"Gün boyunca en çok neyi düşünüyorsak o oluruz. Eğer ne düşüneceğimizi şansa bırakırsak ya da gazete, radyo istasyonlarına bırakacak olursak, kendi zihnimizi denetim güzümüzü büyük ölçüde yitiririz." Emerson.

Evet, siz gün boyunca en çok neyi düşünüyorsunuz? Farkında mısınız? Hem istemedikleriniz gerçekleşiyor, hem de istemediklerinize yatırım yapmaya mı devam ediyorsunuz?

Bugün arkadaşlarınızla ne konuştunuz acaba? Dertlerinizi tekrar edip, şikâyetlerinizi mi dile getirdiniz? Televizyonda felaket haberlerini seyredip vah vahlar mı çektiniz? Acıklı şarkılar dinleyip, acıklı diziler seyredip empati mi kurdunuz? Çok mu soru sordum…

Her insanın derdinin ilacı, çaresi kendinde saklı olunca sorulara cevap verdiğinde daha kolay buluyor çözümü... Ondandır çok soru sormam.

Bugün bir doğum günündeydim, her zamanki gibi konuşulanları dinliyorum sakince… Çoğu kişi benim kim olduğumu, ne iş yaptığımı bilmiyor, ben de rahatlıkla gözlem yapıyorum. Hastalıklardan konuşuyorlar, içlerinden birisi şöyle dedi: "Artık hastalıklar zor iyileşiyor, iyileşmek uzun zaman alıyor, bir grip on beş-yirmi gün sürüyor." Diğeri cevap veriyor: "Evet, evet, çünkü virüsler değişmiş, hastalıkların iyileşme süresi artmış, yatıp, ilaçları içip beklemek lazım."

Herkes durumdan çok emin ve nasıl hastalanıp haftalarca yattıklarını anlatarak durumu onaylıyorlar. En sonunda kendimi tutamayıp lafa karışıyorum. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz hastalıkların artık geç iyileştiğinden, virüslerin değiştiğinden" diye sorarak. Hemen şaşkın bakışlarla gelen cevap: "Televizyonda söylüyorlar ya…"

Öyle bir toplum olduk ki televizyonda yarın sabah güneş doğmayacak deseler anında kaos oluşturabileceğiz ya da yarın "sumrutesi" deseler günlerin adı değişmiş diye takvimlerimizi değiştireceğiz herhalde. Neyse konuyu fazla dağıtmadan toparlayayım.

Gün içinde neyi düşüneceğimizi bilinçli olarak planlamazsak ya bilinçaltımızdan gelen kayıtlar, egonun yargılayıcı, acındırıcı sesiyle meşgul oluruz ya da etraftan duyduğumuz olumsuzluklarla meşgul ederiz kafamızı. Serbest bırakılmış bir zihin, eğlenme içinde değilse geçmişe ya da yakınındaki olur olmadık haberlere takılıp, kendini meşgul eder. Ve sonuç planlanmayan, istenmeyen olumsuz bir finalle bitiverir.

Değişmek, daha yaratıcı, pozitif olmak, bakış açısını değiştirmek için gün boyunca zihninizi neyle meşgul edeceğinize yönlendirmelisiniz. Ta ki artık zihniniz kendi kendine yeni, olumlu programla, yaratıcı ve çözüm odaklı düşünmeyi alışkanlık haline getirene kadar.

Bugün, hanımlar tek tırnağına farklı bir renk oje sürsün; beyler, saatini diğer koluna taksın. Saati ya da ojeyi gördüğünüz her an kendinizin farkında olun, ne düşündüğünüzü yakalayın.

Eğer düşünceyi yakalamıyorsanız o an kendinizi nasıl hissettiğinize odaklanın. İyi mi, kötü mü? İyiyse aynen devam, kötüyse hemen aklınıza düşünecek güzel bir komut verin. Güzel bir şarkı, güzel bir söz, güzel bir hayal ve sağlıkla ilerleyin…

Arzu Bıyıklıoğlu