Sayfa 1/2 12 SonSon
13 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Psikoloji ve piskiyatri diyorsan bu yaziyi oku

  1. #1
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Apr 2011
    Mesajlar
    64

    Standart Psikoloji ve piskiyatri diyorsan bu yaziyi oku

    PSİKOLOJİ VE PSİKİYATRİ DİYORSAN MUTLAKA OKU

    Dinsel yaklaşımı bilime referans vermek için yahut çok dindar birisi olduğum için bahsediyor değilim! Başka açılardan da bakalım , başka boyutlarını da görelim istiyorum!

    MESELA ALLAH NE ÖNERİYOR

    “Ben kederimi ve hüznümü sadece Allah'a arz ederim (şikâyet ederim)..." (Yusuf / 86)

    STATÜKO NE BUYURUYOR

    Hüznünü ve kederini sadece bize arz et, çünkü onlar hastalık! Adı da var bak: Depresyon. Bu uzmanlık işidir"

    MEVLANA NE DEMİŞ PEKİ

    "Gönülde şimdi gam var! Ey neşe, şimdi gelme!

    Misafir Üstüne Misafir Olmaz!"

    STATÜKONUN YAKLAŞIMI NE

    "Ey vatandaş! Ruhunda hüzün değil, depresyon var! Az ise hafif seyreden, ağırsa majordur… Depresyonum falan yok deme, sen bilemezsin bunu, biz biliriz! Muhtemelen maskelidir seninki!

    Şimdi gelmezsen riski yüksek!

    Bir saniye kaybetme, hemen gel!"

    STATÜKO CEVAP VERİYOR

    Ama biz hüzne depresyon demiyoruz ki! En az 15 gün yaşanacak, işlevselliği bozacak!

    BİRİLERİNİN BAŞBELASI, NERDEN ÇIKTI BU ADAM DEDİKLERİ İZZET GÜLLÜ CEVAP VERİYOR

    En az 15 ölçüsü eskiden en az 6 aydı! 6 ay çok uzundu; statükonun “çok hasta” hedefine uygun düşmedi.

    Bu süreci 15 güne çektiler ki daha çok kişi bu kapsama girebilsin! Çünkü birçok insani süreç bile zaten en az bu kadar sürer. Böylece daha fazla kişiye hastalık diyebilme şansı doğar!

    İnsan zayıf, aciz ve duyguları olan, her olaydan etkilenebilen bir varlıktır. Doğal boşanma sonrası süreç bile en az 3 – 6 ay sürer çoğu zaman! Hatta bu eşe olan bağlılık, sevgi, vefa, kişilik özellikleri, sosyal destek imkanları, maddi olanaklar vb. koşullara bağlı olarak çoğu zaman üç – beş yıl bile sürebilir.

    Yani bazen 3 – 5 aylık hüzün ve keder süreci normaldir bazen ise 5 yıl bile normaldir!

    Beyaz atlı prensini kaybettiğini düşünenle bir beladan kurtuldum diye düşünen iki eş, sevgili yahut herhangi bir insan arasındaki hüzün, keder, acı vs. aynı olabilir mi!

    Statükoya göre bunların hiç önemi yoktur! Bunlar her koşulda en fazla 15 gün sürmelidir!

    Statüko kriterini koymuştur bir kere!

    Kim, niçin, ne şekilde ve neden olursa olsun; en fazla on beş gün etkilenme hakkı vardır; bu süreyi aşarsa hastalıktır! Sadece kitaplarda bozukluk geçtiği halde pratikte hastalık diye milleti kandırmadaki değil; 15 günü hastalık kriteri saymadaki garabeti de varın siz düşünün!

    Yani öz Türkçesi şu:

    İnsani süreç en fazla sekiz – on gün sürer! Bu sürecin neyle, ne kadar ilgili olduğu falan da önemli değildir! Yani bir yakınınız ölse de sevgiliniz sizi terk etse de bu sürecin etkisi en fazla sekiz – on gün olmalıdır! 15 gün sürerse hastalıktır!

    Tıbbın diğer branşları gibi tahlillerle beyinde patolojik bir bulguya ulaşmak falan da gerekmiyor! Bir - kaç soru ile üç – beş dakika bile yeterli!

