4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Merhabalar!

  1. #1
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Dec 2013
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    3

    Standart Merhabalar!

    Aşağıdaki yazıyı günlerden bir gün, ben kendi kendime yazmışımdır.

    ...

    Ben özel falan değilim.
    Çatlak ya da deli de değilim.
    Sıradan bir insanım.
    Herkes gibi.

    Ama bazı şeylerin tuhaf olduğunu düşünüyorum.
    Sorun bende değil...
    Başka şeylerde.
    Karşılaştıklarım da bir tuhaflık var.

    Eğer izleniyorsam: Doğru tespit
    (Anladım işte...)
    Eğer izlenmiyorsam: Sorun yok
    (Çünkü bu yazıyı benden başka gören yok.)
    Mantıklı.

    Yalnız; soru anormal...
    ''İzleniyor muyum?''
    Paranoyakça bir soru.
    Ve bu soruyu sormak için elimdeki ''deliller''
    sizofrence denebilir.
    O zaman iki ayrı soru daha devreye girer;
    1) ''Paranoyak mıyım?''
    2) ''Sizofren miyim?''

    Birde tabii göz yanılsamaları, ilizyonlar falan var.
    Eskiden karanlıkta tedirgin olduğumu düşünüyordum,
    şimdi hem karanlıkta, hemde aydınlıkta tedirgin olduğumu düşünüyorum.
    Yalnız olduğumda tedirgin, endişeli oluyorum,
    ama hiçbir zaman yalnız olduğum zaman ki kadar rahat değilim.
    Yalnız olduğum zaman huzurlu değilim, ama rahatım.
    Sesleri de unutmamak gerekiyor, dün psikoloğa ''cızırtı şeklinde''
    dedim, ama sanırım biraz heyecanlı davrandım.
    Soruya az da olsa düşünmeliydim, düşünmeden ve çabuk yanıt verdim.
    Cızırtı değil de, fısıltı şeklinde. Sanki tam kulağımın dibinde.
    (Şuan bunları yazarken yok, düşünürken ya da iç konuşmalarda da pek var diyemeyeceğim. Odaklanmadığım zaman, kendimi boş bıraktığım zaman, ya da düşünürken ama hafif bir şekilde düşünürken oluyor.)
    Anlamlı sesler pek duyulmuyor, aslında psikologa doğru cevap verdim, ama eksik, çünkü cızırtı da zaman zaman oluyor. Şöyle ki; bozuk radyo frekansı gibi, ya da antenli tv'den bir kanal açarsın da hani sinyal yoktur ya, işte öyle. Bu sesleri (cızırtı şeklinde olan sesleri) çocukluğumdan bu yana duymaktayım.
    Cevabın eksik tarafı ise; az önce günlüğüme yazdıklarım aklıma geldi, fısıltı şeklinde olan sesler duyuyorum ve bu gece de oldu. Anlamsız sesler. Yalnız anlam çıkardığım üç tane var;
    1.) Gel!
    2.) Emrah!
    3.) Buraya gel!
    Hiçbir zaman bunları birbirlerini tamamlayacak şekilde arka arkaya duymadım. Ama şöyle oldu; ''Gel!.. Gel!.. Gel!.. ... Gel!.. Gel!..'' gibi.

    (Bu arada konuyla alakalı değil ama... kendimle ilgili küçük bir bilgi; ben günlük tutuyorum, şiir yazıyorum. Günlüğüme sadık değilim. Pek fazla yazmam. Gerçi bir ara oldukça sık yazıyordum, ama bıraktım.)

    İzlenme konusuna tekrar gelince...
    ''Deliller''den kastım tesadüflerdir. Aşırı derecede tesadüfler.
    Sinir bozucular, sırf bunlar yüzünden facebook ve twitter hesaplarımı kapattım.

    İlizyonlara tekrar gelince...
    Ortalıkta hareket eden, konuşan, ses çıkaran bir şey yok.
    Bazen havada (gökyüzünü kastetmiyorum, soluduğumuz hava, boşluk) gölge gibi karartılar oluyor, ama o kadar. Zaten çok uzun zamandır olmuyor (bir yıl kadar).
    İlizyonlar daha çok resim gibi, örnek verecek olursam; Salvador Dali'nin soyut resimlerine benziyor. Ama çok gerçekçi. Görmek için çaba harcamıyorum, uyanık olduğum her zaman rahatlıkla görebiliyorum. Duvarlarda (düz duvar hariç), örtülerde, bavullarda, çantalarda... Bu arada uyku/suzluk sorunumda var. Düzenli bir uyku modum yok. İlizyonlar; örnek verdiğim ressamın resimlerinden de anlaşılacağı üzere, şekiller insan suretinde. Silüetler korkutucu olduğu gibi sevimli de olabiliyor.

    Hatırladıkça yazıyorum...
    Hayatımda ailemden başka kimsem yok. Bu, benim için pek sorunda olmuyor.
    Dışarıda çalışmakta olduğum bir işim yok. Okulu açıktan okuyorum.
    İşim olmadığı sürece dışarı çıkmıyorum. Evde ise daha çok, günüm odamda geçiyor.
    İnternet de bağımlı denecek kadar fazla zaman geçiriyorum.
    Evde zaten başka da yapacak bir işim olmuyor.
    Bir roman aldım, kitabın başlarını okudum, zevkte aldım,
    ama sonradan okumak istesem de okumadım.
    Ertelemeler yüzünden... (Atalet de var, biraz.)

    Zaman zaman gözümün önünde noktalar uçuşur (gri, siyah, kırmızı, pembe, bordo, mor ve yeşil renkte, ama daha çok gri ve yeşil), bazen bir virgül gibi uzunca çizgilerle. Bazen de bir solucanı andırır.

    İnternet de psikolojik testlere baktım;
    sonuçlar pekte olumlu değil.
    Hafif paranoyak çıktım. Aşırı derecede alınganmışım.
    Ve yine bir başka testte, hafif takıntılı.
    (Sayı ve zaman konusunda. Mesela; bilgisayarımı açar açmaz internete girmem, önce belirli yerlerini tek tek kontrol eder, öyle girerim. Aklımda belirli sayılar vardır. Tek ve Çift olmak üzere... 1,5,7,9,11,13,15,17,21,23,25,27,29,35,37,39 gibi, ya da 2,4,8,14,22,26,28,30,32,34,38,40 gibi. Saate veya başka bir yere bu sayılarla orantılı bir şekilde bakarım. Ve bazen bir yazı yazdıktan sonra wordpad dosyasını saate bakıp, beş dakika aralıklarla kayıt ederim. 06:40, 06:45, 06:50, 06:55, 07:00, 07:05, 07:10, 07:15, 07:20, 07:25, 07:30, 07:35, 07:40, 07:45 gibi.)
    Psikolog ile görüşmemden sonra ise, psikolog; ''Düşünce bozukluğu, Yanlış düşünce'' teşhisini koydu.
    Daha başka yazabileceğim bir bilgi yok, ya da aklıma gelmiyor.


    Yukarıdaki tarihte yazmaktayım hâlâ...
    İnternet den yaptığım küçük çaplı araştırmanın sonucunda yukarıda yazdıklarımın paranoya olduğu sonucuna kapıldım, ki öyleler.
    Karşılaştığım tesadüfler karşısında aşırı hassasiyet gösterip yine aşırı şekilde alınganlık yaptığım ve bu şekilde kendimi yine kendi yarattığım bir hayal dünyasının içine soktuğum, hatta merkezine oturttuğumu anladım.
    Şekiller (ilizyonlar) konusunda ne yapacağım, bilemiyorum...
    Takıntı ile başa çıkabilirim.
    Ama karanlıkla? Sanmıyorum. Ve sanırım uzun bir süre ışıkları söndürmeden uyuyacağım.


    İnternet de okuduğum ve bana çok uyan kısa bir bilgi:

    Paranoya (Yanlış Düşünce)
    Kretschmer, alıngan bir karakter zemininde gelişen hezeyan durumlarından bahsetmektedir. Bu vak’alarda, şahıstaki yetersizlik hissinin üzerine yıkıcı bir tecrübe de binince paranoid fikirlerin ön planda olduğu hastalık ortaya çıkmaktadır. Bu noktada hasta, herkesin kendisinin de içinde bulunduğu ahlaki çöküntüyü bildiğine ve devamlı bunu konuştuğuna inanmaktadır.
    Paranoya müzmin bir gelişme takip eder, kötüleşme olmazsa da iyileşme de hemen hiç bir zaman söz konusu değildir. Birçok paranoid hasta cemiyette iniş çıkışlarla birlikte varlığını sürdürür. Bu hastaların bir kısmı hezeyanlarını gizleyebilir. Tedavi olarak hastaya psikoterapi ve çevre değişikliği teklif edilebilir. Fakat hasta hekime güvenmediği sürece, tedavinin gayesine ulaşılamaz. Bu güvenin sağlanması da genellikle mümkün değildir.

    Bir yıl kadar önce karşılıksız bir aşk yaşamıştım, platonik değildi, çünkü hislerimi açığa vurmuştum ve... sonucu benim için pek de iyi olmadı. Ama sebebi buna bağlamıyorum, bunun için ancak yemeğin tuzu, biberi diyebilirim. Ancak öncesinde de akılda kalıcı, bundan daha etkili bir durum yaşamadım.


    Bütün bunlarla ne kadar ilgilidir, bilmem! İnternet de (psikolojik test sitelerinde) birkaç test oldum ve hayata bakışım ''pembe gözlüklerle..'' iq olarak oldukça düşük bir insan ve testlerin dışında da Japonya'da ve Dünya'da oldukça yaygın olan Hikikomori hastalığının bende de var olduğunu düşünmeye başladım.


    Evet, bu yazıyı ben yaklaşık bir buçuk ay önce kendi kendime yazmış ve bir wordpad dosyasında bekletmiştim. İyi ki de bekletmişim, ben şuan daha güzel anlatamazdım çünkü... Ve ben yukarıdaki yazıyı yazarken şöyle hissediyordum:

    ''Sanki bütün gezegen tarafından izleniyormuşsun gibi oldu mu?
    Yani, her yerde kamera var, 24 saat izleniyorsun, kesintisiz.''

  2. #2
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart

    Alıntı Emrah Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Aşağıdaki yazıyı günlerden bir gün, ben kendi kendime yazmışımdır.

    ...

    ... Ve ben yukarıdaki yazıyı yazarken şöyle hissediyordum:[/I]

    ''Sanki bütün gezegen tarafından izleniyormuşsun gibi oldu mu?
    Yani, her yerde kamera var, 24 saat izleniyorsun, kesintisiz.''
    Merhaba ,aramıza hoş geldin .

    Hiç haksız değilsin duşunduklerinde .İzlendigimiz çok doğru ,telf.larımızla bankamatik kartlarımızla ,internet bağlantılarımızla kısacası teknolojinin nimetlerini her kullandığımızda doğal olarak izlenmekteyiz .

    Önemli olan izlendiğimiz değil ,izleniyoruz diye bundan ne kadar rahatsızız ne kadar huzursuz oluyoruz mesele orda .

    Hayat hoştur ,gerisi boştur .Bırak izleyenleri sen onları değil ,onlar seni duşunsun .

    Sen hayatını yaşamaya bak .
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  3. #3
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Dec 2013
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    3

    Standart

    Hoş bulduk, tekrar merhabalar.
    Muzdarip olduğunuz konuda internet de bir kampanya yürütülüyor, bilmiyorum sonuç verir mi...
    Eğer kampanyadan haberiniz yok ise bu adresten içeriğini öğrenebilirsiniz: http://http://www.change.org/petitio...share_petition kampanyadan haberliyseniz paylaşımcılığım konusunda kusuruma bakmayın Şahsen imzaladım, yalnız benim yazdıklarımı okuduğunuzda ironi falan yaptığımı sanmayın, işin üzücü tarafı yazdıklarımda ciddi olmam, yani ben BBG evi gibi ya da bir film vardı... The Truman Show'daki gibi izlendiğimi hissediyordum, neyse ki şüphelerim ve hislerim şu sıralar azaldı. Cevabınız için ise teşekkür ederim.

  4. #4
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Dec 2013
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    3

    Standart

    Aradan geçen süre de hastalık kendisini tekrarlamıştı ve ardından şunları yazmıştım:

    HASTALIK

    Bu başlığı, bu isimle açmış olmam düşüncelerimde de bir sonuca vardığımı gösteriyor. Sağlıklı ve bilimsel düşünen bir insan için bu sonuca varmaktan başka bir çare kalmıyor ne yazık ki. Yine aynı sonucun devamına göre bu sürekli devam eden bir hastalık. Bazen etkisi hafifliyor, bazense artıyor. Ama hiç bitmiyor. Neyse ki bazı şeyleri kafamda çok eski zamandan aştığım için, benim için beni kendi yolumdan çıkaracak, bana zarar verecek, hayatımı tamamen yaşanmaz kılacak bir etkide olmuyor. Sanrısal bozukluğum süresince üç genel düşünceye sahiptim; bunlardan ilki, şu anki vardığım sonuç idi. Bu konuyu şu anki sonuca ayırdım, diğer ikisini belirttikten sonra bir daha değinmeye gerek duymuyorum. İkincisi... şimdi ne kadar saçma da gelse, tüm gezegen tarafından teknolojik bir biçimde izlenmekte olduğum düşüncesi yahut şüphesiydi. İnternetteki bazı psikoloji forumlarına üye olup, derdimi oradakilere de yazmıştım. Hele bir siteyi eski alışkanlıkla nadirende olsa takip ediyor ve konuma uzaktan bakınıyorum. Konumu 1.400'ü fazlasıyla aşkın kişi okudu, bir kişi cevap yazdı. ''İzlenmekte olduğum normal, ama bunu pek kafaya takmamam...'' gerektiği söylendi. Ne varki hiç laf, söz dinlemeyen bir tabiata sahibim, huyum kurusun. Fazlasıyla düşündüm ve yukarıdaki başlıkta ''HASTALIK'' olarak belirttiğim sonuca vardım. Üçüncüsü... paranormal olarak tanımladığım, her ne kadar inanmasamda doğaüstü bir şekilde biri ya da birileri tarafından takip edildiğim ve izlendiğim, tıpkı ikinci düşüncemde olduğu gibi 7 gün, 24 saat, her dakika ve saniye bunun bu şekilde devam ettiğiydi. Paranormal deyince tek bir düşünce kalıbına sahip değildim, her şey olabilirdi. Bir sürü senaryolar kuruyordum, seçenek 1; şu şöyle, eğer şöyle ise, şöyle ve bunun sonucunda da öyle. Bunun abartmıyorum 25-30 tanesini sürekli kafamın içinde tartışıyordum. Ama net bir sayıya sahip değilim. Evet, üçünden de bahsettiğime göre, en baştaki seçeneğin doğruluğunda karar kıldığım, aklım ve mantığım ile ''HASTALIK'' sonucuna vardığım, biraz da duygularımla (olmasını istediğim için olsa gerek, çünkü diğer ikisi yenilir, yutulur sonuçlar değildi.) bu karara vardım. Şimdi bunu iyice irdeleyeceğim.
    Evet, ilk gün olarak zamanı diğer, sonraki günlere oranla aşırı bir şekilde kullanıyorum ve bunda hiçbir sakınca görmüyorum. 13.07.2014
    Şöyle düşünüyorum, her şey aynı, yani... karşılaştığım her şey gerçek. Hiçbir şey hayal ürünü değil. İllizyon ve Halüsinasyon birbirlerinden çok farklı. Görsel olarak hiç halüsinasyon görmedim. İşitsel de ise şüphelerim var. İllizyon oldukları sonucuna varmam basit oldu. Mesela, ben duvarı görüyorum, duvar var. Bu maddenin gerçek olduğunu gösterir. Sorun ise, benim duvarı algılayışımda, zaten var olan maddeyi olduğundan biraz farklı (ama çok değil) değerlendiriyorum. Duvar ise yalnızca bir örnekti, örnek değiştirilebilir. Ve bunun adı İllizyon ya da Göz yanılması, aklın aciz kaldığı bir anın süregelen devamı da denilebilir.
    Ve izlenme konusunda ise şöyle düşünüyorum: şu ana kadar hangi konuyla ilgilendiysem, hepsi doğru, yani tıpkı illizyon gibi, hepsi orada var. Yalnız işin mizahi yanı, ben yokum. Beni kimse tanımıyor, bilmiyor. Yani her şey evet, tanımladığım gibi! Ama ortada ben yokum, dolayısıyla bir etkim yok. Ve bana etki eden bir şeyde yok. Aslında var, var ama... ben genelin içindeyken var, kişisel olarak bana etki eden bir şey yok. Yani sonuç olarak 'olgu' ya da biraz ciddiyetsiz tabiriyle ortadaki 'mal' bu. Dolayısıyla bana etkisi de bu (tabii genelin içinde) ve bunun sonucunda da belirli duygu ve düşüncelerim oldu, etki devam ettikçe bunun paralelinde, herkeste! Olduğu gibi, duygu ve düşüncelerim de ediyor. Ama bunlar kimse tarafından bilinmiyor ve önemsenmiyor. Tıpkı benim bilinmediğim gibi.
    Bunca süre içinde o kadar uğraşınca ya da düşününce, insan ister istemez daha geniş ve doyurucu bir sonuç bekliyor. Ama ne yazık ki, çıkardığım sonuç bu kadar basit işte. Ya da bir cümle ile biraz daha kendime boş vakitlerimde okumama ve her hangibir sanrısal bozukluk tehlikesinde sağduyumu güçlü tutabileceğim, kendimi hastalığın yol açtığı gerçek dışı dünya'ya yolcu etmeme engel olabileceğim çok daha anlaşılır bir cümle yazmam gerekirse;
    Bana etki eden her şey zaten var olan ve herkese de aynı zamanda etki eden sürüce olaylar yansımasıdır. Fakat, benim ona bir etkim yoktur.
    Bununla birlikte bende her şeyi kendine çeken aşırı geniş ve güçlü bir algı sorunu vardır.
    Önceden kafamda düşündüğüm tüm seçenekler akla ve mantığa aykırıdır. Dolayısıyla kendimce hemfikir olduğum bu sonuçta yanılıyor olamam.
    Tekrar illizyonlara gelecek olursam, daha önce düşündüğüm bir fikir vardı ve bunu dün birazını izlediğim bir belgeselde de (adını unuttum) doğrularcasına bir prof.un (prof.du zannedersem ve onunda ismini unuttum) sözünü işittim. Bendeki fikir şuydu; ''Bir insan gerek halüsinasyon, gerekse kendiliğinden illizyon görsün, kendi en çok görmek istediği ya da görmeyi arzu ettiği şeyi görür.'' Ve ne varki o'da aynı şeyleri söylüyordu.
    Yalnız şimdi konuyla ilgili tek düşündüğüm şu; argo şekliyle ''hadi birini anladık...'' diyelim, ben bunların hepsini niye görmek isteyeyim? Sanırım zamanla, düşüne düşüne bununda cevabını bulmuş olacağım. Belki de düşüncede bir eksiklik vardır, yani yalnızca görmek istediklerim, görmeyi arzu ettiklerim değildir (hoş, kimseyi de görmek istediğim falan yok ama.). Belki işin içinde korkularımızda vardır. Ama bunlardan niye korkayım? ... 13.07.2014


    Daha önce edindiğim bir bilgiye göre ''paranoya hastaları paranoyadan tamamen kurtulmazlar, yalnızca etkileri azalır ve tedaviyle birlikte en aza iner'' diye okumuştum. Bende de etkisi zaman gelip artarken, zaman gelip azalıyor. Yukarıda yazdıklarımı dikkatli okuyan birisi bunu rahatlıkla fark edebilecektir. Birde kafamda dolaşan bazı sorular vardı, ama her düşündüğümü yazamadığım için alelacele bir şeyler sordum facebook'da (tekrar bir hesap açmıştım). En azından onları da paylaşmak istiyorum, belki cevaplandırabilecek birilerini bulabilirim diye.

    Sorular
    1) Neden Türkiye'de izleniyormuşum gibi bir hisse kapılıyorum?
    Uzaklaşsam bu his gidecek sanki.
    2) Benim üzerimden verilen bir kavga varmış hissine kapılıyorum...
    Hareketlerim sanki birilerinin savundukları argümanlara değiyor gibi,
    yani bir şey yaptığımda birileri çıkıp o şeyi kendisi için kullanırken,
    karşıdan birileri de o öyle değil, hayır, böyle! diyor ötekine... gibi.
    Sanki iki tarafın ya da birden fazla tarafın kavgasındaki bir denek gibiyim.
    Her taraf benim üzerimden düşüncelerini öteki taraflara kabul ettirmeye uğraşıyorlarmış gibi bir hisse kapıldım. Ve bunda aynı görüşte ya da çok yakın olduğum görüşteki tarafın kavgada üstün geldiğini düşünüyorum...
    Tabii genelde üstünlük ne yazık ki hep karşı tarafta.
    a) fazla mı paranoyağım?
    b) tuhaf bir durum var gibi... durum mu tuhaf, yoksa ben mi öyle yorumluyorum?
    c) her şeyi tek kelimeyle tesadüf(ler) olarak tanımlarsam, ki hep (hep olmasa da genelde) öyle tanımladım, öyleyse neden bu bana hiç yetmedi, neden arkasında sürekli bir şeyler aradım? bir şeyin basit ve kısa bir cevabı olunca bu neden tatmin edici olmuyor? Neden sürekli her şeyin altında bir şeyler arıyorum? Ben mi tuhafım, yoksa... akıl ve mantık dışı da olsa, milyarlarda bir ihtimal de olsa... var mı böyle bir ihtimal? Yoksa benim benmerkezciliğimden mi kaynaklanmış bir sorun? Kendimle ilgili iki cümlelik bir bilgi paylaşacak olursam; egosu yüksek, saldırgan, sürekli öne atılan, herkesle rekabete, yarışa giren biri hiç değilim. Aksine oldukça kendi halinde bir insanım. Birde profilime birkaç fotoğraf ekledim, okuyup da vakti olan insanların bakmasını ve onlarla ilgili de düşüncelerini yazmalarını isterim fazla olmazsa eğer. Teşekkürler.

Benzer Konular

  1. merhabalar
    By nervous in forum Yaygınlaşmış Kaygı Bozukluğu
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 12-10-2013, 11:28 PM
  2. merhabalar
    By papatyalim in forum Tanışma Köşesi
    Cevaplar: 20
    Son Mesaj: 15-05-2011, 08:19 PM
  3. Merhabalar
    By BedtimeStory in forum Tanışma Köşesi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 06-05-2011, 10:50 AM
  4. Merhabalar :)
    By sehile in forum Tanışma Köşesi
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 24-03-2011, 04:21 PM
  5. merhabalar,
    By zeynozeyno in forum Tanışma Köşesi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 31-12-2010, 11:27 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •