6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: Hipokondriazis nedir ?

  1. #1
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Hipokondriazis nedir ?

    Hipokondriazis hastaları vücut fonksiyonları ile yüksek oranda ilgilidir. Herhangi bir geçerli fiziksel hastalığı olmamasına rağmen kişi fiziksel semptomlar ile yüksek oranda ilgilidir. Sağlığı ile ilgili kaygıları yaşamını yönlendirir, aktivitelerini kısıtlar, çevre ilişkilerini bozar. Hipokondriazis hastaları somatik işlevler ile ilgilerinin psikolojik olduğunu göremezler. ‘Hastalık hastalığı’ diye bilinen bu hastalık kişinin vücut belirtilerini yanlış yorumlayıp ciddi bir hastalığa yakanlandığı korkusu ile yapılan yeterli tıbbi değerlendirmelerin sonuçlarına güvenmeyip hastalık düşüncelerini devam ettirmesidir. Hipokondriaklar sıklıkla başvurdukları hekimin yetersiz olduğuna kanaat getirirler.

    DSM-IV-TR’a göre Hipokondriazis:

    Kişinin vücut semptomlarını yanlış yorumlamamasına bağlı olarak, ciddi bir hastalığı olacağı korkusunu ya da ciddi bir hastalığı olduğu düşüncesini taşıyıp durması
    Yeterli tıbbi değerlendirme yapılmasına ve güvence verilmesine karşın bu düşünceler sürüp gitmektedir.
    A Tanı Ölçütündeki inanç hezeyan yoğunluğuna değildir ve görünümü hakkında çerçevesi belirli bir kaygı ile sınırlı (Vücut Dismorfik Bozukluğu’nda olduğu gibi) değildir.
    Bu düşünceler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
    Bu bozukluk en az 6 ay sürer.
    Bu düşünceler, Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Obsesif-Kompulsif Bozukluk, Panik Bozukluğu, bir Majör Depreseif Epizod, Ayrılma Anksiyetesi ya da diğer bir Somatoform Bozukluk olarak açıklanamaz.
    İçgörüsü Az Olan Kişilerde: Çoğu zaman kişi, o sıradaki epizoda, ciddi bir hastalığının olmasıyla ilişkili kaygısının aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul etmemektedir.

    Hipokondriaklar sıklıkla kendileri için istemsiz uygun gördükleri hastalık nedeniyle özel muamele ve özel bir tedavi şekli beklentisi içinde olabilirler. Bu durumda sürekli yakınan Hipokondriak özel yaşamında mutsuz, iş hayatında başarısız olmaya başlar. Bir süre sonra çevrelerindekiler kişinin şikayetlerinin gerçekçi olmadığını görür ve kişiyi dinlemekten vazgeçerler.

    Hipokondriazis ilk olarak Hipokrat tarafından ifade edilmiştir. Hipokondriazis kaburgaların altındaki bölge anlamına gelen Latince hypochondrium’dan köklenir. Hipokondriaklar genellikle gastrointestinal bölge şikayetleri ifade ederler.

    Hipokondriaklar sürekli ilgi ve sevgi ararlar. İhtiyaç duydukları bu ilgi ve sevgiyi çeşitli sebeplerle doğal ve normal yollardan alamayacaklarına istemsiz bir şekilde karar verip, bu ilgiyi hastalıkları ve şikayetleri ile alabileceklerine inanırlar. Hastalığın sıklıkla görüldüğü bir diğer gurup ise depresif ya da Anksiyete Bozukluğu olan kişilerdir.

    Psikodinamik yaklaşım Hipokondriazis’in nedenlerini kişinin başkalarına karşı hissettiği öfkeyi, düşmanca düşüncelerini içine atması sonucu, bu duyguları fiziksel yakınmalara dönüştürmesi olarak görür. Kişide varolan çevreye yönelik saldırgan ve öfke yüklü dürtüler bastırma ve yer değiştirme mekanizmaları ile fiziksel şikayet haline dönüştürülür. Hissedilen öfke kişinin geçmişte yaşadığı kayıp, yakınlarının hastalığı, çevrenin kendisini reddetmesi, ihtiyaç duyduğunda yeterli desteği vermemesi ve yaşadığı hayal kırıklıkları ile ilgilidir. Ayrıca bu durum kişinin hissettiği öfke ve saldırgan dürtüler nedeniyle oluşan suçluluk duygusuna karşı bir savunma, düşük banlik algısı ya da kuvvetli narsistik ilginin bir sonucudur. Bu suçluluk duygularının neticesinde gelişen cezayı hakketme düşüncesi, kişinin vücudunda bir takım şikayetleri oluşturmasına sebep olur.

    Hastalığın ortaya çıkışında belirgin bir biçimde psikolojik stres bulunur. Olayı tetikleyen sebepler arasında; ani öfke, kayıp sonrası yas, fiziksel şiddet, cinsel taciz veya hayati tehlike oluşturabilecek bir kaza sayılabilir. Aile yaşantıları da zorludur.

    Hipokondriak kişi bu psikolojik çatışmalara karşı uyumu yakalayamamıştır.

    Bu kişilerde ağrıya ve diğer belirtilere karşı yapısal bir duyarlılık, ailevi yatkınlık, stres karşısında psikolojik yaklaşımları önemsemeyen kültüre sıklıkla rastlanır.

    Hipokondriazis’in görülme sıklığı kadın ve erkeklerde farklılık göstermez. Belirtiler herhangi bir yaşta başlayabilmekle birlikte, en çok 20-30 yaş aralığında görülür.

    Türkiye ruh sağlığı profili çalışmasında 12 aylık hipokondriazis yaygınlığı kadınlarda % 0.8, erkeklerde % 0.3, tüm nüfusta % 0.6 olarak verilmektedir.

    Hipokondraizis tedavisinde hastaların 1/3’ü yeterli düzeyde iyilişme gösterir. Bu grup genelde yüksek sosyoekonomik düzey, tedaviye cevap veren depresyon ve anksiyetenin eşlik etmesi, belirtilerin aniden başlaması ve eşlik eden herhangi bir kişilik bozukluğunun almadığı hastalardan oluşur. Hipokondriaklar genelde tedaviye dirençlidir. Hipokondriazis’te de birincil ve ikincil kazanç söz konusudur.

    Hipokondriazis tedavisi iki ayaklı olarak uygulanır; farmakoterapi ve psikoterapi. Psikodinamik yaklaşım; bu bozukluğa temel hazırlayan nedenleri bulduktan sonra baş etme teknikleri konusunda ustalaşmayı kullanır. Kişinin kendisini kelimelerle ifade etmeyi öğrenmesi terapinin temel amacıdır. Tedavide ailenin işbirliği diğer Somatoform Bozuklukları’nda olduğu gibi önemldir.

    Kaynak :http://www.hydforum.net

  2. #2
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Hastalık Hastalığı (Hipokondriazis )

    Psikiyatrik hastalıklar grubunda SOMATOFORM bozukluklar içinde yer alır. Hipokondriyazis, bilinen tıbbi bir nedeni bulunamayan ciddi bir hastalığı olduğuna dair korku ve aşırı uğraşma ile giden, hastanın gerçek dışı fiziksel semptomlarının veya hislerinin yanlış çarpıtmasından kaynaklanır. Bu tip hastalar genellikle psikiyatriye en son gelirler ya da hiç gelmezler. Çünkü kişi gerçekten semptomlarına bağı olarak hasta olduğunu düşünmektedir. Tüm yapılan tetkik ve değerlerin negatif çıkmasından sonra yeniden bir hekime giderler ve tüm tedavileri yeniden yaptırırlar, doktorların kendilerini anlamadığını ve kendilerini yeterince muayene etmedikleri düşünürler. Hastalığı olduğu düşüncesine bağlı olarak , günlük yaşamı, evlilik, aile ve iş yaşamında bir takım bozulmalar görülebilir. Hasta olduğu ile ilgili düşünceleri oldukça yoğundur ve kontrol edilmesine izin vermezler.

