Yemedim yedirdim, içmedim içirdim, saçımı süpürge ettim… Peki iyi mi ettim?
İnsan Bağımlılığı
Nedir?
İnsan bağımlılığı, aşırı pasif ya da aşırı ilgi eğilimi olabilen kişilerde, kişinin ilişkilerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen sağlıksız sevgi çabasıdır. İnsan bağımlılığı içsel değil, dışsal bir bağımlılıktır. Kişi sıklıkla kendi ihitiyaçlarını geri plana alarak, başkalarının ihtiyaçları ile aşırı derecede meşgul olur. Böylece iç sesini duyamaz, -duymaya da tahammülü yoktur zaten- ve böylelik ile kendinden uzaklaşır.
İnsan bağımlılığı ailelerde, iş ortamında, arkadaşlıkta, romantik ilişkilerde ya da başka herhangi bir toplulukta her an görülebilir. İnsan bağımlılığı inkar, düşük özgüven, aşırı uyum gösterme ve kontrol etme örüntüleri şeklinde gözlemlenebilir. Narsist (özsever görünen) yapıda kişiler adeta insan bağımlılıları mıknatısı gibidir.
Aslında dünyadaki insan bağımlısı sayısı kadar insan bağımlılığı çeşidi vardır. Ama temel olarak ikiye ayrılır; yöneten- kontrol eden insan bağımlıları ve yönetilen-kontrol edilen insan bağımlıları…Bir insan bağımlısı aynı anda hem yöneten kontrol eden, başka bir ilişkide de yönetilen kontrol edilen olabilir. Sevgi ve ilgi adı altında sıkça kötüye kullanılan alışveriş veya kumar bağımlılığındaki gibi para ve **** değil, ilişkiler ve ilşki kurma biçimidir. Özellikle ülkemizde kültürel çoğunluk olarak bu tür ilişkilerin objesi olmayan ve birey olan kişiler “tukaka”dır. Eğitim seviyeleri ve yaşam kültürü artmış kişiler zaman zaman kendi entellektüel seviyeleri ve birikimleri ile bu ayrımın farkına varabilirler.
İnsan bağımlılığı, ailedeki duygusal acı ve sıkıntı içinde (madde, alışveriş, kumar, alkol bağımlılığı, duygusal, psikolojik taciz, fiziksel, sözel şiddet, cinsel taciz, boşanma, kronik fiziksel rahatsızlıklar, teşhis konmuş ya da konmamış psikolojik rahatsızlıklar, aşırı eleştirel, sevgisiz, ilgisiz aile ortamı…) var olabilmek için, işlevsiz yaşam biçimine ve kurallara göre belirlenen çocukken öğrenilerek ya da tepki olarak geliştirilmiş bir dizi uyumsuz ve dürtüsel davranışlar bütünü ve yine işlevsiz sorun çözme davranışlarıdır. Ne var ki, bu sağlıksız sorun çözme davranışları bir süre sonra tüm bağımlılıklarda olduğu gibi sorunun kendisi haline gelir.
Yetişkinler olarak, insan bağımlıları “toksik” ilişkiler içerisinde bulunma eğilimindedirler. Başka bir deyişle, duygusal olarak hiç bir zaman onlar için orda olmayan, güvenilmez, tutarsız veya bazı bakımlardan muhtaç kişiler ile ilişki kurarlar. Onlara küçükken yetiştikleri ortamdaki gibi hissettiren kişiler hiç de yabancı gelmez. Ve insan bağımlılıları bu ilişkiyle ilgili herşeyi kontrol etmek ve gereken herşeyi sağlamak için kendi ihtiyaçlarını, arzularını görmezden gelerek, kendilerine devamlı bir tatminsizlik ortamı yaratır ve buna mahkum ederler. Böylece geçmişte yaşadıkları ikilemi içgüdüsel olarak tekrar yaratıp bu sefer çözmeye çalışırlar.
İnsan bağımlısı bir kişi sağlıklı sınırları olan biri ile karşılaştığında da ilişki kurma biçimini kendi sistemi ile devam ettirmeye çalışacağı için bu kişi ile kurdukları ilişkiyi yürütemez. Romantik ilişkilerde ya da arkadaşlık, akraba ilişkilerinde “tarzım değil”, “beni çekmedi” , “sıcakkanlı değildi” gibi yorumlarda bulunmaları olasıdır. Kendi kişisel sınırlarına rahatça ve kısa sürede girilmesine izin veren insan bağımlıları karşıdan bu tarz sınırsız bir yaklaşım bulamadığında kendini çeker. Toksik ilişkiler ve kişiler onlar için ilk aşamada daha caziptir. “Hep beni bulur böyleleri”, “İyi niyetimi kullandılar, “Kader, kör talih”, “Düzgün insan yok, ben düzgünüm onlar değil” gibi yakınmaları insan bağımlılarından sıkça duyarız.Bu nedenledir ki, döngü devam eder, insan bağımlıları sağlıklı davranış biçimleri, başetme becerileri olan kişiler yerine bağımlılığını besleyen kişiler ile görüşürler. Ve bu şiddetli öfke, çaresizlik, kin ve boşluk duygularını neden taşıdıklarını kendileri bile anlayamazlar.
Eğer bu yazıyı okurken rahatsız olup kızgınlık hissediyorsanız, sayfayı çevirip kaçabilirsiniz… Ama sadece bu yazıdan, kendinizden değil…
Ne değildir?
İnsan bağımlılığı, sağlıklı bir bağlılık, sevgi ya da ilgi durumu değildir.
İnsan bağımlılığı, karşındakinin gerçekten neye ihtiyacı olduğunu düşünmek, sorgulamak değildir, çünkü bağımlı için önemli olan onun neyi vermeye ihtiyacı olduğudur. Bu tip davranış örüntüleri ebeveyn-çocuk ilişkilerinde sıkça görürüz.
İnsan bağımlılığı, kişilerin düşüncelerine, ihtiyaçlarına ve davranışlarına karşı kendi sorumluluğu çerçevesinde elinden geleni yapmak değildir. Elinde somut bir kanıt olmadığı halde, karşısındakinin varsaydığı tüm ihtiyaçlarına kesin gerçeklermiş gibi elinden gelenin fazlasıyla karşılık vermeye çalışmak ve kaos yaratmak, sonuç olarak da kendini mağdur hissederek bunun adına fedakarlık demektir.
Nerden çıkmıştır?
İnsan bağımlılığının literatüre girişi, Adsız Alkolikler toplantılarında sorunun sadece alkol bağımlısında değil, kişinin aile ve arkadaşlarının tutumlarında da olduğunu farketmek ile başlamıştır. Daha sonra terim sadece alkol bağımlılığı değil, herhangi bir bağımlılığı olan kişiye bağımlı olma haline dönüşmüştür. Son olarak ise, bu tür bir kişilik yapılanmasının sadece içinde bağımlı olan ailelerde değil, işlevsel olmayan çoğu aile yapısından kaynaklandığı öne sürülmüştür. İnsan bağımlısı olan kişi, sadece bir başkasının onayı, takdiri ve desteğine odaklanmıştır. Bu kavram bir miktar kendinden daha güçlü bir kişiliğe tutunan pasif bağımlı kişilik tipi ile örtüşse de, bundan farklı gelişir.
Kabul edilemez türde davranışlara izin verip karşımızdaki kişiyi (bizi ve etrafı tahrip eden ve haddini aşan kişiyi) hoş tutup yatıştırarak reddedilme, yalnız kalma, yüzleşme ve sevilmeme riskini ortadan kaldırmaya mı çalışıyoruz?

devami alta