bunların aslında saçma olduğunu sen de biliyorsun ama ikimizde beynin garip davranışlarına alışığız
bak kaygı ve beklentilerimizi egolarımız bunlar bizim kontrolümüz dışında gelişir. aileden kaynaklı, onları için de onların ailesi... aile suçlu demiyorum aslında bu durum çok garip ve uzun bi yazıyla açıklanabilir ancak.. ama şöyle kısaltıyım ailenin yaşadığı psikolojik durumlar bizim üzerimize yoğunlaştırdıkları kaygı ve beklentiler oluştururlar. bu da bizim kendimizi idare edememe sürekli yargılayıcı ve yönetici seçmemize sebep olur. birincisi sen bir şekilde sana acı veren bu çocuğu oturtmuşsun o koltuğa. ikincisi bilinçaltının bir başka kötü tarafı; ne kadar duygu değişimi oluyorsa, inş-çıkış yani bağğımlılık o kadar artıyor. iç güdüselleşiyor. çünkü ayrılma kaygısı, birleşme heyecanı bunları diğer heycan ve kaygılarla karıştırıyoruz. bunların çokluğu sendromları da arttırıyor. yani atıyorum, bir maçta goool diye hecanlanırken aklına birden sevgilinle ilk öpüşmen gelebilir.. yani duygu duyguyu çeker, duylar düşünceleri çeker... bunlar kombinedir. duygu/algı/düşünce 3lüsü böyle birbirlerini çağırır dururlar. sen ondan ayrılırsan bir daha, kendini dinle, bu heyecan ve hüzün nasıl oluşuyor. aslında başka birşey ama bana onu hatırlatıyor. şundan da emin ol başkasına aşık olabilirsin, sadece bunu hemen hissetmesin çünkü eskisi derin izler bırakmıştır dediğim yollarla. eee bunların terapi edilmesi gerek, kendin de edebilirsin ama başka sevgili daha kolay eder. onunla başta takılırsın yine skisi gelip durur aklına, duygular düşünceler algılar hep çeker kendini. birincide zorlanır aşarsın, 2,3,4,5 derken eskisi silinmeye yenisi oturmaya başlar... talhisizlikte yaşabilirsin yenisiyle hiç geçnimeyebilrisin. bu durumda yine yanılgıya kapılıp, yok yok ben eskisi olmadan yapamam diyebilirsin. ama bunun doğru olmadığını da bilirsin, mutlu olmak istiyorsan kafandaki kaygı beklenti ve egolarını düzenlemen gerek, azcık uğraşcaksın yani
Yer imleri