8 sonuçtan 1 ile 8 arası

Konu: Paranoya (hezeyan, sanrı, delüzyon) nedir

  1. #1
    mavigece
    Guest

    Question Paranoya (hezeyan, sanrı, delüzyon) nedir

    Paranoya (hezeyan, sanrı, delüzyon) nedir?
    Diğer insanların inandıklarını önemsemeden, mevcut düşüncenin hatalı olduğuna dair kesin kanıtlar olmasına rağmen değiştirilmeyen ve dış gerçeklikten doğru olmayan anlamlar çıkartmaya dayalı yanlış inanca paranoya denir. Bu inanç kişinin bağlı olduğu kültürün diğer üyelerince genelde kabul gören bir inanç da (dinsel inanç gibi) değildir. Paranoyanın olması hastanın o sırada psikozda olduğunu, diğer bir deyişle gerçeği test etmesinin bozulduğunu gösterir.
    Paranoid bozukluk nedir?
    - Geç başlangıçlıdır: 40 yaş civarında başlar.
    - En az 1 ay süreyle sistematize sanrılar vardır (tanı kriteri): gerçek değildir ancak yaşamda rastlanması mümkün olabilir niteliktedir. Düşünce yapısında sebep-sonuç ilişkisi korunmuştur, bizar (olması mümkün olmayan) özellikte değildir.
    - Yıkımla sonuçlanmaz, işlevsellikteki bozulma sadece hezeyan ile ilgili alanda görülür (örneğin kıskançlık hezeyanı varsa sadece aile hayatı etkilenir, iş hayatı ve sosyal ilişkileri bozulmaz).
    - Uzun seyirli bir bozukluktur.
    - Beraberinde hallüsinasyon gibi diğer psikotik belirtiler genelde yoktur.
    - Nadiren görülür (30/100.000).
    - Göç edenlerde, mahkumlarda, işitme kaybı olanlarda (sosyal izolasyon nedeniyle) ve sosyoekonomik seviyesi düşük olanlarda daha sık görülür.
    Nedenleri:
    1. Genetik faktörler: hastaların akrabalarında kıskançlık ve kuşkuculuk gibi özellikler sık tespit edilir.
    2. Biyolojik faktörler:
    - Nörolojik hastalıklar (Alzheimer hastalığı, epilepsi gibi)
    - Endokrin ve metabolik hastalıklar
    - Vitamin yetmezlikleri
    - Alkol ve madde (kokain, amfetamin gibi) kullanımı
    - Beyin lezyonları ve enfeksiyonları
    - Zehirlenmeler
    3. Psikososyal faktörler:
    - Aşırı duyarlı kişilik yapısı
    - Düşük benlik algısı
    - İlişkilerinde güven kaybı (genellikle annesi aşırı denetleyicidir, babası sadist yapıdadır ve ikili ilişkilerinde soğuktur.)
    - Sosyal izolasyon
    Paranoyanın görülebildiği diğer hastalıklar ve karıştırılabilen hastalıklar (ayırıcı tanı):
    - Biyolojik faktörler içinde tanımlanan hastalıklar
    - Organik beyin hastalıkları (deliryum, demans)
    - Paranoid şizofreni
    - Duygudurum bozuklukları (depresyon, bipolar bozukluk)
    - Obsesif kompulsif bozukluk
    - Hipokondriyazis
    - Paranoid kişilik bozukluğu
    Klinik özellikleri:
    - Stresör (strese neden olan faktörler; aile üyeleri ile çatışma, sosyal izolasyon gibi) sonrası kuşku ve merak duygusu artar, dikkat bu konuya yoğunlaşır ve hezeyanlar ortaya çıkar.
    - Kavgacı tutum sergiler, şüpheci ve düşmanca tavırları vardır, ikna etme çabası içine girer, yoğun korku ve öfke yaşar.
    - Hezeyanlarının kabul edilmesi veya reddedilerek tartışılması halinde öfkesi ve savunucu tutumu şiddetlenir (hasta ile hezeyanını tartışmak hatalı bir tutumdur).
    - Duygusal tepkileri hezeyanın içeriği ile uyumludur (düşmanlık görme hezeyanı olan hastada korku ve öfke ön plandadır).
    - İntihar etme (suicid), öldürme (homisid) düşünceleri ve siddete eğilim olabilir (intihar riski şizofreni hastasından 2 kat fazladır).
    - Hastalığına içgörüsü (farkındalık) yoktur.
    Sınıflandırılması
    1. Düşmanlık görme (persekütuvar) (en sık görüleni)
    - "İzlendiğini, kendisine komplo kurulduğunu, suikast düzenlendiğini, dinlendiğini, zehirlendiğini, taciz edildiğini" söyler.
    - Küçük olayları abartarak anlama vardır.
    - Haklarına kavuşmak için adli mercilere bitip tükenmek bilmeyen, ısrarlı başvurular yapar.
    - Öfke yoğundur, şiddete eğilim olabilir.
    2. Büyüklük (grandiyöz)
    - Büyük yetenekleri, ilginç keşifleri vardır, medya ve ilgili kurumlara sık sık müracaat eder.
    - "Mehdi, evliya, peygamber olduğunu" söyler, müritler bulabilir, toplumsal organizasyonlar yapabilir.
    3. Patolojik kıskançlık (jaluzik)
    - Aldatılma, sadakatsizlik düşünceleri vardır, boşanma veya öldürme eylemi görülebilir.
    - Üstünü arama, cep telefonu veya faturaları kontrol etme, takip etme davranışları sergileyebilir.
    4. Aşık olunma (erotomanik)
    - Kendisinden çok üst düzeydeki birisi tarafından sevildiğini iddia eder.
    - Bu kişiyi taciz eder; telefon açar, izler.
    - Bu kişinin konuşma ve davranışlarından aşk mesajları aldığını söyler.
    5. Bedensel (Somatik)
    - AIDS, kanser olduğuna inanır ve yapılan muayene ve tahlil sonuçlarına kesinlikle inanmaz.
    6. Karışık tip (birden fazla paranoya bir arada bulunur.)
    7. Belirlenmemiş tip
    Seyri:
    Tedavi ile %50'si düzelir, %20'sinde belirtiler azalır, %30'unda belirtiler değişmez. Büyüklük ve kıskançlık tiplerine göre diğer alt tiplerinin seyri daha iyidir.
    Tedavi:
    1. Organik nedenler araştırılmalıdır.
    2. Şiddet eylem riski değerlendirilmelidir.
    3. Gerekirse hastane yatışı yapılır.
    4. İlaç tedavisi ve psikoterapiler (bireysel, içgörü kazandırıcı, bilişsel ve davranışçı) uygulanır.
    5. Ailenin bilgilendirilmesi ve desteğinin sağlanması önemlidir (tartışma, nasihat etme, dışlama hatalı tutumlardır)

