Sayfa 1/2 12 SonSon
11 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Bağımlı Kişilik Bozukluğu (İnsan Bağımlılığı) Nedir?

  1. #1
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart Bağımlı Kişilik Bozukluğu (İnsan Bağımlılığı) Nedir?

    Yemedim yedirdim, içmedim içirdim, saçımı süpürge ettim… Peki iyi mi ettim?
    İnsan Bağımlılığı
    Nedir?
    İnsan bağımlılığı, aşırı pasif ya da aşırı ilgi eğilimi olabilen kişilerde, kişinin ilişkilerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen sağlıksız sevgi çabasıdır. İnsan bağımlılığı içsel değil, dışsal bir bağımlılıktır. Kişi sıklıkla kendi ihitiyaçlarını geri plana alarak, başkalarının ihtiyaçları ile aşırı derecede meşgul olur. Böylece iç sesini duyamaz, -duymaya da tahammülü yoktur zaten- ve böylelik ile kendinden uzaklaşır.
    İnsan bağımlılığı ailelerde, iş ortamında, arkadaşlıkta, romantik ilişkilerde ya da başka herhangi bir toplulukta her an görülebilir. İnsan bağımlılığı inkar, düşük özgüven, aşırı uyum gösterme ve kontrol etme örüntüleri şeklinde gözlemlenebilir. Narsist (özsever görünen) yapıda kişiler adeta insan bağımlılıları mıknatısı gibidir.
    Aslında dünyadaki insan bağımlısı sayısı kadar insan bağımlılığı çeşidi vardır. Ama temel olarak ikiye ayrılır; yöneten- kontrol eden insan bağımlıları ve yönetilen-kontrol edilen insan bağımlıları…Bir insan bağımlısı aynı anda hem yöneten kontrol eden, başka bir ilişkide de yönetilen kontrol edilen olabilir. Sevgi ve ilgi adı altında sıkça kötüye kullanılan alışveriş veya kumar bağımlılığındaki gibi para ve **** değil, ilişkiler ve ilşki kurma biçimidir. Özellikle ülkemizde kültürel çoğunluk olarak bu tür ilişkilerin objesi olmayan ve birey olan kişiler “tukaka”dır. Eğitim seviyeleri ve yaşam kültürü artmış kişiler zaman zaman kendi entellektüel seviyeleri ve birikimleri ile bu ayrımın farkına varabilirler.
    İnsan bağımlılığı, ailedeki duygusal acı ve sıkıntı içinde (madde, alışveriş, kumar, alkol bağımlılığı, duygusal, psikolojik taciz, fiziksel, sözel şiddet, cinsel taciz, boşanma, kronik fiziksel rahatsızlıklar, teşhis konmuş ya da konmamış psikolojik rahatsızlıklar, aşırı eleştirel, sevgisiz, ilgisiz aile ortamı…) var olabilmek için, işlevsiz yaşam biçimine ve kurallara göre belirlenen çocukken öğrenilerek ya da tepki olarak geliştirilmiş bir dizi uyumsuz ve dürtüsel davranışlar bütünü ve yine işlevsiz sorun çözme davranışlarıdır. Ne var ki, bu sağlıksız sorun çözme davranışları bir süre sonra tüm bağımlılıklarda olduğu gibi sorunun kendisi haline gelir.
    Yetişkinler olarak, insan bağımlıları “toksik” ilişkiler içerisinde bulunma eğilimindedirler. Başka bir deyişle, duygusal olarak hiç bir zaman onlar için orda olmayan, güvenilmez, tutarsız veya bazı bakımlardan muhtaç kişiler ile ilişki kurarlar. Onlara küçükken yetiştikleri ortamdaki gibi hissettiren kişiler hiç de yabancı gelmez. Ve insan bağımlılıları bu ilişkiyle ilgili herşeyi kontrol etmek ve gereken herşeyi sağlamak için kendi ihtiyaçlarını, arzularını görmezden gelerek, kendilerine devamlı bir tatminsizlik ortamı yaratır ve buna mahkum ederler. Böylece geçmişte yaşadıkları ikilemi içgüdüsel olarak tekrar yaratıp bu sefer çözmeye çalışırlar.