    (Şimdilerde vaziyeti kurtarma adına uyduruk SCL-90 türü testlere ağırlık veriliyormuş sektörde. Bak bizim de testlerimiz yani tahlil aletlerimiz var deme, böylece ufak ufak uyanmaya başlayan gözleri biraz daha boyama adına!)

    Mantık bu!

    Ama en az beş belirti var? İkinci evlere şenlik kriteri de bu!

    Uykusuzluk, iştahsızlık, hüzün, ümitsizlik vb. en az beş kriter daha olacak!

    Yahu adam beş dakika önce kavga edince bile gerginlik, öfke, saldırganlık eğiliminde artış, yüzde kızarma, titreme, iştah kaybı gibi en az sekiz - on belirti ortaya koyar! Bir psikolojik hal doğası gereği zaten en az beş – altı başka psikolojik tepkiyle birlikte yaşanır! Daha bunu bile bilmeyenler neyi bilebilir; söyler misiniz!

    Statükoya göre böyle olmamalıdır! Mesela üzüldüysen sadece üzüntü olmalıdır; uykun, iştahın falan gitmemelidir. Bunlar gidiyorsa yani bir duygusal sürece başka psikolojik tepkiler eşlik ediyorsa hastasın demektir.

    İkinci kriter de şu:

    Günlük, mesleki ve sosyal hayatta işlev kaybı olacak!

    Bu statükoya başvuran kaç kişinin işlev kaybı vardır sahi?

    Hangisi evliliğini yürütemez, çocuğuna bakamaz, muhasebeci falansa sürekli hesap kitap hatası yapar örneğin?

    Bu iki kriter garabetini geçin, bir de artık ağızlara dahi alınmayan, hem unutulan hem unutturulan, “Olumsuz yaşam olayı sonrası hiçbir süreç –dilediği kadar şiddetli olsun vs.- ruhsal bozukluk değildir” temel kriterini de dikkate alın!

    Statükonun ağababası başka kaygılarla böyledir; onun ona özendikçe kendisini yarı doktor gibi hisseden, bu hazza müptela yaveri psikoloji de sözü edilen sayiklerle bu sorunlara hastalık demekte ısrar eder.

    Sonra koyun hepsini üst üste!

    Patlayanın depresyon mu yoksa statükonun mantık ve etik değerler tekeri mi; anlamaya çalışın!

    Peki ben niye, “Hastalık yok; sorun var en fazla” diye bu kadar ısrar ediyorum?

    Takıntı hastası mıyım yoksa ben de?

    Hayır!

    Ben tanı(m)lamanın yöntem belirlediğini, bunun çok hayati olduğunu biliyorum çünkü! Bunu bile bilmeyenlerden yahut bildikleri halde göz göre göre gözardı edenlerden size hayır gelmez! O yüzden hep söylüyorum: Bu statüko sizi tedavi edemez; hasta eder! Buraya elini kaptıranın gövdesi gider! Bu statükonun sayısal gücü, imkanları ve popülaritesi yaygınlaştıkça sorunlar daha fazla artıyor bu yüzden!

    Ben bu noktada çok duruyorum çünkü kimse durmuyor!

    Ben bu nokta üzerinde çok duruyorum çünkü;

    “Sorun” deyince soruna yönelik gerçekçi yaklaşımların, “hastalık” deyince ise alakasız tıbbi tedavilerin devreye girmesinin kaçınılmaz olduğunu biliyorum!

    Sorunlara hastalık deme hatasının; oluşturduğu hastalık algısıyla sağlam adamı hasta ettiğini, bir de bu sorunlara tıbbi tedavilerle yaklaşılınca doğası geçici olan sorunlarını kalıcı ve dirençli hale geldiğini biliyorum!

    Bu statükonun bu temel hataları nedeniyle üç sağlam kişiyi güya tedavi ederken yüz üç kişiyi kapılarının gedikli müdavimi yaptığını da biliyorum.

    O yüzden bu hayati noktadaki bu bozuk algıların değişmesi en hayati olaydır!

    (ALINTI KAYNAK)
    PSK.İzzet GÜLLÜ

  2. #2
    abuzettin
    Guest

    Standart

    Bu depresyonda neden hemen ilaç yazılır da dünya psikiyatrislerinin ortak kaleme aldığı depresyondan kurtulma yöntemleri isimli bir kitap reçete edilmez. Bakın göreceksiniz artık ilerde kitaplar, kitapçıklar da reçete edilmeye başlanacak.