    Uzm. Dr. Hasan Basri İzgi
    http://www.mcaturk.com/

  2. #2
    kamiloglu
    Guest

    Standart

    bilgilendirme için teşekkürler
    ben de paranoyak mıyım diye kendimden şüpheleniyordum
    değilmişim. bu belirtilerin hiçbiri bende yok
    kıskançlığı saymazsak tabi

  3. #3
    Karar Dönemi shyla48 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    83

    Standart

    Teşekkür ederim paylaşım için eline gönlüne sağlık.
    Mutlak gerçeğe götüren yol çok sayıda yanılgılardan geçer. ALFRED ADLER

  4. #4
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Paranoya

    Eski adlandırmaları PARANOYA veya PARANOİD DURUM olan bu hastalık günümüzde SANRILI BOZUKLUK olarak adlandırılmaktadır. Eski zamanlardan beri bilinen bu hastalık hastaların olayları gerçekçi olmayan

    değişik bir uslamlama kullanmalarından dolayı paranoya (para=değişik, noia=düşünme) olarak adlandırılmıştır. Gerçekten ilginç olan bu ruhsal hastalık psikiyatrik sınıflandırmada psikozlar grubunda yer almaktadır. Yani hastanın gerçeği değerlendirme yetisini ileri derecede bozmaktadır. Oldukça seyrek görülen paranoid bozukluk ciddi ve kronik gidiş göstermektedir. Genelde hastaların gerçek olmayan düşünceleri vardır (sanrı) ve bu hastanın hayatını ileri derecede olumsuz etkilemektedir. Bunun dışında hastada neredeyse psikiyatrik bulgu yok denecek kadar azdır. Hastanın tüm yaşamı sanrısına göre ayarlanır. Bu sanrılar çok çeşitli olabilir ve hastanın bir sanrısı vardır. Örneğin kişinin hakkı yenmiştir ve bundan dolayı kişi devamlı mahkemelerde hakkını arar veya hep dava açmakla uğraşır. Ya da kötülük görme (perseküsyon) sanrılarından dolayı birileri tarafından izlendiğini, tuzaklar kurulduğunu, zarar verileceğini düşünür ve hayatı buna göre biçimlenir. Kıskançlık sanrılarıyla eşinin kendisini aldattığını, gizli bir takım ilişkileri olduğunu düşünebilir.

    Bu hastalığın en önemli özelliği yukarıda örnek verilen durumları düşünürsek, hastaya mantıklı ve geçerli kanıtlar gösterilse bile hasta sabit ve gerçek dışı düşünceleri olduğuna ikna edilemez. Hatta çoğu kez ikna etme girişimleri ters teperek hastanın size kızgınlık ve düşmanlık duyguları geliştirmesine neden olur. Paranoid hastalar tehlikeli hasta grubu olarak kabul edilebilir. Eğer siz kendinizi bir an hastanın yerine koyarsanız ne kadar rahatsızlık verici tehdit edici bir dış dünyaya karşı, ne kadar gergin bir iç dünyanız olabileceğini farkedebilirsiniz. Bu nedenle bu hasta grubu ani ve ciddi saldırılarda bulunabilir.

    Hastalığın tedavisi oldukça zordur. Hastalıklarını kabul etmediklerinden ya zorla ya da kandırılarak yakınları tarafından hekime getirilirler. Hekim hastayla güven ilişkisi kurarak hastalığın ortaya çıkış nedenlerini araştırmalıdır. Hekimin hastayla mantık ya da felsefe tartışması yararsızdır. Hasta yakınları ve hekim hastaya karşı dürüst olmalı, kandırmamalı, açık olmalıdır. İlaç tedavileri diğer tedavi modalitelerinden daha başarılıdır. Genellikle antipsikotik grubu ilaçları uzun yıllar kullanmaları gerekir.

    Paranoid Bozukluğun Evreleri
    1.Erken Dönem

    2.Başlangıç Kristalizasyonları Dönemi

    3.En Son Kristalizasyon Dönemi

    4.Paranoid Davranışlar Dönemi

    1.Erken Dönem

    Paranoid reaksiyonların uzunca bir süre süren prodrom dönemi vardır. Daima kendilerinin engellendiğini, tehdit edildiği gibi duygularla güvenilecek kimse bulunmadığı inanışı ile kendilerini çevreden çekerler ve çevre ile olan ilişkilerini azaltırlar. Aslında çevredeki insanlara çok fazla gereksinme duyarlar ancak bu gereksinmeyi güvensizlik nedeni ile gideremezler. Gerçekte objektif ilişki kuramayan bu insanlar bu sefer ilişkileri yeniden fakat hezeyanlarla tamir ve telafi gayreti içine girerler ve sıkıntı içine düşerler. Yaşadığı dünya tehlikeli olduğunu ve herşeyin değişmeye başladığını düşünmesiyle beraber kişinin kendisinde bir gariplik olduğu sezilmeye başlanır.

    Bu kişiler çevrelerinde bir takım garip şeylerin döndüğünü, bunu anlayamadığını, hiç kimseye güvenemediklerini hissederek, çevrelerinde olup biteni çıkarsamaya çalışırlar. Herşeyin kendileri ile ilgili olduğu ve bir takım gizli anlamlar taşıdığını düşünmeye başlarlar. Aslında ileri sürülen tüm endişe ve korkular kişilerin bilinçdışı impulsları, bunların inkarı ve dışa yansıtılması ile ilgilidir. Hastalar bu yüzden tüm dikkatin kendi üzerlerinde toplandığını sanırlar. Bu dönem oldukça uzun sürer.

    2.Başlangıç Kristalizasyon Dönemi

    Bu dönemde bir takım düşmanlık duygularının dışa yansıtılması sürdürülür. Bu yansıtma onun savunma sisteminin bir kısmıdır. Hastalar bu dönemde bir takım bilinmeyen nedenler dolayısı ile yalnız bırakılmak istendikleri inancı içerisindedirler. Çevrelerinde bulunan bazı insanların iyi niyetten yoksun olduklarını düşünürler. Kendileri ile sürekli uğraşılmakta ve gözlenilmektedirler.

    3.En Son Kristalizasyon Dönemi (Paranoid Yalancı Toplum)

    Hasta bu döneme gelinceye kadar kendisi hakkında bu kadar tehlikeli şeyler yapanların kimler olduğunu bilmemektedir. Bu dönemde hastalar kendilerinin tüm bilinç dışı impulslarının (cinsel ve düşmancıl) yansıtıldığı bir “yalancı toplum” yaratırlar. Bu “paranoid pseudo community” hastaya karşi amaçli hareket eden gerçek ve hayali kişilerden kurulu hayali bir organizasyon olup, bu organizasyonlar gizli örgütler, uluslararasi kuruluşlar, siyasi organlar vs olabilir. Bu şekilde diş çevre ile hezeyansal bir temelle yeniden ilişki kurarlar. Şimdi artik düşmanlarini bilmekte ve tanimaktadir. Bu hastalara bir güven duygusu vermektedir. Bilinen bir şeye karşi korku duymak daha kolaydir (Bilinç dişi korkudan ziyade diş dünyada bilinen düşmana karşi korku). Hastalarin projeksiyonuna göre bu yalanci toplum organizasyonu devam ederken gerçek olaylarla degiştirilirler. Bunlar hezeyansal tefsirlerle zenginleştirilirler. Çogu paranoid reksiyonlar bundan daha ileriye gitmezler, bu dönemde kronik bir şekilde kalirlar. Bir kisminda gerçek ilişkilere bir dönüş olabilir.

    4.Paranoid Davranişlar Dönemi

    Paranoid kişilerin davranişlari normal kişiler tarafindan pek anlaşilamaz. Çünkü bu hareketlerin arkasinda yatan impulslar bilinmez. Akut kizginlik ve şiddet biçimindeki davraniş bozukluklari insanlarin bu kişilerden uzak durmasina neden olur. Bu şekilde yalnizliklari artar. Bazi makamlara şikayetler olabilir. Bu tip hastalar persekütörleri için polisten yardim isteyebilir, savcilara başvurabilirler. Kendileri için bu yalanci toplumdan kaçmak olanaksizlaşmiştir. Çünkü nereye gitseler kendi bilinç dişi düşmanlik impulslarindan kurtulamazlar. Persekütörlerine karşi saldirgan bir tutum takinirlar. Bu nedenle hastanin düşmanlik duydugu kişilere karşi saldirganlik göstermeleri söz konusudur.

    http://www.psikoloji.gen.tr
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  5. #5
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Kör İnançlılık, Döneklik Ve Paranoya

    İnsanların fikir değiştirmeleri doğaldır. İnsanoğlu öğrenen, değişen, gelişen bir yaratıktır.Bilgi dağarcığımız geliştikçe, bireysel deneyimlerimiz biriktikçe, hem duygu hem de düşünce dünyamızda bir takım değişmeler olması kaçınılmazdır. Bu değişme ve gelişme sağlıklıdır, insanı daha başarılı, daha uyumlu, daha verimli, sonuç olarak da daha mutlu noktalara taşır.

    * * *
    Sağlıksız olan, insanın değişmesi, gelişmesi, hatta bir zamanlar savunduğu fikirlerinden "dönmesi" değildir.

    Sağlıksız olan, "kör inanç" sahiplerinin kamp değiştirdiklerinde sergiledikleri bağnazlık ve paranoyadır.

    ("Kör inanç" deyimini "fanatizm" karşılığı kullanıyorum; Erdal Atabek’e teşekkürler.)

    * * *
    İnsanları çeşitli biçimlerde sınıflayabilirsiniz:

    Cinsiyetlerine göre, yaşlarına göre, milliyetlerine göre, dinlerine göre, siyasal düşüncelerine göre, mesleklerine göre, toplumsal sınıflarına göre gruplara ayırabilirsiniz onları.

    Bu sınıflamalar, her kategoride yer alan insanların tutum ve davranışları hakkında bazı genel ipuçları verebilir.

    Ama öyle bir kişilik özelliği vardır ki, insan hangi kategoride yer alırsa alsın, onun genel olarak tutum ve davranışlarını belirler:

    "Kör inançlılık".

    "Kör İnançlı" insan, tek ve biricik doğrunun kendi doğrusu olduğunu, kendisininki dışında kalan bütün düşüncelerin yanlış ve hatta ihanet olduğunu düşünür.

    Dogmatiktir, yani fikir softasıdır, bağnazdır.

    Tartışmaya, etkileşime, hoşgörüye, kuşkuculuğa kapalıdır.

    * * *
    İşte böyle bir "kör inançlının" dönmesi yani kamp değiştirmesi kendisi için de çevresi için de bir felaket olur.

    Çünkü dünyaya ve insanlara bakışı hem "değişmemiş" hem de daha sertleşmiş olur; üstelik de kendini "değişmiş" olarak pazarlar.

    Dünyaya ve insanlara yine aynı "kör inanç gözüyle" bakmaktadır.

    Esas ölçütü, eskiden neyse, şimdi de odur:

    Ya solculuk, ya milliyetçilik, ya dincilik, ya da darbecilik.

    Aynı "kör inanç gözlüğünü" kullanmasına, insanları ve dünyayı yine akla kara gibi görmesine ve aynı ölçüt üzerinden değerlendirme yapmasına karşın artık "taraf" değiştirmiştir, aynı şeyleri yine yanlış görmektedir, aynı sistematik hataları yapmaktadır ama elindeki "hainler" ve "vatanseverler" yaftalarının yerleri değişmiştir.

    Eski "dostlar" şimdi "düşman", eski "düşmanlar" şimdi "dost", eski "hainler" şimdi "vatansever", eski "vatanseverler" şimdi "hain" olmuştur.

    Gençliğinde, darbeciler kampında yaptığı yanlışları, şimdi yeni katıldığı liberalizm kampında tekrarlamakta, her taşın altında "hainler", her köşenin ardında "düşmanlar" görmektedir.

    Kişisel ve toplumsal varlığını, içinde bulunduğu kampla özdeşleştirdiği için, "dönekliğini" haklı çıkarmak amacıyla, daha keskin, daha bağnaz ve hatta paranoyak olmuştur.

    Asıl düşmanları ise, eski ya da yeni, "karşı kampın bağnazları" değildir.

    Çünkü onlar da kendisi gibi "kör inanç" sahibidirler; düşman kamplar birbirlerinin varlığı ile beslenir.

    Asıl düşmanı, bağnazlığa karşı çıkan, gerçek demokratlardır.

    Darbecilik döneminde kendini eleştiren gerçek demokratlar yine onun düşmanlarıdır, ama bir farkla:

    Geçmişte, "darbeci" olduğu için onu eleştiren demokratları, şimdi o "darbecilikle" suçlamaktadır; çünkü "kör inanca dayalı döneklik paranoyası" bugünkü yanlışlarını vurgulayan her eleştirinin ardında "eski benliğini" aramasına yol açmaktadır.

    EMRE KONGAR

    http://blog.mynet.com
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  6. #6
    Karar Dönemi kararsız - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2011
    Mesajlar
    13

    Standart

    bu hastalık ilaç tedavisiyle ne kadar düzelme gösterir? ileride tekrarlar mı?

  7. #7
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Nov 2015
    Mesajlar
    49

    Standart

    işin en kötüsü bu hastalar hasta olmadıklarını söyleyerek ilaç tedavisini reddediyorlar

  8. #8
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jan 2017
    Mesajlar
    99

    Standart

    Konuyu hortlatmış olacağım ama paylaşım için teşekkürler.

    Allah'tan benim gel git şeklinde oluyor da, gittiği zaman mantıklı düşünebiliyorum.

    Zaten tedavi olmayı da gittiği zaman kabul etmiştim.

Benzer Konular

  1. bipolar ve paranoya
    By freezone in forum Bipolar Bozukluk ( Manik Depresif - İki uçlu duygu durumu bozukluğu )
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 14-01-2011, 01:43 PM
  2. sanrı bozukluğu
    By serhat1971 in forum Daha Çok Psikolojik Belirti ve Bulguları Olan Yapay Bozukluklar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16-04-2010, 07:46 PM
  3. Komşu.. paranoya? ne yapmalıyım?
    By NIL2113 in forum Paranoid Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 24-01-2010, 01:12 AM
  4. Paranoya (hezeyan, sanrı, delüzyon) nedir?
    By 9 ŞUBAT in forum Paranoid Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 10
    Son Mesaj: 22-01-2009, 10:37 PM
  5. Paranoya
    By 9 ŞUBAT in forum Paranoid Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 04-11-2008, 01:02 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •