Ani gelişen, beklenmedik, öngörülemez, kontrol edilemez, yaşamı tehdit eden, kişinin kendini çaresiz ve dehşet içinde hissetmesine neden olan travmalar, bireysel olabildiği gibi kitleler halinde de yaşanabiliyor.

Savaşlar, doğal afetler, trafik kazaları, hastalıklar, iş kazaları da travmatik yaşantılar arasında sayılıyor.

Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Güneş Berk, travmayla gelen kayıp sonrası yaşanan yas sürecinde psikiyatrik desteğin önemi hakkında bilgi verdi.

Her birey travmayı farklı şekilde yaşar

Travma; kişilerin kendi güçsüzlüğü ile yüz yüze gelmesine neden olur. Öngörülebilir, kontrol edilebilir, güvenli bir dünyada yaşıyor olma inancının zarar görmesine yol açar. Böyle dönemlerde kişinin olaylar arasında bağlantı kurma ve anlamlandırmasında etkili olan baş etme yöntemleri de yetersiz kalmaktadır.

Yaşanılan kaybın ya da tehdidin büyüklüğüne, kurban olma ya da tanıklık etmeye, bireysel ya da kitlesel etkilenmelere göre travmanın yaşanış şekli değişir. Bireylerin ve toplumların özellikleri, baş etme yöntemleri, geçmiş travma ve kayıpları, bu kayıpların yaslarının tutulup tutulamadığı, kaybettikleri kişi veya durumlarla ilgili duyguları, travma sonrası süreci belirlemektedir.

Sağlıklı yas süreci kişiyi olgunlaştırabiliyor

Kayıplardan sonra yaşanan olağan yas, kişinin sadece yaşam kaybı ile ilişkili değildir. Bir eşya, para, iş, bir ilişki, kendine güven, ulaşmak istenen bir hedef, sağlık, bir organ kaybı, boşanma, emeklilik ya da yılların geçip gitmiş olması kişilerce kayıp olarak algılandığında yas süreci başlayabilir.

Ancak ölüm kaçınılmaz olarak tüm insanlarda yasa neden olmaktadır. Olağan yas süreci bireysel farklılıklar içerse de evrensel olarak, kaybı inkar etme, kayba inanamama, öfke, suçluluk gibi yoğun duygular yaşama, kaybı geri getirmek için pazarlık yapma ve nihayetinde kabullenme ile giden dönemlerden oluşmaktadır. Bu nedenle sağlıklı yas tutulması, kişilerin büyüme ve yenilenmesinde bir araç olabilir.

Aşırı üzüntü yas dönemini uzatabilir

Bazen travmalarda kayıplar öylesine büyük, duygular öylesine yoğundur ki olağan yas tutulamaz. Bu süreç uzar ve karmaşıklaşır. Çok yoğun keder, öfke, umutsuzluk, isteksizlik, suçluluk, hayal kırıklığı, özlem, incinmiş adalet duygusu, kaygı yaşanır.

Nefes darlığı, kalp çarpıntısı gibi bedensel belirtiler, panik ataklar, vücutta gerginlik, irkilme tepkileri, tekrar tekrar travma anını yaşantılama, rüyalarda görme, uyku iştah bozuklukları, intihar düşünceleri gibi durumlarla karşı karşıya kalır. Bu belirtiler kişilerin hayatlarını önemli ölçüde etkiler.

Yas sürecinde uzman yardımı alınmalı

Travma sonrası yaşanan doğal yas tutma süreci dışındaki sorunlu yas ve travma sonrası stres bozuklukları tedavi edilebilir ruhsal durumlar olarak görülmelidir. Aksi takdirde kişiler hayatları boyunca acı ve kederleri ile birlikte yaşayabilir.

Kayıplardan sonraki olağan yas sürecine eşlik etme ve yasın sağlıkla işlenebilmesini sağlamada da, travmatik yas süreçlerinin ya da travma sonrası stres bozukluklarının tedavisinde de, konusunda uzman ve deneyimli psikiyatrist ve psikologlardan destek alınması çok önemlidir.

aktuelpsikoloji