Agorofobiyi cok guzel ozetleyen samimi bir paylasim olmus..
Peki bu durumdan kurtulmak adina bir girisiminiz oldumu, yardim aliyormusunuz?
En sevdiğim yer evimdir. En sevdiğim sosyalliğim yalnızlık. Issız sokakları, boş caddeleri, tenhalıklara bayılırım.
Her gün dağ başında bir evin hayalini kurar, o gün gelecek diye kendimi avuturum.Yanımda kimse olmasa da olur. Trafik ve kalabalık en büyük korkum, en büyük nefretim.
Yurtdışına çıkmak mı ? Hayali bile öldürür beni. Maça gitmek, konser izlemeyi anlatmıyorum bile. Herkes caddebostan da sere serpe oturup denizi seyrederken
ben tuvaletin önündeki sırayı izlerim sıkışırsam girebilir miyim diye. “Hadi Taksim’e gidelim” derlerse saniyesinde “olmaz çok trafik vardır şimdi” der sıyrılırım. İnsanlar iş servislerinde uykudan uykuya yelken açarken ben bu işkenceye dayanamayıp işimi değiştiririm. Sırf sıkışık trafikte karın ağrısından ölmeyeyim diye. Sürekli düşünürüm, ama hiç durmadan bir saniye bile boş kalmaz zihnim. Sanki beynim kafamda değil, bağırsaklarımda gibi… Dünyanın sonu gelse inanın benim derdim heyecandan nerede tuvalete girebilirim olur eminim.
Peki ya siz... Sizde benden ne kadar var ?
Agorofobiyi cok guzel ozetleyen samimi bir paylasim olmus..
Peki bu durumdan kurtulmak adina bir girisiminiz oldumu, yardim aliyormusunuz?
Çok teşekkürler...
Bu durumdan kurtulmak için doktora gittim. Bir ara gayet iyiydim ama tekrardan nüksetti.
Bir yandan da acaba bu tarz rahatsızlıkların bir kaçınma mekanizması olarak kendi içimde yaşattığım, kurtulmak istediğimi söyleyip bir yandan da
kurtulmak için yeterli çabayı göstermemem gibi bir handikapta olabilir gibi geliyor. Yani hastalığı "istemem, yan cebime koy" gibi mi yaşıyorum diyorum bazen...
Yer imleri