    İnsan bağımlısı bir kişi sağlıklı sınırları olan biri ile karşılaştığında da ilişki kurma biçimini kendi sistemi ile devam ettirmeye çalışacağı için bu kişi ile kurdukları ilişkiyi yürütemez. Romantik ilişkilerde ya da arkadaşlık, akraba ilişkilerinde “tarzım değil”, “beni çekmedi” , “sıcakkanlı değildi” gibi yorumlarda bulunmaları olasıdır. Kendi kişisel sınırlarına rahatça ve kısa sürede girilmesine izin veren insan bağımlıları karşıdan bu tarz sınırsız bir yaklaşım bulamadığında kendini çeker. Toksik ilişkiler ve kişiler onlar için ilk aşamada daha caziptir. “Hep beni bulur böyleleri”, “İyi niyetimi kullandılar, “Kader, kör talih”, “Düzgün insan yok, ben düzgünüm onlar değil” gibi yakınmaları insan bağımlılarından sıkça duyarız.Bu nedenledir ki, döngü devam eder, insan bağımlıları sağlıklı davranış biçimleri, başetme becerileri olan kişiler yerine bağımlılığını besleyen kişiler ile görüşürler. Ve bu şiddetli öfke, çaresizlik, kin ve boşluk duygularını neden taşıdıklarını kendileri bile anlayamazlar.
    Eğer bu yazıyı okurken rahatsız olup kızgınlık hissediyorsanız, sayfayı çevirip kaçabilirsiniz… Ama sadece bu yazıdan, kendinizden değil…
    Ne değildir?
    İnsan bağımlılığı, sağlıklı bir bağlılık, sevgi ya da ilgi durumu değildir.
    İnsan bağımlılığı, karşındakinin gerçekten neye ihtiyacı olduğunu düşünmek, sorgulamak değildir, çünkü bağımlı için önemli olan onun neyi vermeye ihtiyacı olduğudur. Bu tip davranış örüntüleri ebeveyn-çocuk ilişkilerinde sıkça görürüz.
    İnsan bağımlılığı, kişilerin düşüncelerine, ihtiyaçlarına ve davranışlarına karşı kendi sorumluluğu çerçevesinde elinden geleni yapmak değildir. Elinde somut bir kanıt olmadığı halde, karşısındakinin varsaydığı tüm ihtiyaçlarına kesin gerçeklermiş gibi elinden gelenin fazlasıyla karşılık vermeye çalışmak ve kaos yaratmak, sonuç olarak da kendini mağdur hissederek bunun adına fedakarlık demektir.
    Nerden çıkmıştır?
    İnsan bağımlılığının literatüre girişi, Adsız Alkolikler toplantılarında sorunun sadece alkol bağımlısında değil, kişinin aile ve arkadaşlarının tutumlarında da olduğunu farketmek ile başlamıştır. Daha sonra terim sadece alkol bağımlılığı değil, herhangi bir bağımlılığı olan kişiye bağımlı olma haline dönüşmüştür. Son olarak ise, bu tür bir kişilik yapılanmasının sadece içinde bağımlı olan ailelerde değil, işlevsel olmayan çoğu aile yapısından kaynaklandığı öne sürülmüştür. İnsan bağımlısı olan kişi, sadece bir başkasının onayı, takdiri ve desteğine odaklanmıştır. Bu kavram bir miktar kendinden daha güçlü bir kişiliğe tutunan pasif bağımlı kişilik tipi ile örtüşse de, bundan farklı gelişir.
    Kabul edilemez türde davranışlara izin verip karşımızdaki kişiyi (bizi ve etrafı tahrip eden ve haddini aşan kişiyi) hoş tutup yatıştırarak reddedilme, yalnız kalma, yüzleşme ve sevilmeme riskini ortadan kaldırmaya mı çalışıyoruz?