  3. #3
    Çıraklık Dönemi osmangazi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2012
    Mesajlar
    1.360

    Standart

    İzzet GÜLLÜ de bir psikolog anladığım kadarıyla. Kutsi1977 daha önceki yazıların gibi bu alıntını da okudum, bu yazı hakkında yorum yapamayacağım; depresyondan boşanmadan bahsedilmiş. Başka hangi durumlar için - kimde- ne zaman - hastalık algısı değişmeli diyor? bunu bilmiyorum,bunu öğrenmek için de sitesini baştan aşağı okumam gerek , farklı bir konudan bahsetmek istiyorum, yanlış da anlama yazacaklarım İzzet GÜLLÜ için değil sadece bana okuduğum bir yazıyı anımsattı;

    Bu çok farklı ve uç bir düşünce; bir psikolog diyor ki psikiyatrik ilaçlar şizofreni hastalığının iyileşmesini engelliyor. Gelişmemiş ülkelerde ilaç kullanamadıkları için hastalar yaklaşık 20 yıl civarı bir sürede iyileşiyor ama gelişmiş ülkelerde bu mümkün değil, ilaç kullandıkları için ömür boyu şizofren kalıyorlar. Bunu bir psikolog nasıl söyleyebilir anlayamadım. Sonra bazı psikologların bazı psikiyatristlere bazı konularda çatıştıklarını hatırladım. Psikiyatrist diyor ki ilaç veren psikologlar var, nasıl verir. Psikologda her duruma verilen ilaçlardan rahatsız. Sonra bu arkadaş da heralde fazla dolmuş, kızmış o yüzden bunu yazma ihtiyacında bulunmuş. Genelleme yapmamın yanlış olduğunu, her psikoloğun böyle düşünmediğini, insanlara zarar verecek saçma sapan düşünceleri hastalara aktaran çürük elmaların da olabileceğini düşündüm. Ayrıca psikolog veya psikiyatristler de insan, her ne kadar korunma imkanları daha fazla da olsa, hastalığa açıklar.
    "İnanırsan Hayaller Gerçek Olur" Aynur Meydan'ın şiirinden. Çok doğru bir söz ama hiç tavsiye etmem...

  4. #4
    prenses
    Guest

    Standart

    Tüm yaziyi okudum..
    Cokta hak veriyorum ama..
    Gercekten o kadar cok hastalik veya rahatsizlik diye tanimlaniyor ki her psikolojik durum
    Sanirsin delirmis ve akli dengesi yerinde degil..
    Bazi ufak sorunlarin bile internette bakip arastirdiginda, bi hastalik oldugunu görüyor insan..
    Vay be diyosun, meger hastaymisim.
    "Vah ben ne yapicam, yazik bana" demeye baslayip
    Ciddi ciddi evet hastayim diye düsünmeye basliyosun

    Öyle bi cagdayiz ki zaten, cok cabuk yasadigimiz icin herseyi,
    Duygularimizi, moral bozukluklarimizida cabuk yasayip atlatmamiz bekleniyor.
    Bir degil, iki degil, bi cok seyle ilgileniyor insanlar artik. Haliylede hem psikolojik hem d
    fizyolik olarak daha cabuk yoruluyor.

    Dini boyutuyla ilgili cok sey söyleyemem fakat mesnevide gercekten
    Bazen cok anlamli, rahatlatici güzel sözler, konular var..
    Psikologa vs gitmektense mesneviyle tasavvufla ilgili kitaplar filmler
    Arastirmak gercekten cok daha iyi geliyor insana (bana göre)

  5. #5
    Banned
    Üyelik tarihi
    Jan 2011
    Yer
    utopia
    Mesajlar
    1.391

    Standart

    Psikoloji bilim degil, psikolojik rahatsizlikta yok ise=Bu vatanda$ta di$ hekimi
    Bu "psikolog"a sormazlarmi;be adam magdem psikolojik bir rahatsizlik yok, senin tam olarak meslegin ne, biz sana her seans icin neden bie avuc para dokuyoruz?

  6. #6
    Çıraklık Dönemi osmangazi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2012
    Mesajlar
    1.360

    Standart

    Farklı kabaca iki ihtimal daha aklıma geldi;

    İlaca sıkı sıkı bağlı biri bu fikirlere sitem eder ve bu sitem ilaçlara bağlılığını daha da arttırarak olumlu etki yapar.

    Sudan sebeplerle ilacını bırakanlar ve tekrar hastalananlar kendilerine ilacı bırakmak için, tedaviyi bırakmak için çok daha sağlam temele sahip bir neden bulur bu fikirler sayesinde, ilacı bırakır ve hastalanır. Bu sefer saçma sebeplerden dolayı ilacı bırakmasının yerine sağlam görünen, köklü bir düşünceden dolayı ilacı bırakıp hastalandığında, ilacı bırakmaması gerektiğini öğrenmesi öncekilere göre çok daha kuvvetli olur. Yine olumlu etki yapar tabi hastalandığında yaşadıkları olumsuzlukların boyutunu, şiddetini, kayıp veya kayıpları görmezden gelirsek.
    "İnanırsan Hayaller Gerçek Olur" Aynur Meydan'ın şiirinden. Çok doğru bir söz ama hiç tavsiye etmem...

  7. #7
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Apr 2011
    Mesajlar
    64

    Standart

    Alıntı Kimene Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Psikoloji bilim degil, psikolojik rahatsizlikta yok ise=Bu vatanda$ta di$ hekimi
    Bu "psikolog"a sormazlarmi;be adam magdem psikolojik bir rahatsizlik yok, senin tam olarak meslegin ne, biz sana her seans icin neden bie avuc para dokuyoruz?
    yorummu yaptın şimdi..sana cevap bile verme gereği duymuyorum...

  8. #8
    protagonist
    Guest

    Standart

    Bir ilaç olumsuz yan etkilerine, devamlılık sürdürme olasılığına, bırakınca olumsuz durumun tekrar görülmesi durumuna rağmen kişiye veriliyorsa, ilac kullanmadığı halki durumuna göre muhakkak ki kişiye daha olumlu etki yapıyordur. Örneğin kişinin kendine ve çevresine zarar verme riski varsa ilacın uyku verici etkisi ve bağımlı yapma etkisine rağmen ilaç verilir çünkü diğer duruma kıyasla daha tercih edilir etkilerdir. En küçük içilen bir ağrı kesicinin bile yan etkileri okunduğunda nelerle karşılaşılıyor. Ama ağrımızın dinmesini tercih ediyoruz.

    Ayrıca bir çok belirtinin belirli hastalık veya rahatsızlık sınıfına konmasındaki amacın, bu konulara ilişkin araştırmaları kolaylaştırmak amacıyla olabileceğini düşünüyorum.

    En basit duruma hemen ilaç yazılmasına ben de karışıyım. Eldeki diğer tüm imkanlar kullanımından sonra en son bu yola başvurulmasını savunuyorum. Sosyal desteğin, sosyal faaliyetlerin, kuramsal tekniklerin, bilişsel ve algısal müdahalelerin daha çok ön planda olması gerektiğini düşünüyorum.

  9. #9
    Banned
    Üyelik tarihi
    Jan 2011
    Yer
    utopia
    Mesajlar
    1.391

    Standart

    Alıntı kutsi1977 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    yorummu yaptın şimdi..sana cevap bile verme gereği duymuyorum...
    Senden herhangi bir yanit beklentisinde degilim zaten.Ben basit bir analiz yaptim..Psikolojik bir rahatsizlik yok, fakat olmayan bu rahatsizligi tedavi eden bir doktor var ortada, guzel yani.)

  10. #10
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Apr 2011
    Mesajlar
    64

    Standart

    konuyu çarpıtmaya gerek yok..hastalık yok bozukluk var..sorun var
    Hem neden rahatsız oluyosun söylermisin anlayamadığın bişey varsa sor..

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28-12-2013, 03:48 PM
  2. Intihari Düşünüyorsaniz Bu Yaziyi Okuyun!
    By Gümüş in forum Depresyon
    Cevaplar: 62
    Son Mesaj: 19-09-2010, 12:07 AM
  3. Psikoloji? Pdr?
    By oracuLar in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 29-07-2009, 12:10 AM
  4. psikoloji mi pdr mi??
    By psikolog merve in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 29-06-2009, 10:24 PM
  5. psikoloji
    By banbis_5491 in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 25-07-2008, 05:34 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •