Öncelikle insanlarla yarışmaktan vazgeçmek lazım. Rekabet iyidir ama kendinleyse o da hırs düzeyinde olmamak kaydıyla. Hırs olduğu zaman insanın içinde tatmin olamayan bir boşluk hasıl oluyor çünkü. Yani sürekli bir çaba ve sürekli bitmek bilmeyen bir tatminsizlik birbirini kovalıyor.Tek rakibimiz kendimiz olmalı. Kendimizle savaşmaktan başka düşmanlara fırsat kalmamalı. Bence de insanları en az korku kadar yönlendiren bir duygu. Herkeste var az çok. Temelde benzerliklere odaklanmamaktan ve kendindeki farklılıkları önemsememeten kaynaklanıyor. Herkesin korkuları,zayıf olduğu noktalar, çaresizlikleri, var. Herkesin yanlışları hataları var. Herkes insan. Herkes yeni bir işe başlarken heyecanlanıyor. Herkes ağlıyor, üzülüyor, seviniyor, sinirleniyor. Özünde herkes aynı kimsenin kimseye bir üstünlüğü yok. Bunu yeterince idrak edemeyince Bizdeki farklılıklara da değer vermeyince hele de bu değerler yaşadığımız devirde yüz çevrilen şeylerse ve toplumun rüzgarını arkamıza alma gibi bir imkanımız yoksa yelkenlerimizi tek başımıza hareket ettirmek zorundaysak bocalıyoruz. Girdaplara kapılıp boğuluyoruz. Tavsiyem önce bir çıkış planı,yeni bir tutarlı inanç haritası yapman sonrada şiddetli bir savaş için hazırlanman. Bu kompleksin ne gereksiz bir şey ne saçma bir şey olduğunu kelimede Dökmen ve önce düşüncede bitirmen, mantıksızlığını idrak etmen. Sonrada bu yeni düşünce artık benim düşünce ve yaşayış şeklimdir, bundan sonra kapim tüm olumsuzluklara kapalidir. Zaman zaman olumsuz şeyler yaşasam da bunlar geçmişin kalintilaridir, sabredersem geçecektir, bunlar eski hayatimdan ordan burdan aileden toplumdan kalan ilkel reflekslerdir,ben dediğim kendimden tamamen ayridir, bundan sonra kendimi suclamiycam uzmuycem neden böyledir demiycem bu pisliklerin kökünü kurutucam demek....
Yer imleri