    devami alta

  2. #2
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart

    Davranış Örüntüleri ve Özellikleri
    İnsan bağımlılığı, sağlıklı bir fedakarlığı ya da ilgiyi aşan davranış, düşünce ve duyguları tanımlar. Ebeveynlik mutlaka fedakarlık ve ilgi gerektirir, fakat sağlıksız ve kişinin benliğini yok edici boyuttaki ilgi çocuğa kalıcı zararlar verir. Genel olarak kendi duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını da fark ederek karşılayan sağlıklı ebeveynler daha işlevsel bir bakıcı iken, insan bağımlısı ebeveynler daha verimsiz ve yıpratıcı olabilir.
    Tek başlarına kalmaya ve kimsenin onlara ihtiyacı olmadığını düşünmeye tahammülleri olmayan insan bağımlıları, sürekli mağdur rolünü üstlenirler ve başkalarının ihtiyaçlarını sürekli kendi ihtiyaçlarından öncelikli tutarlar ve kendilerine asla sıra gelmez. Böylece, birilerinin çaresizce onlara ihtiyacı olduğuna inanmaya ve öyleymiş gibi davranmaya devam ederler. Sürekli bir kabul görme ihtiyacı içindedirler. Herhangi bir tartışma durumunda mağdur konumuna geçerler ve kendileri savunma cesaretini gösterebildikleri nadir durumlarda ise kendilerini suçlu hissederler. Genellikle, ilişkilerde sürekli olarak tatminsizlik hisseder, direk olmak yerine dolayl, imalı ya da başkaları üzerinden iletişim kurmaya çalışırlar.Kontrolcü davranışlar, güvensizlik, mükemmelliyetçilik, kendi duygularından kaçınma, yakınlaşma problemleri, bakıcılık, aşırı hassasiyet, tetikte olma hali ve sürekli dile getirilen ve strese bağlı olduğu söylenen fiziksel rahatsızlıklar insan bağımlılığının en temel göstergeleridir.
    Şimdi aile ilişkilerinizi bir düşünün. İnsan bağımlılığı öğrenilmiş bir davranıştır ve çoğunlukla aileden gelir ve hayatla başa çıkma yöntemi olarak kullanılır. Çocukken bu yöntemi öğrenerek aile içinde duygusal ve fiziksel olarak var olmayı başarmış olabilirsiniz, bu sizin suçunuz değil… Fakat bugün bir yetişkin olarak bu uygunsuz ve kesinlikle başarısız olan ilişki yönetme biçimini bırakmayı seçebilirsiniz…
    Muhtemelen karşınızdaki insanların duygularından kendinizi sorumlu tutuyor ve siz de kendi duygularınızın sorumluluğunu başkalarına yüklüyorsunuz. Direk olarak hayır demek sizin için hemen hemen imkansız ve duymak da bir o kadar dayanılmaz. Tüm bunlar yüzünden gülünç durumlara düşmek, egonuzun taleplerini yanlış yorumlamak ve bunları toparlamak için daha da çok çırpınmak zorunda değilsiniz.
    Sosyal hayatınız sizi tatmin ediyor mu? Yoksa başkalarının hayatları ve problemleri ile sosyalleşemeyecek kadar fazla mı meşgulsunuz? Başkaları için en iyisini düşünmek sizin için hayatın anlamı olmuşsa, maalesef karşılık da beklersiniz. En iyi şartlarda istediğiniz karşılığı alamadığınızda mutsuz ve öfkeli, en kötü şartlarda da kindar ve intihara eğilimli hissedersiniz. Ya da sürekli kalabalıklar içinde dikkat çekmeye çalışan bir ilgi avcısı olabilirsiniz.
    Seçtiğiniz hedef kitle tarafından takıntılı bir şekilde kabul görmeyi ve onaylanmayı mı bekliyorsunuz? Kendinizi, güncel meselelerinizi etrafınıza çırpınarak anlatırken bulup tatmin edici yorumlar mı bekliyorsunuz? Sürekli savunmada ve tetikte misiniz? Başkalarıyla yüzleşmekten mümkün mertebe kaçar mısınız? Finansal durumunuz ya da diğer kritik durumlarla ilgili yanlış kararlar alır mısınız? Sevdiklerinize çelişki ve kızgınlığı ertelemek ve engellemek için küçük, beyaz yalanlar söyler misiniz? Aile içindeki uyugunsuz davranışları ve olayları olmamış varsayarak ört bas etmeye çalışır mısınız? Kendinizi sürekli kullanılmış hisseder misiniz? İnsanlara gereğinden fazla bilgi verir misiniz?
    En agresif ve manipulatif insan bağımlılarının bile aşırı itaatkar bir tarafı vardır. Saygı göstermek amacı ile sağlıksız bir boyun eğicilik moduna girmeniz an meselesidir. Unutmayın en az patronunuz veya büyükleriniz kadar siz de saygıyı hakeden yetişkin birer insansınız. Kendinizi geri çekilmeye ve hüküm altına girmeye asla mecbur hissetmeyin. Bukalemun olmak zorunda değilsiniz. Fikrinizi söylemek, hayır demek, size uygun olmayan kurallara uymamak ve tartışmak saygısızlık değildir, önemli olan bunları nasıl yaptığınızdır. Karşınızdakininin susmasını sonsuza kadar bekleyemezsiniz. Kibar bir şekilde müsade isteyip bölebilirsiniz.Yetişkinler dünyasında karşılıklı direk iletişimle pek çok şey çözülebilir, karşı tarafın bundan hoşnut olmaması sizin sorununuz olmamalıdır. Böylelikle karşı tarafa size saygı duymayı öğretmek konusunda ilk adımı atmış olursunuz.Unutmayın siz artık annesinin, babasının ya da dedesinin karşısında yaramazlık yapmış küçük bir kız ya da oğlan çocuğu değilsiniz. Otorite benzeri figürler karşısında yetişkin kalmaya çalışın…
    Başkalarının düşüncelerini ve davranışlarını kontrol etmemiz imkansızdır, ancak kendi düşüncelerimizi ve davranışlarımızı kontrol edebiliriz. Şimdi sürekli geçmişte ya da gelecekte yaşamayın. Tüm sahip olduğunuz şu andır. “Şu olursa..”, “bu olsaydı….” sizin keşkelerinizi ve gerçekçi olmayan beklentilerinizi artırarak daha da çok hayal kırılığına uğratır. Olduğunuz halinizle iyisiniz, tamsınız ve bunu başkalarından duymaya ihtiyacınız yok.