    Tıp literatürlerine göre görülme sıklığı %4-6 olduğu bildirilmiştir. Semptomlar herhangi bir yaşta başlayabilmekle birlikte en sık 20-30 yaşlar arasında ortaya çıkmakta olu kadın ve erkekte görülem sayısı eşittir.

    Hipokondriazisle ilişkili olduğu en sık öne sürülen bozukluklar depresif bozukluklar ve anksiyete bozukluklarıdır. Hipokondriyak hastaların tahminen %80’in de ek olarak depresif bozukluklar veya anksiyete bozuklukları olabilir. Hipokondriazis için DSM-IV tanı ölçütleri hastanın ciddi bir hastalığı olduğu hakkındaki yanlış inanışla zihinsel olarak meşgul olmasını ve bu yanlış inanışın fiziksel belirtileri veya duyguların yanlış yorumlanmasına bağıl ortaya çıkmasını gerektirir. Medikal ve nörolojik muayenelerde patolojik bulgular olmamasına karşın bir inanış en azından 6 aydır sürmesi gereklidir.

    Hipokondriak hastalar, henüz saptanamamış ciddi bir hastalıkları olduğunu inanırlar ve tersine ikna edilemezler. Hipokondriazisin gidişi genellikle epizodiktir, epizotlar aylar yıllar sonra sonlanır ve uzun eşit süreli sessiz dönemleri olur. Hipokondriyak hastaların üçte biriyle yarısı iyi derecede düzelmektedir. Psikoojik ve psikiyatrik tedaviye dirençli hastalardır. Çünkü hastalık kaynaklarının psikolojik değil fiziksel kaynaklı olduğunu düşünürler. Bu nedenle bu tip hastalarla hekimlerin kurdukları ilişki çok önemlidir, hasta hekimine ve tedavi biçimine güvendiği ölçüde psikiyatrik yardım almayı kabul edebilecektir.


    Psikolog Eda GÖKDUMAN
    http://www.doktorsitesi.com
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  3. #3
    Süper Moderatör 9 ŞUBAT - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Mesajlar
    9.135

    Standart Hastalık Hastası Olmak .

    * Hipokondriazis nedir?
    Hipokondriazis bir kişinin zamanının büyük bir bölümünü alacak şekilde hastalık ve sağlık konuları ile aşırı uğraşmasını belirtir. Bu kişilerde fiziksel bir bozukluk olmadığı halde, ciddi bir biçimde hasta olduğu kaygısı vardır. Sürekli doktora giderler. Hastalar duygu durumu ile ilgili bir soru sorulduğunda, hemen fiziksel yakınmaları dile getirir. Kişilerin büyük bir bölümü duygularını ifade yönünden Sifneos'un 'aleksitimi' tanımına uyar. Aleksitimili kişiler duygularını kelimelere dökemez, ancak belirtiler üzerinde en ince ayrıntısına dek durur. 1967'de Sifneos, psikosomatik hastalığı olanların büyük bir bölümünün duygularını sözcüklerle tanımlayamadıklarına dikkati çekmiş ve bu davranışsal özellik için Yunanca'dan gelen 'aleksitimi' (duygular için söz yokluğu) terimini kullanmıştır.

    * Hipokondriazisin nedenleri nelerdir?
    Bu açıklamalara göre, hipokondriyak belirtiler ego savunma düzenekleri ile olur. Bu kişiler hem hastalıktan hem de bunun sonuçlarından korkarlar. Ancak, aynı anda hasta rolünün sağlayacaklarından yararlanmak için hasta olmayı bilinç dışı olarak arzu ederler. Hastalık ayrıca kişinin yaşayabileceği cinsel, sosyal veya mesleki başarı gibi konulardaki sorunları, eksiklikleri temsil eder ve açıklar. Bu da genetik etkenleri akla getirmektedir. Diğer önemli bir gözlem de bu kişilerde sıklıkla altta affektif hastalıkların bulunmasıdır. Affektif hastalıklara karşı duyarlılık artışı genetik etkenleri düşündürmektedir. Çevresel etkenler hipokondriazise katkıda bulunabilir. İnsanların duygu ve davranışlarında, kültür önemli bir belirleyicidir. Stres karşısında psikolojik açıklamaları önemsemeyen kültürlerde somatizasyon eğilimi daha fazladır. Altta yatan psikiyatrik bozukluk, çoğunlukla depresyondur. Depresifler ağrı dahil birçok somatik belirti gösterir. Bu belirtiler, birincil hipokondriazis ve altta yatan bir fiziksel hastalığın belirtileri olabilir. Hipokondriasis, psikolojik kökenli ağrı bozuklukları ve kaygı bozuklukları ile birlikte görülebilir.

    * Somatizasyon bozukluğu ile hipokondriasisin farkı nedir?
    Somatizasyon bozukluğunda gerçek fizik belirtiler vardır. Hipokondriasiste ise, böyle bir durum olmaz. Kendi beden sağlığı ile aşırı uğraş vardır.

    * Somatizasyon bozukluğu ve hipokondriazis nasıl tedavi edilir?
    Psikosomatik hastalıkların inceleme ve sağaltımında birincil yetki ve sorumluluk, kuşkusuz hastalığın ortaya çıktığı sistemle ilgili uzmanlık dalınındır. Bunun yanında, hastalık nedenleri arasında, kalıtsal ve dirimsel özelliklerle birlikte ruhsaltoplumsal zorlukların etkileri de yadsınamaz bir gerçektir. İlgili uzmanlık dalınca incelemeleri yapılmış, tanısı konmuş olguların ruhsal toplumsal durumları araştırılmalı ve değerlendirilmelidir. Özellikle kişinin ruhsal-cinsel gelişme ve olgunlaşma düzeyi, kişilik yapısı, benlik gücü ve kullandığı savunma düzenekleri, karşılaştığı stres etkenlerinin niteliği ve niceliği, süresi ve sürekliliği birlikte ele alınarak psikodinamik tanımı yapılmalıdır. İlgili uzmanlık dalının saptadığı sağaltım ilkelerine ek olarak; ruhsal sağaltım (psikoterapi) yöntemleri de uygulanmalıdır. Rahatsızlıkta stres etkenlerinin çoğaldığı dönemlerde yeni şikâyetler oluşabileceğinden, düzenli aralıklarla seyreden bir tedavi gereklidir. Tedavide kişinin duygularının daha açık ve rahat ifadesi, şikâyetlerinin kökenlerinin kişinin kendince anlamının anlaşılması, kişinin kendisi, çevresi ve geleceğe bakısındaki olumsuz algılamalara yönelik terapi uygulanır. Psikoterapi süreci içinde; "Bu kişi bu hastalığa yaşamının bu döneminde neden ve nasıl yakalandı?", "Şimdi bu koşul ve olanaklarla ne yapabilir?", "Değiştirebileceği gerçekler nelerdir, nasıl değişebilir?", "Elinde bulunan değerler ve seçenekler nelerdir, nasıl kullanılabilir?", "Değiştiremeyeceği gerçeklere nasıl uyum sağlayabilir?" gibi soru ve sorunlara gerçekçi yanıtlar ve çözümler aranmalıdır. Bireysel terapi ile bu kişilerin iletişimlerde duygularını, isteklerini, beklentilerini sözel olarak ifade etmesi, ikincil kazançların azaltılması, yakınmalarının kökenlerinin gösterilmesi ve şikâyetlerinin oluşum mekanizmalarının belirtilip, sorunlarla uygun bir şekilde basa çıkma stratejileri geliştirmeleri üzerinde çalışılır. Ayrıca, uygun ilaç sağaltımı da (psikofarmakoterapi) eklenebilir.

    Sabah
    YA ÇARESİZSİZİNİZ YA DA ÇARE SİZSİNİZ

    Benim Hayatımı Yargılamadan önce ..
    Benim ayakkabılarımı giy
    ve benim geçtiğim yollardan,
    sokaklardan, dağ ve ovalardan geç .
    Hüznü, acıyı ve neşeyi tad...
    Benim geçtiğim senelerden geç,
    benim takıldığım taşlara takıl,yeniden ayağa kalk
    ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi !!

    Ancak ondan sonra BENİ YARGILAYA BİLİRSİN

  4. #4
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Jun 2009
    Mesajlar
    1

    Standart lütfen cvp yazın somatizasyon hakkında

    bana somatizasyon teşhisi konuldu beş yıldır ilaçlar içiyorum. nasıl kurtulacağım bana yazar:mısınız
    saziyeari@colorland.info buradanda ulaşmanız mümkün . lütfen birileri yardım etsin.....

  5. #5

    Standart

    Okb ye gerçekten benziyo ama en büyük fark hastaların çok fazla içgörü sahibi olmaması..Az içgörüye sahip olan kşiler bu kaygıların anlamsız ve yersiz oluunu kabul etmiyolarmış..
    O odada birileri var...

  6. #6
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Apr 2013
    Mesajlar
    2

    Standart

    Belirtilerin Tümü Bende Var Ve Halada Yaşıyorum Başımın İçinde Bişey Var Ağrıyor Başım Ama Ben O Ağrıyı Yönetebiliyorum Yani Başımın Bi Köşesinden Diğer Köşesine Taşıyabiliyorum Sürekli Baş Dönmesi Baş Ağrısı Sol Tarafta Uyuşmalar Uzun Süreli Uyumalar Gece Uyumakta Güçlük Çekmeler Efkar Keder Yakınlarının Yanında Olmasını İsteme Arkadaşlarının Yanına Gitmek İsteme Vs. Saat Gecenin 3 ü Canım Arkadaşımın Yanına Gitmek İstiyor Ne Kadar Garip Sigara Kullanıyorum Ve Hastalığımın Ne Olduğunu Bi Türlü Öğrenemedim 1 Aya Yakındır Belirtiler Sürüyor Doktora Gidiyorum Bişeyin Yok Diyor Baş Ağrısı Hapı Uyku Hapı Yazıp Gönderiyor Anlayamadım Ki Adını Koyamadılar Sende Şu Hastalık Var Diyemedi Doktorlar Ne Kadar İlginç Bende Kendi Kendime Sinüzit Var Depresyondayım Nazara Geldim Diye Düşünüyorum Şimdi Geldim Bu Yazıyı Okudum Şimdide Hastalık Hastalığı Var Diye Kendimi Avutacam Kurtulamıyorum Ki Off..

Benzer Konular

  1. psikoz nedir ve ökb den farkı nedir
    By maviyesil in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 14-02-2013, 10:01 PM
  2. NLP Nedir?
    By cynicall in forum NLP ( Nöro linguistik Programlama - Neuro Linguistic Programming )
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22-03-2011, 09:03 AM
  3. Ms Nedir ?
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Sağlık
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 15-10-2010, 12:42 PM
  4. Emo Nedir? Emolar Kimdir Nedir Bu Akım ?
    By Selina in forum Üyeler Konuşuyor / Dertleşiyor / Soru Soruyor
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 23-10-2009, 02:12 AM
  5. Ecstasy Nedir ? Etkileri, Zararlari Nedir ?
    By BeYaZ_KeLeBeK in forum Madde Kullanımının Yol Açtığı Bozukluklar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 31-07-2008, 06:01 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •