

Psikoz kişide gerçeği değerlendirme yetisinin belirli bir süre bozulduğu durumların genel adıdır. Bu sırada algı bozuklukları,dış dünyada olup bitenleri hatalı değerlendirme, kendi düşünceleriyle, hatta rüyalarıyla dış gerçekliği ayırmada güçlük söz konusu olabilir. Şizofreni, psikotik bozuklukların başlıcasıdır. Ancak madde kullanımı ya da tıbbi nedenlerle de psikotik belirtiler görülebilir.

Şizofreninin belirtileri nelerdir?

Şizofreninin alevlenme ve yatışma dönemlerinde farklı belirti ve bulgular ön plana çıkar. Alevlenme döneminde özellikle düşünce ve algılama bozuklukları ön plana çıkar. Örneğin kişi çevresindekilerin kendisine düşman olduğuna, izlendiğine, herkesin kendi hakkında konuştuğuna ya da çevresinde tam anlayamadığı” bir şeylerin döndüğüne” inanabilir. Bu düşünce bozukluğu sarsılmaz, değişmez derecede güçlüyse ”hezeyan*” olarak tanımlanır.*Kişinin çevresine karşı tutumu da bu hatalı düşüncelerden etkilenir.Korku ya da öfke duymak gibi, insalardan kaçınmak ya da kavgacı olmak gibi.ya da kişi ortada bir ses, görüntü olmamasına karşın bunları*varmış gibi algılayabiliyor*( halüsinasyonlar ). Eğer sadece kendinin duyduğu bu seslere yüksek sesle yanıt verirse dışarıdan kendi kendine konuştuğu izlenimi verebilir.Şizofreninin alevlenme belirtileri yatıştıktan sonraysa kişide günlük işleri yapmakta*isteksizlik, alışveriş sırasında ya da bir yerden bir yere giderken karşılaştığımız, bize basit gelen bazı sorunların üstesinden gelmekte güçlük çekme gibi, genel olarak hayatla başa çıkmakta zorlanma diyebileceğimiz durumlar görülüyor. Hasta, ev içindeki sorumluklarını yerine getiremeyebiliyor.Bu durum, çoğu zaman yakınları tarafından tembellik hatta şımarıklık olarak görülür. Oysa ki bunlar şizofreninin*temel belirtileridir. Bazı hastalarda konuşma miktarının azaldığı, kendine bakımın gerilediği gözlenir.Sonuç olarak şizofreninin düşünmek, anlamak, espri yapmak, sorun çözmek gibi pek çok zihinsel işlevi bozabildiğini ve kişinin iş yaşantısını, öğrenciyse okul başarısını ve tüm çevresiyle ilişkilerini olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.


Şizofreni yaygın bir hastalık mıdır?

Şizofreni nadir görülen bir hastalık değildir. Tüm dünyada, her 100 kişiden birinin yaşamının bir döneminde şizofreniye yakalanma riski vardır. İstanbul’da 50-60 bin civarında, Türkiye’de ise 300-350.000 kadar şizofreni hastası olduğu söylenebilir. Hastalığın yakınlarına getirdiği sosyal yükü de hesaba katarsak ülkemizde 1-2 milyon kişinin şizofreniden etkilendiğini söylemek mümkündür..


Şizofreni hastası başkalarına zarar verir mi?

Aslında şizofreni hastasının zararı kendinedir. Günümüzde şiddet giderek yaygınlaşıyor. Gün geçmiyor ki çevrede “sağlıklı”,”normal” kabul edilen birisinin karısına, meslektaşına ya da hiç tanımadığı birine şiddet uyguladığını duymayalım. Buna karşın şizofreni hastalarının “saldırgan” olduğuna ilişkin yüzyıllardır süregelen yaygın bir inanış var. Günümüzde sinema,TV ve yazılı basında çıkanlar da bu inanışın güçlenmesinde rol oynamakta. Hastalık nedeniyle çevrede olup bitenleri yanlış yorumlayan hasta uygun davranışı seçmekte zorlanabilir. Bu nedenle bazı hastaların konuşmaları, davranışları başkalarına garip gelebilir. Ancak çevreye zarar verme durumu özellikle uygun ve devamlı tedavi almayanlar ve alkol/ madde kullananlar için söz konusudur.Saldırgan davranışlar gerçekleşirse,sıklıkla aile bireyleriyle sınırlıdır. Şizofreni hastaları arasında tekrarlanan suç işleme durumu toplum ortalamasının altındadır. Öte yandan şizofreni hastaları yaygın biçimde çevrenin fiziksel ve duygusal saldırılarına maruz kalmaktadır. Hastaların saldırgan olduğuna ilişkin önyargıyı gidermenin en etkili yolu bu kişilerin tedavi sistemine girip düzenli tedaviye devam etmelerinin sağlanması ve madde kullanmalarının engellenmesi gerekir.


Şizofreni tanısı nasıl konur?

Tanı koymak için sadece hastanın yakın dönemdeki durumunu değerlendirmek yeterli olmaz. Pek çok psikiyatrik bozukluğun belirtileri birbiriyle örtüştüğünden tanı koymakta aceleci olmak hatalı sonuca yol açar. Tanı, psikiyatristin başında olduğu bir ekibin, muayene,aile görüşmesi,psikolojik test sonuçları,diğer laboratuar incelemelerinin sonuçlarını değerlendirmesiyle konur. Konan tanının geçerliliğini test etmek için hastanın birkaç ay izlenmesi uygundur.


Erken tanı şizofreninin gidişini etkiler mi?

Aslında pek çok hastalık erken tanı ve tedavi durumunda daha olumlu bir gidiş gösterir.Aynı şey şizofreni için de geçerlidir. Hastalığın ilk belirtilerinin ortay çıkmasından hekime başvurulmasına kadar geçen süre uzadıkça hastalığın daha yavaş iyileştiği ve alevlenmelerin daha sık tekrarlandığı bilinmektedir.Anne babanın hatalı tutumu şizofreniye neden olur mu?Aileler çoğu zaman yakınlarının hastalığının nedenine ilişkin düşünürken kendilerini de suçlar.”Çocukken çok sıktık,yatıla okula gönderdik, ondan mı oldu?” gibi sorular sık sorulur. Çocuklukta yaşadıklarımız kişilik özelliklerimizin oluşmasında rol oynamakla beraber,bu yaşantılar tek başına şizofreniye yol açmaz.Öte yandan şizofreni başladıktan sonra ailenin hastaya karşı tutumu hastalığın nasıl seyredeceği konusunda belirleyici olmaktadır.Hasta bireye aşırı eleştirel ya da aşırı koruyucu kollayıcı davranan ailelerde hastalık daha sık alevlenmekte, daha çok hastaneye yatış gerekmektedir.Hastaya çocuk ya da hasta muamelesi yapmamak,onu yönetmeye kalkmamak önemlidir.


Şizofreninin sebebi nedir?

Hastalığa yol açan tek bir neden yoktur.Hastalığın farklı tiplerinde farklı nedenlerin ağırlıklı rol oynadığı söylenebilir. Ayrıca şizofreni hastalarının beyninde saptanan değişikliklerin hastalığın nedeni mi, sonucu mu olduğu da tartışmalıdır. Çocuklukta, hatta anne karnındayken beynin normal gelişmesinden sorumlu genlerin görevini yapamamasını o kişiyi ileride şizofreniye yatkın kılacağı düşünülmektedir. Bu genlerin etkisini olumsuz yönde etkileyen pek çok durum hastalığı da yatkınlık sağlıyor denebilir. Örneğin hamilelikte ciddi beslenme bozukluğuna yada viral enfeksiyonlara maruz kalma,baba yaşının ileri olması nedeniyle oluşabilen kromozom bozuklukları hastalık riskini artırmaktadır. Ancak bu tür risk etkenlerine sahip olanların da çok azında sonradan şizofreni görülmektedir.

ALINTIDIR...
Psikiyatrist Dr.Gönül ERDAL

YAZININ TAMAMI İÇİN
http://www.gonulerdal.com/sizofreni.html