    Neden İnsan Bağımlısı Oluruz?
    Aile ve akrabalar ile içinde büyüdüğümüz ve yaşamı öğrendiğimiz sistem bizi insan bağımlısı yapar. Eğer sizin evde sorunlar hakkında oturup konuşmak doğru değil ise, duygularınızı açıkça ifade etmenize izin verilmiyorsa, iletişim mümkün olduğu kadar dolaylı ve arada bir elçi kullanılarak yapılıyorsa, her zaman güçlü, mükemmel, doğru ve iyi olmaktan başka şansınız yoksa, gerçekçi olmayan beklentileri karşılamaya çalışarak etrafınızı gururlandırmaya çalışıyorsanız, sürekli olmamanız gerektiği sürekli vurgulanıyorsa, dediğimi yap yaptığımı yapma yöntemi ile büyüdüyseniz, eğlenmek, coşmak, oynamak çok da tasvip edilmiyorsa… Bunlardan bir kaç olan ailelerde çocukların özgüvenlerinin sağlıklı bir şekildegelişmesi imkansızdır. Böylelikle çocuklar yetişkinlikte de öğrendikleri işe yaramayan davranış şekilleri, problem çözme biçimleri ve tepkilerle boğuşur dururlar. Bu kişilere günlük hayatta , pasif, pasif agresif, kontrolcü, paspas, yalaka, uçlarda, aşırı duyarlı, yönlendirici, narsist, dram kraliçesi gibi yakıştırmalar da yapılır.
    İş, okul ya da diğer sosyal ortamlarda bizim için stres ve acı kaynağı olan kişinin davranışlarının besleyecek şekilde davranmaya devam ederiz…İyilik yaparız, mağdur oluruz, sinirleniriz, aşırı tepki veririz, suçluluk hissederiz, sonra telafi etmek için yine iyilik yaparız, mağdur oluruz…
    “ Yaşadığım hayatla ve kendimle ilgili nasıl daha iyi hissedip tatmin olabilirim?”
    İyileşme
    İnsan bağımlılığının iyileşmesinde konuda uzman bir psikoterapistten destek almak en sağlıklısı olur. Bu alışkanlıkları bir günde edinmediğimiz için bu süreç inişli çıkışlı olsa bile sonunda hayatınızı geri kazanma şansına sahip olmak paha biçilmez bir deneyimdir. Bu konu ile ilgili destek gruplarına katılmak, kitaplar okumak, fakat öncelikli olarak da nasıl davrandığımızı durup bir farketmek bile çok etkili olabilir. Aile terapisi de bu konuda etkin tedavi yöntemlerinden biridir. Destek alarak, kararlı ve emin durmayı, direk iletişim kurmayı ve gerçekten kim olduğunuzu ve ne istediğinizi öğrenebilirsiniz.İyileşme başta size çok tuhaf, yabancı, bencilce gelse de ve sizin bağımlı halinize fena halde yaslanmış insanlardan tepki alsanız da cesaretinizi kaybetmeyin.
    Kitap önerileri; Sınırlar – John Townsend & Henry Cloud (Koridor Yayınları)
    İlişkideki Bağımlılığa Son – Melody Beattie (Ganj Yayınları)
    Yardım Alınmazsa…
    Destek almazsanız ve değişmeyi erteleyip, problemi inkar etmeye devam ederseniz yeme bozuklukları, alışveriş bağımlılığı, uyuşturucu bağımlılığı, kendinizi yok etme ve cezalandırma eğilimi gösterebilir, sizin bağımlılık davranışını besleyecek türde kişiler ve ilişkiler, aşırı stresli iş hayatı, depresyon, güvensizlik, sosyal kaygılar tecrübe edebilir, zaten tecrübe ediyorsanız semptomlarda artışlar görebilirsiniz.
    Alinti

  3. #3
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart

    Bir arkadaşınızın, akrabanızın, sevgilinizin ve hatta annenizin çok ilgili, sevgi dolu ve sizi şaşırtacak kadar yardımsever olması her zaman sağlam bir ilişkinin göstergesi olmuyor. Zaman içinde sizi boğmaya başlayan bu ilgi, karşı tarafın “insan bağımlısı” olduğunun kanıtı belki de... Daha çok gündemde olan sigaraya, alkole, uyuşturucuya, yemek yemeye, bilgisayara ya da alışverişe bağımlı olan insanlar kadar sık konuşulmasa da “insana bağımlı” olarak yaşayanlar da var. Bağımlı kişilik bozukluğu adı verilen bu hastalıkta, kişi başka birinin desteği ya da yardımı olmaksızın hiçbir şey yapamıyor, hayatını sürdüremiyor, mutsuz oluyor, o kişi olmadan kendini yok sayıyor.

    Yaşamın ilk 6 ayı çok önemli
    Psikiyatrist Reşit Kükürt, insan bağımlılığının da diğer bağımlılıklar gibi kendini ergenlik dönemlerinde göstermeye başladığını belirtiyor. Bir kişiye karşı duyulan önlenemez isteğin temelinde, kişinin başkası tarafından korunma ihtiyacı ya da bağımsız olmaktan korkmasının yattığını belirten Psikiyatrist Kükürt, yetişkinlikte yaşadığımız psikolojik sorunların ve bağımlı kişilik bozukluğunun temelinin yaşamın ilk altı ayında atıldığını söylüyor. Yeni doğan bebek annesine ya da kendisine bakan, büyüten kişiye ikinci aydan itibaren bağlanmaya başlıyor. Bu kişinin duyguları ile kendi genetik yapısından aktarılan özellikleri birleşerek bir sonuca ulaşıyor. Bu ilişkide yaşanan en küçük sorun dahi ileriki hayatta psikolojik sorunlara neden oluyor. Böyle bir altyapısı olan kişinin sonraki yıllarda yaşadığı hüsranlar, kaybetme korkuları ve bağlandığı kişiden ayrılma endişeleri bu altyapıyı daha da geliştiriyor. Bu hastalığın tam nedeni bilinmemekle birlikte anne-çocuk ilişkisindeki aşırı otoriter ve aşırı korumacı tavrın buna sebep olduğu düşünülüyor.
    İlaçla tedavi önerilmiyor

    Psikiyatrist Reşit Kükürt, bağımlı kişilik bozukluğu olan hastaların profesyonel desteğe genellikle sinirli, gergin, kaygılı, depresif olmak gibi sebeplerle geldiklerini, bu şikayetlerin altından da bağımlılığın çıktığını söylüyor. Böyle hastalarda tedavinin çok dikkatli yapılması gerektiğini belirten Kükürt, her türlü bağımlılığı çok kolay geliştirebilen bu hastalara antidepresan gibi ilaçlar önerilmesinin doğru olmadığının altını çiziyor. Bu hastalar için psikoterapi tedavileri daha sağlıklı sonuç veriyor. İnsan bağımlısı olduğunu düşünen ve bu durumla başa çıkamayan kişilerin profesyonel destek almasını öneren Kükürt, “Mutluluğun temeli bağımlı olmamaktır” diyor.
    Özel hayatlarında da, iş hayatlarında da başarılı olmaları mümkün olmayan bu kişilerin tavırları başlangıçta karşı taraf için yanıltıcı olabiliyor. Çünkü ilk bakışta bu kişiler “insanları sürekli hoşnut etmeye çalışan, iyi davranan, olumlu” bir profil çiziyorlar. Ancak bir süre sonra rahatsızlık vermeye başlayan bu “iyilik” hali karşı tarafın olumsuz bir uyaranı ile “yıkım”a dönüşüyor.
    Bağımlı kişilik bozukluğu olanlar;


    devami alta

  4. #4
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart

    . Yalnız kaldıklarında aşırı rahatsızlık hissediyorlar.
    . Çoğunlukla kötümser, depresif ve gergin oluyorlar.
    . Kendi yeteneklerine güvenmiyorlar.
    . Her zaman başkalarının daha iyi fikirleri olduğunu düşünüyorlar.
    . Birisinden ayrıldıklarında büyük acı yaşıyorlar.
    . İlişkilerini devam ettirmek için her türlü koşula katlanıyorlar.
    . İlişkilerinde genelde ödün veriyorlar.
    . Kendilerini küçük görüyorlar.
    . Başkalarının eleştirilerini kendi dengesizlikleri olarak algılıyorlar.
    . Başkaları tarafından yönetilmeye ve korunmaya ihtiyaç duyuyorlar.
    . İş hayatında sorumluluk gerektiren işlerden kaçıyorlar.
    . Yöneticilik yapmak istemiyorlar.
    . Yaratıcılık gerektiren işlerlerden kaçıyorlar.
    . Bir başkası için kendi ihtiyaçlarını kolaylıkla ikinci plana atabiliyorlar.
    . Kendilerine yönelik kötü davranışlara katlanıyorlar.
    . Kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar.
    . Başka insanları rahatsız etmemek ve kızdırmamak için sürekli bir çaba sarf ediyorlar.
    . Aynı anda birden fazla insana bağımlı olabiliyorlar, biri giderse diğeri bulunsun diye insan yedekliyorlar.
    . Kendilerine aşırı sevgi gösterilmesine ihtiyaç duyuyorlar.
    . Bazen çok ciddi boyutlarda kendine ya da karşı tarafa zarar verme isteği duyabiliyorlar.
    YAŞAYANLAR ANLATIYOR
    Yarım saatte bir arıyordu

    “Eski erkek arkadaşımın insan bağımlısı olduğunu düşünüyorum. İlk aylar rüya gibiydi, aradığım insanı bulduğumu düşünmüştüm. Çok ilgiliydi, neredeyse yarım saatte bir arıyor, nasıl olduğumu soruyor, hafta sonları bir dakikayı bile ayrı geçirmemizi istemiyor, akşam evlerimize döner dönmez yine telefona sarılıyordu. Altı ayın ardından bu durumda değişiklik olmayınca ortada bir tuhaflık olduğunu düşünmeye başladım. İlgisi beni boğmaya başladı ve ondan soğudum. Ayrılırsak kendini öldüreceğini, bensiz yaşayamayacağını söyledi. Takip eden günlerde sürekli telefon edip, önce beni sonra kendisini öldüreceğini söyleyip durdu. Sonunda ailem durumu savcılığa bildirince telefonlar kesildi. Yeni bir kız arkadaşı olduğunu duydum. İkisi için de sadece üzülüyorum.” Selda-28-Antalya

    Evlendim, yine olmadı

    “Evlenmeden önce, ne zaman bir erkek arkadaşım olsa hayatımın diğer alanlarıyla ilişkimi kesiyor ve tüm ilgimi o kişiye veriyordum. İlişki bittiğinde ise haftalarca kendime gelemiyordum. Biten ilişkilere dayanamayacağımı anlayınca genç yaşta evlendim. Böylece artık terk edilmeyeceğimi ve hep mutlu olacağımı düşündüm, ancak evliliğim uzun sürmedi. Boşanınca kendimi büyük bir boşlukta buldum, kim olduğuna bakmadan sadece bir arkadaşım olsun diye birçok insanla çıktım. Hepsi tarafından da terk edildim. Sonunda bir arkadaşımın kolumdan sürükleyerek götürdüğü merkezde psikoterapi görmeye başladım. Yalnız kalmaya hala fazla dayanamıyorum, ama iyileşmeye başladığımı da hissediyorum.” Gülnur-37-İstanbul
    Dostluk sandım, meğer hastalıkmış

    “30 yaşından sonra yeni dostluklar kurulmaz diye düşünürken yeni bir kız arkadaşım oldu. Çok kısa sürede samimi olduk, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Maddi olarak zor bir durumdan geçiyordum. O dönemde kabul etmek istemediğim halde bana yardımcı olmak istedi, borç verdi, iş bulmam için birçok insanla görüştü. Neredeyse her akşam görüştüğümüz halde gündüz de birkaç kez telefon ediyordu. Yaklaşık bir yıl sonra çok iyi bir iş teklifi aldım ve başka bir şehre taşınmam gerekti. İşte ne olduysa o zaman oldu. Günlerce ağladı, bana vicdan azabı çektirdi. Şimdi farklı şehirlerde yaşıyoruz ve ben, bu dostluğun sandığım gibi sağlıklı bir ilişki olmadığını daha iyi anlayabiliyorum.” Reyhan-35-İstanbul
    Anne babalar dikkat!

    Bağımlı kişilik bozukluğu olan annelerin çocuklarında da aynı sorunla karşılaşılabiliyor. Genetik geçişin yanı sıra bağımlı anneler, çocuklarını yetiştirirken bu sorunu onlara da yüklüyor. Psikiyatrist Reşit Kükürt, aileleri çocuk yetiştirirken aşırı koruyucu ve uyarıcı olmamaları konusunda uyarıyor. Çocukların her hareketlerinde ve en ufak hatalarında uyarılmaları yerine doğruyu bulmaları için onlara zaman vermek gerektiğini belirten Kükürt, bu hatalı davranışa örnek olarak, oğluna okulda vuran çocuğu, okula gidip bizzat kendisi cezalandırmaya kalkan anneleri gösteriyor.

    Alinti

  5. #5
    Çıraklık Dönemi yorum - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2011
    Yer
    istanbul
    Mesajlar
    2.322

    Standart

    selina abla eline sağlık okurken bir arkadaşımı gördüm Allah bütün hastalara şifa versin.
    Ona çok acıyordum, hiç mi âşık olmamıştı acaba, sevdiği biri yok muydu?

  6. #6
    Karar Dönemi alevvela - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2013
    Mesajlar
    309

    Standart

    Tesekkurler selina,
    Bipolarla ilgilide paylasirmisin lutfen.
    Dem dem du deine Liebe schenksk,gibs du die Macht dich zu verletzen.
    Nur wer diese Macht nicht missbraucht,ist es wert geliebt zu werden.

  7. #7
    Süper Moderatör Selina - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Yer
    Berlin
    Mesajlar
    1.944

    Standart

    güncel..........

  8. #8
    Karar Dönemi
    Üyelik tarihi
    Apr 2013
    Mesajlar
    101

    Standart

    inanamıyorum ya

  9. #9
    Banned
    Üyelik tarihi
    Jun 2015
    Mesajlar
    204

    Standart

    bende var olan bi problem olduğunu düşünmekteyim.

  10. #10
    dreamer8
    Guest

    Standart

    Alıntı Abraxas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    bende var olan bi problem olduğunu düşünmekteyim.
    Sende ne şekilde var. Tek başına birşey yapamıyor musun, kıyafet almaya, dışarıya dolaşmaya tek başına çıkamaz mısın? Yalnız hiçbirşey yapamaz mısın? Nasıl bir bağımlı kişilik bozukluğu yaşıyorsun? Türlü türlü, tuhaf tuhaf hastalıklar peyda oldu ya da zaten vardı bu hastalıklar da isimleri ve tescilleri yoktu eskiden...

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Bağımlı Kişilik Bozukluğu ve tedavisi
    By {_fatma_} in forum Bağımlı Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 26
    Son Mesaj: 18-03-2016, 07:17 PM
  2. Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?
    By 9 ŞUBAT in forum Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 03-06-2014, 12:43 PM
  3. Bağımlı Kişilik Bozukluğu
    By 9 ŞUBAT in forum Bağımlı Kişilik Bozukluğu
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 24-06-2013, 11:05 AM
  4. Bağımlı Kişilik Bozukluğu
    By lodos1111 in forum Sanrısal Bozukluk
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 07-12-2009, 12:39 AM
  5. İnternet bağımlılığı bozukluğu"
    By 9 ŞUBAT in forum İnternet Bağımlılığı
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 23-03-2008, 03:07 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •